AB'deki anlaşmazlık Erdoğan'ın elini güçlendiriyor

Türkiye mültecileri kullanarak sadece AB'den maddi yardım almanın peşinde değil. Türkiye, AB ile arasında yarım kalmış vize muafiyeti, üyelik müzakerelerinin başlaması, Suriye politikasına destek verilmesi gibi konuları da yeniden gündeme getirmek istiyor. AB ülkeleri arasındaki anlaşmazlık ve çelişkili politikalar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elini güçlendiriyor.

Google Haberlere Abone ol

KÖLN - Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brüksel’de, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile bir araya geldi. Görüşmenin en temel konusu olarak mülteciler için daha fazla maddi yardım talep edilmesi düşünülse de Erdoğan ve hükümetinin asıl hedefi mülteci konusunu kullanarak AB ile yarım kalmış çok sayıda konu yeniden gündeme getirmek. Bunların başında Türkiye vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz seyahat hakkı, AB ile müzakerelerin yeniden başlaması ve Suriye'deki mücadelesine tam destek gibi konular geliyor.

Avrupa ise Türkiye’nin Mülteci Anlaşması’na uymasını ve sınırları yeniden kapamasını istiyor. AB bazı konularda daha esnek davranabilir ama esnek davranacağı her konuda da belli kriterleri göz önünde tutuyor.

'PARA ALMAK İÇİN ÖNCE KAPILARI KAPA'

AB Bütçe Komiseri Johannes Hahn, Welt ile yapılan röportajda, "Çok sayıda okul, anaokulu ve mülteci hastanesi; hâlihazırda inşa edildiğinden, Türkiye'ye gelecekteki yardım ödemeleri öncekinden çok daha düşük olacak" dedi. "Daha fazla mali yardım ancak Ankara'nın, AB'ye mülteciler üzerinden yaptığı şantaj politikaları sona erirse verilebilir” diye ekledi.

Ancak Almanya Başbakanı Merkel, Ocak ayındaki İstanbul ziyaretinde Türkiye’ye iki veya üç milyon euro daha aktarılabileceğini söylemişti. Türkiye daha fazla para almak konusunda ısrar ediyor çünkü mülteci krizinin başlangıcından bu yana 36 milyar euroya yakın para harcadığını söylüyor. Bu para AB’nin vermeyi taahhüt ettiği 6 milyar eurodan tabi ki çok fazla. Türkiye için ve sadece AB'den alınan para değil, paranın nasıl geleceği de önemli. AB başlangıçta mali yardımın amacına uygun harcanmayacağından endişe ederek parayı mülteciler için projeleri koordine eden kuruluşlara doğrudan ödemek istiyordu. Bunu kısmen gerçekleştirebildi. Yine de bir milyar euroluk bir tutar Eğitim ve Sağlık bakanlıklarına gitti.

Avrupa için şimdiye kadar, mülteci anlaşması büyük ölçüde işe yaradı. Türkiye, sınırlarından Avrupa’ya geçişi engelledi. Ancak Türkiye, Avrupa üzerinde baskı kurmak için şu anda yaşanan krizden aylar önce sınırları zaten gevşetmişti. Yunanistan'ın Ege’deki adalarına 'kaçışlar' yeniden artmıştı. Eylül 2019'da, bir önceki yılın aynı dönemine göre iki kat daha fazla mülteci Avrupa’ya geldi. Ege Denizi'nde durumun gergin olduğu söyleniyor. İki ülkenin sahil güvenliği sıkça karşı karşıya geliyor. Brüksel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sınırlarını kapatmasını istiyorsa ikna etmek çin bu kez daha fazla maddi yardım yapmayı kabul etmesi gerekebilir. Üstelik belki de bu kez parayı ilgili kuruluşlar üzerinden değil direkt olarak AK Parti hükümetine vermek zorunda kalacak.

YUNANİSTAN’IN ÜZERİNDEKİ SORUMLULUK TAŞIYABİLECEĞİNDEN ÇOK FAZLA

Mülteci anlaşmasına göre, yasadışı yollarla Yunan adalarına giden mülteciler Türkiye'ye iade ediliyor. Ancak iade süreci en başından beri iyi çalışmadı. Nisan 2016'dan bu yılın Ocak ayının sonuna kadar yalnızca yaklaşık 2 bin mülteci geri döndü. Yunan adaları kapasitelerini doldurmuş durumda.

Ayrıca iltica prosedürleri bazen birkaç yıl sürebiliyor. Avrupa'ya koruma kalkanı olması gibi bir rol biçilen Yunanistan’a neredeyse hattı tutma görevi verildi.

Bu savaşta en ufak payı olmayan Yunanistan bu zor görevle baş başa bırakıldı. Çünkü Avrupa’nın sınırlarını nasıl koruyacağı konusunda netleşmiş bir politikası yok. AB, sadece “Sınırlarımızı koruyacağız” demek yerine bugüne kadar ihmal edilmiş bir proje olan göçmen ve sığınma yasalarında reform yapmak için Macaristan ve Polonya gibi ülkeleri ikna etmek zorunda.

Fakat Merkel’in Macaristan ve Polonya sınırlarını açmak zorunda bırakan mülteci politikasına karşı Avrupa Komisyonu Başkanlığı'na yeni seçilen Ursula von der Leyen, bu ülkelere sınırların kesinlikle kapalı tutacağı sözünü vermişti. Bu ülkelerin sağ popülist partilerinin oylarını alamasaydı seçilemeyecekti. Avrupa’nın kendi içindeki bu anlaşmazlığı Erdoğan’ın elini güçlendiren en büyük sebebi teşkil ediyor.

GÜMRÜK BİRLİĞİ MODERNİZASYONU

Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliğinin modernizasyonu 2016 mülteci anlaşmasında kabul edildi, ancak hiçbir zaman uygulanmadı. Gümrük Birliği, başlangıçta Türkiye tam AB üyesi olana kadar geçici bir çözüm olarak düşünülmüştü. Ancak 25 yıldır gerçekleşmeyen bir üyelik başvurusu var. Gümrük Birliği’nde yapılacak modernleşme Ankara için ekonomik açıdan son derece avantajlı olabilir. Bu konunun Brüksel tarafından bir teşvik olarak kullanılabileceği düşünülüyor.

VİZE MUAFİYETİ

Schengen bölgesinde Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamasının kaldırılması, mülteci anlaşmasında da kabul edilmişti ancak belli şartlar altında. Türkiye bunların çoğunu yerine getirdi. Ancak tartışmalı bir nokta var; Terörle mücadele yasası. Bu yasa AB’nin hukukun üstünlüğü standartlarını karşılamıyor. Fakat belki şimdi AB bu konuda bir ara formül bularak tam bir vize serbestîsi değil de daha kolay vize vermeyi tartışmaya açarak sınır kontrolüne Türkiye’yi yeniden ikna edebilir.

SURİYE’DE İSTİKRAR SAĞLANMASI

AB İdlib'de olduğu gibi Suriye’den gelecek yeni bir göç istemiyor. İstikrarlı bir Suriye AB için de gerekiyor. Merkel, geçtiğimiz salı günü bölgede yeni bir güvenlik bölgesi çağrısında bulunmuştu.

Ancak Merkel bu güvenli bölgenin Türkiye’nin varlığının uluslararası hukuka göre tartışmalı olduğu bölgede olmaması gerektiğinin de altını çizmişti. Bu bölge BM gibi uluslararası kurumların gözetiminde kurulmalı. Brüksel’de bu konu da gündemde yer alıyor.

Avrupa her ne olursa olsun sınırda yaşanan insanlık dramını bir an evvel çözmek zorunda. Fakat daha zamana ihtiyacı olduğu da açık bir gerçeklik. Bugün Merkel de, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas da Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Brüksel'deki toplantı başlamadan önce Türkiye'nin Mülteci Anlaşması'na uymasını talep etti. Hatta Almanya Başbakanı Merkel, "Türkiye'nin kendi sorunlarını sığınmacılar üzerinden çözmeye çalışması kabul edilemez" dedi. Bu yazı yazılırken Brüksel'deki görüşmeleri bitmiş ancak bir açıklama yapılmamıştı. Mülteci Anlaşması'nın genişletilip genişletilmeyeceği kararının alınması gerekiyor. Avrupa artık mülteci konusu nedeniyle bir kez daha Erdoğan ile karşı karşıya gelmemenin yolunu arıyor.