Emekçilerin hakkını hedef alan 'safsatafalar' ve gerçekler
Emekçilerin ve emeklilerin hakkının budanmasına gerekçe olarak sunulan söylemlerin gerçeği yansıtmadığının altını çizen Prof. Dr. Aziz Çelik, çalışma yaşamına dair 'safsataların' gerçeklerini açıkladı
DUVAR - Emekçilerin ücretlerine yapılacak zamlar için 'Kaynak yok' açıklamaları, 'Emeklilerin bütçeye yükü artıyor' söylemleri, 'Asgari ücret artarsa işsizlik artar' tehdidi, 'İşsizlik düşüyor', 'Çalışanı enflasyona ezdirmedik', 'müjde' açıklamaları ve daha fazlası...
Çalışma hayatına bu söylemler gerçeği yansıtıyor mu?
BirGün yazarı Prof. Dr. Aziz Çelik, bugünkü köşesinde çalışma hayatına ilişkin 10 söylemi inceledi. Çelik 'safsata ve gerçekler'i madde madde şöyle sıraladı:
1- 'KAYNAK YOK'
En büyük ve yaygın safsatalardan biri kuşku yok ki “kaynak yok” safsatasıdır. Bu iddia ileri sürülünce akan sular duruyor. Ücret artışı mı talep edildi, hemen “kaynak yok”, emekli aylıklarının insanca yaşayacak düzeye çıkması mı talep edildi hemen “para yok” deniyor. Sosyal harcamaların artması mı isteniyor“ ama bütçeye yük olur” iddiaları ileri sürülüyor. “Kaynak yok. Hükümet ne yapsın, karşılıksız para bassın da enflasyon mu” olsun gibi safsatalar ortalığı kaplıyor.
Oysa kaynak her zaman vardır. Sorun kaynak değildir. Devlet kaynak yaratır. Sorun kaynağı nasıl yaratacağınız ve nasıl dağıtacağınızdır. Kısaca tercih sorunudur. Kaynak meselesi sosyal ve sınıfsal bir tercih meselesidir. Örneğin 2024 yılı bütçesinde vaz geçilen vergi miktarı (vergi harcaması) 2,2 trilyon TL civarındadır. Diğer bir ifadeyle devlet bu kadar vergiyi çeşitli destek ve teşvikler nedeniyle toplamaktan vazgeçiyor. Hemen itiraz gelecektir: “Bunun içinde asgari ücret vergi istisnası da var.” Evet var ama vazgeçilen vergilerin yaklaşık yüzde 28’i asgari ücrete ilişkin gerisi çeşitli adlar altında verilen teşvik ve desteklerdir. Örneğin sadece Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamında vazgeçilen vergi 657 milyar TL’dir. Örneğin sadece bütçeden işverenlere sağlanan yüzde 5’lik sosyal güvenlik destek priminin (2008-2023) arası tutarı 58 milyar dolar (1,7 trilyon lira) civarındadır: Demek ki kaynak varmış, istendiğinde bulunabiliyormuş!
2- 'SOSYAL GÜVENLİK AÇIĞI BÜYÜYOR, EMEKLİNİN BÜTÇEYE YÜKÜ ARTIYOR'
Bu safsata özellikle emekli aylık artışları dönemlerinde iktidar tarafından sık sık ileri sürülüyor. Dahası bu iddiaya muhalif kesimlerden de zaman zaman destek geliyor. SGK’nin battığı bile söylenebiliyor. Oysa ne SGK batıyor ne de emeklilerin bütçeye yükü artıyor!
Sözde sosyal güvenlik reformunun yapıldığı 2008 yılında emeklilerin toplam nüfusa oranı yüzde 12,2 idi bu oran 2022’de 16,3 oldu. Ancak emekli aylıklarının GSYH’ye oranı aynı dönemde yüzde 5,9’dan 4,5’e geriledi. Dahası SGK’ye yapılan bütçe transferlerinin GSYH’ye oranı 2008’de yüzde 3,5’ti. 2022’de yüzde 2,6’ya geriledi. 2020 yılında yüzde 4,9’a kadar yükselen bütçe transferleri emekli aylıklarının aşağıya doğru bastırılması nedeniyle hızla geriledi. Gerek emekli aylıklarının GSYH içindeki payının gerekse SGK’ye yapılan bütçe transferinin payının düşmesi emeklilerin yoksullaştığını teyit ediyor. SGK değil emekliler batıyor!
3- 'ASGARİ ÜCRET ARTARSA İŞSİZLİK ARTAR'
Asgari ücret artışı dönemlerinde ileri sürülen bu safsata da pek yaygındır. Şimdiye kadar ampirik olarak kanıtlanamayan bu iddia bir “galatı meşhur” haline geldi. “Asgari ücret çok artarsa işveren işçi çıkarır ve böylece de işsizlik artar” iddiası sık sık tekrarlanıyor. Ancak ne hikmetse asgari ücretin nispeten yüksek arttığı dönemlerde dahi işsizlikte belirgin bir artış olmuyor. İşverenler asgari ücret artışı yüzünden işçi çıkartıp daralmaya gitmiyor. Örneğin asgari ücretin göreli olarak yüksek artışına rağmen dar tanımlı işsizlik son üç yılda yüzde 13’lerden yüzde 9 civarına geriledi. Aynı şekilde istihdam oranı da arttı. Kuşkusuz geniş tanımlı işsizlik çok yüksek ve Türkiye’de istihdam oranı OECD ve AB ortalamasının çok altında (bunu aşağıda ele alıyorum) ama asgari ücret artışının işsizliği artırdığı gösteren ciddi bir kanıt yok. Öte yandan neoliberal arz yönlü safsata asgari ücret artışının talep ve ekonomide canlanma yaratacağı gerçeğini de görmezden geliyor.