Duvar Arkası... Fakıbaba'dan sonra: AK Parti'de adaylık sancısı

AK PARTİ’DE ADAYLIK SANCISI

AK Parti’den ve milletvekilliğinden istifa eden Şanlıurfa Milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba bu kararın nedenlerini anlatırken, “Hırsızlık yapan var. Malı götüren var. Onun bunun malına el koyan var. Adam öldüren var” demişti. Fakıbaba’nın sözleri seçim bölgesine dair sorunlar olarak nitelendirilirse de parti içinde diğer birçok kentte de benzer problemler yaşandığı biliniyor. AK Parti kulislerine göre ortaya çıkan sorunlarda yeni sistemde etkisi azalan milletvekillerinin seçim bölgelerinde uyguladıkları "yoğun pres" çok etkili. Partide etkin bir isim bu durumu, “Özellikle Anadolu’daki illerde milletvekili arkadaşlarımız her şeye hakim olmak istiyor. Sadece kendisi değil, ailesi de müdahalelerde bulunuyor. Milletvekilleri arasında da bu nedenle çekişmeler yaşanıyor. Vatandaşın verdiği yetki dışında yetki kullanmaya çalışıyorlar. Bu da tepki yaratıyor. Önümüzdeki seçimlerde bu açıdan doğru aday tespiti çok önemli. Bunun için özel çalışma yapılmalı. Sadece Meclis performansı yetmez, bulunduğu illerde gücün yanı sıra sevgi-saygı duyulan isimlerle yol alınmalı” diyor.

KABOĞLU’NDAN MECLİS’TE ANAYASA DERSİ: HOCAM ANAYASADAN GEÇTİK BİZ YA!

Meclis’in tek Anayasa profesörü CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu her yasa teklifinde söz alarak, yapılmak istenen düzenlemelerin anayasaya aykırı noktalarıyla ilgili iktidara uyarıda bulunuyor. Kaboğlu geçtiğimiz hafta da bu uyarılarını sürdürdü, yapılmak istenen bir düzenlemenin anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu tek tek saydı. Yaklaşık 50 yıldır Anayasa çalışan Kaboğlu’nun bu açıklamalarına iktidar milletvekilleri, “Hocam, ders bitti ya”, “Hocam, sana uysak biz hiç kanun çıkaramayız” sözleriyle tepki gösterdi. Kaboğlu madde madde aykırılıkları sıralamaya devam edince kendisi de hukuk eğitimi alan AK Partili bir milletvekili bu kez “Hocam, Anayasa'dan geçtik biz ya” diye seslendi. Kaboğlu ise bu sataşmaları dikkate almadı, yapılmak istenen düzenlemenin anayasaya aykırı tüm yönlerini ortaya koyduğu konuşmasını tamamlayarak kürsüden indi.

ANKARA’DA 'TARİHİ YAŞAYAN ULUS' PROJESİ İLE NE YAPILACAK?

Görevde 3.5 yılı geride bırakan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, başkentin “açık hava müzesi” olarak nitelendirilen tarihi Ulus semtinde uygulanacak projeler için düğmeye bastı. Meslek odalarının özellikle tarihi dokunun korunması konusundaki tepki ve eleştirilerine rağmen proje kapsamında Ulus 100. Yıl Çarşısı’nın üst kısmı yıkılacak, alttaki toplantı salonu ise korunacak. Belediye yetkililerine göre çarşının yıkılması ile bu bölge meydana dönüştürülüp Birinci Meclis ve Ankara Palas’ın "daha görünür hale gelmesi" sağlanacak. Önünde Ankara’nın simgelerinden biri olan Atatürk heykeli bulunan eski Gençlik Spor Bakanlığı binasına EGO taşınacak. Bu binanın sağındaki bir başka bina da içinde 400 ofis olacak şekilde restore edilecek. Bu ofislerin 200’ü bilişimciler, 200’ü de yeni başlayan avukatlar için ücretsiz kullanılabilecek çalışma alanlarına dönüştürülecek. Belediyeciler, "Ulus’un tarihi yapısını ortaya çıkaracağını", "bölgeyi yaşayan yeni bir merkez haline getireceğini" söyledikleri projenin kısa sürede sonuçlanması için çalıştıklarını belirtiyor...

TRT’NİN TEŞKİLAT DİZİSİ MECLİS GÜNDEMİNDE: SUBLİMİNAL ALGI MI OLUŞTURULMAK İSTENİYOR?

Kamu yayıncılığı yapan TRT’nin haberlerinden dizilerine birçok programı tartışma konusu. En son “Teşkilat” dizisi de bir bölümündeki karakter nedeniyle Meclis gündemine taşındı. CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur, dizinin bir bölümünde canlı bomba eylemlerinin talimatını veren karaktere Türkiye’nin en güzel ilçelerinden biri olarak tanımladığı "Samandağ" isminin verilmesini eleştirdi. Hatay’a bağlı Samandağ ilçesinin yoğun olarak Alevi vatandaşların yaşadığı, doğası, hoşgörüsü, vatan, millet sevgisi, barışın ve huzurun adresi olmasıyla ön plana çıktığını söyleyen Güzelmansur, Meclis Genel Kurulu’nda, “Samandağ'dan bilim insanı çıkar, iş insanı çıkar, sanatçı çıkar, asker çıkar, polis çıkar, vatana, millete hizmet edecek her meslekten insan çıkar ama terörist çıkmaz. Dolayısıyla bir teröriste, bir bölücüye 'Samandağ' ismi de verilmez. Ya bu dizinin senaryo yazarları yaratıcılıklarını kaybetmişler ya da millette 'subliminal' bir algı oluşturmak istiyorlar. Her iki durumu da kınıyorum” diye seslendi.