Ekilmeyen toprak kiralanacak: 'Anadolu çiftçisi modern köle olacak'
2 yıl boyunca ekilmeyen arazilerin kiralanacak olması, çiftçiler tarafından kuşkuyla karşılanıyor. Büyük şirketlerin kiralama yapacağı ve sonrasında araziyi çiftçinin elinden alacağı öne sürülüyor.
DUVAR - İki yıl üst üste ekilmeyen tarım arazilerinin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından kiraya verilebileceği maddesi, 23 Mart 2023'te Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’na eklendi. Düzenleme, 21 Ağustos 2024’te Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Toprakların öncelikli olarak o yörede yaşayan çiftçilere, köylülere, kooperatiflere, sivil toplum kuruluşlarına ya da benzeri yapıdaki kuruluşlara kiralanması planlanıyor. Düzenleme, görünüşte ekilmeyen arazilerin değerlendirilmesini amaçlasa da tarım sektöründeki mevcut sorunları daha da derinleştireceği ve çiftçilerin topraklarını kaybetme riskini artıracağı konusunda eleştiriliyor. Düzenlemenin Anayasa'nın mülkiyet hakkı ilkesine de aykırı olduğu belirtiliyor.
‘BÜYÜK ŞİRKETLER KİRALAR, SONRA DA ELİNDEN ALIRLAR’
Yenişehir’in Eğerce köyünde 23 dönüm tarım arazisi, 10 dönüm zeytin arazisi bulunan İbrahim Kargın, girdi fiyatlarının yüksek olmasından dolayı artık arazisini ekmeyeceğini söylüyor. Çiftçilerin borçlarını ödeyemez hale geldiğini, bu nedenle çoğu kişinin ya bırakacağını ya da üretimi düşüreceğini belirten Kargın, yeni düzenlemenin göründüğü gibi olmadığını ifade ediyor:
“İş, çoğu kişinin tarımı bırakmasına doğru gidiyor. Bakanlık 'şimdi tapusuna değmeyeceğiz' diyor ama yarın her şeyi kendilerine göre ayarlarlar. Keşke bakanın dediği gibi ekilmeyen araziler değerlendirilse. ‘Tarla kimin üzerineyse oradan gelen geliri ona aktaracağız’ diyor. Yahu kaç para düşer bana? Kim kiralayacak? Büyük şirketler kiralar, ondan sonra da elinden alırlar milletin. Büyük şirketler kazanır, alttaki emekçiler kaybeder."
Kargın, çiftçinin tarımı sürdürebilmesi için kooperatifleşmeye önem verilmesi, garantili ekimin olması gerektiğini savunuyor.
‘ANAYASA'NIN MÜLKİYET HAKKI İLKESİNE AYKIRI’
Yenişehir Çevre Platformu’ndan Erkan Erdem ise yönetmeliğin hukuki açıdan sakıncalı olduğunu ve çiftçilerin topraklarını kaybetme riskinin arttığını belirtiyor. Erdem, çiftçilerin kendi arazilerini işleyememeleri durumunda, arazilerinin rızaları dışında kiraya verilmesinin Anayasa'nın mülkiyet hakkı ilkesine aykırı olduğunu söylüyor. Erdem, çiftçilerin desteklenmesi yerine topraklarından uzaklaştırılmasında kamu yararı olmadığını, aksine köylülerin tarımdan kopmasına ve büyük şirketlere bağımlı hale gelmelerine yol açacağını ifade ediyor.
Erdem, “Bir taşla iki kuş vurmayı amaçlayan bu yönetmelikle çiftçi para kazanmadığı halde, her sene daha da borçlanarak üretmeye devam edecek ya da üretim sermayesini tükettiğinde çokuluslu tarım firmalarına sözleşmeli üretim yapmak zorunda kalacak. Her iki olasılıkta da Anadolu çiftçisi modern köleler olarak hayatlarına devam etmek zorunda kalacak” diyor.
‘BİRKAÇ HOLDİNGİN BELİRLEDİĞİ FİYATLARLA KARŞI KARŞIYA KALIRIZ’
Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Fevzi Çakmak, çiftçilerin neden ekim yapmadığını anlamadan bu tür bir uygulamanın büyük sorunlara yol açabileceğini vurguluyor. Yüksek maliyetler, arazilerin çok ortaklı olması ve mülkiyet sorunları gibi nedenlerle ekim yapılmadığını, bu sorunlar çözülmeden arazilerin kiralanmasının mevcut çiftçileri yok edebileceğini ifade ediyor.
Çakmak, “Tarım arazileri artık büyük getirisi olan yatırım araçları haline geldi. Özellikle iş adamları araziye yatırım yapıp bu arazileri atıl olarak bırakıyorlar. Bu sebepleri ortadan kaldırmadan arazileri başkasına kiralarsanız var olan çiftçiyi de yok edersiniz. Onları da kentin varoşlarına doğru iterseniz" diyor.
“Çiftçi kâr edecek olsa araziyi niye boş bıraksın ki?” diye soran Çakmak, üretim planlamasının, atıl kalan arazilerin mülkiyet sorunlarının çözülmesinin, destekleme politikalarının doğru uygulanmasının gerektiğini belirtiyor. Çakmak, “Çiftçi tarlasını ektiğinde kar edeceğine inanmalı. Kar etmeyen bir arazide üretim yapacak kaç kişi bulabilirsiniz? Arazilerin uzun vadeli sermayesi güçlü olan veya ileriye dönük büyük projeleri olan insanların, kurumların eline geçme durumu olabilir. Biz fayda sağlayacağız derken köylüyü tamamen devre dışı bırakmamıza ve üretimi tekellerin üzerinden yönetmemizi sağlar. O zaman da birkaç holdingin belirlediği fiyatlarla karşı karşıya kalabiliriz” diye konuşuyor.
‘ÇİFTÇİNİN ZAMANLA ARAZİLERİNİ ŞİRKETLERE DEVRETTİĞİNİ GÖREBİLİRİZ'
Tarım-Sen Genel Başkanı Umut Kocagöz, daha zengin ve güçlü sermayeye sahip kişilerin bu arazileri kiralayarak çiftçiler arasındaki eşitsizliği derinleştirebileceğini ifade ediyor.
Kocagöz, “Belki öncelikle kısa vadede tarım şirketleri ya da gıda işleme şirketleri bu arazilere sahip olmasa da toprağından kopan çiftçinin yani kiralama ile toprağından koparılan çiftçinin zamanla bu arazileri bu tarz şirketlere devredeceğini öngörebiliriz. Bu da tarımda adil bir planlama yerine zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksun olmasının planlı bir şekilde uygulanması anlamına geliyor” diyor.