Yalan haberin çaresi şeffaflık
İngiltere’de ifade özgürlüğü alanında çalışmalar yürüten Article19, “Viral Yalanlar: Yanlış bilgi ve korona virüs” başlıklı bir çalışma yayınladı. Korona virüse karşı izlenen politika ve eylem planlarının “şeffaf” yürütülmesi gerektiğine dikkat çekilen çalışmada, hükümetlerin vaka sayısı, coğrafi dağılım, ölüm ve iyileşme istatistiklerini açıklaması önerisinde bulunuldu. Çalışmada, devletlerin yanlış bilgiye yönelik ağır cezai yaptırımlar öngören sert yaklaşımlardan da uzak durması gerektiği vurgulandı.
ANKARA- İngiltere’de ifade özgürlüğü alanında çalışmalar yürüten Article19, korona virüsü salgınına yönelik etkili müdahalede ifade özgürlüğünün ve bilgi edinme hakkının rolünü araştıran bir çalışma yayınladı. “Viral Yalanlar: Yanlış bilgi ve korona virüs” başlıklı çalışmada korona virüse karşı izlenen politika ve eylem planlarına ilişkin hükümetler başta olmak üzere medya ve sosyal medya platformlarına tavsiyelerde bulunuldu.
YANLIŞ BİLGİ HALK SAĞLIĞI KRİZLERİNDE ZORLUK YARATIYOR
Yanlış bilginin, viral epidemi ve halk sağlığı krizlerini ele almada ciddi zorluk teşkil ettiği ifade edilen çalışmada, hükümetlerin dezenformasyon kampanyalarını önlemek için politika geliştirmeleri gerektiği ifade edildi. Birçok ülkenin yanlış bilgiye yönelik hapis cezası başta olmak üzere ağır cezai yaptırımlar öngören sert yaklaşımlar içerisinde olduğu vurgulanan çalışmada, devletlere şeffaflık içinde kamuoyunu aydınlatıcı bilgilerin verilmesi önerildi.
'KORONA VİRÜS POLİTİKALARI ŞEFFAF OLMALI, KAMUOYU BİLGİLENDİRİLMELİ'
Covid-19’un yayılmasını önlemek için geliştirilen tüm politika ve eylem planlarının şeffaflık ve kamuoyunu aydınlatmak üzerine kurulması gerektiğine dikkat çekilen çalışmada, hükümetlerin Covid-19’un yayılmasıyla ilgili vaka sayısı, coğrafi dağılım, ölüm ve iyileşme istatistikleri, hükümet politikaları ve müdahale çabaları hakkındaki bilgilerin proaktif bir şekilde açıklamasına vurgu yapıldı. Hükümetlere ilk adım olarak tavsiye edilen konular arasında ayrıca toplumu eğitici kampanyalar, virüsle ilgili güncel bilgilerin yer aldığı internet siteleri ve sosyal medya mesajları yer aldı.
'DEVLETLER ZORA DAYALI ÖNLEMLERDEN KAÇINMALI'
Yapılan çalışmada kamu otoritelerinin korona virüsün yayılması ile ilgili, “nefret söylemi” ve yanlış bilgiye yönelik mücadelede ceza soruşturmasından ve diğer zora dayalı önlemlerden kaçınması gerektiği ifade edilerek, “Ceza yargılamaları ve hapis cezaları, ifade ile ilgili en ciddi suçlar için ayrılmalıdır. Virüs ile ilgili paylaşımda bulundukları için kişilere yöneltilen tüm suçlamalar düşürülmelidir ve benzeri sebeplerle hâlihazırda cezaevinde bulunanlar tahliye edilmelidir. Hükümetler kanunlarını ifade özgürlüğü ile ilgili uluslararası mevzuata uyumlu hale getirmek için reform adımları atmaya başlamalıdır. Ayrıca “nefret söylemi” ile mücadelesinde uluslararası insan hakları standartları ve en iyi uygulamalarla tutarlı pozitif politika önlemlerini kabul etmelidir” denildi.
'MEDYAYA TAVSİYELER: “DEVLET PROPOGANDASI ÜZERİNE PROAKTİF HABER'
Kamu otoritelerini yanlış bilgi yaymamaları, hükümetleri ise kasti propaganda veya dezenformasyon kampanyalarını terk etmeleri konusunda uyaran çalışmada, hükümetlerin içeriden bilgi uçuran kişilere güçlü güvenceler sunulmasını sağlaması gerektiği ifade edildi. Medyaya yönelik tavsiyelerin de bulunduğu çalışmada doğru haberciliğin yanlış bilgi ve “nefret söylemini” geriletmenin en güçlü aracı olduğuna işaret edilerek, “Medya şirketleri ve gazeteciler, Covid-19 salgını bağlamında devlet ve devlet dışı aktörlerin yanlış bilgilendirmesi, propagandası ve ayrımcılığı üzerine proaktif bir şekilde haber yapmalıdır” denildi.
'SOSYAL MEDYA HÜKÜMETLERİN İNSAN HAKLARINI İHLALİ TALEPLERİNİ GERİ ÇEVİRMELİ'
Korona virüse ilişkin yanlış bilgi hususunda sosyal medya platformlarına da önerilerin yer aldığı araştırmada, “nefret söylemi” ve yanlış bilgi ile mücadelede sosyal medya şirketlerinin Dünya Sağlık Örgütü ve dünyanın genelindeki sağlık bakanlıkları ile bağlantılarının güçlendirilmesi tavsiye edildi. Ayrıca sosyal medya şirketlerinin hükümetler ile arasında Covid–19 ve yanlış bilgi ile ilgili tam şeffaflık sağlanması gerektiği ifade edilerek, “Böylesi bilgiler tam ve kapsayıcı olması gereken dönemsel şeffaflık raporlarına dâhil edilebilir. Ek olarak, şirketler hükümetlerin insan haklarını ihlal eden nitelikteki taleplerini geri çevirmelidir” denildi. Sosyal medya platformlarının içerik kaldırma, erişiminin sınırlandırılması veya hesapların bloke edilmesi gibi kararlarının kullanıcıların bilgisi dahilinde alınması gerektiğinin ifade edildiği araştırmada, uygun olmayan içeriğin kaldırılmasının da net ve şeffaf bir prosedür uyarınca yürütülmesini tavsiye etti.