Emekçiler, 2025’e hızlı girdi!
Kamu emekçileri, 13 Ocak 2025 günü yüzde 11.54’lük zammı protesto amacıyla iş bıraktı. Aile hekimleri de, 6-10 Ocak tarihleri arasında güvencesiz çalışma koşullarını protesto için “greve” çıktı. DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası da, haksız grev yasağına karşı üretimden gelen gücünü kullandı. Emekliler de zaten sürekli meydanlarda. Bu süreç, birleşik bir mücadelenin koşullarını da yaratabilir…
AKP iktidarının tüm emeği ile geçinenlere ve emeklilere karşı yürüttüğü yoksullaştırıcı politika, 2025 yılında da devam ediyor. Hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısının yol açtığı “derin yoksulluk”, hak arama eylemlerinin baskı ve şiddetle bastırılmak istenmesi, yüksek düzeyde işsizlik, emek kesimini iyice zora sokuyor.
TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) sahte enflasyon oranının bile yüzde 44 olduğu bir ortamda, Ocak 2025 itibariyle memur aylıklarına yapılan yüzde 11.54’lük zam, emekli maaşlarına yüzde 15.75’lik zam ve asgari ücrete yüzde 30’luk zam, nihayetinde emekçileri ve emeklileri isyan noktasına getirdi.
Kamu emekçileri, yüzde 11,54’lük zam oranını protesto etmek için 13 Ocak 2025 günü Türkiye genelinde iş bıraktı. Aile hekimleri de, son üç ayda üçüncü kez 6-10 Ocak 2025 tarihleri arasında güvencesiz çalışma koşullarını protesto amacıyla “greve çıktı”.
DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası da, haksız, hukuksuz grev yasağı uygulamasına karşı üretimden gelen gücünü kullandı. Asgari ücretin ve açlık sınırının altında aylık alan emekliler de zaten sürekli meydanlarda bu “sefalet ücretine” tepki gösteriyorlar.
Tek cümleyle emekçiler ve emekliler, 2025 yılının başından itibaren hızlı bir mücadeleye girişmiş gözüküyor.
'SEFALET ZAMMI'NA İSYAN!
Kamuda örgütlü KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu), BASK (Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu), HÜR-SEN (Hürriyetçi Sendikalar Konfederasyonu), Birleşik Kamu-İş (Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu) Konfederasyonu ve ASİM-SEN’in (Askeri İşyerlerinde Görevli Kamu Çalışanları Sendikası) aldığı ortak karar doğrultusunda 13 Ocak günü iş bırakan memurlar çalışmadı.
'Sefalet zammı değil emeğimizin karşılığını istiyoruz' diyen kamu emekçileri, yüzde 11.54’lük zammı “utanç verici” olarak nitelendirdi. 5 memur örgütünün ortak açıklamasında, emekçilerin enflasyon karşısında ezildiği, sermayenin ise her geçen gün daha fazla kâr ettiği ifade edildi.
Öte yandan AKP yanlısı Memur-Sen ile MHP eğilimli Türkiye Kamu-Sen, iş bırakma eylemine katılmadı. Bu konfederasyonlara üye olan kimi memurlar da, yoksulluk sınırı altındaki ücretlerine itiraz etmekle birlikte özellikle genç memurların “işini kaybetme ve ceza alma” endişesiyle bu eylemlerde çekimser kaldığı belirtildi.
MEMURLARIN TALEPLERİ
Memur sendikalarının ortak eyleminde özellikle kamu emekçilerinin şu talepleri dikkati çekiyordu: “Bu sefalet zam aldatmacasına karşı, en düşük memur maaşının acilen yoksulluk sınırının üzerine yani 79.000 TL’ye çıkartılmasını talep ediyoruz”.
Kamu emekçileri, kira yardımı, işyerlerinde ücretsiz kreş, seyyanen zamların emekliliğe yansıtılması, ilk vergi diliminin yüzde 10’a düşürülüp sabitlenmesi, asgari ücretin insan onuruna yakışır bir düzeye çıkartılması gibi taleplerini ortaya koydular.
Memurlar, ayrıca siyasal iktidarın denetimindeki sahte sendika yasasına karşı grevli toplu sözleşmeli gerçek bir yasal düzenlemenin yapılmasını talep ettiler.
AİLE HEKİMLERİNİN MÜCADELESİ
Aile hekimleri, “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri yönetmelik değişikliğine karşı son üç ayda, üç kez iş bıraktı.
Doktorlar, güvencesiz çalışma koşulları, iş yüklerinin artması, hastaya yeterli zaman ayıramama, ilaç yazımına kısıtlama getirilmesi, altı ayda aile hekimine başvurulmaması halinde maaş kesintisi gibi uygulamalar üzerine iş bırakıp “greve çıktılar”.
18 sağlık meslek örgütü, iş bırakma eylemine destek verdi. Aile hekimleri dernekleri, mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini belirterek şubat ayı başında da yine iş bırakacaklarını bildirdiler.
EMEKLİLER DE MEYDANLARDA
İşçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarına Ocak 2025 itibariyle yüzde 15.75’lik bir zam yapılması da emeklileri sokaklara döktü. Çeşitli emekli sendikaları ve dernekleri, 3 Ocak’ta zam oranının açıklanmasıyla birlikte birçok ilde meydanlara çıktılar.
AKP Hükümeti, en düşük emekli aylığını 12 bin 500 liradan yuvarlak olarak 15 bin liraya dahi çıkarmadan 14 bin 679 lira yapıyor. Son 15.75’lik zamla ortalama emekli aylığı da, 17 bin 500 lira civarına gelecektir. Ortalama ücretlerin asgari ücrete yaklaştığı bir ortamda emekli aylıkları da en düşük emekli aylığına doğru yaklaşıyor.
Emeklinin 17 bin 500 liralık ortalama aylığı, hem 22 bin 104 liralık asgari ücretin, hem de Aralık 2024 sonu itibariyle 21 bin 83 lira olan açlık sınırının altında bulunuyor. O nedenle emekliler de, 2025 yılının başlangıcından itibaren “meydanları ısıtmayı” sürdürecekler.
GREV YASAĞINI DELMEK
DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası da, Aralık 2024 sonu itibariyle iki bine yakın işçisiyle greve çıktı. AKP Hükümeti. “milli güvenliğe aykırı” gerekçesiyle grevleri 60 gün süreyle erteledi, yani erteleme sonunda grev devam edemeyeceği için “yasakladı”.
Ancak Birleşik Metal-İş Sendikası, bu haksız ve hukuksuz grev yasağına karşı üretimden gelen gücünü kullanarak fiili anlamda greve devam etti. Ocak ayı başında MESS’e (Metal Sanayicileri Sendikası) bağlı dört işletmede (Hitachi, Schneider, Arıtaş ve Ge Grid Solutions) grevler anlaşmayla sonuçlandı.
Halen MESS’e bağlı olmayan ve grev yasağına girmeyen Green Transfo’daki grev ise 23 gündür sürüyor.
Birleşik Metal-İş Sendikası’nın grev yasaklarına karşı üretimden gelen gücünü kullanıp sonuçta işçilerin lehine önemli kazanımlar elde eden toplu sözleşmeleri imzalaması, sınıf açısından önemli bir mücadele örneğini oluşturuyor.
POLONEZ DİRENİŞİ
Öte yandan Çatalca’daki Polonez fabrikasında Tek Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten çıkarılan 146 işçinin direnişi de, altı ayın sonunda kazanımla sonuçlandı. Polonez işçileri, polis baskısına ve Ankara’ya yürüyüşlerinin engellenmesi girişimlerine rağmen mücadelelerini kararlılıkla sürdürdüler.
Anlaşma sonunda işçilerin kıdem ve ihbar tazminatlarıyla birlikte 6 aylık ücretlerinin ödenmesi karar altına alındı. 146 kişi işe iade edilmemesine rağmen fabrikada kalan işçilerin Tek Gıda-İş Sendikası’nda örgütlenme hakkına olanak sağlandı.
Polonez işçisinin direnişi, AKP iktidarının ve sermayenin tüm baskılarına rağmen 2025 yılı için de sınıfın nasıl mücadele etmesi gerektiğine önemli bir örnek oluşturdu.
BİRLEŞİK MÜCADELEYE DOĞRU
Türkiye toplumunun yüzde 80’inden fazlası, ücretliler ve emeklilerden oluşuyor. Ücretlilerin yüzde 70’i de, asgari ücret ve asgari ücretin yüzde 20 fazlasıyla geçinen bir kesim. Halkın büyük çoğunluğu hayat pahalılığının altında eziliyor.
Yeni asgari ücret, önümüzdeki aydan itibaren açlık sınırının da altında kalmaya namzet. Emekli aylıkları zaten açlık sınırının altında bulunuyor.
Bu çerçevede 2025 yılı, emekçiler ve emekliler açısından yoksulluğun daha da ağırlaşacağı bir yıl olacak. Giderek yükselen işsizlik de bu süreci iyice derinleştirecek. Şimşek programı, enflasyonu düşürme adı altında yoksullaşmayı ve işsizliği artıracak.
Aslında mevcut koşullar, toplumda birleşik bir mücadelenin yaratılmasına çok uygun gözüküyor. Ortak somut talepler etrafında böyle bir birleşik mücadele örülebilir. İşyerlerinden başlayacak olan örgütlü bir mücadele, emek ve meslek örgütlerinin de ön ayak olmasıyla büyütülebilir.
GENEL GREV SİNYALİ
Bu koşullarda bir birleşik emek mücadelenin örgütlenmesiyle birlikte “genel grev” eylemi de gündeme gelebilir. Nitekim KESK Örgütlenme Sekreteri Sema Pınar da, 13 Ocak eylemi öncesinde yaptığı açıklamada, kamu emekçilerinin eylemiyle birlikte birleşik bir mücadelenin koşullarının hazırlandığını, DİSK, TMMOB, TTB gibi diğer emek ve meslek örgütlerinin de katılımıyla “genel grev” çağrısını yükseltebileceklerini belirtti.
13 Ocak günü kamu emekçilerinin eylemine destek veren Gebze’de grevdeki Birleşik Metal-İş üyesi Ge Grid Solutions işçileri de, “İşçi memur el ele, genel greve” sloganını atmışlardı. (Bu işyerindeki grev, 14 Ocak akşamı anlaşmayla sonuçlandı).
İzmir Sağlık Platformu çatısı altında 8 Ocak 2025 günü iş bırakma eylemi yapan sağlık çalışanları da, “Genel grev, genel direniş”, “İşçi memur el ele genel greve” sloganlarını seslendirmişlerdi.
İzmir Tabip Odası Başkanı Ceyhun Özyurt da, üç aydır eylem yaptıklarını belirtmiş ve Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’na seslenerek “Bakan bizi görmüyor, duymuyor. Genel grev dahil her şeyi yapma düşüncesindeyiz” diye konuşmuştu.
Görüldüğü gibi 2025 yılının emekçiler ve emekliler açısından bir mücadele yılı olması ve birleşik bir emek mücadelesinin tohumlarının atılması mümkün hale gelebilir…