Eğitim-Sen: Akademisyenlerin işe iade kararları uygulanmıyor
Eğitim Sen İstanbul 6 No’lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Burak Çetiner, AYM kararına rağmen akademisyenlerin işe iade edilmediğini söyledi.
DUVAR - Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) İstanbul 6 No’lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Burak Çetiner, akademisyenlerin Can Atalay’ın durumuna benzer bir hukuksuzlukla karşı karşıya olduğunu söyledi. Marmara Üniversitesi'nde Hülya Dinçer Hoca’nın iade kararı olmasına rağmen 8 aydır işe başlatılmadığını örnek veren Çetiner, “Son olarak arşiv araştırması nedeniyle işe başlatılmayacağı söylendi ki bu da tamamen hukuksuz. Can Atalay meselesine benzer bir şekilde hukuk uygulanmıyor Marmara Üniversitesinde” dedi.
'HUKUK SOPA OLARAK KULLANILIYOR'
Evrensel'den Eylem Nazlıer'in haberine göre, Anayasa Mahkemesinin (AYM) işe iade kararlarının hukuka aykırı bir biçimde 13. Bölge İdare Mahkemesi tarafından tanınmadığına dikkat çeken Çetiner, “Üst üste ret kararları geldi. İstanbul Teknik Üniversitesinde Ekin Demirkan mahkeme kararıyla bir ay önce işine iade edilerek göreve başladı. Bir ay sonra 13. Bölge İdare Mahkemesi kararı bozdu. Bir nevi bir işkenceye dönüştürdüler durumu. 7 yıl sonra işe başlatıyorlar, işe başlattıktan bir ay sonra tekrar ihraç edip ödenen maaşı faizle beraber iadesini talep ediyorlar. Bu durumda olan başka arkadaşlarımız da var. İktidar hukuku bir nevi sopa olarak kullanıyor, eziyet ediyor” diye konuştu.
'10’DAN FAZLA RET KARARI GELDİ'
Bu ret kararlarının sadece Barış Akademisyenleriyle de kısıtlı olmadığını, ihraç edilen çok sayıda kamu emekçisi için de üst üste ret kararları geldiği bilgisini veren Çetiner “Son iki haftada 13. Bölge İdare Mahkemesinden 10’dan fazla ret kararı geldi. Danıştay sürecini bekliyoruz artık ama henüz Danıştaydan bir kararı yok. Durum bizim açımızdan çok olumsuz işliyor. Ekonomik olarak çok zor durumda kalan arkadaşlarımız oldu. Devlet diyor ki biz seni çalıştırmak istemiyoruz” ifadelerini kullanarak arkadaşlarının kamu görevine geri dönmeleri ve işe iadeleri için mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.
BARIŞ AKADEMİSYENLERİ: BİZİ İKİNCİ KEZ İHRAÇ EDİYORLAR
Barış Akademisyenlerinden Nail Dertli, 1 Eylül 2016’da Ankara Üniversitesinden ihraç edildi. OHAL Komisyonuna başvurduğunda ret kararı aldıklarını, sonrasında idare mahkemesinin göreve iadelerine karar verdiğini ve göreve başladığını anlatan Dertli “20 gün sonra üniversitenin istinafa taşıdığı dosyada 13. Bölge İdare Mahkemesi benim dosyamda yürütmeyi durdurma kararı verdi. Aylar sonra üniversiteye dönmemize olanak sağlayan karar bozuldu” dedi. Dosyada herhangi bir yeni delil olmadığına dikkat çeken Dertli, “Tümüyle imza meselesine atıfta bulunularak, barış bildirisini imzaladığımız için bizi ikinci kez ihraç ediyorlar. Bizim açımızdan hukuksuzluk sürüyor. Barış talebini dile getiren insanları cezalandırmaya yönelik faaliyetle mahkemeler aracılığıyla sürdürülüyor” ifadelerini kullanarak davayı Danıştaya taşıyacaklarını söyledi.
'CEZALANDIRMA YÖNTEMİ'
Bölge İdare Mahkemesinin verdiği kararın bir cezalandırma yöntemi olduğuna işaret eden Dertli “Bu bir cezalandırma aracı, üniversitelerdeki aykırı sesleri, iktidarın hoşuna gitmeyen akademisyenleri üniversiteden uzaklaştırmanın aracı olarak kullanması anlamına geliyor. İktidar bu pozisyonu değiştirmemiş görünüyor. Yani hukuki bir karardan öte siyasal bir kararla üniversitelerden uzak tutuluyoruz” diye konuştu.
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İletişim Fakültesinden eylül 2016’da KHK ile ihraç edilen Dr. Vahdet Mesut Ayan, 7 yıl önce başlayan hukuksuzluğun derinleşerek devam ettiğini söyledi. Mahkemelerin barış imzacılarını ayrıştırarak kararlar verdiğine dikkat çeken Ayan “Aynı metni imzaladığım birçok arkadaşım mahkemeler tarafından göreve iade edilmezken mahcubiyetle döndüm. Üniversitede yaklaşık bir yıl çalıştıktan sonra bu sefer istinafın, AYM kararını görmezden gelen OHAL Komisyonu kararını onaması neticesinde yeniden görevimden uzaklaştırıldım” dedi. İşin ilginç yanının Can Atalay kararından Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM’nin ilgili görüşünü nasıl kendince yorumladıysa 13. Bölge İdare Mahkemesinin de haklarında AYM tarafından verilen kararı yorumladığına vurgu yapan Ayan “Benim ikinci ihracıma Marx’tan atıf yaparak şöyle diyebilirim: 2016’daki ihracım trajediydi ancak 2024’teki tam bir komedi” değerlendirmesinde bulundu.
'ÜÇ MAHKEMEYE BÖLÜNDÜK, HEPSİNDE FARKLI KARAR VAR'
Ankara Üniversitesi'nden 2017’de kanun hükmünde kararname (KHK) ile ihraç edilen önceki dönem Eğitim Sen Ankara 5 No’lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Mutlu Arslan “Bugüne kadar toplam 370 hocamız barış imzası olduğu için ihraç edildi. Onların davaları görülüyordu. Şu ana kadar toplam göreve iade olan hocalarımızın sayısı 165’ti. 164 hocaya da ilk derece mahkemelerden iade çıkmıştı. Diğerlerinin mahkemesi devam ediyordu” dedi. Yeni olanın iadeleri ya da retleri gerçekleşen akademisyenlerin istinaf mahkemelerinde kararlarının çıkmaya başladığını belirten Arslan “Daha önce 14. Bölge İdare Mahkemesinden 34 onay, 4’te ret kararı çıkmıştı.
Şimdi 13. Bölge İdare Mahkemesi de karar vermeye başladı. Bu mahkeme hiç onay vermezken başvuruların tamamına (25) ret kararı verdi. Bu sayı her gün de en az 5-10 kişi artıyor. Bizim hakkımızdaki kararlar 13, 14 ve 15 idare mahkemelerine bölündüğünde toplam 370 kişinin yaklaşık 120 tanesi 13. Bölge İdare Mahkemesine düşecektir. Bu 120 kişi hakkında tamamıyla ret kararı verecek anlamına geliyor. Yani temel meselemiz güncel sorunumuz bu bizim. Bir de 15. Bölge İdare Mahkemesi var orada henüz şey karar verilmedi” bilgisini verdi. Bir kısmın davasının bölge idare mahkemesinde, bir kısmının idare mahkemesinde kabul ya da ret aldığını onların istinafta davalarının görüldüğünü anlatan Arslan “Bir kısmımız istinafı kazandı ya da kaybetti, Danıştayda bekliyor. Ben de barış imzacısıyım, 6 ay önce göreve iade edildim. Benim dosyam Danıştayda. Yaklaşık 75 kişi Danıştay kararını bekliyor” diye konuştu
(HABER MERKEZİ)