Arap dünyasında geçen hafta: Hafter'in hemen yenilmesini beklemek büyük hata

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Libya’dan müjdeli haberler geleceği” şeklindeki açıklaması Arap basınında da yankı buldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklamasının, Hafter’in elindeki önemli hava üssü El Vatiyye’ye işaret ettiği şeklinde okuyan Rai Al Youm gazetesi, Hafter’in kısa zamanda tam olarak yenilmesini beklemenin büyük hata olduğunu yazdı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Beş aydır bir hükümet krizi yaşayan Irak’ta, Mustafa Kazımi liderliğindeki hükümetin parlamentodan onay alması, Almanya’nın Lübnan Hizbullah’ını terör örgütü listesine dâhil etmesi, Suriye’de Rami Mahluf ve devlet arasındaki kriz ile Libya’daki gelişmeler bu hafta Arap dünyasının en çok konuşulan konularının başında geldi.

Irak’ta aylardır devam eden hükümet kurma çabaları, Mustafa Kazımi’nin parlamentodan güvenoyu alarak göreve başlamasıyla sonuçlandı. Daha önceki hükümet kurma denemelerinin iç dengeler ve ABD-İran çekişmesi yüzünden başarısızlığa uğramasından ötürü “Kazımi hükümetine Washington-Tahran hattından onay” şeklinde yorumlandı.

Suriye’de Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın kuzeni olan iş adamı Rami Mahluf’un devletle arasındaki mali krizin büyümesi ve Mahluf’un çektiği videoları sosyal medya aracılığıyla paylaşması Suriye ile ilgili birçok senaryonun yazılmasına neden oldu.

Suriye basını meselenin Mahluf’un devlete olan vergi borçlarını ödememesinden kaynaklandığını belirtse de, başta Arap medyasında bunun aile içi iktidar mücadelesi veya Rusya’nın da içinde bulunduğu “Esad’a operasyon” olduğu şeklinde çok fazla yorum yer aldı. Ancak Şam cephesine yakın medyada ısrarla Rusya ile Esad arasında böyle bir sorun olmadığı belirtiliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Libya’dan müjdeli haberler geleceği” şeklindeki açıklaması Arap basınında da yankı buldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklamasının, Hafter’in elindeki önemli hava üssü El Vatiyye’ye işaret ettiği şeklinde okuyan Rai Al Youm gazetesi, Hafter’in son dönemlerde aldığı ağır darbelere rağmen kısa zamanda tam olarak yenilmesini beklemenin büyük hata olduğunu yazdı.

'IRAK’TA YENİ HÜKÜMET VE ABD-İRAN DENGESİ'

“Irak’ta Mustafa Kazımi başkanlığındaki hükümet iki ezeli hasım olan Amerika Birleşik Devletleri ve İran’ın onayını almayı başardı. ABD’nin bu konudaki cömertliği de Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun açıklamalarında kendini gösterdi. Irak’a 120 günlüğüne İran’dan enerji ithalatına izin verildi. İngiltere ve Kanada gibi büyük Avrupa ülkeleri de ABD’nin bu tutumuna uyarak aynı tavrı takındı. İran ise, Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ve Irak’taki büyükelçisi aracılığıyla yeni hükümeti ve parlamentoyu tebrik etti.

Kazımi’nin hükümetinin onay alması bir kez daha Irak’taki dengeleri açıkça göstermiş oldu. Hükümetin onay alması için birinci dereceden İran’ın onayı ve ardından ABD’nin onayı gerekli. Bunun için parlamentonun onayı zaruri olsa da, ABD ve Tahran arasındaki uzlaşma parlamenterlerin uzlaşmasının önünü açan etkendir.

Her iki tarafın da hükümeti onaylaması, ABD ve İran arasındaki çekişmenin bittiğini göstermiyor tabii ki. Irak Hizbullah’ı Kazımi’ye yönelik tehditleriyle bunu açıkça dile getirmiş oldu. ABD’nin İran’a yönelik baskılarını hafifletmesi de bunu gösteriyor.” (Kuds El Arabi gazetesi)

'RAMİ MAHLUF KRİZİ MALİ Mİ YOKSA ULUSLARARASI BOYUTTA VE SİYASİ Mİ?'

“Suriye’deki krizin aile içi veya mali bir sorun olması dışarısı için önemli değil. Ancak bazılarının iddia ettiği gibi eğer siyasiyse bu bütün bölgeyi ilgilendirir. Zira Suriye Amerikalılar'ın İran’ın çıkarına olacak şekilde Irak’tan çıkmalarında önemli rol oynadı. İran Lübnan’a da Suriye sayesinde kuruldu. Camp David ve Oslo anlaşmalarını tökezleten de Suriye’dir. Suriye bugün ABD-Rusya çekişmesinin sahasıdır ve Irak’ın geleceğinin kapısıdır.

Deniliyor ki, cumhurbaşkanı ile Syriatel şirketinin başı arasındaki sorun uluslararası çekişmeleri yansıtıyor. Zira eğer gerçekten öyleyse bu sorun sadece aile açısından değil, bütün bölge açısından önemlidir.

Durumu analiz edebilmek için, eğer sorun Rusya ve İran arasında ülkede kim kalacak veya kim gidecek meselesiyse herkes buna dikkat kesilecek. Zira isyan bastırıldı ancak rejim henüz kazanmış değil. Bu yüzdendir ki, önümüzdeki süreç Mahluf’un da işaret ettiği gibi Suriye için dokuz yıldır süren savaştan daha zor bir süreç olacak. Bana göre herşey de Şam’ın seçimlerini ve dış ittifaklarını belirlemesine bağlı olacak.” (Abdurrahman El Raşid / Suudi Şark’ül Evsat gazetesi)

ALMANYA’NIN HİZBULLAH KARARI VE LÜBNAN’A ETKİSİ

“Almanya’nın Hizbullah’ı terör listesine almasından sonra Lübnan Dışişleri Bakanı Nasif Hitti, Almanya’nın Beyrut’taki büyükelçisini çağırıp konuyla ilgili açıklama istedi. Ayrıca, ‘direniş ekseni’ndeki ülkelerden bu kararı kınayan sesler yükseldi. Ancak, bu adımı ABD ve İsrail’in Hizbullah’a karşı operasyonlarının bir uzantısı olarak gören sesler, bir yandan bu kararın tehlikesini de küçümsemiş oldu. Ancak bu karar zannedildiğinden daha önemli ve tehlike arz etmektedir.

Almanya’nın Hizbullah’ın kendi toprakları üzerindeki faaliyetlerini yasaklaması ve onu terör örgütü olarak nitelendirmesi, Hizbullah’a yönelik operasyonların bir uzantısıdır ancak bugüne kadar bu bağlamdaki dengeleri de pek etkilemeyecektir. Ancak direniş ekseni üzerindeki, mali ambargoların etkisini daha arttıracak ve asıl korkulan da bunun Lübnan hükümetinin Uluslararsı Para Fonu IMF’den destek alma çabalarını etkilemesidir. Zira Hüzbullah kendisine sunulan şartları yerine getirmezse Lübnan’ın beklediği mali yardımlar gelmeyecek ve yeni bir ekonomik programa dair emeller de uçup gidecek.” (Naci El Bustani / Lübnan El Nashra internet gazetesi)

'HAFTER’İN ÇABUCAK YENİLMESİNİ BEKLEMEK YANLIŞ OLUR'

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kısa zamanda Libya’dan müjdeli haber alacaklarına dair açıklaması, Faiz El Serrac başkanlığındaki ve Türk güçleri ile askeri müsteşarların desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti güçlerinin Trablus’un güney batısındaki El Vatiyye askeri hava üssünü ele geçirme ihtimaline işaret etmektedir.

El Vatiyye hava üssü General Halife Hafter’in en önemli hava üslerinden ve Trablus kuşatmasında uçaklar için bir harekât merkezi konumundadır. Buranın UMH güçlerinin eline geçmesi demek, General Halife Hafter’in Libya’nın doğusunu ve batısını birleştirme yönündeki umutlarının suya düşmesi demektir.

Vatiyye hava üssünün UMH tarafından ele geçirilmesi, General Halife Hafter’in Trablus kuşatmasının çökmesi ve Hafter güçlerinin doğudaki üslerine geri çekilme ihtimali demektir. Bu da uzak bir ihtimal olmadığı içindir ki, onu destekleyen ülkeler Sudan, Çad ve Rusya’dan (güvenlik şirketleri aracılığıyla) kendisine daha fazla paralı asker desteği sunmaya itti.

Halife Hafter inatçı bir asker ve kolayca teslim olmayacak. Libya’da halen önemli bir oranda aşiret desteğine sahip. Üstelik halen Kaddafi’nin yerine Libya’nın başına geçme hayallerini diri tutuyor. Bu yüzden kendisini Kaddafi’ninkine benzer bir ‘son’ bekliyor olsa dahi sonuna kadar savaşacaktır. Dolayısıyla son haftalarda verdiği büyük kayıplara rağmen onun çabucak yenilmesini beklemek yanlış olur.” (Rai Al Youm gazetesi)