Arap dünyasında geçen hafta: Lübnan General Guro ve Feyruz arasında

Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un bir ay içinde Lübnan'a yaptığı ikinci ziyaret geçen hafta Arap basınının gündemindeydi. Cumhurbaşkanı Macron'un, 'yeni General Guro' misali davranarak Lübnanlı yetkililere nasihatler verdiği, ekonomik ve siyasi reformların yapılmaması durumunda Fransa’nın yaptırımlarının uygulanacağı tehdidinde bulunduğu belirtildi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Arap dünyasının gündeminde bu hafta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Lübnan’a yaptığı ziyaret ön plana çıktı. Macron’un bir ay içerisinde Lübnan’ı ikinci defa ziyaret etmesi, ikinci ziyaretin Lübnan devletinin Fransız sömürgesi altında “Büyük Lübnan” adıyla kurulmasının 100. yıl dönümüne denk getirilmesi ve bu ziyarette Fransız Cumhurbaşkanı'nın ilk durağının Arap müziğinin yaşayan efsanesi Feyruz’un evi olması, söz konusu ziyareti daha da dikkat çekici kıldı.

Son bir aylık süreçte ilk ziyaretini 4 Ağustos’taki Beyrut Limanı patlamasından sonra gerçekleştiren Macron, bu ziyaretinde bazı kesimler tarafından bir kurtarıcı olarak karşılanmıştı. Ancak Fransa’nın Lübnan’a yaklaşımını “sömürgeci gücün geri dönüşü” olarak değerlendiren kesimlere göre bu durum, Macron’un bu ikinci ziyaretiyle iyice gün yüzüne çıktı.

'YENİ GENERAL GURO'

Beyrut Limanı patlamasından sonra istifa eden hükümetin yerine hükümeti kurma görevinin Lübnan’ın Almanya’daki büyükelçisi Mustafa Edib’e verilmesi ve hükümeti kurma görevi için (Lübnan tarihinde görülmedik biçimde) bu kadar kısa sürede bir isim üzerinde uzlaşılması ve bunun Macron’un ziyaretinden hemen önce gerçekleşmesi Lübnanlı yetkililerin ve siyasetçilerin medyada birçok yazar tarafından ağır biçimde eleştirilmesine neden oldu.

Arap basının en prestijli gazetelerinden biri olan Rai Al Youm gazetesi başyazarı Abdulbari Atvan, bu durumu “bazı Lübnanlı ve Arap siyasetçinin sömürgeci güçleri ne kadar sevdiğini gösteriyor” şeklinde yorumlarken, Lübnanlı akademisyen ve yazar Muhammed Nureddin, Macron’un Lübnan’da Fransız mandası döneminin simge ismi General Henri Guro gibi davrandığını yazdı.

Lübnan’da Hizbullah’a yakın duruşuyla bilinen El Akhbar gazetesi ise Macron’un yeni hükümetin kurulması ve reformların yapılması ile ilgili talimat ve tehditlerini “Macron Cumhuriyet yüksek rehberi” şeklinde eleştirdi.

FEYRUZ ZİYARETİYLE VERİLMEK İSTENEN MESAJ

Bu ziyarette en çok tartışılan bir diğer konu da, Macron’un devlet erkânından önce Arap müziğinin duayen ismi ve Lübnan’da toplumu birleştirici ve bütünleştirici tek güç olarak nitelendirilen sanatçı Feyruz’un evine yaptığı ziyaret oldu.

Uzun zamandır hakkında ağır hasta olduğuyla ilgili haberler çıkan ve medyadan uzak duran Feyruz’un Macron’un ziyaretini kabul etme nedeni de ayrı bir merak uyandırdı.

Macron’un Feyruz’u ziyaret ederek vermek istediği mesajla ilgili Arap medyasında birçok farklı yorum yer aldı. Basında en çok yer alan yorumlardan biri, “Fransa’nın Lübnan’da kurucusu olduğu ve mezhepçiliğe dayanan siyasi sitemle yola devam edilemeyeceğini anladığı ve yeni bir sistem kurulmasını istediği, bunun için de Lübnanlıların üzerinde uzlaştığı en büyük değer olan ve Feyruz üzerinden bir mesaj vermek istediği” şeklindeydi.

'FEYRUZ: TOPRAĞIYLA VE HAYALİYLE BÜTÜN BİR ÜLKE'

“Belki de Lübnan’daki farklı kesimleri ‘Ay’ın komşusu’ Feyruz’un sesinden başka birleştirebilecek başka bir şey yoktur. Rahbani Kardeşler’in izlerini taşıyan şarkıları bu kesimler için bir vatan hayalidir. Onun sesi, iç savaş cehenneminde patlayan bombaların ışığında Doğu ve Batı olarak ayrılan Beyrut’ta herkes için bir iletişim köprüsü olarak kaldı.

Elysee Sarayı’nın Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ziyareti sırasında programına Feyruz ziyaretini, liderlerle ve siyasilerle görüşmesinin önüne koyması herkes için bir şok etkisi yarattı.

Bütün görüşler Macron’un bu adımıyla propaganda amacı taşıdığı yönünde birleşti. Zira Macron, Feyruz’un toprağıyla ve düşüyle bütün bir vatan anlamına geldiğini iyi biliyor. (Mısır el Ahram gazetesi)

'FEYRUZ LÜBNAN’DAKİ BÜTÜN GÜZELLİKLERİ TEMSİL EDİYOR'

“Üç haftadan kısa bir süre zarfında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Lübnan’a yaptığı ikinci ziyarette ilk durağının Feyruz’un evi olmasını tercih etti. Macron bununla, ülkenin yeniden tesis edilmesi isteniyorsa orada farklı bir Lübnan olduğunu göstermek istedi.

Yaşı 80’i geçmiş olan sanatçı Feyruz, Lübnan’daki bütün güzellikleri temsil ediyor.

Fransa Cumhurbaşkanı'nın Lübnanlı bütün siyasetçilerden ve yetkililerden önce görüşmek istemesiyle bir mesaj vermek istediği çok açık. Bu mesajda Lübnan’da hâlâ üzerinde vatan kurulabilecek bir şeylerin olduğunu göstermek istedi. (Hayrallah Hayrallah / Londra merkezli El Arab gazetesi)

MACRON’UN İKİ ZİYARETİNİN GÖSTERDİĞİ

“Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bir ay içerisinde Lübnan’ı ziyaret etmesi, çoğu Lübnanlı ve Arap yetkilinin yabancı sömürgecileri ne kadar sevdiğini, onların emirlerine boyun eğmeye ve uygulamaya yatkın olduklarını ve ulusal egemenlikle ilgili hiçbir şeyi önemsemediklerini gösteriyor.

Macron bir ay içerisinde Lübnan’ı iki kere bir kefil ve işveren gibi ziyaret etti. Başbakanı ve -belkide bakanların çoğunu- seçti. Ayrıca bütün yöneticilere, siyasi gruplara, dini gruplara hükümetin iki hafta içinde kurulmaması halinde ülkesinin bunu engelleyenler hakkında yaptırım uygulayacağı vaadinde bulundu.

Parlamentodaki birçok siyasi grup Mustafa Edib’in yeni hükümeti kurması görevini almasını hemen onayladı. Daha önce hükümetlerin kurulmasının önüne konan şartların çoğu birden kayboldu. Herkes yeni başbakana yaranma çalışmalarına başladı. Sonuçta başbakan Fransızların seçimi ve Macron’un desteğine sahip.

Çünkü Lübnan’daki siyasi kesimin çoğu yolsuzluğa batmış durumda. Dolayısıyla yaptırımlardan korkması da çok doğal. Bu kesimin dışarıda olan milyarları ve mevduat hesapları veya son dönemlerde İsviçre ve Fransa bankalarına kaçırılan paraları dondurulma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.” (Abdulbari Atvan/Rai Al Youm gazetesi başyazarı)

'MACRON LÜBNAN’DA GENERAL GURO GİBİ DAVRANDI'

“Uzun yıllar boyunca ABD’nin tehditleri ve vaatleriyle Lübnan’da gündemde ön planda kalmasından sonra Fransa, Cumhurbaşkanı Macron’un son iki ziyaretiyle Lübnan’da güçlü bir şekilde gündeme oturdu. Ziyaretlerin ilki Beyrut Limanı patlamasından sonra, diğeri de Lübnan’ın bugünkü sınırlarıyla Fransa’nın Lübnan Özel Temsilcisi General Guro tarafından 1 Eylül 1920’de Büyük Lübnan adıyla ilan edilmesinin yıl dönümünde, bu haftanın başlarında gerçekleşti.

Fransa, bu iki münasebet dolayısıyla Lübnan’a dikkat çekici şekilde güçlü girdi. Cumhurbaşkanı Macron, yeni General Guro misali davranarak Lübnanlı yetkililere nasihatler verdi, ekonomik ve siyasi reformların yapılmaması durumunda Fransa’nın yaptırımlarının uygulanacağı tehdidinde bulundu ve bununla ilgili üç ay mühlet verdi.

Fransa Lübnan’la oldukça ilgili çünkü Lübnan Doğu'da Frankofon kültürüne sahip Ortadoğu’daki tek Arap ülkesi konumunda. Ayrıca Lübnan kendi karasularında gaz ve petrol yataklarında arama yapması için Fransa’dan yardım istemişti. Bunun yanında Lübnan, Fransa’yı ilgilendiren Doğu Akdeniz’deki çekişmelerde önemli bir yere sahip.” (Muhammed Nureddin/BAE El Haliç gazetesi)

'LÜBNAN VE FRANSIZ UYGARLIĞI'

“Paris ‘Büyük Lübnan’ projesini hayata geçirdiğinde, Fransızların kendileri Lübnan’da sivil ve uygar bir yönetimin oluşmasını istemediler. 3. Cumhuriyet döneminde Fransa, laikliğin Doğu bölgelerine ihraç edilmeyeceğini savunuyordu. Bu Cumhuriyet döneminin önde gelenleri, Suriye ve Lübnan’da kilisenin kontrolü altında sağlık ve eğitim alanında faaliyet yürütmek için misyoner heyetler gönderiyorlardı. Ama bir yandan bu ruhban kesimin Fransa’da faaliyet yürütmesini engelliyordu. Fransızlar ‘laik’ bir devlet kurmak istediler ancak bunun etkilerinin sömürge altındaki ülkelere ulaşmasını istemiyordu. Özellikle de Doğu bölgelerine.

Peki neden? Bu soru yüzyıldır bitemeyen tartışmalara konu oldu. General Henri Goro'nun (Gouraud) 1920 yılının Eylül ayının başında Büyük Lübnan’ı kurmasından bu yana buradaki Hıristiyanların yeri sağlamlaştırıldı ve Ortodoks olan Charles Debbas devlet başkanlığına getirildi. Daha sonra onu Marunî devlet başkanları izledi.

Fransızlar daha önce Lübnan’daki Hıristiyanların özel yerini koruyabilmek için Lübnan’a dini misyoner heyetler göndererek orada laikliğin oturmasını ve uygar bir sistemin oluşmasını engellemek istediler. Ancak Macron bu gün Hristiyanların çıkarının mezhep temeline dayanamayan ve uygar bir sistemde olduğunun farkında. Çünkü Lübnan kurulduğu dönemlerde Hıristiyanların sayısı diğer kesimlerden fazlaydı ancak yüzyıl boyunca bu sayı diğer kesimlere göre çok azaldı. (Abbas Daher/Lübnan El Nashra internet gazetesi)

'MACRON’UN İKİ ZİYARETİ ARASINDAKİ FARK'

“Macron’un bir aydan kısa bir süre zarfında Lübnan’a yaptığı iki ziyaret arasındaki farklar konuyu yakından takip eden birçok uzmana göre netleşmeye başladı. Bu fark öncelikle bu iki ziyaretin halkın nazarında nasıl algılandığında kendini gösteriyor. Macron ilk ziyaretinde kendi hükümetlerinden, mezhepçiliğe dayanan yönetim sistemlerinden bıkmış olan Lübnan halkının önemli bir kesimi tarafından umut olarak görülüyordu. Macron bu ilk ziyaretinde Lübnan’da reformların gerçekleştirilmemesi ve halkın iradesinin hiçe sayılması durumunda kendisinin ve ülkesinin sorumluluk alacağı ve sessiz kalmayacağı vaadinde bulundu.

Ancak Macron ikinci ziyaretinde, mevcut sistemin birtakım makyaj ve yüzeysel reformlarla sağlamlaştırılmaya devam ettirilmeye çalışılması çabalarının bir ortağı olarak algılandı. Bunun da en büyük göstergesi, Elysee Sarayı'nın Almanya Büyükelçisi Mustafa Edib’in cımbızla seçilip onun başbakan olarak üzerinde uzlaşılması için Lübnanlı yetkililer ve siyasi gruplara baskı yapması ve bu konuda önemli rol oynaması oldu.” (Kuds El Arabi/başyazı)