Ayşe Teyze'nin 'dövizli' işleri!

Türk Lirası'nın 8 ayda yüzde 75 değer kaybettiği görülüyor. Yani 'Ayşe Teyze' son 8 ayda yüzde 75 fakirleşti. Peki bu durum hayatına nasıl yansıdı? Ayşe Teyze ekmeği, makarnayı lira ile alıyor. Ancak Ayşe Teyze bilmiyorsa da Adnan Bali’nin bildiği gibi buğday unu dahil pek çok kalem ithal ediliyor, yani dolarla alınıyor.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Türk Lirası'nın yabancı para birimleri, özellikle de dolar karşındaki değer kaybı, Türkiye ekonomisine dönük hiç de iç açıcı olmayan pek çok senaryo ve analizi beraberinde getiriyor. 12 Ağustos’ta Türkiye saatiyle 22.00-23.00 arasında Türk Lirası, Türkiye ve Batı’da borsalar kapalı olduğu halde 10 Ağustos Cuma gününün kapanışı olan dolar TL karşında 6.43 seviyesinden 7.22’ye çıktı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve Cumhurbaşkanlığı’ndan art arda gelen açıklamalarda bu durumun 'spekülatif bir atak' olduğu ifade edildi. Türkiye’de borsaların açıldığı saatlerde hem Merkez Bankası hem de hükümet kanadından bir dizi ekonomik ve güvenlik tedbiri geldi.

Hükümet önlem almaya çalışırken TL’deki değer kaybına dönük bir yorum da İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali’den geldi. Bali’nin 13 Ağustos’ta (dün) yaptığı açıklama, sadece ekonomi otoritelerinin değil, toplumun genelinde tepkiye neden oldu. Bir banka yöneticisi şu ifadeleri kullandı: "Kimse bilmediği sularda yüzmesin. Dolar'la, euro'yla geliri olmayan kişinin dövizle işi olmamalıdır. Ayşe teyzenin ne işi var dövizle." Peki Ayşe Teyze’yi dolardaki artış neden etkiliyor?

DOLARDAKİ ARTIŞ EV HANIMI AYŞE TEYZE’Yİ FAKİRLEŞTİRDİ

Türkiye’nin en önemli bankalarından birisinin en üst otoritesinden gelen bu açıklama ekonomi dengelerinin TL’deki değer kaybının 80 milyonluk ülkede ev hanımı Ayşe Teyzeyi, bakkal Mustafa Amca’yı, akaryakıt istasyonunda çalışan Ahmet Abi’yi, asgari ücretle dört kişilik ailesini geçindirmeye çalışan Ali Bey’i, inşaat tepesinde can güvenliğinin hak getirdiği, ölünce iş kazası denilerek rakamlara indirgenen 20 yaşındaki İbrahim’i yakından ilgilendiriyor. Genel müdürün haklı olduğu nokta, büyük bir kısmı alt gelir grubundan sayılan bu insanların ve ailelerinin dolarla geliri olup dolarları işlevsiz yatırımlara harcayanların, 'bana lükslerimi verin ihtiyaçlarım kalsın' diyenlerin işlevsiz projelerinin bedelini ödemeleri. Bu öyle bir bedel ki, “ben zaten hep 50 liralık alıyorum, zaten ekmek dolarla mı, siz de yani” diyenlerin argümanlarıyla neredeyse aynı zeminde olması. Durum pek öyle değil, nedenine bakalım.

AYŞE TEYZE 8 AYDA YÜZDE 75 FAKİRLEŞTİ

Ayşe Teyze ve alt gelir grubundaki diğer insanların son 8 aydaki fakirleşmesi duruma ışık tutan en önemli gösterge. 13 Ocak 2018’de Merkez Bankası verilerine göre dolar 3.73 seviyesindeydi. 13 Ağustos 2018’de yani sekiz ay sonra dolar 6.80-6.99 bandında seyretti. Veriler dikkate alındığında Türk Lirası'nın 8 ayda yüzde 75 değer kaybettiği görülüyor. Yani Ayşe Teyze son 8 ayda yüzde 75 fakirleşti. Bu durum Ayşe Teyze’nin hayatına nasıl yansıyor? Ayşe Teyze ekmeği, makarnayı lira ile alıyor. Ancak Ayşe Teyze bilmiyorsa da Bali’nin bildiği gibi buğday unu dahil pek çok kalem ithal ediliyor, yani dolarla alınıyor. Bitti mi, hayır. Ayşe Teyze’nin arabası yok, ancak otobüse biniyor, evinde televizyonu ve çamaşır makinası var. Ayşe teyze yemek yaparken, evini temizlerken elektrik kullanıyor, kışın üşüyünce eli titreyerek kombiyi açıyor. Kombi sıcaklığı dayanılır bir noktaya çekerken hem elektrik hem de doğal gaz tüketiyor.

BELKİ DOLARI TANIMAZ AMA...

Doğal gazın tamamı ithal. Bindiği otobüsün dolmuşun yakıtı petrolden yani ithal, elektriğin neredeyse yüzde 60’ı ithal girdiyle üretiliyor. Yani Ayşe Teyze, doların ne olduğunu bilmeyebilir, gösterseniz tanımayabilir ancak dolardaki yüzde 10’luk artışın hanesindeki etkisini biliyor, çünkü dolardaki yüzde 10 artış enflasyonun yüzde 1.5 artması demek. Çok değil bir hafta sonra Ayşe Teyze daha önce 95 TL ödediği elektrik faturasına 116 TL ödediğinde simidi 1 lira yerine 1.25’e aldığında, dolmuşa 2.75 değil, 3.10 lira ödediğinde “eyvah diyor, dolar artmış herhâlde”.

Adnan Bali’nin iyi bildiği üzere, serbest piyasayı savunan bir dinamiğin temsilcisi bireylerin tasarruf kalemlerine karışamaz. Vatandaş isterse 1 TL’sini İran Dinarına isterse Suudi Arabistan Riyali'ne isterse ABD Dolarına yatırır. Bali’nin Ayşe Teyze’nin tasarruf kalemlerine karışmak yerine krize dönük çözümler sunması kendisinden beklenen. Bir banka temsilcisinin dar gelirli halka yüklenmesi, ekonomi bilgisinin yetersizliğinden öte adaletsizliktir ve bu açıklama ekonomiyle ilişkili de değildir.

Ayşe Teyze, inşaat işçisi İbrahim, bakkal Hüsnü, akaryakıt istasyonunda çalışan Murat, öğretmen Necla ve kedim Şerbet TL’nin değer kaybından etkileniyor. Fakirleşiyor. Aç kalmaya adım adım gidiyor. Yapılması gereken dar gelirli gruplara parmak sallamak yerine pek çoğu batma noktasına gelen her gördüğü boşluğa insanı, çevreyi, satış dinamiklerini düşünmeyen inşaat başta olmak üzere üretimden ziyade borçla büyümeye, devletten rant alma derdine düşenlere “beraber büyüdük, şimdi beraber ülkeyi bu darboğazdan çıkaralım” demektir.