Eğitimcilerden 'uzman' tepkisi: Öğretmenlik zaten uzmanlık mesleğidir

Öğretmenlerin “uzman öğretmen”, “başöğretmen” olarak sınıflandırılacağı açıklandı. Öğretmenliğin zaten uzmanlık mesleği olduğunu söyleyen sendikalara göre bu sınıflandırma ayrımcılığı körükler.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20'nci Milli Eğitim Şurası açılışında yaptığı konuşmada Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun kısa süre içerisinde Meclis’e sunulacağını söyledi.

Erdoğan’ın açıklamalarına göre, 10 yılını tamamlayan öğretmenlere “uzman öğretmenlik”, 10 yılını tamamlayıp sınavdan başarıyla geçen uzman öğretmenlere ise “başöğretmen” tanımı getirilecek. Uzman öğretmene bin, başöğretmene 2 bin lira zam yapılacak. Sözleşmeli öğretmen ile kadrolu öğretmen ayrımı kaldırılacak.

Erdoğan’ın Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun içeriğine ilişkin kariyer sınıflandırmasına eğitim sendikaları ve muhalefet partilerinin eğitim kökenli milletvekillerinden tepki geldi.

'ÖĞRETMENLERİN STATÜSÜ TAVSİYESİ'NDEN ESİNLENEREK HAZIRLANACAK BİR KANUNA İHTİYAÇ VAR'

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Nejla Kurul, “Yine kapalı kapılar ardında bir kanun düzenlemesi peşinde koşulduğunu ve demokratik olmayan bir kanun teklifini kabul etmelerinin mümkün olmadığını” söyledi.

“Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi” temel alınarak bir düzenleme yapılmasını isteyen Kurul, şöyle devam etti:

“Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi, 1966 ILO/UNESCO Ortak Belgesi’nin onaylanarak buna uygun bir düzenleme yapılmasına gereksinim var. ILO ve UNESCO’nun 'Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiyesi (1966)' ve 'Yüksek Öğretim Personelinin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı (1997)' okul öncesinden üniversiteye kadar tüm öğretim düzeylerinde çalışan eğitim emekçilerinin hakları ve sorumluluklarını belirleyen iki uluslararası belgedir. Ancak Türkiye’de eğitim emekçilerinin ve öğretmenlerin durumu bu belgenin çok gerisindedir. Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’nden güçlü biçimde esinlenerek hazırlanacak bir meslek kanunu kuşkusuz hem eğitim hakkı açısından hem de eğitim emekçilerinin ekonomik, demokratik ve özlük hakları açısından önemli bir gelişme olacaktır.”

'ÖĞRETMENLERİ KARİYER BASAMAKLARINA AYIRMAK, KENDİ ARALARINDA HİYERARŞİYE TABİ TUTMAK DOĞRU DEĞİL'

Öğretmenlerin kendi aralarında “uzman öğretmen”, “başöğretmen” gibi kavramlarla basamaklara ayrılması ve kendi aralarında bir hiyerarşiye tabi tutulmasının doğru olmadığına vurgu yapan Kurul, şu noktalara dikkat çekti:

“Öğretmenlerin tamamının uzman ve başöğretmen gibi ayrımlar yapılmadan acilen özlük ve mali hakları geliştirilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 1 milyonun üzerinde öğretmen varken, sadece başöğretmen ve uzman öğretmenler için maaş zammı açıklamak aldatmacadır. Gerisi ne olacaktır? Ekonomik krizin de etkisiyle öğretmenler ekonomik güçlüklerle karşı karşıyadır. Öğretmenlerin özlük ve mali haklarının geliştirilmesini kariyer basamaklarına bağlamak taleplerin karşılanmayacağı ve zamana yayılacak bir süreçle ekonomik sorunların üstünün örtüleceği anlamına geliyor.”

Kurul, bir an önce sözleşmeli, kadrolu ayrımlarının ortadan kaldırılması, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi ve ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilmesi gerektiğini belirtti.

'ÖĞRETMENLERİN İTİBARINI DEFALARCA EROZYONA UĞRATMIŞ BİR ANLAYIŞTAN OLUMLU SONUÇ BEKLEMEK MÜMKÜN DEĞİL'

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Genel Başkanı Kadem Özbay’a göre eğitim sendikalarından ve paydaşlarından görüş alınmadan hazırlanacak bir Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun katılımcı, bütüncül ve demokratik olması mümkün değil.

Bugün Türkiye’de öğretmenlerin sözleşmeli, ücretli, kadrolu olarak ayrıştırıldıklarını, 1 milyona yakın ataması yapılmayan öğretmen olduğunu ifade eden Özbay, tüm bunların sorumlusunun AK Parti iktidarı olduğunu söyledi.

Özbay, “Şimdi bu dönemde öğretmenlerin mesleki onurunu ve itibarını defalarca erozyona uğratmış bir anlayıştan olumlu bir sonuç beklemek mümkün değil” dedi.

'BU AÇIKLAMALAR SEÇİME YÖNELİK BİR UMUT TACİRLİĞİ'

Özbay, öğretmenlerin, “uzman öğretmen”, “başöğretmen” tanımlamaları üzerinden yeniden kategorize edilmek istendiğini ifade ederek, bu durumun öğretmenlere yönelik ayrımcılığı tetikleyeceği görüşünde.

Öğretmenliğin zaten bir uzmanlık mesleği olduğunun altını çizen ve “başöğretmen” kavramının asla kabul edilemeyeceğini söyleyen Özbay, şöyle konuştu:

“1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'na göre öğretmenlik özel bir ihtisas alanıdır. Yani öğretmenliğin bir uzmanlık mesleği olduğu, adaylığı kalkan her öğretmenin de uzman olarak değerlendirilmesi gerektiği nettir. Diğer bir unvan olarak sunulan 'başöğretmenlik' unvanı ise asla kabul edilemez. Bu ülkede bir tane başöğretmen vardır; o da Mustafa Kemal Atatürk'tür. Bir 'başöğretmenlik' unvanı kullanmak siyasi anlamda başka bir anlayışın resmidir. Öğretmenleri bu unvanlarla kategorize etmek ayrımcılığı da körükleyecektir. Bu da 'daha iyi öğretmen', 'daha kötü öğretmen', 'tercih edilen öğretmen', 'tercih edilmeyen öğretmen' gibi ayrımcı kavramların doğmasına yol açacak. Bu açıklamaların aslında yaklaşan bir seçimin habercisi olduğunu, seçime yönelik bir umut tacirliği olduğunu düşünüyorum.”

'İŞ GÜVENCESİ SAĞLANMALI, SÖZLÜ SINAV KALDIRILMALI, LİYAKAT ESAS ALINMALI'

Özbay, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun içermesi gereken konularla ilgili olarak da, “Burada yapılması gereken, adaylığı kalkan tüm öğretmenlerin uzman olarak değerlendirilmesi, ekonomik koşullarının kıdem yılı doğrultusunda artarak tamamının iyileştirilmesi. Çünkü öğretmenlerin tamamı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Ayrıca, iş güvencesinin net bir şekilde temin edildiği, grevle, toplu sözleşme hakkının tanımlandığı, sözleşmeli, ücretli, kadrolu ayrımının yapılmadığı, tüm atama kademelerinde liyakatin esas alındığı, sözlü sınavın olmadığı, performansa dayalı, rekabetçi bir anlayışın olmadığı, çalışma barışına katkı sunacak bir meslek kanununun paydaşlarıyla değerlendirilerek yaşama geçirilmesi gerekir” dedi.

CHP: SARAYDA HAZIRLANAN BİR ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU OLMAZ

CHP Ankara Milletvekili ve Meclis Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Üyesi Yıldırım Kaya, Öğretmenlik Meslek Kanunu'na ilişkin parti olarak 2018 yılında kanun teklifi verdiklerini hatırlattı:

“Biz yıllardır öğretmenler arasında sözleşmeli, ücretli, kadrolu tanımlarının olamayacağını söylüyoruz. AK Parti 20 yıldır iktidarda ve öğretmenlerin şartlarının iyileştirilmesi için söz söylemeyi bırakıp icraata geçmeleri gerekiyor. 'Uzman öğretmen', 'başöğretmen' gibi kavramlarla öğretmenlerin kademelendirilmesi doğru değil. Sarayda hazırlanan bir Öğretmenlik Meslek Kanunu olmaz. Öğretmen sendikalarının, öğretmenlerin görüşlerinin alındığı bir kanun teklifi hazırlanmalı.”

HDP: AK PARTİ, ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU ÜZERİNDEN KENDİNİ REVİZE ETMEYE ÇALIŞIYOR

HDP Antalya Milletvekili ve Meclis Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Üyesi Kemal Bülbül'e göre de “uzman öğretmenlik”, “başöğretmenlik” kavramlarının bilimsel, demokratik eğitim ortamıyla alakası yok.

Öğretmenlik Meslek Kanunu hazırlanırken bu mesleğe dönük sendika ve derneklerden görüş alınması gerektiğini ifade eden Bülbül, şunları söyledi:

“Bu kapsamda tamamen katılımcı, demokratik yöntemlerle bu teklif hazırlanmalı. Ama gidecek başka yol bulamayan, vaatleri kalmamış bir AK Parti iktidarı, bizim uzun süredir çıkarılmasını söylediğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu ile kendine bir alan açmaya, kendini revize etmeye çalışıyor. Bugüne kadar öğretmenlerle ilgili çalışma koşullarından, özlük haklarına kadar hiçbir çalışma yapmayan iktidar, şimdi 'mış' gibi yaparak öğretmenlerin ağzına bir parmak bal çalmaya çalışıyor.”