'Enerjisiz' dolar boykotu: Meydan okuma için çok küçük!
Türkiye, Rusya ve İran kendi aralarındaki ticarette ulusal para birimleri kullanma konusunda uzlaştı. Peki bu gerçekçi mi? İran zaten dolarla ticaret yapamıyor. Enerji kalemi ise anlaşmada yer almıyor. Bu durumda 'vaat' pek gerçekçi görünmüyor.
ANKARA - Tahran’da 7 Eylül’de gerçekleşen Astana Zirvesi’ne İdlib’deki 'yol haritası' damgasını vurdu. Toplantıya Rusya adına Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ev sahibi İran’ın Devlet Başkanı Hasan Ruhani ile ilgili bakanlar katıldı. Zirvenin gündeminde Suriye’deki durum ve izlenecek yol haritası vardı. Bu 'ortak zemin', İran ile Rusya’nın bir tarafta, Türkiye’nin diğer tarafta olduğu, “Suriye yönetiminin müdahalesini savunanlar ve karşı çıkanlar” olarak ayrıştı. Hatta Erdoğan ve Putin arasındaki 'ateşkes' diyalogu zirvenin ana fikri ve ayrışma vesikası oldu.
İdlib’te ayrışan üç ülke “doları geriletmek için”se aynı fikirde buluştu. Esas konu Suriye olsa da Astana Üçlüsü, Tahran’da ulusal para birimleriyle ticaret yapma konusunda mutabık kalarak adeta “seni de unutmadık ABD” dedi.
TAHRAN’DA DOLARA MEYDAN OKUMA GİRİŞİMİ
ABD para birimi doların küresel ekonomide üstün bir konumu var. Yıllar içinde bir gerileme olsa da doların en önemli rakibi euro olarak görünüyor. Çin’in yuan'ı geriden gelmekle beraber alternatif olması açısından dikkat çekici.
Doların küresel ticaretteki bu konumu, Tahran’da buluşan Astana Üçlüsü açısından yeni bir meydan okuma zemini haline getirildi. Türkiye, Rusya ve İran kendi aralarındaki ticarette ulusal para birimleri kullanma konusunda uzlaştı. Ancak bu atılımın birkaç yıldır Rusya-Türkiye, Türkiye-İran arasında gündemde olduğu ve defalarca ikili görüşmelerde dile getirildiği ve bir türlü de hayata geçmediği biliniyor. Üç ülkenin merkez bankası başkanlarının yakın zamanda bir araya gelmesi ve konuya ilişkin düzenlemelerin yapılması bekleniyor.
İRAN ZATEN DOLARLA TİCARET YAPAMIYOR
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi üyeleri (Rusya, ABD, Çin, İngiltere ve Fransa) ile AB adına Almanya, İran’la 2015’te nükleer konusunda uzlaştı. Taraflar arasında yapılan anlaşmayla İran üzerindeki BM yaptırımları kaldırıldı. Bu durum aynı zamanda İran’ın dolar ve euro gibi küresel ticaretin baskın para birimleriyle ticaret yapmasının önünü açtı.
Ancak Trump yönetimi, 8 Mayıs’ta İran Nükleer Anlaşması'ndan çekilmiş, bunu 6 Ağustos’ta uygulamaya giren İran yaptırımları izlemişti. Söz konusu yaptırım paketinin dikkat çeken unsurlarından biri ise ABD dolarının İran’la ticarette kullanılmasının yasaklanması. Bir başka anlatımla ABD ile karşı karşıya gelmek istemeyen ülke ve şirketlerin İran’la ticarette dolar kullanmaması gerekiyor.
Astana Üçlüsü’nün Tahran Zirvesi’ndeki adımı, dolar üzerinden ABD’nin hegemonik pozisyonunu sarsma iddiası taşıyor. Ancak Ankara, Moskova ve Tahran, Washington’ın İran yaptırımlarına katılmasalar da aslında yaptırım paketindeki maddelerden birisine riayet etmiş oldular. Bu strateji Türkiye’nin ABD ile yeniden müzakere masasına dönmesi durumunda elini güçlendirecek bir adım. Üç devletin yerel para birimleri üzerinden ABD’ye dönük bu meydan okumasının ekonomik karşılığı da bir o kadar önemli. Bu noktada ticari veriler uygun bir değerlendirme zemini sunuyor.
TİCARİ VERİLER, 'MEYDAN OKUMAK' İÇİN KÜÇÜK KALIYOR
Dolarla ticareti sınırlandırma, kur karşısında yerel para birimi değer kaybeden ülkeler için uygun bir strateji. İran ve Türkiye bu anlamda dikkat çeken ülkeler. Rusya’nın durumuysa göreli olarak istikrarlı. Strateji anlaşılır olmakla beraber, hızlı bir etki doğurması için bu adımı büyük ticari ortaklarla atmak gerekiyor. Bunun yanında enerji gibi önemli bir kalemin buna dâhil edilmesi şart.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri incelendiğinde Türkiye ile İran’ın ticaret hacmi 2017’de 10.75 milyar dolar. Türkiye’nin İran’a ihracatı 3.25 milyar dolarken İran’dan Türkiye’ye ithalat ise 4.966 milyar dolar. Geçtiğimiz yıl 50 milyar metreküp (bcm) doğal gaz tüketen Türkiye’nin 9.25 bcm’lik gazı İran’dan geldi. Rakamlar paylaşılmasa da enerji ticareti iki ülkenin ticari ilişkilerinde en önemli kalem.
TÜİK’e göre Rusya-Türkiye ticaretine mercek tutulduğunda ise Rusya’nın Türkiye’ye ihracatı 2017’de 18.2 milyar dolar; Türkiye’nin Rusya’ya ihracatıysa 3.4 milyar dolar. Rusya doğal gaz alanında Türkiye’nin en büyük tedarikçisi. Gazprom Export verileri uyarınca geçtiğimiz yıl, Rusya’dan Türkiye’ye 29.3 bcm doğal gaz aktarılmış. Rusya-Türkiye ticaretinde de enerji belirleyici konumda çünkü doğal gazın yanında Ankara, Moskova’dan kömür ve petrol de ithal ediyor. Özetle üç ülke arasındaki ticari verilerde enerji en önemli başlık. Ancak Türkiye’nin her ülkeyle olan toplam ticaret hacmi yaklaşık 30 milyar dolar. Türkiye ile ABD’nin 2017’deki ticaret hacmi ise 20 milyar doların üzerinde. 2017 yılında Türkiye’nin en yüksek ticaret hacminin 155 milyar euro ile Avrupa Birliği’yle olması dikkat çekici.
Rusya-AB ticareti açısından da benzer bir manzara söz konusu. AB ile Rusya’nın ticareti incelendiğinde AB’nin hâlâ Rusya’nın en büyük ticari ortağı olduğu görülüyor. İkinci sıradaysa Çin yer alıyor. AB cephesinde de Rusya, AB pazarının en büyük dördüncü ticari ortağı.
Sonuç olarak Türkiye, İran ve Rusya’nın attığı bu adım dikkat çekici. Ancak Türkiye’nin bu iki ülkeyle ticari ilişkilerinin odağında enerji, özelde doğal gaz yer alıyor. Enerji ticaretinin yerel para birimleriyle olması şimdilik gündemde değil. Ticari verileri enerji satışını dışarıda tutacak şekilde ele aldığımızdaysa üçlünün ticari hacmi 10 milyar dolara kadar düşüyor. Bu, ABD’nin dolar odaklı gücünü sarsmayı iddia etmek açısından çok küçük bir rakam. Üstelik dolarla ticareti yasak olan bir ülkeyle bu adımın atılması, ABD açısından çok büyük bir sıkıntı da oluşturmayacak. Adımın kendisi sembolik olarak önemli ve diğer denemelerde olduğu gibi kâğıt üstünde kalma ihtimali de var. Bununla beraber bu strateji hayata geçirilse dahi Türkiye ekonomisi açısından önemli bir dönüşüm yaratması beklenmemeli.