TÜSİAD: Finansman sıkıntısı devam edecek
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik'den bu yıl da ekonomiyi bekleyen zorlukları sıraladı: Bir süre daha finansmana erişim, nakit sıkışıklığı ve kredi daralmasının devam edebileceğini öngörüyoruz. Yüksek enflasyon da bizi zorlayacak başlıca konular arasında yer alacak. Yavaş büyümenin etkisiyle işsizlik oranında bir miktar yükseliş görebiliriz.
DUVAR - Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, ekonomiyi güçlendirmenin yolunun en başta şeffaf, uzlaşmacı, adil ve demokratik bir toplum olmaktan geçtiğine dikkat çekti. Son bir kaç yıldır seçim ekonomisi uygulandığını belirten Bilecik "Kısa vadede fayda sağlamak için uzun vadede sorunlar yaratmamalıyız. Seçim ekonomisi olmaması gereken bir ekonomi" eleştirisinde bulundu.
Cumhuriyet'ten Şehriban Kıraç'ın sorularını yanıtlayan Bilecik, özetle şunları söyledi:
-TÜSİAD olarak 2019’da ekonomide öngörüleriniz neler?
2019’da bir süre daha finansmana erişim, nakit sıkışıklığı ve kredi daralmasının maalesef devam edebileceğini öngörüyoruz. Yüksek enflasyon da bizi zorlayacak başlıca konular arasında yer alacak. Enflasyonda kalıcı bir düşüş görmemiz zaman alacak. Sıkı para politikası ve enflasyonla mücadelede asla taviz verilmemeli. Ekonomimizin ciddi reformlar yapması ve yeni bir büyüme hikâyesi yaratması gerekiyor. Türkiye; eğitim sistemini, vergi sistemini, üniversitelerini, KOBİ’lerini kısaca tüm ekonomisini yeni çağa daha uyumlu hale getirmeli.
-Büyüme, kur, işsizlik, enflasyon, faiz öngörünüz nedir?
TÜSİAD olarak kur tahmini yapmayız. Çünkü oradaki tahminleri sağlıklı yapmak için değişkenliklerin az olması gerekir. Ancak her zaman değişken sayısı o kadar fazladır ki. Saymakla bitmeyebilir. 2019 için ana senaryomuz, nispeten hızlıca ekonominin büyümeye döndüğü, politika adımlarının hızlıca atıldığı, küresel finansal koşulların bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri desteklediği senaryo. Bu senaryoda yüzde 1’ler civarında bir büyüme ve enflasyonda yüzde 17 civarına gerileme öngörüyoruz. Yavaş büyümenin etkisiyle işsizlik oranında bir miktar yükseliş görebiliriz.
-Türkiye’de yaşanan gelişmeler ışığında, yabancı yatırımcının Türkiye’ye bakışı nasıl?
Yabancı yatırımcıların temkinli olarak yaklaştıkları bazı konular var. Güvenlik kaygıları, kutuplaşan toplum yabancılar tarafından gözardı edilmeyen noktalar. Hukuk, bağımsız yargı, özgürlükler önemli. Serbest piyasa kurullarından asla taviz verilmemesi gerekiyor. 2019’da ülkemize gelen yabancı yatırımlarda bir artış yaşanması için yatırım ortamını elverişli hale getirecek göstergelerde hızla iyileşme kaydedilmesi önem taşıyor. Yatırımcılar nereden olursa olsun Türkiye’nin yönünün Batı’da olduğunu görmek istiyor. AB ülkeleri ve kurumlarıyla yapıcı siyasi diyaloğun yoğunlaştırılması, Gümrük Birliği müzakerelerinin başlaması yatırımcılara olumlu sinyal verecek.
-Türkiye martta yerel seçimlere gidiyor. Seçim ekonomisi uygulanır mı? Bunun ne tür riskleri olur?
Seçim ekonomisine dair uygulamaları son birkaç yıldır görüyoruz. Kısa vadede fayda sağlamak için uzun vadede sorunlar yaratmamalıyız. Seçim ekonomisi olmaması gereken bir ekonomi. Yeni Ekonomi Programı’nın 2019 için hedeflediği önemli tasarruf politikaları var. Bunlarla çelişkili olacak politikalardan kaçınmamız lazım. Mali disiplin, Türkiye’nin en önemli çıpası. Asıl isteğimiz, iyi bir vergi reformu. Ekonomide aslolan verimlilik. Kısa vadeli tedbirler yerine artık uzun vadeli kalıcı politikalara odaklanılmasını arzu ediyoruz.
-Nisanda yapılması gereken Merkez Bankası’nın Genel Kurulu 18 Ocak’a alındı. Bu ne anlama geliyor?
Tabii bu rutin bir uygulama değil. Ana dileğimiz buradaki nakdin seçim için harcanmaması. Çünkü özellikle dış yatırımcının bu tür rutin olmayan uygulamalarla kafasını karıştırmamalıyız.