Ekonomi dünyası: Büyük yıkım, büyük acı…

Büyük acı, üzüntü yaşıyoruz. Ne yazık ki bunlar doğayla uyum içinde yaşamadığımızdan. Dur durak bilmeyen rant hırsının, demir-çelikten çimentodan çalmanın, imar aflarının sonucu bunlar.

Google Haberlere Abone ol

Çok büyük bir felaket yaşıyoruz. Büyük acı, büyük üzüntü... Sınav veriyoruz, hepimiz... 

Deprem bölgesinde yakınlarını kaybedenlerin, hepimizin başı sağolsun.

Ulusça müthiş yardımlaşma ve dayanışmaya şahit oluyoruz. İnsanların gösterdiği duyarlılığı en gerekli zamanda devletten göremedik. Ordu, AFAD, Kızılay çok geç kaldı.

Özellikle gençler gece gündüz demeden yardıma koşuyorlar. Herkes elinden ne geliyorsa yapmaya çalışıyor. Ne yazık ki, kimileri yardım kolilerine kendi etiketlerini yerleştirmekle uğraşıyor.

Aslında, bunlar doğayla uyum içinde yaşamamamızın bir sonucu... Dikine yapılaşmanın, tarım alanlarına doyumsuz bir şekilde inşaatlar yapmanın, dur durak bilmeyen rant hırsının, demir-çelikten çimentodan çalmanın, imar izinlerinin, imar aflarının, belediyelerde dönen rüşvetlerin sonucu bunlar...

Doğa bir kez daha bizleri uyardı. Para için, çıkar için doğaya söz geçirmeye çalışan bizlere bir kez daha "kendine gel" dedi.

DOĞA 'YUMUŞAK KARNIMA İNŞAAT YAPMA, CANIMI ACITMA' DİYOR

Doktor bir arkadaşımızın dediği gibi, doğa, "yumuşak karnıma; tarım alanına, alüvyonlu toprağa inşaat yapma, canımı acıtma" diyor. "Tepelere, kayalığa, sert yerime temel kazıp inşaat yapabilirsin ama yumuşak yerimi kazıp canımı yakma yoksa intikamımı alırım" diyor. Evet, Anadolu'da hemen hemen bütün eski şehirler, kasabalar tepelerin üzerinde, kayalık arazidedir.

Ne yazık ki hiç dinlemiyoruz, doğanın canını yakıyoruz ve o da bizim canımızı yakıyor, çok acıtıyor.

ZAYIF İNŞAAT TEKNİKLERİ VE İMAR AFLARI GİDEN CANLARIN BAŞLICA SORUMLUSU…

Yabancı basına bakıyorum. BBC, Guardian, Los Angeles Times...

Evet, çok büyük bir deprem yaşadık ama bu kadar fazla can kaybının olması, binaların sandviç gibi kat kat üzerine çökmesi, yeni yapılan apartmanların çökmesi tamamıyla çok yetersiz inşaat tekniklerine bağlanıyor.

Depremlerde yerle bir olan üç binayı inceleyen BBC, Türkiye'de daha önce meydana gelen felaketleri takip eden düzenlemeler ile binaların bu büyüklükteki depremlere dayanabilmesi gerektiğini ancak ortada bina güvenlik standartlarıyla ilgili acil sorunlar olduğunu vurguluyor.

Uzmanlara dayanarak, düzgün inşa edilmiş binaların bu güçlü depremlere rağmen ayakta kalabilmesi gerektiğini vurgulayan BBC, University College London'da acil durum planlaması ve yönetimi uzmanı olan Prof. Dr. David Alexander'ın "Çöken binlerce binadan neredeyse tamamının herhangi bir deprem inşaat yönetmeliğine dayanmadığı sonucuna varabiliriz. Sorun şu ki; mevcut binalarda çok az güçlendirme var, ancak aynı zamanda yeni binalarda da bina inşaat standartlarının çok az uygulanması söz konusu" sözlerine yer veriyor.

BBC, ayrıca 1960'lardan beri süren ve sonuncusu da 2018'deki sayısız imar affının yarattığı olumsuzluklara dikkat çekerek, büyük bir imar affının da Meclis gündeminde olduğuna vurgu yapıyor. İki sayı vereyim; BBC, son imar aflarından İzmir'de 672 bin binanın, güneyde ise 75 bin kadar binanın yararlandığını vurguluyor.

YETERSİZ ÇELİK KULLANIMI BİNALARIN ÇÖKMESİNE NEDEN OLUYOR

Los Angeles Times gazetesi, bu kadar fazla can kaybı olmasının tek nedeninin; betonun kırılgan hale gelmesine ve yapı sallandığında sütunlarından patlamasına izin veren yetersiz çelik takviye çubukları konfigürasyonuna sahip olan sünek (deprem sırasında dayanımını fazla kaybetmeden elastik ötesi davranış yaparak deprem enerjisinin sönümlenmesini gerçekleştiren) olmayan beton binalar olduğunu ifade ediyor.

Gazeteye açıklama yapan, yapı mühendisliği firması Miyamoto International, "Bölgedeki apartmanlar çoğunlukla kırılgan betondan yapılmıştır ve depremlerin neden olduğu sarsıntıya karşı son derece savunmasızdır" ifadesi kullandı.

ÖNEMLİ İKİ GRAFİK; BAKIN KOLONLARDA ÇELİK NASIL KULLANILIYOR?

Los Angeles Times, güçlendirilmiş beton kolonların nasıl olması gerektiği konusunda da aşağıdaki çok önemli bir grafiğe yer veriyor. Kırılgan beton kolonlarda, çok az çeliğin sarsıntıda betonlardan ayrılmasına neden olacağını, güçlendirilmiş beton kolonlarda ise, diğerlerine göre daha fazla ve en üstü ile en alta artan miktarda çelik bulunduğunu belirtiyor.

Bir diğer önemli ayrıntı da çelik düzenlemenin tasarımıyla ilgili… Aşağıda görüldüğü gibi, zayıf çelik tasarımda, çelik takviye konfigürasyonu sarsıntı sırasında kolayca bükülebiliyor. Daha güçlü çelik tasarımında ise, kolonu çerçeveleyen çelik tasarımın içine dikine çelik çubuklar ile bunu çerçeveleyen ikinci bir çerçeve ekleniyor ve çeliğin yerinde kalması için uçlar yaklaşık 135 derece bükülüyor.

BİR BİNADA NE KADAR ÇOK ÇELİK TAKVİYE VARSA, DEPREME O KADAR İYİ YANIT VERİR

ABD’de bağımsız, kâr amaçlı olmayan bir medya örgütlenmesi olan NPR ise, "Neden bu kadar çok bina yıkıldı?" diye soruyor ve Kaliforniya Üniversitesi mühendislik profesörü Jonathan Stewart'ın, “Türkiye'de yaklaşık üç kattan daha yüksek binalar için olağan bir inşaat tekniği betonarme kullanılmaktır. Genellikle kolonlar ve kirişler betondur. Ve bu çerçevelerin içinde, sarsıntı başladığında çok hızlı bir şekilde parçalanan bir tür duvar dolgu bloğu vardır" sözlerine yer veriyor.

Dünya Bankası'nda kıdemli afet risk yönetimi uzmanı olan Alanna Simpson, bir binadaki çelik miktarı ve beton türlerinin hala ayakta duran yapılar ile harabe halindeki yapılar arasındaki farkı oluşturduğunu söyleyerek, "Çelik ağırlıklı binalar depremlerde oldukça iyi tepki verir çünkü daha esnektir. Dolayısıyla, bir binada ne kadar çok çelik takviye varsa, muhtemelen o kadar iyi yanıt verir" diyor.

KART DESTESİ GİBİ ÇÖKEN ÇOK KATLI BİNALAR DEPREME DAYANIKLI TASARIM ÖZELLİKLERİYLE İNŞA EDİLMEDİ

Guardian gazetesi ise, felaket modelleme şirketi Temblor'un başkanı Ross Stein'ın, "Bir numaralı faktör bina kalitesidir. Bu, diğer her şeyi gölgede bırakır. Bina kalitesi, bina yönetmeliği ve bu yönetmeliğin uygulanmasıyla kontrol edilir" sözlerine yer veriyor.

Bournemouth Üniversitesi Afet Yönetim Merkezi'nde jeolog ve afet yönetimi uzmanı olan Henry Bang şunları söylüyor: "Yıkılmış olanlar muhtemelen daha zayıf yapı malzemeleriyle inşa edilmiş çok eski binalardır. Kart destesi gibi çöken çok katlı binalar da depreme dayanıklı tasarım özellikleriyle inşa edilmedi.”