Empati ve umut arasında: Kelebek Zihinli Çocuk

Victoria Williamson'ın romanı ‘Kelebek Zihinli Çocuk’, Genç Timaş Yayınları tarafından yayımlandı. Yazar, yeni dünyada yaşanan zorlukları edebiyatın tüm olanaklarını kullanarak çocuklara aktarıyor.

Google Haberlere Abone ol

Erhan Yılmaz

Yeni neslin sağlık sorunları arasında hiperaktivite bozukluğu ve dikkat eksikliği üst sıralarda yer alıyor. Gün geçtikçe yaşamlarımızı daha çok etkileyen dijitalleşme, beraberinde birtakım sağlık sorunlarını da getirdi. Birçok uyaranın aynı anda hayatlarımıza girmesi biz yetişkinler kadar çocukları da etkiledi. Peki bu yeni dünyada yaşananların hikâyesini nasıl anlatmalı? Çocuklar için kaleme alınan öykülerin belki de en temel meselesi budur: Yaşanan zorluklar, çocuklara aktarılırken hikâyeyi nasıl kurmalı? Victoria Williamson, Genç Timaş Yayınları tarafından, Gizem Şakar çevirisiyle yayımlanan ‘Kelebek Zihinli Çocuk’ adlı romanında bu meseleyi edebiyatın tüm olanaklarını kullanarak okura aktarıyor.

Öncelikle Williamson’ın, kitapları dünyanın birçok diline çevrilen bir yazar olduğunu belirtmek gerek. Yazar, aynı zamanda akademik eğitimini özel gereksinimli çocuklar üzerine yapmış, alanında yetkin bir isim. Hâl böyle olunca Williamson, akademik birikimini edebiyat aracılığıyla okura aktarırken, bu çok hassas teraziyi de oldukça iyi kuruyor.

‘KELEBEK ZİHİNLİ ÇOCUK’UN ATMOSFERİ

‘Kelebek Zihinli Çocuk’, gerek atmosfer yaratımı gerekse karakterlerini ete kemiğe büründürmesindeki marifetiyle dikkat çekiyor. Roman sanatının önemli bir unsuru olan atmosfer, okuyucularını içine çekerken gerçekliğin önemini bir kez daha gün yüzüne çıkarıyor. Çağın dikkat çekici meselelerinden biri olan dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluğunun hayatlarımızdaki yansıyışını satır aralarında okura sunan Williamson’ın üslubu da bir hayli nahif ve dinamik. Karakterlere eşit mesafede duran yazar aynı zamanda onlarla okur arasında bir köprü görevi görüyor ve biz yetişkinlerin dahi unuttuğu empati duygusunu işlevsel bir noktaya taşıyor. Peki, bunu yaparken nasıl bir anlatım seçiyor? Okur için önemli bir mesele olan üslup kelimenin tam anlamıyla, hikâyenin kılcal damarlarına sızıyor ve hiçbir noktada dağılmayan ikili anlatımla her bir karakteri ayrı ayrı tanımamıza imkan sağlıyor.

‘Kelebek Zihinli Çocuk’un iki ana karakteri olan Jamie ve Elin, masalsı bir anlatının içinde birbirlerini, yaşamı ve var oluşlarını kavramanın yolunu arıyorlar. Jamie’nin yaşadığı sağlık sorunlarıyla yüzleşme ve Elin’le kurduğu dayanışma yer yer duygusal sahnelerle yer yer de mizahi anlatımla hikayeye hizmet ediyor.

Aile kavramının olabildiğince farklı perspektiflerden ele alındığı ‘Kelebek Zihinli Çocuk’, ‘normal olmak’, ‘mükemmel olmak’ gibi zor kavramları gerçek dünyanın dinamikleriyle ele alıyor ve bunu okuruna aktarırken yalınlığı bir an olsun elden bırakmıyor.

Acı çekmenin, zorluklarla mücadele etmenin hayatın olağan akışında olabileceğini vurgulayan ‘Kelebek Zihinli Çocuk’, genç okurları bir noktada gerçek dünyayla buluşturuyor. Bahsi geçen buluşmanın bir yazar için hiç de kolay olmadığına hak vereceksinizdir. İşte Williamson tam olarak bu noktada sahneye çıkıyor ve okurun elinden tutup, her şeyin gerçek olduğu bir masal aleminin kapılarını açıyor.

Dinamik bir olay örgüsüne sahip olan ‘Kelebek Zihinli Çocuk’ her şeyin yeniden başlayabileceğine, insanın hayatın tüm zorluklarına umutla direnebileceğine ve tüm bunlardan daha önemlisi empati duygusuyla zorlukların aşılabileceğine dair yetkin bir eser olarak okurlarını bekliyor.