Ekonomi Dünyası: Kudretli medya baronunun emekliliği ve komşu nasıl zenginleşti?

Medya imparatoru Murdoch emekli oldu ama siyasete yön vermeye, sağcı politikacıları desteklemeye devam edecek. Diğer yandan biz olduğumuz yerde sayarken, Bulgaristan kişi başı gelirini ikiye katladı.

Google Haberlere Abone ol

O bir medya baronu...

Dünyada sağcı, muhafazakar, müesses nizamın savunucusu ne kadar etkili yayın, kanal varsa ona ait...

Gezegendeki en büyük medya imparatorluğunun sahibi...

Rupert Murdoch... 92 yaşında...

Fox News, The Times ve The Wall Street Journal gibi kanal ve gazeteleri içeren imparatorluğu ile olağanüstü bir güç sahibi ve üç kıtadaki (Avusturalya, Britanya ve ABD) hükümetleri etkisi altına alıyor. Dünyadaki gelişmeler üzerinde müthiş bir etkisi var.

Perşembe günü bomba etkisi yaratan bir açıklamayla medya imparatorluğunun günlük işlerinden çekildiğini duyurdu. Oğlu Lachlan, babasının 70 yıl önce Avustralya'daki küçük bir yerel gazete ile başlattığı küresel medya imparatorluğunun sorumlu tek yöneticisi olacak. Baba Murdoch, Fox and News Corporation'ın fahri başkanı olacak.

BAŞKANLARI VE BAŞBAKANLARI BELİRLEME GÜCÜNÜ ELİNDE TOPLADI

Böylece gezegendeki en önemli ve siyasi açıdan en etkili medya imparatorluğunu kuran Murdoch'un kariyeri en azından resmi olarak sona erdi.

New York Times'ın deyişiyle, "İmparatorluğunu üç kıtada kurdu; İngilizce konuşulan dünyada gazetecilik, politika ve popüler kültürdeki normların ve zevklerin değişmesine yardımcı oldu. Bir tür sağcı popülizmle bezenmiş şirketleri, başkanları ve başbakanları belirleme ve bazen de destekleme veya düşürme gücünü elinde topladı."

Bu hafta doların geleceğinden, petrodolar sisteminin sallanmaya başladığından, Çin Yuanı'nın küresel ticarette artan payından söz edecektim. Murdoch'un hikayesi ve bu son gelişme daha ilginç geldi. Petrodolar yazısı haftaya...

BABASI ÇANAKKALE’DEN YAZDIĞI MEKTUPLA İNGİLİZLERİN ÇEKİLMESİNE NEDEN OLDU

Rupert Murdoch, Avusturalya doğumlu, 70 yıldır medya işinde...

Babası Keith Murdoch da gazeteci...

Çanakkale Savaşı’yla ilgili çok ilginç bir öyküsü var:

Keith Murdoch, 1915'te Melbourne Age gazetesi adına savaş muhabiri olarak Çanakkale Savaşı'nda görevliydi. İngiliz komutanlar Londra'ya her şeyin yolunda olduğunu bildiriyordu. Oysa Türk askeri emperyalist güçlere karşı müthiş bir direniş sergiliyordu.

Keith Murdoch ise, sansüre uğrayacağını bildiğinden, doğrudan dönemin Avusturalya başbakanına gerçekleri anlatan üç sayfalık uzun bir mektup yazdı. O da İngiltere başbakanına bildirdi ve Keith Murdoch'un mektubunun etkisiyle İngilizler Çanakkale cephesinden çekildi.

Keith Murdoch ilerleyen yıllarda gazete sahibi oldu. Onun ölümünden sonra oğlu Rupert Murdoch, 21 yaşında gazetenin başına geçti.

Ve bir medya baronunun öyküsü bu şekilde başladı.

1952’DE 75 BİN TİRAJLI GAZETE İLE BAŞLADI, GEZEGENİN EN KUDRETLİ MEDYA PATRONU OLDU

Yetmiş yıl boyunca saldırgan satın almalarla gazete, dergiler, televizyon kanalları, yayınevleri ve film endüstrisinden oluşan küresel bir dev haline gelişinin öyküsü...

1952'de babasından kalan 75 bin tirajlı güney Avusturalya gazetesi The News of Adelaide'nin başına geçti. 1960'larda Avusturalya'da bir dizi yerel gazeteyi satın aldı. 1964'te ulusal gazete The Australian'ı kurdu.

1969'da Britanya medya pazarına girdi ve bulvar gazetelerinin en büyüğü The Sun ile onun pazar günü gazetesi The News of the World'ü satın aldı.

1970'lerde ana medya şirketi News Corp'u kurdu ve 1973'te The San Antonio Express ve The San Antonio News gazetelerini satın alarak ABD medya pazarına girdi. 1976'da New York'un bulvar gazetesi New York Post'u satın aldı, 1988'de sattı ve 1993'te tekrar aldı.

BRİTANYA MEDYA PAZARININ HAKİMİ OLDU

1981'de Britanya'nın ikonik gazetelerinden The Times ve pazar gazetesi The Sunday Times'ı satın alarak, bu pazarın hakimi oldu.

1985'te film yapım devi 20th Century-Fox'u satın aldı. 1986'ya gelindiğinde, "The Simpsons" ve "The X-Files" gibi TV klasiklerini yayınlayacak Fox'u kurdu.

Murdoch, 1986'da Britanya gazetelerinin ofislerini, basımlarının daha az emek yoğun teknolojiyle yapılacağı bir yere taşıdı. Sendikalar protesto amacıyla grev çağrısı yaptı. Murdoch ise 5 binden fazla matbaa ve üretim işçisini işten çıkardı.

1987'de HarperCollins yayınevini kurdu. 1988 yılında Britanya'da Sky Television'ı kurdu. Ertesi yıl ağ, kablolu TV haber kanalı Sky News'i kurdu.

Britanya'daki siyasi nüfuzu zirvesine çıktı, gazeteleri başta Margaret Thatcher olmak üzere muhafazakar başbakanlara inanılmaz destek verdi. The Sun gazetesi yıllarca Avrupa Birliği’ni öcü gibi göstererek Brexit’e giden kapıyı açtı.

1996 yılında Fox News kablolu kanalını kurdu. Kanal muhafazakar TV yayıncılığı ve yorumculuğuna damgasını vurdu.

EN ÇOK SATAN GAZETE THE WALL STREET JOURNAL’I ALDI

2007'de büyük bir hamle yaparak ABD'nin en çok satan gazetelerinden The Wall Street Journal'ın ana şirketi Dow Jones'u 5 milyar dolara satın aldı. Satın almadan kısa bir süre sonra gazetenin üst düzey yayın kadrosunda yönetim değişikliği yaşandı ve 118 yıllık ekonomi ve finans gazetesinde siyasete daha fazla yer verilmesi yönünde yayın yönetimine baskı yaptı.

Oğullarından biri olan James Murdoch, 2011 yılında News Corp'un operasyonlardan sorumlu başkan yardımcılığına atandı. Aynı yıl, The News of the World'ün kapatılmasına yol açan bir telefon hackleme skandalına karıştı.

Rupert Murdoch, 2012 yılında gazete ve eğlence işini iki ayrı kuruluşa ayırdı: News Corp ve Fox Corp.

Murdoch, ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçiler’in lehine yayın yaparak Donald Trump’ın gücüne güç kattı. Trump ile çok önceden sıkı bir dost olan Murdoch'un Fox News kanalı yerini açıkça belli edip Trump ve Cumhuriyetçiler lehine adeta bir propaganda makinası gibi çalıştı.

Yıllarca Avustralya ve Britanya'da siyasete doğrudan etki eden Murdoch 2016 ABD başkanlık seçimlerinden önce Kuzey Amerika’da nüfuz sahibi değildi. Trump ile ayağına gelen fırsatı değerlendirmekte tereddüt etmedi.

2018 yılında büyük oğlu Lachlan, medya imparatorluğunun TV kolu Fox Corp'un genel müdürü olarak atandı. 2019’da 71.3 milyar dolara 20th Century Fox, Walt Disney’e satıldı.

Ve son: Haziran’da biten 2022 mali yılı itibarıyla Fox 14.7 milyar dolar, News Corp ise 9.9 milyar dolar geliri olan devler olarak dünya medyasına, siyasetine yön vermeyi sürdürüyor.

Rupert Murdoch ve Oğlu Lachlan Murdoch
YENİ PERDEDE, OĞUL LACHLAN GÜCÜNÜ SAĞLAMLAŞTIRMAYA BAŞLAYACAK

Medya imparatorunun, imparatorluğunun ön saflarından geri adım atarak emekli olmasıyla oyunda bir sonraki perde aralanmaya başladı. Bu perdede oğlu Lachlan'ın gücünü sağlamlaştırma adımlarını izleyeceğiz.

Tabii ortada henüz yanıt bulmayan sorular var. En önemlisi, 92 yaşındaki Murdoch öldükten sonra ailenin hisselerini oylayan vakfı kimin kontrol edeceği... Çünkü Murdoch'un dört çocuğu (Lachlan, James, Elisabeth ve Prudence) kendi aralarında vakfı kimin yöneteceğini belirlemek zorunda kalacak ve bölünmüş görünüyorlar. Murdoch Aile Vakfı, hem Fox Corporation'da hem de News Corp'ta oyların yaklaşık yüzde 40'ını elinde tutuyor.

DÖRT ÇOCUK EŞİT SÖZ SAHİBİ ANCAK BABA MURDOCH LACHLAN’DAN YANA…

Murdoch öldüğünde dört çocuğu eşit söz hakkına sahip olacak. Gerçek bir miras savaşı olabilir. Lachlan ile James arasında yıllardır süren iktidar mücadelesinin Rupert Murdoch'un ölümüyle kızışmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Baba Murdoch'un, Lachlan'dan yana olduğu biliniyor. Çünkü Murdoch, 2019'da Lachlan'ı imparatorluğunun fiili varisi olarak seçmişti. Geçen yıl da Lachlan'ın otoritesini destekleme çabası olarak algılanan bir hamle yaptı ve News Corp ile Fox Corporation'ı birleştirme girişiminde bulundu. Ancak hissedarların karşı çıkması üzerine Ocak ayında bunu iptal etti. Fox Corp., son derece kârlı bir işletme... Büyük ölçüde Fox News tarafından destekleniyor. Ancak, News Corp artık gazeteleri, dijital emlak işlerini ve kitap yayıncılığını içeren karmakarışık bir yer haline geldi.

Lachlan'ın şirketleri yeniden birleştirmek için yeni bir girişimde bulunması bekleniyor. Ancak, uzmanlar da News Corp'un The Wall Street Journal dahil olmak üzere gazetecilik faaliyetlerinin, Fox yayın ağı ve FS1 kablolu spor yayıncılığı da dahil olmak üzere eğlence sektörüyle tamamlayıcı nitelikte olmadığını savunuyor.

MURDOCH İŞLERİ BIRAKMADI: SİYASETLE İLGİLENECEK, ÖNERİLERDE BULUNACAK

Bir de şu var; Murdoch geri çekilmesine rağmen, hala işin başında. News Corp ve Fox ile meşguliyetini sürdürüyor, Los Angeles'taki ofisine gidip geliyor. Lachlan'a şirketin genel stratejisi konusunda tavsiyelerde bulunmaya devam ediyor. Emekliliğe rağmen Murdoch’un bir hedefi de sıkı dostu Trump’u bir kez daha seçtirmek olacak.

Zaten personele veda notunda "şirketlerinin yayınlarını eleştirel bir gözle izleyeceğini, gazeteleri, web sitelerini ve yayımlanacak kitapları büyük bir ilgiyle okuyacağını ve çalışanlara düşünce, fikir ve tavsiyelerle ulaşacağını" açıklaması işleri bırakmayacağının bir göstergesi...

Yetmiş yıllık bir medya baronu olarak Murdoch'un işinin en sevdiği kısmı editörleriyle büyük ve önemli haberler hakkında konuşmaktı. Anlaşılan bunu yapmayı bırakmayacak.

Yani, ünvan değişikliği ne olursa olsun imparatorluğun arkasındaki gerçek güç hala onu kuran kişi...

KOMŞU NASIL MİLLİ GELİRİNİ İKİYE KATLADI

Türkiye yerinde sayarken, Bulgaristan sürekli zenginleşiyor. Komşunun kişi başı gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYİH) geçen yıl 13 bin 772 dolar oldu. Bizimki ise 10 bin 616 dolar.

Bulgaristan 8 yılda kişi başı milli gelirini ikiye katladı. 2015'te 7 bin 81 dolardı. Bizimki ise, 2013'te 12 bin 507 dolar ile zirve yaptıktan sonra o yıl 10 bin 851 dolardı. 8 yıldır aynı yerdeyiz.

Bulgaristan niye zenginleşiyor? Çünkü, 2007'de Romanya ile birlikte AB üyesi oldu, yasalarını, ekonomisini Birlik standartlarına yükseltti. Yabancı yatırım çekiyor.

Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt'ın haberine göre, başta Almanya olmak üzere AB şirketleri tedarik zincirlerinde yaşanan sorunlar nedeniyle yatırım için Bulgaristan'ı tercih ediyor. Filibe'deki Trakya Ekonomi Bölgesi ile Sofya'daki Business Park'a 200'den fazla yabancı şirket yatırım yaptı.

Bulgaristan'ın Almanya ile 2022 yılında 28 milyar Euro olan dış ticareti bu yıl 30 milyar Euro'yu geçecek. Türkiye ile dış ticareti geçen yıl 13.5 milyar Euro oldu.

ABD'DEKİ OTOMOTİV GREVİ YAYILMA EĞİLİMİNDE

ABD'deki otomotiv grevi devam ediyor. Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası (UAW) Başkanı Shawn Fain, General Motors (GM) ve Stellantis'e (Chrysler) karşı grevi genişleteceğini, Ford ile yapılan görüşmelerde ise ücret, iş güvenliği ve diğer konularda ilerleme sağlandığını söyledi. Fain, GM ve Stellantis'in 20 eyaletteki 38 tesisinde daha işçilerin iş durduracağını belirtti.

Geçen hafta ABD tarihinde ilk kez 3 büyük otomobil üreticisinde işçiler aynı anda greve başlamıştı. 150 bin işçiyi temsil eden sendika, grevi 3 fabrikada 12 bin işçi ile başlatmış ve işverenin taviz vermemesi halinde genişleteceğini duyurmuştu. Sendika 4 yıl için yüzde 46 ücret zammı ve çalışma koşullarında iyileşme istiyor.

Kendini sendikalardan yana bir başkan olarak tanımlayan Demokrat Joe Biden, işçilere destek amacıyla Michigan'daki grevcileri ziyaret edecek. Biden'in ziyaretini eski başkan ve Cumhuriyetçilerin muhtemel başkan adayı Trump'unkinden bir gün önce yapacağını açıklaması da enteresan...

İŞÇİ EYLEMLERİ HIZ KAZANACAK GİBİ...

Daha önemlisi, otomobil işçileri grevinin ABD'de işçi eylemleri dalgasını ivmelendirme ihtimali giderek artıyor. Ülkede sendikaların popülaritesi giderek artıyor. Pandemi döneminde Starbucks ve Amazon gibi daha önce sendikasız şirketlerde sendikalaşma başladı. Sendikalar yüz binlerce işçi için alışılmadık derecede güçlü sözleşmeler kazandılar.

Demiryolu işçileri ve UPS çalışanlarının ABD ekonomisini sarsma potansiyeli taşıyan grevleri son anda önlendi. Hollywood'ta yazarlar ve oyuncuların grevi devam ediyor.

Otomobil işçilerinin grevi, diğer sektörlerde örgütlenme dalgasının hızlanması ve ücret artışları bakımından hayati bir sınav niteliğinde. UAW bu sınavdan başarıyla çıkarsa örgütlü emeğin dikkate alınması gereken bir ekonomik güç olduğunu ilan edecek.

ÇİN'İN NÜFUSU BİLE BOŞ KONUTLARI DOLDURMAYA YETMEZ

Çin'de bir zamanlar ekonominin direği olan gayrimenkul sektörü ciddi bir kriz yaşıyor. En büyük inşaat şirketi Evergrande iflas etmiş durumda, borçlarını ödeyemiyor ve yeni borç alamıyor. Bir başka inşaat devi Country Garden Holdings de temerrüde düşmüş durumda...

Ülkede Ağustos sonu itibarıyla satılmayan konutların toplam alanı 648 milyon metrekare seviyesinde bulunuyor. Bu ortalama 90 metrekarelik ev büyüklüğüne göre 7.2 milyon adet konuta eşit.

Bu rakama halen satılmış ancak nakit akışı sorunları nedeniyle henüz tamamlanmamış çok sayıda konut projesi ve 2016'daki son piyasa yükselişinde spekülatörler tarafından satın alınan ve piyasaya sunulmayan çok sayıda konut dahil değil.

İlginç bir açıklama resmi istatistik dairesinin eski başkan yardımcısı He Keng'ten geldi. He Keng, Çin'in 1.4 milyarlık nüfusunun bile ülke çapındaki tüm boş daireleri doldurmaya yetmeyeceğini söyledi.

FED FAİZ ARTIRMADI AMA BORSALAR KESKİN DÜŞTÜ

Küresel ekonomideki son gelişmelere göz atalım: Geçen hafta ABD Merkez Bankası (FED) beklentiler doğrultusunda faiz artırımı yapmadı. Ancak bu yıl kalan iki toplantısının en az birinde faiz artırımı yapabileceğinin sinyalini verdi. 2024’te de sadece iki indirim olacak. Bu ABD'de faiz oranlarının epey bir süre daha yüksek kalması anlamına geliyor.

ABD'de politika faizinde Mart 2022'deki sıfıra yakın seviyeden bugünkü yüzde 5.5 seviyesine kadar sert bir yükseliş oldu. Sıkılaşan ve bir süre daha devam edecek olan kredi koşullarının ekonomik aktivite, işe alım ve enflasyon üzerinde baskı oluşturması bekleniyor.

ENDEKSLER ÖNEMLİ DESTEK SEVİYELERİNİN ALTINDA

FED'in şahin açıklamalarıyla morali bozulan Wall Street'te geçen hafta tüm endeksler baş aşağı gitti. Haftalıkta Dow Jones yüzde 1.7, S&P 500 yüzde 2.8 ve Nasdaq yüzde 3.6 kaybetti. Bu S&P 500 ve Nasdaq'ın Mart ayından bu yana en büyük haftalık düşüşü oldu.

S&P 500 Mart ayından bu yana ilk kez 100 günlük hareketli ortalamanın (önemli destek seviyesi) altına düştü ve üzerine çıkamaması endeksin hâlâ aşağı yönlü baskı altında olduğunu gösteriyor.

Avrupa borsaları da yüksek faiz tedirginliğiyle eksideydi, Alman DAX endeksi haftalık yüzde 2, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 2.6 kaybetti.

Gösterge ABD Hazine tahvili getirileri ise 16 yılın en yüksek seviyelerine ulaştı. 10 yıllıklar yüzde 4.5’e kadar çıktı. Dolar da Euro, Yen ve Sterlin karşısında değer kazanıyor, dolar endeksi DXY 105.4 ile 10 haftadır art arda yükseldi. Euro 1.06 dolar ile altı ayın en düşüğüne indi.

TCMB FAİZİ YİNE YÜKSELTTİ AMA ENFLASYONU DÜŞÜRMEYE YETER Mİ?

Gelelim Türkiye’ye…

Merkez Bankası enflasyonu kontrol altına almak, piyasaların güvenini kazanmak amacıyla politika faizini artırmayı sürdürüyor. Perşembe günü 5 puanlık artışla yüzde 30'a çıkardı. Enflasyon yüzde 59, beklenen enflasyon yüzde 70 ve faiz yüzde 30... Hassas dengeler bozulduktan, sonra, ne yapsan nafile...

Enflasyon, iki yıl boyunca devam eden din referanslı, milyonları adeta bir laboratuvar deneği olarak kullanan, yoksulluğu zıplatan, alım gücünü çökerten politikaların sonucudur.

ENFLASYONUN SORUMLUSU EYLÜL 2021-MAYIS 2023 ARASI FAİZ DÜŞÜRME POLİTİKASI

Eylül 2021-Mayıs 2023 arasında uygulanan faiz düşürme politikası enflasyon ve döviz kurlarındaki patlamanın baş sorumlusudur.

Eğer, faizle fazla oynamasıydık, Merkez Bankası'nın politika faizi doğru yerde kalsaydı, bugün enflasyon yarı yarıya düşük olacaktı.

Siz bakmayın yeni açıklanan Orta Vadeli Plan'daki hedeflere... Bir kere tuttuğu görülmemiş, her yıl sürekli yenilenir. 2021'deki plana göre dolar 2023'te 9.77 Tl enflasyon ise yüzde 8 olacaktı. Burada gülmek serbest...

ESAS ACI REÇETE YEREL SEÇİMLERDEN SONRA

Şu anda enflasyon en hayati en yakıcı sorunumuzdur. Amerikan yatırım bankası Goldman Sachs yılsonunda yüzde 70 bekliyor. Avrupa'da en yüksek gıda enflasyonu yüzde 73 ile açık ara bizde (ikinci yüzde 22 ile Sırbistan). DİSK-AR'a göre, en yoksul kesimin gıda enflasyonu yüzde 114, emeklinin yüzde 90. 

Çoğu ekonomistin dediği gibi; esas acı reçete 2024 Mart'ındaki yerel seçimlerden sonra gelecek. Zamlar, yeni vergiler, enflasyonun altında ücret artışları vs. Artık bu acı reçete Uluslararası Para Fonu (IMF) ile beraber mi uygulanacak, orasını hep birlikte göreceğiz.

ENFLASYONU DÜŞÜRMEK İÇİN SERMAYEDEN VERGİ VE KAMUDA İSRAFIN BİTMESİ GEREKİYOR

Şimdi fiyat istikrarı sağlamak için her ay beşer puan faiz artışı yapılıyor. Ama enflasyonu düşürmek için faiz artışı yetmez. Ekonominin soğutulması gerekiyor. Tamam, o kabul... Ancak yapılması gereken başka şeyler de var.

Bir kere, sermaye kazançları ve düşük faizle sağladığı likidite sayesinde yüksek kârlar eden bankacılık kesimi gibi aşırı kârlı sektörlerden vergi almak gerekir. (Bir kez daha tekrar: Vergiyi geniş halk kesimleri ödüyor. Yılın ilk 8 ayında vergi gelirleri ikiye katlandı. Ancak, KDV ve ÖTV'nin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 52; dolaylı vergilerin payı yüzde 65 oldu. İlk 8 ayda dahilde alınan KDV miktarı yüzde 165, ÖTV ise yüzde 113 arttı. Kurumlar vergisi ise ne kadar arttı, yüzde 29...)

Diğer yandan kamunun israfı sıfırlaması, gereksiz harcamaları bitirmesi gerekiyor. Ama heyhat... Sayıştay'ın 2022'ye ait raporları kamu kaynaklarının nasıl umarsızca israf edildiğini ortaya koyuyor.

Özetle: Şehir hastaneleri bir kara delik, Hazine garantili projelerde işletmecilere ödenmesi gereken tutar 402 milyar lira, Cumhurbaşkanlığı sarayının günlük harcaması 15 milyon lira, iletişim başkanlığına ek ödenek bile yetmedi vs...

EN ACISI; ÖĞRENCİLER BOŞ BESLENME ÇANTASIYLA OKULA GİDİYOR

Merkez Bankası'nın faiz artışlarıyla beraber, milyonların geçinmek için kullandığı kredi kartlarının, tüketici kredilerinin faizi de artıyor. Kredi kartında gecikme faizi yüzde 70, nakit çekme faizi yüzde 90'ı buldu. Geçinemeyen milyonların borç yükü de artıyor ve daha kötüsü 2024'te ödenemeyen kredi borçlarından kaynaklı bir kriz bizi bekliyor.

Bütün bu sorunlar arasında en üzücüsü ise, milyonlarca öğrencinin aç karnına ders dinlemeye mahkum edilmesidir. Enflasyon nedeniyle beslenme çantaları boşalıyor, çocuklar okula harçlıksız yollanıyor. Tost, ayran, köfte-ekmek fiyatı bir yılda yüzde 60 arttı.

Geçenlerde gazetenin birinde bir manşet vardı: Torununa bakan bir babaanne, "Beslenme koyamıyorum, kuru ekmekleri ıslatıp yedirmeye başladım" diyordu.

Ne diyeyim, bilmiyorum...