Ekonomi dünyası: Yolsuzlukta her yıl kendi rekorumuzu kırıyoruz

Dünyada yüzde 68 oranında ciddi bir yolsuzluk sorunu var. Türkiye, Yolsuzluk Algı Endeksi’nde dip yaptı, son 10 yılın en düşük puanını aldı. Ceza verilmemesi ve açık ihale yapılmaması en temel neden.

Google Haberlere Abone ol

Beşli Çete: Cengiz, Limak, Kalyon, Kolin ve Makyol...

Ve diğerleri: Rönesans, MNG Holding, Taş Yapı, IC İçtaş, Yapı Merkezi, Özgün Yapı, YSE Yapı, Gülermak, Özaltın İnşaat, Yapı ve Yapı, İzbeton, Doğuş, Nurol, Astur, Şenbay, EZE, ASL...

2000'li yıllardan başlayarak Türkiye'nin en büyük kamu inşaat ihalelerini aldılar.

Yüz milyarlarca dolarlık çok büyük ihaleler bunlar, saymaya gerek yok.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, geçen yıl Ağustos ayında Beşli Çete'ye son 18 yılda toplam 203.7 milyar ihale verildiğini söyledi.

AÇIK İHALE YÖNTEMİ ESKİDENDİ

Ve de işlerin çok büyük bölümü pazarlık yöntemiyle veriliyor.

Açık ihale yöntemi yok. İktidar kime isterse ona veriyor, bazen iptal ediyor, bir başka yandaşına veriyor.

Yap-işlet-devret modeliyle, Hazine garantili milyarlarca dolarlık işler yapıyorlar.

Garanti edilen araç köprüden, otoyoldan geçmezse farkını Hazine ödüyor.

Hepsi bu beşli çeteye gidiyor.

37.5 MİLYAR DOLAR KAMUDA KALACAKTI

Bu model ile yapılan 8 projede (4 otoyol, bir tünel ve 3 köprü) müteahhitlere 59.7 milyar dolar geçiş garantisi verildi.

Oysa bunları devlet kendisi yapsaydı, 22.2 milyar dolara mal olurdu. 37.5 milyar dolar zarar, yandaşa aktarılan servet söz konusu...

Kılıçdaroğlu, "Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün yapı maliyeti 3,3 milyar dolar. Verilen garanti 9 milyar dolar. Yüzde 100'ün üstünde para kazanıyorsun. Kimin parası? Fakirin fukaranın parası. Gaziosmanpaşa Köprüsü yapım maliyeti 1 milyar 200 milyon lira, verilen garanti 15 milyar dolar" diyor.

Dünyada devletten en çok ihale alan şirketler de bunlar...

Dünya Bankası'nın bir raporuna göre, 1990-2020 yılları arasında Limak, Cengiz, Kolin, Kalyon ve MNG, dünyada kamudan en çok ihale alan ilk 10 şirket arasında yer alıyor. Limak, 30 yıl içinde dünyada en çok altyapı yatırımı ihalesi alan 2'nci şirket olurken, Cengiz 4, Kolin 5, Kalyon 6 ve MNG 7'nci sırada bulunuyor.

Üstüne üstlük bir de vergi indirimi yapılıyor. Aralık 2020'de dönemin bakanı, son 10 yılda Cengiz İnşaat için 30, Kolin İnşaat için 36, Makyol İnşaat için 24, Kalyon İnşaat için 19 ve Limak İnşaat için de 19 kez vergi indirimi yapıldığını açıkladı. Cengiz Holding'in 2005-2009 yıllarına ait 300 milyon dolarlık vergi borcu silinmişti. 2016’da da yaklaşık 425 milyon TL’lik vergi borcunun ‘sıfırlandığı’ öğrenilmişti.

Tabii ki sadece bu tip usulsüzlükler değil, söz konusu olan... Sedat Peker'in ifşaat ve iddialarını hatırlayalım...

YOLSUZLUK ENDEKSİNDE DİP YAPTIK

2022 yılında Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün Yolsuzluk Algı Endeksi’nde dip yapmış durumdayız. 180 ülke arasında 101. sırada yer alıyoruz ve yıl içinde en çok gerileyen ülkeyiz. Türkiye, 2013’ten bu yana 48 basamak gerileyerek son 10 yılın en düşük puanını almış durumda...

Türkiye, 2013 yılında 50 olan puanıyla Yolsuzluk Algı Endeksi'nde 177 ülke arasında 53'üncü sıradaydı, 2022'de puanımız 36 ve 181 ülke arasında 101'inciyiz. 10 yıl öncesine göre, 14 puan ve 48 ülke aşağıya indik.

NEDENİ CEZASIZLIK VE AÇIK İHALE YAPILMAMASI

Uluslararası Şeffaflık Örgütü Türkiye Kurucu Başkanı ve Transparency International Global Yönetim Kurulu Üyesi Oya Özarslan, bir röportajda bunun nedenini şöyle açıklıyor:

"Temel meselemiz siyasi, bürokratik dokunulmazlıklar yanında, parti, aile ve yakın çevrede olması dolayısıyla üzerine gidilmediği düşünülen yolsuzluk iddiaları dolayısıyla yaratılan büyük cezasızlık. Bir başka büyük neden kamu ihale sisteminin bozulması, açık ihale sisteminin gittikçe erimesi, büyük kamu kaynaklarının siyasi yakınlığı olan şirketlere aktarılması. Bu konuda yaptığımız çalışmada açık ihale oranının Kamu İhale Kurumunun rakamlarına göre yüzde 60’ın altına düştüğünü görüyoruz, ki mega projeler gibi büyük kamu kaynağı transferleri bu hesaba dahil değil, yani kamu ihalelerinin yarısı kapalı kapılar ardında yapılıyor demektir."

YOLSUZLUK KÜRESELLEŞME SAYESİNDE HER YERDE

Sadece Türkiye değil, dünyada da yolsuzluklar ciddi kaynak kaybı yaratıyor. Dünyada yolsuzluktan arınmış tek bir ülke bile yok, diyebiliriz.

Yolsuzluk ve yozlaşma, kapitalist küreselleşmenin yarattığı yeni yapıda sistemin bir unsuru haline gelmiş durumda...

Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün verilerine göre, dünyada yolsuzluk sorunu olan ülkelerde 6 milyardan fazla insan yaşıyor.

Yolsuzluk kuşkusuz, daha çok demokrasi, insan hakları, basın özgürlüğü sosyal devlet puanları düşük, gelişmekte olan yoksul ülkelerde yoğunlaşıyor. Yönetimler otoriterleştikçe, yolsuzluk ve yoksulluk da aynı paralelde artıyor.

Endekste ilk 20'de gelişmekte olan ülke yok. İlk 30'da Uruguay, Katar, Şili, Botswana, Polonya ve Tayvan gelişmekte olan ülkeleri temsil ediyorlar.

ÜLKELERİN YÜZDE 68’İNDE YOLSUZLUK SORUNU VAR, İSVEÇ’TE BİLE…

Dünya çapında ülkelerin yüzde 68'inde ciddi bir yolsuzluk sorunu var. G20'nin yarısı da bunlar arasında... Örgüte göre, tüm OECD ülkelerinin yarısı yurtdışındaki şirketlerinin rüşvet vermesini önleme konusundaki uluslararası yükümlülüklerini ihlal ediyor.

Çok eski değil, Aralık ayında Avrupa'yı sarsan yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama skandalını hatırlayın. Avrupa Parlamentosu'nda kimi milletvekilleri ve çalışanlar, rüşvet karşılığında nüfuzlarını kullanarak Katar gibi kimi ülkeler adına Parlamento'daki ekonomik ve siyasi karar alma mekanizmalarına etki etmekle suçlanmıştı. 1,5 milyon Euro nakit para ele geçirilmiş ve 4 kişi gözaltına alınmıştı.

Kuzey Avrupa ülkeleri (Danimarka, Finlandiya, İsveç ve Norveç ilk beşteler) yolsuzluk endeksinde olumlu anlamda öne çıkıyor. Maalesef yolsuzluk her yerde... İsveç'e bakalım... Endekste dördüncü sırada yer alıyor, ancak yüzde 37'si İsveç devletine ait olan İsveç-Finlandiya ortaklığı TeliaSonera, endekste 153. sırada yer alan Özbekistan'da işlerini güvence altına almak için milyonlarca dolar rüşvet verdiği iddialarıyla karşı karşıya.

Anlayacağınız neoliberalizm iş yapabilmek için her türlü yola başvuruyor.

22 YILDA ABD’NİN BAŞLATTIĞI SAVAŞLARDA 4.5 MİLYON KİŞİ ÖLDÜ

Küresel kapitalizmi ayakta tutan kolonlardan biri de savaş endüstrisi... Silah üreticileri olmazsa, ekonomilerin çarkları çalışmaz.

Geçen hafta pazartesi günü Brown Üniversitesi önemli bir rapor yayımladı. Üniversitenin 'Savaş Maliyetleri Projesi' tarafından yayımlanan rapora göre, 2001'deki 11 Eylül saldırılarından bu yana ABD tarafından başlatılan savaşlar sonucunda en az 4.5 milyon insan hayatını kaybetti.

Raporda, savaşlarda doğrudan ölen insanların yanında dolaylı ölümlere, tarımın, sağlık hizmetlerinin ve ulaşımın aksamasından kaynaklanan yaşam kayıplarına yer verildi.

Toplam 4,5 milyon kişi ölümü; Afganistan, Irak, Libya, Somali, Suriye ve Pakistan'ın Afganistan'daki savaşın yayılmasından etkilenen bölgelerini içeriyor. Kanserler, intiharlar ve savaşların diğer sonuçları nedeniyle yaşam kayıpları da listeye ekleniyor.

G7 ZİRVESİNE ÇİN’DEN ORTA ASYA İLE CEVAP

Geçtiğimiz günlerde iki önemli zirve vardı. Birisi Japonya'nın Hiroşima kentindeki G7 (ABD, Britanya, Almanya, Fransa, Japonya, İtalya ve Kanada) Zirvesi...

Zirvede Rusya’ya yeni yaptırım kararları alındı; "Savaş alanında Rusya için hayati önem taşıyan" teçhizatın ihracı sınırlandırılacak, Rusya’ya savaşta yardım etmekle suçlanan gruplar doğrudan hedef alınacak.

Zirve, NATO'nun Ukrayna'ya her zamankinden daha büyük miktarlarda gelişmiş ve yıkıcı güçte (en sonuncusu muharebe tankları, uzun menzilli seyir füzeleri ve son olarak da F-16 savaş uçakları) silah akıttığı sırada gerçekleşti. G7 liderleri ise, Ukrayna’ya daha fazla mali, insani, askeri ve diplomatik destek sözü verdi.

Zirvede, Çin'e de hem siyasi, askeri hem de ekonomik konularda uyarılar yapıldı. Ancak, Çin ile ipleri koparmamak için dikkatli bir dil kullanıldı.

Xİ CİNPİNG, ORTA ASYALI LİDERLERİ TOPLADI

Çin ise, G7 Zirvesi’ne karşılık olarak gerçekleştirdiği Çin-Orta Asya Zirvesi'nde altı ülkenin işbirliğini geliştirmeye karar verdiklerini açıkladı. Çin'in Xian kentindeki zirvede konuşan Çinli lider Xi Jinping, ekonomik alanda yeni atılımlar yapan Çin-Orta Asya topluluğu inşa etmeyi önerdi.

Uzmanlara göre, Pekin; bölgeyi önemli ölçüde kontrolü altında tutan ancak Ukrayna savaşıyla beraber gücü azalan Rusya'nın bölgesel liderliğini ele geçirme planı yapıyor.

Çin'in şimdiye dek yapmadığı ölçüde hegemonik adımlarının ve buna karşılık ABD liderliğindeki Batı'nın giderek saldırganlaşan politikalarının en önemli nedeni Çin'in ve daha geniş olarak BRİCS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) dünya ekonomisinden her geçen yıl daha fazla pay alması...

Lütfen, yukarıdaki grafiğe bakın… Uluslararası Para Fonu'na göre, G7 ülkelerinin satın alma gücü paritesine göre, Dünya gayrisafi yurtiçi hasılasındaki payı, 1992'de yüzde 46 iken, 2022'de yüzde 30'a düştü ve 2028'de yüzde 27 olacak.