YAZARLAR

Ekrandaki temsillerine ağlayan seküler erkekler

E siz de idare edin azıcık, kadınlar mı hep koca peşinde koşan, kurtarıcı bekleyen, entrikacı, dedikoducu, birbirinin kuyusunu kazan, anne olmaktan başka işlevi, ev işlerinden başka işi olmayan, bekarların zavallı olarak temsiliyle ekranda olacaktı? Biraz da erkekliğin nasıl kurulduğuna ve bunun gündelik siyasetin içinde nasıl karşılık bulduğuna bakalım.

Ekranın odağında hep kadınlar olunca kadınların nasıl temsil edildiğiyle ilgili daha çok konuşuyoruz. Ekranın karşısında kadın izleyicinin daha çok olduğunu, kadınlar izliyorsa dizilerin uzun süreler ekranda kaldığını burada çokça yazdım, geçtiğimiz hafta TİAK verilerinde de bunu gördük.

TİAK, 2023 yılına dair izleyici ölçümlerinden elde ettikleri verileri kısa bir raporla paylaştı. Bu raporda izleyici ölçüm evreninde kadınlarla erkeklerin temsiliyetleri yakın olsa da (kadın yüzde 50,22 - erkek yüzde 49,78) çalışan ve çalışmayan ayrımında birbirinden epey farklı oranları (çalışan yüzde 32,63 – çalışmayan yüzde 50,28) evren değerlerinde görüyoruz. Bu noktada kadınların istihdama katılımlarının düşük olduğunu, üniversite mezunu ve iki çocuk sahibi olan kadınların çalışma hayatına katılımının düştüğünü TÜİK verileri de gösteriyor. Bu sebeple 45+ yaş üzeri ev hanımları bir diziyi izliyorsa dizi tutuyor (yüksek reyting alıyor demiyorum, çünkü bugün 5 civarı bir reyting prime-time için idare eder bir oran sayılıyor).

Son aylarda televizyon ekranında seküler-muhafazakar tartışmasına odaklanınca farklı temsilleri tartışmayı biraz geri plana ittik. Ama aynı tartışma konusu seküler erkek-muhafazakar erkek tartışmasına kapı araladı. Seküler erkeklerin kendi temsillerinden rahatsız olduğu çeşitli yazılarla, yayınlarla paylaşıldı. Buradaki tartışmanın başlangıç noktasını 'Kızılcık Şerbeti’ndeki Umut karakterinin dönüşümüyle başlatıyoruz genellikle ama ben size bugün son yirmi yıldan erkeklik temsilleriyle ilgili bir tur yaptırmak istiyorum.

'Asmalı Konak' dizisindeki Seymen Ağa karakterini hatırlamayan yoktur. Modern, güçlü, zengin ve geleneksel bir ailenin en büyük erkeği Seymen Ağa ile modern, özgür ve seküler (o zamanlar sekülerlere seküler demezdik) Bahar’ın aşkında, Seymen Ağa baskın olan karakterdi. Bahar onun için kendi hayatından, isteklerinden vazgeçmişti. Seymen’i bugün seküler erkekler izlese beğenirler miydi acaba? Başka bir örnek 'Aşk-ı Memnu’daki Adnan Ziyagil olsun. Adnan Bey, kendisinden genç ve çok güzel bir kadınla evlendi. Tam bir seküler erkek fantezisi mi? Adnan Bey'in zarafeti, beyefendiliğinin yanında varlıklı hayatı da seküler ve zengin temsilinin karşılığıydı. 'Binbir Gece' dizisinde Onur karakterini hatırlıyor musunuz, çocuğunun iyileşmesi için para isteyen Şehrazat’a ahlaksız teklif yapan Onur? Biraz bugüne gelince mesela 'Yargı' dizisindeki Ilgaz karakteri mesleğiyle de dünyayla kurduğu ilişki bakımından da tam bir seküler erkek temsili. Hem adil hem sevgili hem baba ama iyi bir temsil olmaya yetmiyor mu acaba? 'Yalı Çapkını’ndaki Ferit’i düşünelim o zaman, ilk sezonda bir mesleği olabilirdi ama ne eğitimde ne istihdamda olan gençleri temsil edelim dedi senaristler sanırım ve kendileriyle ve herkesle kavga eden, şiddetin bir karakter özelliği olduğu bir hikaye ortaya çıktı. Her yaştan, sınıftan kadını kendine aşık eden 'İnci Taneleri’nin Azem’ine hiç girmeyelim.

Asmalı Konak

'Kızıl Goncalar' ve 'Kızılcık Şerbeti' dizileri seküler ve muhafazakar çatışmasını ekrana getirirken asıl odağının muhafazakar karakterlerin hayatı olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple bu iki dizi için karakter bazında sınıflandırma yapınca (Kızılcık Şerbeti’nde 28, Kızıl Goncalar’da 25 karakter) muhafazakar karakter sayısı daha fazla oluyor. Hikayenin odağında seküler izleyicinin de daha fazla merak etmesini sağlayan karşı mahalleye tutulan bir projeksiyon var. Bu sebeple Kayhan, Umut ve Levent seküler erkek temsili olarak erkek izleyicinin hoşuna gitmiyor. Asıl sorun burada mı acaba? Özcan Deniz, Levent olduğunda değil de Seymen Ağa olunca mı iyi bir örnekti?

Televizyon ekranı temsil ettiği, projeksiyon tutulan alanlarda bazı karakterlerin keskin noktalarını alır, biraz törpüler, eksiltir ve izleyiciyle buluşturur. Bu sebeple ekran hep eksiklerle doludur. Bunu sadece diziler, kurgu hikayeler üzerinden de düşünmeyiz, haber için de aynı durum geçerlidir. Geçtiğimiz Aralık ayında televizyonda (ve prime-time’da) yayınlanan 30 diziyi İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki öğrencilerimle birlikte inceledik. İnceleme konumuz erkeklikti. Ekranda kaç tip erkek var sorusundan erkeklik nasıl inşa ediliyor sorusuna kadar geniş bir çerçevede Aralık 2023’te yayınlanan 30 dizinin 4’er bölümünü izleyerek bir içerik analizi yaptık. O dönemde haftanın en çok izlenen üç dizisi 'Gönül Dağı', 'Kızılcık Şerbeti' ve 'Kuruluş Osman'dı. 'Gönül Dağı'nı inceleyen Aslı Sürel, dizideki erkek karakterlerin şiddetle özdeşleştirilmediğini ve pozitif ilişki içinde olduklarını not etti. 'Kızılcık Şerbeti’ni inceleyen Mehmet Çakmak, hegemonik erkekliğin farklı rollerde -baba, eş, abi, patron- tezahür ettiğini not etti. Örneğin Umut karakteri aslında işbirlikçi erkek temsiliyle karşımıza çıkarken yani erkeklikle kurulan iktidara karşı durup toplumsal cinsiyet rollerini sorgularken bir anda iktidarın kendisi olmaya dönüştü. 'Kuruluş Osman’ı inceleyen Abdullah Şengül, erkekliğin siyasi söylem ile yeniden inşa edildiğini ve bunun erkeklerin egemen olduğu siyasi alanın da bir güçlendirmesi olduğunu not etti.

Erkeklik krizi üzerine düşünmeye devam edelim. Gazeteci Ozan Gündoğdu Trend Topic podcast serisinin son bölümünde bu konuya değiniyor. Konu göçmen karşıtı yükselen milliyetçilikten açılsa da ekrandaki temsillerini beğenmeyen erkekleri de benzer yaklaşımla tartışabiliriz. Tartışmanın hep şiddete meyilli, otoriter, hegemonik erkek temsilleri üzerinden değil de muhafazakar erkekler seküler kadınlarla birlikte ekranda görünmeye başlayınca açılması manidar. Hikayenin kurucu unsurunun bir erkekle birlikte tamamlanan, güvenli alana geçen kadınlar olmasını konuşalım ve bunun 'Asmalı Konak’tan bugüne kadar değişmediğini, aslında Seymen Ağa ile Abdullah Bey arasında iktidar kurma biçimi açısından bir fark olmadığını fark edelim. Ama bir yandan iyi örneklerimiz de var. Mesela 'Bahar' dizisinde Timur’un çocuklarıyla ve karısıyla kurduğu iletişim ne kadar talihsizse Evren’in tüm evrenle kurduğu iletişim de o kadar umut verici. Evet, iyi örnekler az. E siz de idare edin azıcık, kadınlar mı hep koca peşinde koşan, kurtarıcı bekleyen, entrikacı, dedikoducu, birbirinin kuyusunu kazan, anne olmaktan başka işlevi, ev işlerinden başka işi olmayan, bekarların zavallı olarak temsiliyle ekranda olacaktı? Biraz da erkekliğin nasıl kurulduğuna ve bunun gündelik siyasetin içinde nasıl karşılık bulduğuna bakalım.

Not: Televizyon ekranında erkeklik çalışmasını birlikte yürüttüğüm MED 333 İzleyici Çalışmaları dersi öğrencilerime ve araştırma yaptığımız dönemde (Aralık 2023) en çok izlenen ilk üç diziyi (Gönül Dağı, Kızılcık Şerbeti, Kuruluş Osman) detaylı çalışan öğrencilerim Aslı Sürel, Mehmet Çakmak ve Abdullah Şengül’e teşekkür ederim.


Aylin Dağsalgüler Kimdir?

Lisans eğitimini Celal Bayar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamladı. City University of London’da Uluslararası İletişim alanında yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi’nde Radyo-Televizyon-Sinema alanında doktora derecesini aldı. 2005 yılından itibaren İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya Bölümü’nde çalışıyor. Medyanın ekonomi politiği, ağ toplumu, televizyon kültürü ve izleyici çalışmaları alanında dersler ile medya için proje üretimi dersi veriyor, bu alanlarda akademik çalışmalar yürütüyor. Avrupa Birliği, İstanbul Kalkınma Ajansı ve Poynter Institute destekli projelerde yönetici olarak çalıştı. 2015-2022 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Dekan Yardımcısı olarak görev yaptı. Akademik çalışmalarına ek olarak RGB YouTube kanalında Diziwiz ismiyle dizilerle ilgili 45 bölümlük bir sohbet programını öğrencileriyle birlikte hazırlayıp sundu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Toplum Ruh Sağlığı Bilim Kurulu üyesidir.