'Emekliler pideyi camın arkasında panolarda görebilir hale geldi'
İYİ Parti Aydın Milletvekili Ömer Karakaş, "10 bin lira aylıkla açlığa mahkum ettiğiniz emeklilerimiz artık pideyi bir camın arkasında panolarda görebilir hale geldi" diye konuştu.
DUVAR - İYİ Parti Aydın Milletvekili Ömer Karakaş, 200 liralı ile 2021 yılında 50 tane pide alınabilirken, bu Ramazan’da 13 tane pide alınabildiğine işaret ederek, “10 bin lira aylıkla açlığa mahkum ettiğiniz emeklilerimiz artık pideyi bir camın arkasında panolarda görebilir hale geldi. Milletimiz, emekliyi açlığa, asgari ücretliyi yoksulluğa mahkum eden, insanlarımızı aşıyla, işiyle sınayan, icraat yerine hamaset üreten bu iktidardan ilk seçimde hesap soracaktır” dedi.
İYİ Parti Aydın Milletvekili Ömer Karakaş, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, 22 yıldır ülkeyi yöneten AK Parti iktidarının hesaptan anlamaz, iş bilmez idare şekli ve akla, ilme, mantığa aykırı yönetim tarzıyla ülkeyi her alanda uçurumun eşiğine getirdiğini söyledi.
12 gün sonra ilk iftarın açılacağını anımsatan Karakaş, şöyle devam etti:
“Ramazan sofralarının olmazsa olmazı pidenin fiyatı İstanbul ve Ankara’da 250 gramı 15 TL ve 330 gramı 20 TL olarak açıklandı. Şimdi, bakınız arkadaşlar, size bir tablo göstereceğim: 2021 yılında pidenin fiyatı 4 lira ve bu 365 gram bir pide, 2022'de 6 lira, 2023'te 10 lira, 2024'de ise 15 lira olarak açıklandı. Bakınız, bizim en büyük paramız, en büyük para banknotumuz 200 lira. 200 liralık banknotla 2021 yılında 50 tane pide alıyorduk, fazla değil, aradan üç yıl geçti; bakın, şu an, 100 gram eksik haliyle 2021'de 50 tane pide aldığımız yerde, bugün 13 tane pide alabiliyoruz. 10 bin lira aylıkla açlığa mahkûm ettiğiniz emeklilerimiz artık pideyi bir camın arkasında panolarda görebilir hâle geldiler. Milletimiz, emekliyi açlığa, asgari ücretliyi yoksulluğa mahkûm eden, insanlarımızı aşıyla, işiyle sınayan, icraat yerine hamaset üreten bu iktidardan ilk seçimde hesap soracaktır.”
'İŞTE, SİZE AKP İŞİ YARGI MANZARASI'
İlk derece mahkemesinin, Yüce Divan olarak da görev yapan Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını dahi tanımaz olduğuna işaret eden Karakaş, şöyle devam etti:
“Yargıtay, Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Devletin kurumları birbirine düştü. İşte, size AKP işi yargı manzarası. Ünlü hukukçu ve düşünür Voltaire ‘İnsanlığın en güzel görevi adalet dağıtmasıdır’ demiştir. Milletimizin de yargıdan beklediği, kişilere göre karar vermesi değil, kanunların ve anayasanın dışına çıkmamasıdır. Ama siyasi baskılarla hareket eden, sürekli iktidar tarafından tabiri caizse fırçalanan yargı ne kadar bağımsız olabilir? Bizim mahkemelerimizde karar ‘Türk milleti adına’ diyerek açıklanır. Yani adalet dağıtan veya dağıtacağı var sayılan mahkemeler hükmünü Türk milleti adına verirler. Peki, son yıllardaki yargı kararlarına bakıp mahkemelerin Türk milleti adına karar verdiğini söyleyebilir misiniz ?”
Karakaş, konuşmasında şu soruları yöneltti:
“Rahip Brunson için kürsülerde ‘Bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsınız’ denildiği bir anda bir gece ansızın serbest bırakılması Türk milleti adına alınan bir karar mıdır? Çözüm sürecinde şehirlere hendekler kazılırken, teröristler Habur Sınır Kapısı'ndan davulla zurnayla giriş yaparken kurulan seyyar mahkemelerde alınan kararlar Türk milleti adına mı alınmıştır?”
'ZİHNİYETİNİZİ DEĞİŞTİRMEZSENİZ 80 YARGI PAKETİ GETİRSENİZ SONUÇ YİNE AYNI OLUR'
Karakaş, yürütme yani iktidarın; yasama ve yargının tüm yetkilerini eline alarak istediğine adalet dağıttığını, istemediğini ise hapse attığını söyledi. Yargının, siyasetin emrine sokulduğunu, siyasallaştırıldığını, vicdana uygun kararlar verebilme yeteneğini kaybettiğini dile getiren Karakaş, “Eğer hukuku nalıncı keseri gibi sadece kendinize yontarsanız, mahkemeleri dilediğiniz kararları verecek birer kürsü hâline getirirseniz, hâkimleri ise emir kulu olarak görürseniz orada adaletten söz edemezsiniz. Sözün özü şu ki: Zihniyetinizi değiştirmediğiniz sürece 8 değil, 80 tane yargı paketi getirseniz sonuç yine aynı olacaktır” dedi.
Karakaş, ekonominin olmazsa olmaz kuralının güven olduğuna işaret ederek, “Neye güvendir? Hukuka güvendir. Neye güvendir? Adalete ve demokrasiye güvendir. Mevcut Cumhurbaşkanlığı sisteminde ise her şey maalesef bir adamın iki dudağı arasındadır. Yeri geliyor hâkim oluyor, yeri geliyor savcı oluyor, yeri geliyor ekonomist oluyor, yeri geliyor doktor oluyor; bir insan her şeyi bilemez arkadaşlar ama mevcut sistemde Sayın Cumhurbaşkanı her şeyi biliyor” dedi.