Esnafın işleri nasıl gidiyor?
İstanbul'daki ekonomik durum nasıl? Esnafın işleri gerçekten yazılıp çizildiği gibi kötü mü gidiyor? 24 Haziran'da yapılacak erken seçimden ne bekliyor? Bu soruları esnafa sorduk.
DUVAR - İki yılı aşkın süredir devam eden olağanüstü hal, 24 Haziran'da yapılacak erken seçim, ekonominin gidişatı... İstanbul'da yıllardır esnaflık yapanlara, 'Durumunuz nasıl?' diye sorduk. Otelci, emlakçı, sigortacı ve kahvaltıcı... Farklı işlerle uğraşanlar pek çok kişi, medyanın ekonomideki kötü gidişatını yansıtmadığını söyleyerek siyasetçilere, "Yüzünüzü sokağa dönün" çağrısı yaptı. Ancak çoğu ismini bile vermekten çekindi: "Eğer ekonominin kötü olduğunu söylersem FETÖ'cü diye cezaevine atabilirler." Birçoğu da, "Fotoğrafımızı çekmeyeceksen olur", "Adımızı yazmayacaksan konuşuruz", "Biz konuşsak ne değişecek?" gibi yanıtlar verdi.
'ÜLKE ŞU AN KRİZ YAŞIYOR'
Konuşanların anlattıklarına gelince... 5 yıldır emlakçı olduğunu söyleyen Murat Öztürk, ekonomik gidişatın kötü olduğu yorumunda bulunurken, "Enflasyon aldı başını gidiyor. Satışlar durdu" diyor. Öztürk, ülkenin şu an kriz yaşadığını belirterek şöyle devam ediyor: "Özellikle son iki yıldır iş yapamaz hale geldik. İnsanlar daire alamıyor, ellerinde var olan sıcak para da giderek tükendi. İnsanlar borçlu kaldı. Kredilere yönelim çok ciddi derecede arttı. Kimse Türkiye'de yatırım yapmak istemiyor. Bundan 4 yıl öncesini mumla arıyoruz. 4 yıl önce insanlar daha mutluydu. Ev almak isteyenler neredeyse sıraya giriyordu. Ama şu an bir belirsizlik var. Müşteri kitlemiz bile değişti. Artık öğrencilere çalışıyoruz. Öğrenciler buraya gelerek 2 bin, 2 bin 500 TL'ye daire istiyor bizden. Biz de böyle ufak tefek işlerle ayakta durmaya çalışıyoruz. Piyasada tekelleşme de arttı. İnternette aracılık yapan siteler de zam yaptı. Üyeliklerimi bile iptal ettim. Kazancım 2 yıl içerisinde 10'dan 1'e düştü." Peki çözüm ne? Öztürk bu soruya karşılık siyaseti işaret ediyor: "Çözüm demokraside. Seçimler gelip geçici. Önemli olan sonrası. Türkiye'nin geleceğinde belirsizlik olmamalı. İki yıl önce faizler düşüktü, insanlar yatırım yapmak istiyorlardı. Ülkemiz mutluydu. Ama şu an bu söylediklerimizden eser kalmadı."
'EKONOMİNİN KÖTÜYE GİTMESİNİN İKİ SEBEBİ VAR'
Öztürk'ün ardından kahvaltıcı Fikret Atış'la konuşuyoruz. Atış, emekli olduktan sonra kahvaltıcılık yapmaya başlamış. Artık çalıştırdığı personelin maaşlarını ödemekte zorluk yaşadığını belirten Atış'a göre ekonomik gidişatın kötüye gitmesinin iki nedeni var: Üretim ve Türkiye'deki siyaset. Bize şunları söylüyor: "Sadece 4 yıl içerisinde neredeyse her şeye yüzde 100 zam yapıldı. Meyve suyu paketini 70 TL'ye alırken şimdi 140 TL'ye alıyorum. Zamlarla birlikte artık vergileri ve çalışanların sigortasını ödemekte zorluk yaşamaya başladım. Tanıdığım birçok arkadaşım işletmelerinin kapılarına kilit vurdu. Dükkanım için pazara gidiyorum fakat elim boş dönüyorum. Çünkü alışveriş ve kazancım arasında uçurum var. Bu kötü gidişata dur demek için üretim endeksli çözümler sunulmalı. Çiftçi ve esnaf desteklenmeli. Siyaset artık insanlar arasında kutuplaşma yaratacak hamleler atmamalı. Her şeye rağmen ekonominin düzeleceğinden umudum var. Umut da demokrasiyle gelecek."
'EĞER BANKADAN KREDİ ÇEKECEK DURUMUNDA KALIRSAM...'
Beşiktaş'tan ayrıldıktan sonra İstanbul'un konaklama merkezi olan Talimhane'ye gidiyoruz. Yakın zamana kadar turistlerin İstanbul’daki uğrak yeri olan Talimhane otelleri de zor günler geçiriyor... İsminin açıklanmasını istemeyen bir otel işletmecisiyle konuşuyoruz: "Ekonominin ne durumda olduğunu merak etmek isteyenler Talimhane'deki otellere baksın. Birçok odamız bomboş. Birçok arkadaşım iflas etti. Buraya Avrupalı turisti çekemiyoruz. Çünkü Avrupalılara göre burada bir iç savaş var. Evet Türkiye kötüye gidiyor ama o kadar da umutsuz değiliz. Eski Türkiye'yi ve eski İstanbul'u tekrar görebiliriz. Önemli olan siyasetçilerin bu konuda ciddi adımlar atması."
Son olarak sigortacı Mehmet Kara'yla konuşuyoruz. Kara, "Eğer bankadan kredi çekecek durumunda kalırsam kapıya kilit vuracağım" diyor ve ekliyor: "Alım gücü düştüğü için insanlar elindeki parayı harcamak istemiyor. Bizim de artık işlerimiz kötüye gittiği için ay başını nasıl getireceğiz diye kara kara düşünmeye başladık. Ekonomide bir belirsizlik var. Fakat bu belirsizliği ekranlarda ve siyasette göremiyoruz. Çünkü ne siyaset ne de medya bu durumu görmüyor, konuşmuyor. Yüzlerini sokağa dönmeleri gerekiyor. İnsanların neler yaşadığını, ekonomik olarak ülkenin ne durumda olduğunu öğrenmenin tek yolu sokaktır. Çok büyük bir karamsarlık havası var. Bu havanın ciddi zarar vermemesi için ülkenin toparlanması gerekiyor. Erken seçimden sonra umarım her şey daha güzel olur. Tanıdığım birçok insan çareyi yurtdışında aramaya başladı. Ben de düşünmüyor değilim. Herkes gibi benim de kaygılarım var. Yanımda çalışanlara bunu belli etmemek için elimden geleni yapıyorum ama bunun da bir yere kadar böyle devam edeceğini düşünüyorum. Eğer ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum böyle devam ederse ne yazık ki birkaç kişinin işine son vermem gerekecek. Zaten şu anda da maaşlarını birikimimden ödüyorum. Eğer bankadan kredi başvurusunda bulunacak hale gelirsem ne yazık ki kapıya kilit vuracağım. Umarım seçimlerden sonra sosyal devlet anlayışının hakim olduğu ve ekonominin düzeldiği bir ülke oluruz."