Enerjide 94 kat artan şirket borçlarını kim ödeyecek?
Arz-talep dengesi gözetilmeden elektrik üretimi için gözün alabildiği yere kurulan santrallerinin borç sorunu büyüyor. Sektörün borçları, 14 yıl gibi bir sürede 94 katlık artışla 0,5 milyar dolardan 47 milyar dolara yükseldi. Enerji sektöründe biriken borçlar, yalnızca bankaların derdi olmaktan çıkacak. Hükümet bir yandan bankalara baskı yaparken bir yanda da bu şirketleri kurtarmaya çalışıyor.
ANKARA - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 Eylül’de 'Alternatif Finansta Yeni Ufuklar' isimli toplantıda özel bankalara şu sözlerle yüklendi: “Bu dönemde kamu dışındaki bankacılık sistemimiz reel sektöre yeterli destek sağlamadı. En ihtiyaç duyduğu dönemde reel sektöre kredi muslukları kapatıldı, altı boşaltıldı.”
Erdoğan’ın özel bankaları hedef almasının nedeni daha önce pek çok ekonomi uzmanının altını çizdiği üzere, Merkez Bankası’nın faiz indiriminin kredi musluklarını açmaya yetmemesi. Merkez Bankası Para Kurulu 25 Temmuz 2019’da haftalık repo faizini 425 baz puan indirdi. Bu adımla yüzde 24 olan faizler yüzde 19.75’e geriledi. Ancak birkaç kamu bankası dışında özel bankalar faiz indirimine temkinli yaklaştı. Bunun nedeni başta inşaat olmak üzere bankaların verdikleri kredileri toplayamaması ve bilançolarında yaşanan sorun. İnşaatın yanı sıra bankaların en fazla sorun yaşadığı sektör enerji.
Türkiye Bankalar Birliği 10 Eylül’de yaptığı açıklamada, enerji borçlarındaki durumu teyit etti. Ancak borçların etkisinin genel kredi yapısı içerisindeki etkisinin sınırlı olduğunu açıklamaya ekledi. Gerçekten enerji borçlarının etkisi, borçların nasıl oluştuğu ve ödenememesi durumunda borcun kimden tahsil edileceği akıllarda temel soru işaretleri. Bu analizimizde enerji cephesindeki borç sarmalını ele alacağız.
ENERJİ SEKTÖRÜNÜNDEKİ BORÇ BATAĞI
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu verilerine göre enerji sektörünün 2005’te genel krediler içinde payı 0.5 düzeyinde. 2019’da enerji borçlarında çarpıcı bir durum yaşanıyor, enerji borcunun krediler içindeki payı yüzde neredeyse 16 kat artıyor ve 7.8’e çıkıyor.
Enerji borç oranının 14 yıl gibi bir sürede 0.5 milyar dolardan 47 milyar doların üstüne çıkması,'Bu borç nasıl bu kadar arttı?' sorusunu akla getiriyor. Borç dağılımına bakalım...Önce buradaki dağılım, borcun artışı konusunda da fikir verecektir. Borcun enerji sektörü içindeki alt sektörü özellikle elektrik üretimi ve dağıtımında. Şu an özellikle özel bankaların başına bela olmuşsa benzeyen borçlar elektrik üretim santralleri ve dağıtım şirketlerine ait. Yayınlanan raporlara göre yerli kömürden elektrik üreten 7 santral, 5 hidroelektrik santrali ve 8 doğalgaz santrali ile iki elektrik dağıtım şirketi borcun sahibi.
70 MİLYAR DOLARIN SADECE 23 MİLYARI ÖDENDİ
Türkiye’de 2007-2017 arasında 70 milyar dolarlık enerji yatırımı için kredi kullanıldı. Bu borcun şu ana kadar yalnızca 23 milyar doları ödendi. Geriye 47 milyar dolar borç kalıyor. Kalan borcun içinde 13 milyar dolarlık bir borç dilimi sorunun kaynağı. Bankaların açıklamalarına göre bu 13 milyar dolar ödenemeyecek durum/ ödenemeyecek risk taşıyan dilim. Türkiye Bankalar Birliği’nin açıklaması da bu verileri doğruluyor.
Borçların dağılımıysa şöyle: Kömür santralleri 5 milyar dolar, HES’ler 3.2 milyar dolar, doğalgaz santralleri 2.7 milyar dolar ve elektrik dağıtım şirketleri 1.9 milyar dolar. Borçlarıyla dikkat çeken şirketlerin bazılarıysa şunlar: ACWA ve Gama’nın Kırıkkale’deki, Energia SpA ve Unit Enerji ortaklığının ise Gebze’deki santralleri.
RANTA HÜCUM: BORÇ NASIL OLUŞTU?
Borçların oluşum sürecini anlamak için 2001’de yürürlüğe gire 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na değinmek gerekir. Söz konusu kanun; üretim, iletim, dağıtım ve satış olmak üzere dört basamağı içeren elektrik piyasasının serbestleşmesinin önünü açtı. Yasa çerçevesinde Türkiye Elektrik Kurumu(TEK) dört parçaya ayrıldı. Ardından yapılan özelleştirme ihaleleriyle 2011’de üretim, dağıtım ve satış basamakları tamamen özelleştirildi. Yapılan düzenlemeye göre üretim TEÜAŞ ve özel enerji şirketlerince yapılırken, dağıtım ise kamu kurumu olan TEİAŞ eliyle Türkiye’nin 21 bölgesine ayrıldı. Dağıtım özel şirketlerce yapılmakta. Son olarak satış kısmıysa her dağıtım bölgesinde görevli özel şirketlerce gerçekleştiriliyor. İşte borca neden olan iletim haricinde bu basamaklara yayılan özel şirketler. Borcun ağırlıklı olduğu basamak üretim. Dağıtımda iki şirketin sorunlu kredileri var. Peki bu şirketler neden borca battı?
Borcun en önemli nedeni, kayırmacılığa dayanan, arz talep dengesi gözetilmeden bazı firmaların santral kurması ve devletin bu firmalara olur vermesi. Enerji Bakanlığı 2018 verilerine göre elektrik üretimi yapan santral sayısı 2018 yılı sonu itibarıyla 7423’e (lisanssız santraller dahil) yükseldi. Bu santrallerin 653 adedi hidroelektrik, 42 adedi kömür, 249 adedi rüzgâr, 48 adedi jeotermal, 320 adedi doğalgaz, 5868 adedi güneş, 243 adedi ise diğer kaynaklı santraller. Santral sayısındaki fazlalık dikkat çekiyor ancak bu sayı tablonun tamamı için yeterli değil. Arz talep ayağına bakalım.
SORUN NEREDE BAŞLADI?
Bakanlığın açıklamasına göre Türkiye’nin kurulu gücü 89 bin Megawat (MW). Elektrik tüketimiyse 30.3 bin MW, yani kurulu güç tüketimin üç katı. Firmalar tüketimi gözettikleri için üretim ile tüketim rakamları birbirine yakın. Ancak kurulu güç, elektrik santralinin kaldıracağı kapasite, iletim kapasitesi ve dağıtım kapasitesi ile evimizdeki tesisatın kapasitesinin toplamı demek. Bu durumda santral sayısındaki fazlalık, kurulu gücün artışındaki önemli gerekçe. İşte sorun burada çıkmaya başladı.
Turizm sektöründen inşaata kadar pek çok büyük holding, “Santral ya Resulallah!” diyerek talebe bakmadan santraller kurmaya başladı. Üstelik bu şirketlere santral kurmaları için kredi verildiğinde, gelirleri lira cinsinden olduğu halde dolarla borçlanmalarına izin verildi. Yani bir çarpıklık için gerekli ne varsa tastamam hepsi sağlandı.
2018’de başlayan ekonomik kriz, bir yandan lirayı dolar karşısında eritti bir yanda da gelen zamlar nedeniyle elektrikte tasarruflu davranmayı gerektirdi. Dolar kurundaki tırmanış olmasaydı da talep ayağını görmeyip rant peşinde koştukları için bu şirketleri benzer bir son bekleyecekti, belki daha yumuşak bir geçişle.
BORCU KİM ÖDEYECEK?
Nisan ayında Hazine ve Maliye Bakanlığı ile söz konusu şirketlere kredi veren bankalar arasında yapılan görüşmede, bakanlığın 13 milyar dolarlık borcun 1.9 milyar dolarının silinmesini istediği biliniyor. Buna göre bankalar kalan borçların tahsili için elektrik fiyatlarına zam yapılması koşulunu getirdi. Nitekim 1 Temmuz’dan geçerli olacak şekilde elektriğe yüzde 15 zam geldi. Bunun yanında hükümet 13 milyar doların bir fona devredilmesini ve bankaların bilançolarından çıkarılmasını istiyor. Söz konusu fonda bulunan bu kredinin satılacağı ifade ediliyor. Borçlar bu fona aktarıldıktan sonra kim mi ödeyecek söz konusu borcu? Tabii ki halk.
Bu konuda Murat Kubilay’ın 2018’de yazdığı 'Kâr patronun zarar kamunundur' başlıklı yazısını,
Enerji sektöründeki çarpıklık içinse Bahadır Özgür’ün 'İktidar niye hep aynı şirketleri kolluyor?' yazısını okumanızı öneririm...