EMEP: 'Gazi katliamlarının bir daha yaşanmamasının koşulu demokrasi mücadelesinin yükseltilmesidir'
EMEP'ten Gazi Mahallesi Katilamı'nın yıl dönümünde yapılan açıklamada "Maraş, Sivas ve Gazi Mahallesi katliamlarının bir daha yaşanmamasının koşulu demokrasi mücadelesinin yükseltilmesidir" denildi.
DUVAR - Emek Partisi (EMEP), Gazi Mahallesi Katliamı'nın yıl dönümü bir açıklama yayımladı. Açıklamada, 12 Mart 1995’te dört kahvehane ve bir pastanenin otomatik silahlarla taranması ve ardından başlayan protesto gösterilerine polisin ateş açması üzerine 17 kişinin hayatını kaybettiği, çok sayıda kişinin yaralandığı Gazi Katliamı ve sonrasında açılan davanın adaletin sağlanmadığı davalar arasında yer aldığı hatırlatıldı.
“Maraş, Sivas ve Gazi Mahallesi gibi katliamların bir daha yaşanmamasının koşulu demokrasi mücadelesinin yükseltilmesidir” çağrısı yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Gazi Mahallesinde kahve tarayan kontrgerilla çetesine mensup kişilerin kimlikleri tespit edilemedi. Ancak Gazi’nin dışına da sıçrayarak genişleyen, halk gösterilerine ateş açan 20 polis memurunun 18’i beraat etti, ikisi ise 4’er yıl ceza aldı ve bu cezalar da ertelendi.
Gazi katliamının yaşandığı sırada Başbakan Tansu Çiller, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir’di. Bu kadronun gölgesi altında Türkiye gözaltında kayıplar, gazeteci cinayetleri, 1000 operasyon, ‘Beyaz Toros’lar, yerinde infaz ülkesi haline gelmiş ‘Yeşil’ lakaplı şahıs bütün bu yıllarda işlenen katliam ve cinayetlerin faillerinin hepsinin temsili haline gelmiş, içine bütün pisliklerin atıldığı boş bir çuval gibi kullanılmıştı.
Gazi, mezheplere dayanan fay hatlarını oynatarak bölge demografisini yeniden düzenlemeyi ve devlet nüfuzunu perçinlemeyi amaçlayan Maraş ve Çorum katliamlarının devamında yer alan bir katliamdır. Aynı karanlık güçler 90’lı yıllar boyunca Kürt bölgesinde sürdürülen ‘düşük yoğunluklu savaş’ta birçok toplu katliama imza attılar, Sivas-Madımak’ta da canlı canlı insan yaktılar.
Ne var ki kitle kıyımları 90’lı yıllarda son ermedi. Suruç’ta canlı bomba patlatılması, 10 Ekim Gar Katliamı ve ardından sağda solda patlayan bombalamalar insanları şok, korku, şiddetin devam edeceği endişesi içine sokarken bu katliamların görünür faillerinin gerçek sahipleri de istedikleri düzenlemeyi yapabilmektedirler.
Gazi katliamı sadece Alevi yurttaşlara yönelik bir saldırı değildir. Bu saldırı, bütün inanç ve mezheplerden Türkiye halkının kardeşliğine, demokratik hak ve özgürlüklere yönelik bir saldırıdır.
Unutulmayacaktır.
Maraş, Sivas ve Gazi Mahallesi gibi katliamların bir daha yaşanmamasının koşulu demokrasi mücadelesinin yükseltilmesidir. Partimiz bu mücadelenin daima içinde ve önünde olacaktır."