Yüksek işsizlik: Nereye kadar?
Türkiye işsizlikte son on yılın en kötü durumuna ulaşırken bu durumun ekonomide yakın gelecekte hangi sonuçlara yol açabileceğini Ali Rıza Güngen ve Mustafa Murat Kubilay değerlendirdi.
DUVAR - TÜİK'in bugün yaptığı açıklamaya göre işsizlik 2009'dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Türkiye genelinde işsiz sayısı 2019 Şubat döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 376 bin kişi artarak 4 milyon 730 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 14,7 seviyesinde gerçekleşti. Bu son 10 yılda görülen en yüksek oran oldu.
İşsizlik rakamlarını ve ekonomide yaratacağı muhtemel tabloyu Gazete Duvar yazarı Ali Rıza Güngen ve uluslararası finans uzmanı Mustafa Murat Kubilay değerlendirdi.
Güngen: Etkileri karar alıcıların eylemlerinde görülüyor
Gazete Duvar yazarı Ali Rıza Güngen ise genç işsizliğin tarihin en yüksek seviyesinde olduğuna işaret ediyor: Krizin tahribatını görmeye devam ediyoruz. Son ayda istihdam kaybı birçok sektörde durmuş gibi görünse de bir önceki yılın aynı ayıyla karşılaştırıldığında örneğin inşaatta 481 bin, imalatta 207 bin kayıp var. Genç nüfustaki işsizlik oranı tarihin en yüksek seviyelerinde ve yüzde 26,1. 15-29 yaş arasında ne eğitimde ne istihdamda olanların oranı ise yüzde 29,1. Gençlerin iş gücüne katılımı da düşüyor.
Önümüzdeki aylarda işsizlik oranının bu seviyelerden geriye çekildiğini görebiliriz. Ancak rakamları olağan görmemeliyiz. İş bulma ümidi olmayanlar, iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar ve mevsimlik çalışanlar göz önünde bulundurulduğunda 7 milyon 247 bin işsiz olduğunu, zamana bağlı eksik istihdam dâhil edilerek 7 milyon 669 bin kişinin işsiz olduğunu sürekli hatırlatmak gerek.
Son on yılın en yüksek işsizlik oranı gerçekleşti
Ayrıca geçici istihdam biçimlerinin teşvikine, toplum yararına çalışma programlarına karşın bu seviyelere gelindiğini de eklemek gerekli. Sürekli yüksek işsizlik toplumsal sorunların yoğunlaşması demek, ekonomik açıdan etkilerini ise karar alıcıların eylemleri üzerinden görüyoruz. Bu rakamlar ve oranlar, AKP’nin ekonomik faaliyete olumsuz etkide bulunacak şekilde harcama kesintilerine gitmekten neden kaçınmaya çalıştığını da gösteriyor. Neden sıra dışı yollarla bütçeyi yamamaya çalıştıklarını da buralardan sezebiliyoruz.
Kubilay: Hem yüksek hem uzun süreli işsizlik gerçekleşecek
Uluslararası finans uzmanı Mustafa Murat Kubilay işsizlik rakamlarını değerlendirirken uzun süreli işsizlik tehlikesine vurgu yapıyor: Şubat 2019 verileriyle birlikte işsiz sayısı bir kez daha rekor kırarak 4,74 milyona ulaştı. İşsizlik oranı ise yüzde 14,7 ile tarihi yüksek seviyelerde bulunmaya devam ediyor. Burada mevsim etkisini ön planda bulundurmamız gerekiyor. Son 10 yılın verileri incelendiğinde ocak aylarının işsizliğin zirveye çıktığı dönem olduğunu gözlemliyoruz. Bahara doğru yaklaştıkça inşaat, turizm ve tarım sektörlerinden ötürü istihdam artmakta ve işsizlik oranı da doğal olarak düşmektedir. Fakat bu yıl şubat ayında da işsizliğin yüksek seviyede kaldığını gördük. Zaten mevsimsellikten istatistiki yöntemlerle ayrıştırılmış işsizlik oranının bir önceki aya göre düşmek yerine artmaya devam ettiğini TÜİK de belirtiyor. Bunun anlamı geçici bir işsizlik yerine yapısal nedenlere dayalı bir işsizlikle karşı karşıya olduğumuzdur. Dolayısıyla ekonominin bütününü kapsayan ve radikal önlemler alınmadığı müddetçe işsizliğin mevsim etkisi haricinde düşürülmesi mümkün değildir. Zaten 2019 yılı kış aylarına geçtiğimizde de bu durumu teyit etmiş olacağız.
Bu noktada işsizliğin 'anlık' değil bir 'süreç' olduğunu; iş arama süreleri uzadıkça hem maddi olarak bireylerin zorlanacağını hem de psikolojik sorunların toplum genelinde artabileceğini göz önünde bulundurmalıyız. Siyasi risklerin devam etmesi, kalıcı önlemlerin alınmaması, enflasyonun yüzde 20’ler düzeyindeki seyri ve hane halkının mevcut borçluluğunu göz önünde bulundurduğumuzda işsizliğin sarsıcı etkide bulunduğu aşikâr. Ekonomik krizin buhrana dönüşmesi de özellikle gençler arasındaki hem yüksek hem de uzun süreli işsizlikle gerçekleşiyor. (EKONOMİ SERVİSİ)