Erdoğan Almanya'nın sınırlarını çok zorluyor

Almanya Türkiye'yi korumaya çalışıyor fakat AB içerisindeki baskı büyüdükçe gücü de azalıyor. Türkiye elindeki son kozu da oynar ve AB ile mülteci konusundaki işbirliğini geçtiğimiz Mart ayındaki gibi kesecek olursa Macron ve diğer Türkiye muhaliflerini durdurmaya Merkel'in gücü de yetmeyecektir.

Google Haberlere Abone ol

KÖLN - Yunanistan'ın Göç ve İltica Politikasından Sorumlu Bakan Yardımcısı George Koumoutsakos, iki ülke arasında Doğu Akdeniz'deki Münhasır Ekonomik Bölge konusundaki anlaşmazlık nedeniyle sınırdaki askeri birlikleri güçlendirdiklerini duyurdu. Koumoutsakos, Türkiye'nin önümüzdeki günlerde AB'nin yaptırım uygulamaması için şantaj yapmak üzere yine göçmeleri araçsallaştırabileceğini söyleyerek "Buna hazırlıklıyız ve mart ayında yaptığımız gibi cevap vereceğiz" dedi. Avrupa sınır koruma ajansı Frontex de hali hazırda Meriç Nehri'nde görev yapıyor. İhlas Haber Ajansı da TSK'nın 40 civarında tankı Suriye sınırından Yunanistan sınırındaki Edirne bölgesine taşıdığını duyurdu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan cumartesi günü "Türkiye'nin kendisine dayatılan ahlâksız haritaları ve belgeleri yırtıp atacak siyasi, ekonomik ve askeri güce sahip olduğunu anlayacaklar. Ya siyasetin ve demokrasinin diliyle anlayacaklar ya da sahada yaşayacakları acı tecrübelerle anlayacaklar" diyerek yine Atina'ya dolayısıyla AB'ye karşı tehdit dili kullandı.

Pazar günü de Kuzey Kıbrıs ile "Şehit Yüzbaşı Cengiz Topel Akdeniz Fırtınası" adı verilen yıllık askeri tatbikata başlandı.

AB ise sorununun çözümü için hala diplomasi yolunu kullanmaya çalışırken bir taraftan da 24 ve 25 Eylül'de yapacağı zirveye hazırlanıyor. Zirvede Türkiye'ye yaptırım uygulanıp uygulanmayacağı, eğer yaptırım uygulanacaksa da hangi yaptırımların uygulanacağı görüşülecek. Ayrıca Türkiye'ye karşı olan AB'deki önemli muhalifler, bu Perşembe günü Korsika'da AB içerisindeki Akdeniz ülkeleriyle bir araya gelecek.

TÜRKİYE AB'DEN UZAKLAŞTI BRÜKSEL ETKİSİNİ YİTİRDİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın güçlü iktidarı ekonominin kötü gidişiyle baskı altında. Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 9,9 küçüldü. Elbette Doğu Akdeniz meselesi iç politikada azalmaya başlayan desteği toparlamak, milliyetçiliği köpürtmek için çok işe yarayacak bir konu. Ancak bu konunun da sınırları var. AB ile ticari yolları ayıracak güce sahip bir Türkiye yok. AB de uygulanacak yaptırımlar konusunda çok iyi düşünmek zorunda. Özellikle Almanya'nın Türkiye ile sıkı ticari ilişkileri uygulanacak herhangi bir ekonomik yaptırımın çizilecek çerçevesini zorluyor.

Ancak tüm bunların dışında asıl görünür olmaya başlayan AB ile Türkiye arasındaki ilişkiler için Ankara'nın birkaç yıl öncesine göre tamamen farklı bir yere kaymış olmasıdır. Avrupa Birliği yolunda olan Türkiye bugün artık yok. Önceden hukukun üstünlüğü ve demokrasi için baskı yapabilen Brüksel artık Ankara üzerinde güç kaybetmiş durumda.

Bugün dış politikada Avrupa'yı kışkırtan, Yunanistan dışında Fransa, Avusturya gibi AB ülkelerine karşı açıkça meydan okuyan, AB dışında NATO içerisinde de zorluklar çıkaran bir Türkiye var.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Macron'un Türkiye'nin Libya'daki askeri müdahalesi nedeniyle 'histeriye' kapıldığını söylerken, Avrupa'da Türkleri siyasi amaçları için kullanmakla suçlayan Avusturya Başbakan'ı Kurz için de 'hasta zihniyete sahip' ifadesini kullandı.

Çavuşoğlu'nun 'histerik' dediği Fransa Cumhurbaşkanı Macron Türkiye'nin Avrupa Birliği içerisindeki en güçlü karşıtı.

TEK ARABULUCU ANGELA MERKEL

İki ülke arasında hala arabuluculuk yapabilecek tek isim ise Angela Merkel. Çünkü Merkel, Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis ile iyi ilişkileri olan tek AB hükümet başkanı. Almanya'nın ilk arabuluculuk girişimlerinden biri, Yunanistan, Mısır ile bir denizcilik anlaşması imzaladığı için başarısız oldu. Almanya bugüne kadar Türkiye'ye karşı yaptırımlar uygulanmasın diye de direndi. Ancak Macron, Almanya ve diğer AB ülkelerinin Fransız çizgisini benimsediğini söyleyerek "Artık herkes bir sorun olduğunu görüyor" dedi. Türkiye'nin kışkırtıcı tutumundan geri adım atmaması Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı'nı yürüten Almanya'nın bu konudaki tutumunu oldukça zorluyor.

Brüksel, Türkiye'nin tartışmalı gaz aramasında yer alan gemilerine ve şirketlere yaptırım uygulamayı düşünüyor. Bir sonraki adımda, Türkiye ekonomisinin tüm sektörleri için cezai tedbirler düşünülüyor. Ancak bunun yanı sıra Türkiye'yi geri adım atmaya ikna etmek için de Türkiye'deki göçmenler için verilecek paranın miktarının artırılmasını da değerlendiriyor.

Ankara AB'nin herhangi bir yaptırım uygulayabileceğine inanmıyor. Bu nedenle de tehdit dilini ve eylemlerini sürdürüyor. AB içerinde ise Türkiye ile ilgili ciddi bir kriz mevcut. Almanya, Türkiye ve Yunanistan'ı uluslararası bir mahkeme anlaşmazlığı kalıcı olarak çözene kadar tartışmalı suları birlikte kullanmaya ikna etmeye çalışıyor. Aslında Ankara Yunanistan'a kaynakları ortak kullanmayı kabul etsin diye de biraz sert ve kışkırtıcı davranıyor. Almanya Türkiye'yi korumaya çalışıyor fakat AB içerisindeki baskı büyüdükçe gücü de azalıyor. Türkiye elindeki son kozu da oynar ve AB ile mülteci konusundaki işbirliğini geçtiğimiz Mart ayındaki gibi kesecek olursa Macron ve diğer Türkiye muhaliflerini durdurmaya Merkel'in gücü de yetmeyecektir. Türkiye Eylül ayında mantıklı bir adım atmaya yanaşmazsa AB'deki en önemli müttefikinin desteğini de yitirecek.