Türkiye'deki eşek sayısı 18 yılda 294 bin azaldı

TÜİK verilerine göre 2002 yılında 414 bin olan eşek sayısı 18 yılda 294 bin azalarak 120 bine geriledi. Türkiye’nin AK Parti iktidarı döneminde tarım ve hayvancılık alanında ihracatçı konumdan ithalatçı konuma geldiğine dikkat çeken CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, “İktidarın izlediği tarım ve hayvancılık politikalarıyla tarımdaki çöküşün önüne geçmek olanaksız görünüyor” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, AK Parti iktidarında kırsal ve tarımsal alanda yaşanan gerilemeyi yıllar içerisinde sayısı azalan eşek üzerinden anlattı.

AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye’deki toplam eşek sayısının 414 bin olduğunu, geçen 18 yılın ardından bu sayının 120 bine gerilediğini belirten Toprak, “Tarım ve hayvancılıktaki ağır çöküşün akıllarda en kalıcı ve somut göstergesi eşek sayısı varlığımızdaki somut gerileme” dedi.

‘EŞEK SAYISINDAKİ GERİLEME KIRSAL-TARIMSAL ALANDA ÇÖKÜŞÜ GÖSTERİYOR’

Siyaset ve ekonomideki iç ve dış gelişmelerle ilgili her hafta değerlendirme raporu hazırlayan Toprak, son raporunda tarım ve hayvancılık alanındaki sorunları ele aldı. Yaz ortasına gelindiği halde domates başta olmak üzere en yaygın yaz sebze ve meyvelerinin fiyatlarının yüksek olduğunu, süt ve süt ürünlerindeki fiyat artışlarının yüzde 25-35 arasında gerçekleştiğini ifade eden Toprak, artışların halkın sağlıklı beslenme imkânlarını ortadan kaldırdığını söyledi.

AK Parti döneminde, çiftçinin ve köylünün tarladaki yardımcısı olarak görülen eşeklerin sayısının 2002’de 414 bin iken 2020’de 120 bine indiğini hatırlatarak bu durumun, “Kırsal-tarımsal alandaki çöküşü gösteriyor” değerlendirmesini yapan Toprak şöyle devam etti:

“Tarım ve hayvancılıktaki ağır çöküşün akıllarda en kalıcı ve somut göstergesi eşek sayısı varlığımızdaki somut gerileme. Köyde, kırsal alanda, tarımsal üretimin önde olduğu kasabalarda çiftçinin, üreticinin en yakın yardımcısı ve yükünü paylaştığı eşek sayısı 2002 yılında 414 bin iken TÜİK’in açıkladığı Hayvansal Üretim İstatistiklerine göre 2019 yılı sonunda 126 bine, 2020 Haziran verileriyle de 6 bin daha azalarak 120 bin 348’e gerilemiş” dedi.

VENEZUELA’DAN PEYNİR İTHALATI: YERLİ ÜRETİCİYE DARBE

Türkiye’nin 2002 yılında tarımsal üretimde ihracatçı konumdayken 2020 yılında ithalatçı konuma geldiğine dikkat çeken Toprak, hükümetin Venezuela’dan sıfır gümrükle peynir ve süt ürünleri ithal etme kararına ilişkin ise şunları kaydetti:

“Kendi halkı pek çok temel gıda ürününde yokluk-kıtlık çeken Venezuela ile varılan peynir anlaşması ve gümrüklerin sıfırlanması iktidarın Venezuela politikasında Maduro’ya destek gibi görülebilir. Ancak asıl yansıması ve amacı yerli süt üreticisi ve süt ürünleri üretimindeki düşüşten kaynaklı açığı kapatma, olağanüstü boyuta ulaşan fiyat artışlarını dizginleme, yerli üreticiyi desteklemek yerine ‘ithalatla terbiye’ yöntemine başvurulmasıdır. Kısa süre önce gümrük vergileri yüzde 30 ve üzerinde artırılarak gümrük duvarları yükseltilirken Venezuela peynirine sıfır gümrük kararı yerli üreticiye yine darbe indirecektir.”

‘3,5 MİLYON HEKTAR TARIM ARAZİSİNDE ARTIK ÜRETİM YAPILMIYOR’

Toprak’a göre Türkiye tarımındaki “çöküşün” en somut bir diğer göstergesi de tarım alanlarının ve ekilen tarım arazilerinin milyonlarca hektar azalmış olması. 3,5 milyon hektar tarım arazisinde üretim yapılmadığını belirten Toprak, “İktidar sözcülerinin savunduğu gibi bu azalışın nedeni tarımsal üretimde nadasa bırakılan alanların artmış olması değildir. Aksine nadasa bırakılan alanlar 2002 yılında 5 milyon hektarın üzerinde iken 2019 TÜİK verileriyle 3,3 milyon hektara geriledi. Buna karşılık tarım yapılan alanlarımızın toplam büyüklüğü ise 2002’deki 41 milyon 196 bin hektar düzeyinden yaklaşık 3,5 milyon hektar azalarak 37 milyon 712 bin hektara indi. Diğer deyişle 3,5 milyon hektar tarım arazisinde artık üretim yapılmıyor” dedi.

Covid- 19 salgını sürecinde tüm dünyanın sağlıklı, sürdürülebilir gıda üretimini önemsediğini belirten Toprak raporunda, “Sadece tarım ve hayvancılık üretiminin desteklenmesi, üretimin ve iç tüketim haricindeki ihracatın artırılmasıyla bile Türkiye’nin cari açık vermesi önlenebilir ya da büyük bölümü finanse edilebilir. Ancak iktidarın izlediği tarım ve hayvancılık politikalarıyla tarımdaki çöküşün önüne geçmek olanaksız görünüyor” ifadelerini kullandı.