Emekli maaşı düzenlemesi: 'Bu zam değil, ince hesaplanmış AKP klasiği'

En düşük emekli maaşının 14 bin 469 lira olmasını da düzenleyen kanun teklifi, bu hafta genel kurul gündeminde olacak. Muhalefet, itirazlarını kayda geçirdi.

Fotoğraf: AA
Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Muhalefet partileri en düşük emekli maaşının 14 bin 469 lira olmasını da düzenleyen kanun teklifine itirazlarını kayda geçirdi, muhalefet şerhleri Meclis'e sunuldu.

CHP’nin şerhinde 9 maddeden oluşan teklifin torba kanun yöntemiyle hazırlandığı, birbirinden farklı 7 konuda, 4 ayrı kanunda ayrıntılı değişikliklerin yer aldığı düzenlemeler bulunduğu kaydedildi.

AYNI DÜZENLEME 21 GÜN SONRA TEKRAR GÜNDEME ALINDI

CHP, teklifteki Devlet Denetleme Kurulu’nun yetkilerini artıran düzenlemeye itiraz etti. Şerhte söz konusu maddenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği, 2024’ün son ayında yeniden gündeme getirildiği, muhalefetin itirazları üzerine yeniden değerlendirmek üzere geri çekildiği ve aradan 21 gün geçtikten sonra tekrar Plan ve Bütçe Komisyonu’na getirildiği hatırlatıldı.

CHP, maddeyle Devlet Denetleme Kurulu'na vakıflarda, kooperatiflerde, birliklerde ve bu kurum ve kuruluşların her türlü ortaklık ve iştiraklerinde her türlü idari soruşturma, inceleme, araştırma ve denetleme yapabilme yetkisi verildiğini kaydetti.

ÖZGÜRLÜKLERİ SINIRLAR, ANAYASA’YA AYKIRI

Anayasa Mahkemesi’nin “kooperatifler, birlikler ve bu kurum ve kuruluşların her türlü ortaklık ve iştiraklerinin” Devlet Denetleme Kurulu'nca denetimine alınmasını “sözleşme ve teşebbüs özgürlüklerine ilişkin sınırlama içerdiğinden” iptal ettiğini hatırlatan CHP şerhinde “Kamuya yararlı derneklerle vakıfların her türlü ortaklık ve iştiraklerini ve aynı zamanda , kooperatifler ve birlikleri ve bunların her türlü ortaklık ve iştiraklerini de DDK’nın denetimine alması açısından anayasaya aykırıdır” denildi.

BELEDİYELER AÇISINDAN KÖTÜYE KULLANILMAYA MÜSAİT

Madde ile getirilen yeni düzenlemede de DDK’nın ilgili kurul üyesi ile denetçisine örgütlenme özgürlüğü ve hak arama hüviyeti kapsamında korunan haklara aykırı bir biçimde görevden uzaklaştırma yetkisi verildiği ifade edilirken “Özel olarak değerlendirildiğinde ise Büyükşehir Belediyeleri ve Belediyeler açısından da kötüye kullanılmaya müsait bir durum yaratmaktadır. ‘Diğer kamu görevlileri’ kavramı oldukça geniş yorumlanabilir ve seçilmiş kişiler de doğrudan denetçiler tarafından görevden alınabilir hale gelirler. Bu yetkinin, devletteki denetim sistemini de bozacağı bilinmektedir” denildi.

FAKİR DAHA FAKİR, ZENGİN DAHA ZENGİN

En düşük emekli maaşının yüzde 15,75 oranında artırılarak 14 bin 469 lira seviyesine getirilmesini düzenleyen madde için de CHP, şerh metninde şu ifadeler kullanıldı: “TÜİK’in enflasyon rakamlarına hiçbir kesimce güven duyulmayan bir ortamda bu rakamların, memur, işçi ve BAĞKUR emeklilerine yapılacak artışlarda referans olarak alınması tarafımızca yanlış bulunmaktadır. Dar gelirlinin enflasyonunun gıda, konut, ulaştırma fiyatlarındaki artış verileri dikkate alınarak ayrıca hesaplanması gerekmektedir. 2003 yılında asgari ücretin 1.47 katı olan en düşük emekli aylığı, bugün 0.65 oranına düşmüştür. Memur ve emekliler ENAG ve İTO enflasyonunu yaşamakta ancak TÜİK enflasyonu ile zam almaya mecbur bırakılmaktadır. AKP iktidarlarının Türkiye'yi yönettiği süre içinde bölüşüm ilişkileri gittikçe bozulmuştur; fakirin daha fakir olduğu, zenginin daha zengin olduğu bir sistem yaratılmıştır.”

'BU BİR ZAM DEĞİL, İNCE HESAPLANMIŞ AKP KLASİĞİ'

CHP şerhinde şu bilgilere yer verildi: “Bu düzenleme bir zam değildir. Emeklilerin kendi kök aylıkları değişmemektedir. 14.469 TL altında kalan emekli aylıkları Hazine katkısıyla 14.469 TL’ye tamamlanacaktır. Yapılan işlem 5510 sayılı yasanın 119. maddesine göre farkın Hazine tarafından karşılanmasıdır. Burada da ince hesaplanmış bir 'AKP klasiği' ile karşılaşılmaktadır. Emeklilerin kök aylıkları aynı kalacağı için normal zam dönemlerinde emekli aylıklarına 14.469 TL üzerinden değil kendi kök aylıkları üzerinden zam yapılacaktır. İktidar sistemi düzeltmek yerine emekli aylıklarında dipte bir eşitlik sağlamayı hedeflemektedir. Böylece dipteki emekli aylıklarında bir miktar iyileştirme yapılırken daha yukarıdaki emekli aylıkları aşağıya baskılanmaktadır.”

'OHAL YETKİLERİ 2030’A KADAR KULLANILABİLECEK'

CHP, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun kayyımlık yetkisinin süresini uzatan maddeye de itiraz etti. Maddeyle, TMSF’nin 31 Temmuz 2024 tarihinde sona eren kayyım olarak atanmasına ilişkin hükmün süresinin beş yıl uzatıldığı ifade edilirken şu ifadelere yer verildi: “2016 yılında yaşanan darbe girişimi neticesinde uygulanmaya başlayan OHAL yetkileri; birçok hukuksuzluğa, haksızlığa sebep olmuştur. Bu kanun teklifi, OHAL yetkilerinin 2030’a kadar daha kullanılabilmesine olanak tanımaktadır.”

'İKTİDARIN YASAMA ÖNCELİĞİ PATRONLARIN ÇIKARLARI'

DEM Parti’nin ilgili yasa teklifine şerhinde ”Bu teklif, ekonomide aciliyet taşıyan ve çözüm bekleyen hiçbir soruna derman olmayacaktır. Çünkü bu torba yasa teklifinin gündeminde kronikleşmiş enflasyon, hayat pahalılığı, geçim sorunu, zamlar, yoksulluk, açlık ve fahiş kira artışları gibi sorunlar yoktur. Bu torba yasanın da bize gösterdiği üzere iktidarın yasama önceliği emeğiyle geçinen milyonlarca yurttaş ve onların sorunları değil, patronlar ve sermayenin çıkarıdır” ifadeleri kullanıldı.

'4 MİLYON EMEKLİ AÇLIK SINIRININ ALTINDA MAAŞ ALACAK'

İktidarın bu teklifle emeklilere açlık sınırının 3’te 2’sine tekabül eden bir rakamı yasallaştırmaya çalıştığı ifade edilen DEM Parti şerhinde, “Yaklaşık 4 milyon emekliyi ilgilendiren en düşük emekli aylığı 12 bin 500 liradan 14 bin 469 liraya çıkarılmaktadır. Bu da yaklaşık 4 milyon emeklinin sadece ve sadece aylık 14 bin 469 liraya mahkûm olması anlamına gelmektedir. Oysa açlık sınırı Türk-İş’in açıkladığı son rakama göre 21 bin 83 liradır. Milyonlarca emekli 14 bin 469 lira gibi açlık sınırının ancak üçte ikisi oranında maaş alacaktır” ifadeleri kullanıldı.

'İKTİDAR TMSF’Yİ HOLDİNGE ÇEVİRDİ'

Türkiye’de 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsü sonrasında kayyım atanan/atanacak olan şirketlerdeki kayyımlık görev ve yetkilerinin TMSF’ye devredildiği hatırlatılan metinde, ”TMSF verilerine göre, 9 Ocak 2025 tarihi itibarıyla, Türkiye’nin yaklaşık 40 ilinden toplam 681 adet şirket/ticari işletmenin kayyımlarının yetkileri TMSF’ye devredilmiş veya bu şirketlere TMSF kayyım olarak atanmıştır. Ayrıca 96 şirketin yüzde 50’nin altındaki hisseleri ile 101 gerçek kişinin mal varlıklarına da TMSF kayyım olarak atanmıştır” bilgileri verildi.

'TMSF BÜNYESİNE ALINAN ŞİRKETLER YENİ BİR RANT SAHASI OLDU'

2021 itibariyle TMSF’nin kayyım olarak atandığı şirketlerin 36 milyar 550 milyon lira ciroya sahip olduğu ifade edilen metin şu ifadelerle devam etti: ”İktidar, TMSF bünyesine alınan şirketleri kamu malı olarak görmemiş aksine yeni bir rant sahası olarak görmüş, bu şirketler üzerinden yandaşlara büyük iltimaslar sağlamıştır. TMSF bünyesine alınan şirketlerde yapılan yolsuzluk ve yağmalar kamuoyuna yansımış ancak ilgili kişiler hakkında genellikle herhangi bir cezai işlem uygulanmamıştır.“

'EMEKÇİLERİN BİR CEBİNE GİREN MAAŞ DİĞER CEBİNDEN ÇALINIYOR'

DEM Parti işverenlere verilen asgari ücret desteğinin artırılması için İşsizlik Sigortası Fonu’nun kullanılmasına ilişkin muhalefetini de kayda geçirdi. Şerhte, “Bu düzenleme, emekçilerin işsizlik durumunda güvencesi olması gereken fonun, patronların maliyetlerini karşıladığı bir kaynak olmaya devam edeceğini göstermektedir. Böylece işverenler, emekçilere ödedikleri asgari ücretin oluşturduğu maliyeti, yine emekçilerden kesintileriyle oluşan İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılayabileceklerdir. Dolayısıyla bunun adı, emekçilerin bir cebine giren maaşın diğer cebinden çalınmasıdır” ifadeleri kullanıldı.

DDK ÜZERİNDEN KAMUYU DENETLEME ÇABASI

İYİ Parti şerhinde de Devlet Denetleme Kurulu başkan, denetçi ve üyelerinin kamudaki her kademe ve rütbedeki görevliler hakkında görevden uzaklaştırma tedbiri uygulama yetkisi verilmesine itiraz etti. DDK üye ve denetçilerine verilen bu yetkinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği hatırlatılan şerhte bu düzenleme içim “Sayıştay’ın, iç denetim mekanizmalarının, teftiş kurullarının yetkilerinin törpülenerek DDK üzerinden bütün kamuyu denetleme çabası mevcuttur“ denildi.

KRİZİN FATURASI DAR GELİRLİLERE

İYİ Parti, en düşük emekli aylığını 12 bin 500 TL’den 14 bin 469 TL’ye yükselten maddeye ilişkin şu ifadelere yer verdi: “Yapılan zam her bir emekli için 1969 TL olup toplamda yıllık maliyeti 48 milyar TL olarak açıklanmıştır. Oysa 2024 Merkezi Yönetim Bütçesinde 680 milyar TL olan 'mal ve hizmet alımları' kalemi 65 milyar TL fazla harcanarak 745 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Kamunun tasarruf yaptığını iddia ettiği bir yılda tasarrufun ilk önce başlaması gereken kalem olan bu kalemde 65 milyar TL fazla harcama yapılması hükümetin tasarruf konusundaki ciddiyetsizliğiyle birlikte ekonomik krizin faturasının sadece dar gelirli vatandaşa yüklendiğini göstermektedir.”

'İKTİDARIN YASAMADA ŞARK KURNAZLIĞI'

İYİ Parti kanun teklifinin pek çok maddesinin Meclis’e sunuluş biçimini de şu sözlerle eleştirdi: “Söz konusu teklifin en önemli unsuru ise; içerisindeki birçok maddenin daha önce farklı kanun tekliflerinde Genel Kurul gündemine alınmış ve geri çekilmiş olmasıdır. Hatta aralarında öyle maddeler vardır ki daha önce birden fazla kanun teklifinde TBMM Başkanlığına havale edilmiş ve sonrasında geri çekilmiştir. İktidar partisi, şark kurnazlığı olarak nitelendirilebilecek bir şekilde, daha önce gündeme alınan kanun tekliflerinde muhalefetimiz sonucunda geri çekilen maddeleri bir torba kanun teklifi içerisinde tekraren gündeme taşımıştır. Bu durum yasama faaliyetleri açısından risk teşkil etmekte, alenen iktidarın muhalefeti dolandırma taktiği olarak görünüm kazanmaktadır.”

Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen teklifin bu hafta Genel Kurul’un gündemine gelmesi bekleniyor.