Emrah Kırımsoy: Çocuk hakları hareketi büyüyor, biri susturulsa bini konuşuyor
Beş yıl önce KHK ile kapatılan Gündem Çocuk Derneği kurucularından Ezgi Koman ve Emrah Kırımsoy ile derneğin faaliyetlerini, kapatılma sürecini ve çocuk hakları mücadelesinin bugününü konuştuk.
Zafer Kıraç* [email protected]
Çocuk haklarının bir türlü olması gereken düzeye gelemediği bu ülkede ‘20 Kasım Çocuk Hakları Günü’ her yıl olduğu gibi yine buruk, içimizi kanatan raporlar ve sabrımızı zorlayan ihlal ve istismarlarla dolu bir gün olarak yaşandı. Ve yine iki gün önce bu ülkenin ve yeryüzünün bütün çocukları için hem yerel hem de uluslararası ölçekte çalışmalar yapan pırıl pırıl bir derneğinin kapatılmasının beşinci yılıydı. Gündem Çocuk Derneği’nden bahsediyorum.
Bugünlerde "helalleşmek" en çok kullanılan kavram olmaya başladı, bir mahsuru yok ama umarım hesaplaşmanın önüne geçmez.
Konu özelikle çocuk hakları olunca, yaşatılan kötülüklerin hesabı sorulmadan olmaz.
Gündem Çocuk Derneği’ni kapatanlarla nasıl helalleşebiliriz? Evet, 2016 Kasım ayında kanun hükmünde kararname marifetiyle kapatılmasına karar verilmişti. Tam 5 yıl olmuş, kapısına üzerinde Türkiye Cumhuriyeti damgalı, mühürlü kilit vurulalı.
Bu yazının görselinde kullandığım çizim o güne ait. Sevgili Aslı Alpar’ın çizimi ile Gündem Çocuk Derneği’ne yapılan hukuksuzluk çok güzel anlatılmış.
"Çok yanlış bu yapılan" demiştim o zamanlar, "Neresinden bakarsanız bakın suç bu, günah bu" demiştim. Ayıp bu. Çok ayıp edildi bu derneği var edenlere ve çocuklara...evet çok ayıp edildi çocuklara.
Ezgi Koman, derneğin kapatılmasının beşinci yılı için sosyal medyada şöyle bir paylaşımda bulunmuş:
"Beş yıl önce bugün, Gündem Çocuk sabaha karşı çıkan bir KHK ile kapatıldı. Çünkü zorbalığa karşı çocukların haklarını savunuyordu. Öyle ya da böyle yola devam dedik... Öyle yaptık. Yapmaya da devam edeceğiz..."
Emrah Kırımsoy'un paylaşımı da şöyle: "Çocuk hakları hareketi büyüyor. Biri susturulsa bini konuşuyor. Yok edilmek istense şekil değiştiriyor. 5 yıl önce bugün Gündem Çocuk' un tüzel kişiliği kapatıldı ama bakın mevzuyu dert edinenler çoğalıyor, yetti gari diyerek dayanışma yayılıyor"
Gündem Çocuk Derneği’nin yolculuğunda, kuruluşundan kapatılıncaya kadar o kadar çok emek vermiş, üretmiş insan var ki hepsine ulaşmak isterdim. Şimdilik iki akıllı ve vicdanlı insanla, insan hakları savunucusu ve Gündem Çocuk'un kurucularından Ezgi ve Emrah ile konuştum.
Birer tane soru sordum aslında …
Sevgili Ezgi, Gündem Çocuk Derneği’nin kuruluşu ve kapatılıncaya kadar olan süreçle ilgili çok fazla konuşulacak şey, inanılmaz projeler, çalışmalar ve en önemlisi çok kıymetli, tarihe kayıt düşülen raporlar var. Ama yerimiz az, bize kısa kısa neleri hatırlatmak istersin?
Gündem Çocuk Derneği 2005 yılında, gittikçe derinleşerek çocukların yaşamında onarılması güç izler bırakan var olan küresel ekonomik sisteme karşı “Çocuklar için daha iyi bir dünya mümkün” umuduyla kuruldu ve 2016 yılında ilan edilen OHAL sonrasında, bir gece yarısı yayımlanan KHK ile kapatılana kadar bu yönde çaba gösterdi.
Dernek 11 yıl boyunca çocukların yaşadıkları hak ihlallerine; failine bakmadan ve çocuklar arasında hiçbir ayrım yapmadan sessiz kalmamış; çocuklar için yükselecek sesi de çoğaltmaya çalışmıştı. 11 yıl boyunca çocukların yaşadıkları ihlalleri görünür kılmış, başta devlet olmak üzere tüm yükümlülük sahiplerine yükümlülüklerini hatırlatıp, bu yükümlülükleri yerine getirmeleri için çağrıda bulunmuştu.
11 yıl boyunca çocuklar için adaletin, adaletsizliklerin olduğu yerlerden yükseleceğini bildiğinden, gücü yettiği kadar adaletsizliğin olduğu yerlerde “adalet mücadelesi” vermişti. Davalar açmış, dava açanları yalnız bırakmamıştı. Failler bulunsun, cezasız kalmasın diyerek hak ihlallerinin takipçisi olmuştu. Bu ihlaller konusunda kamuoyu oluşturmaya çalışmış. Hak ihlaline uğrayan çocukları ve yakınlarını güçlendirmek için dayanışma göstermişti.
11 yıl boyunca her yerde, her koşulda çocukların durumunu izlemeye çalışmıştı. Raporlar hazırlamış, politika önerileri sunmuştu… Zaman zaman ebeveynler, zaman zaman eğitimciler, zaman zaman kolluk güçleri, zaman zaman medya olmak üzere çocukların haklarını ihlal eden her kimse; onlara karşı çocukların yanında durmuştu. Yetişkinlerin çocuklar üzerinde hakları değil sorumlulukları olduğunu bıkmadan tekrar etmişti. Çocukların yaşadıklarını, düşündüklerini, hissettiklerini, taleplerini, beklentilerini, seslerini bizzat onların ağzından her fırsatta duyurmaya çalışmıştı.
11 yıl boyunca çocuklarla birlikte barış içerisinde yaşama inanmış, bunu savunmuştu. Çocukların barış içerisinde yaşamasının önünde engel olan herkese karşı, savaşa ve şiddete karşı barışı örgütlemeye çabalamıştı. 11 yıl boyunca çocuklardan, ailelerinden, insan hakları örgütlerinden, birlikte yol yürüdüğü kuruluşlardan, kişilerden, medyadan pek çok şey öğrenmiş, öğrendiği her şeyi biriktirmiş, yeniden alana sunmuştu.
Ama işte sonra 22 Kasım 2016 gecesi, sabaha karşı çıkan bir KHK ile kapatıldı.
Sevgili Emrah, sosyal medya paylaşımında sözünü ettiğin, beni ve insan hakları alanında çalışan herkesi umutlandıracak mesajını açmanı istiyorum biraz. "Dayanışma yayılıyor" diyorsun. Çocuk haklarında nasıl bir ortam görüyorsun bize anlatır mısın? Biraz umutlu olalım mı yani?
Türkiye çocuklar için çokça zor bir ülke. “Öyle ki, nüfusun yaklaşık 3’te 1'ini oluşturan çocuklar özelinde çok daha fazla yıkıcı etkileri olan sorun alanları büyüyor. Tahakküm üreten ilişkiler, yapısal ve çıplak şiddet, yoksulluk, yoksunluk, ırkçı, cinsiyetçi ve her türlü ayrımcı muamelenin yanı sıra son dönemlerde etkisi derinden hissedilen pandemi ve küresel iklim krizinin olumsuz etkileri çoğalıyor. Yetişkinler tarafından kurgulanan politika ve yaklaşımlar, ihlallerin kesişimsel olarak artmasına neden oluyor.” (1)
Demokratik ve insan haklarına dayalı bir toplumda bir grubun başka bir gruba tahakküm kurması kabul edilemezken yetişkinler çocuklar üzerinde bolca belirleyici, sınırlandırıcı, tek tipleştirici, ötekileştirici oluyor. Çoğunluk, bir arada ve barış içinde yaşamak için yüzünü çocuklara dönüp birlikte düşünmeyi aklına bile getirmiyor…
Buna rağmen çocuklar için daha iyi bir dünyanın mümkün olduğu umudunu ve sorumluluğunu taşıyan pek çok kişi ve örgütlenme var. Çocuğun insan haklarını öncelikliyor, çocuk hakları hareketini büyütüyor ve çoğalıyorlar. Çoğunluğun hoyratlığına maruz kalsalar da marjinalleştirilseler de kriminalize edilseler de temel aldıkları çocuğun insan hakları fikrine uygun bir yaşam için umut ile çabalıyorlar.
Öğrencilerine yaptığı konuşmasında “Umut, en politik duygudur” demişti Sevilay Çelenk. Değişime, dönüşüme ve başka bir dünya tahayyülüne duyulan inancın bir yaşam biçimi olduğunu vurgulaması açısından çok ilham verici bir cümledir.
Aklımızdan hiç çıkmasın lütfen; insan hakları hareketinin özel bir alanı olan çocuk hakları hareketi tarihsel süreç içerisinde pek çok aşamalar kat etti. Geçmiş çağlardaki anlamıyla “kölelik”, “kurban etmek”, “ölüme terk etmek” gibi ihlallerin kabul edilemezliği, dünya savaşlarının sonrasında en çok etkilenenlerin “çocuklar” olduğu ve bunun tekrarlanmamasının sağlanması vb. pek çok konuda Türkiye'de olduğu gibi dünya genelinde de mutabıklık var. Tabii bunların yeterli olmadığı, hak sahibi olan çocukların özne oldukları bir yaklaşım, bütüncül ve hak temelli bir politika ihtiyacı olduğu da apaçık ortada… Tam da bu yüzden yükümlülük sahiplerinin sorumluluklarını yerine getirmeleri konusunda ısrarcı ve inatçı olmak önemli.
Çarpık çocuk algısı başka bir ifadeyle çocuk düşmanlığı konusunda başta “mevcut karar vericileri” ezber ve alışkanlıklarla yüzleştirmek ve bunları dönüştürmek için pek çok araç ve yöntem var. Umut, eyleme geçme, dayanışma ve örgütlenme derken başta dert edinmek, sormak, gündemde tutmak, izlemek, yüzleştirmek ve mümkünse de kimi zaman da mizah…
Mücadele yöntemleri geliştirirken doğa bilimleri de ilham versin bize. Bir nehrin yönü değiştirilse de akacak bir yol bulması, soğukta birbirine uzak duran civa tanelerinin sıcaklık artınca bir araya gelip kenetlenmesi, küçücük bir çatlaktan giren azıcık suyun donduğunda kocaman bir kayayı paramparça etmesi gibi…
Daha da ne diyeyim: "Çocuk hakları hareketi" büyüyecek... Duymayanlara duyurunuz. Dışında değil içinde olunuz.
Çok teşekkür ederim verdikleri cevaplar için.
Çocuklar için daha iyi bir dünyanın mümkün olduğuna inanan ve çocukların başına gelen haksızlıkları dert edinenlerin bir araya gelmesiyle oluşmuş Gündem Çocuk. Yapılan çalışmalara baktığınızda çocuklara yönelik her bir hak ihlalini titizlikle ciddiye aldıklarını görürsünüz. Çünkü her bir ihlalin başka bir ihlal ile ilişkili olduğunu ve bir ihlalin görünür hale gelmesinin bir daha tekrarlanmamasını sağladığını görmüşler, deneyimlemişler.
Bir röportajda diyorlar ki, "Umberto Eco’nun 'Sistemin tek bir kalbi yok' cümlesi yol gösterdi, umut oldu bize. Aksak giden şeyleri düzeltmenin farklı yollarını aramaktan vazgeçmemeyi öğrendik. Unutmamanın, unutturmamanın çok ama çok önemli olduğunu anladık. Hafıza olalım dedik. Kimi zaman da yetişemedik, ağırlığını aklımızda ve yüreğimizde hissettik, hissediyoruz... Yaptıklarımız ve yapabildiklerimiz kadar yapmadıklarımız ve yapamadıklarımızdan da sorumlu olduğumuzu öğrendik, hala da öğreniyoruz..."
Çocukların başına gelen haksızlıklara seyirci kalmamak için yola çıkılmış, çocuklarla birlikte harekete geçirilmiş bir oluşum. "Derdimiz var, itirazımız var, umudumuz var, aklımız ve yüreğimiz var. Dahası nedir ki?" demişler.
Aslında çok açık bir gerçek var, Gündem Çocuk yoluna devam ediyor...
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 32'inci yıldönümü ve 20 Kasım Çocuk Hakları Günü dolayısıyla İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları Komisyonu "Çocuk Hakları Bir Gün Değil Her Zaman Öncelik ve Gündem Olsun!" başlığı ile bir açıklama yayınladı.
Açıklamanın taleplerle ilgili kısmını paylaşmak istiyorum.
"Israrla ve inatla Türkiye Devleti’ni, taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’deki yükümlülüklerini yerine getirmek üzere öncelikle:
* Çocuk Haklarına dair Sözleşme’nin 28 ve 29. maddeleri gereğince eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için gerekli her türlü alt yapının her bir çocuk için oluşturulmasını,
* Şiddete maruz bırakılan çocukların kolay erişebilecekleri destek ağlarının yaygınlaştırılmasını,
* Hapishanelerde kaç çocuk olduğunun açıklanmasını ve hapishanelerde bulunan çocukların derhal serbest bırakılmasını,
* Çalışan çocukların eğitim ve sağlığa ücretsiz erişimlerinin sağlanmasını,
* Çocuk istismarına evlilik yoluyla cezasızlık getiren yasa tasarısının yeniden gündeme alınmayacak biçimde iptal edildiğinin açıklanmasını,
* Medeni Kanun’da aile rızasıyla 17, mahkeme kararıyla 16 olan evlilik yaşının, koşulsuz şartsız olarak 18 yaş üzerine çekilmesini,
* Çocuklara karşı işlenen suçlarda çocukların yüksek yararının gözetilerek cezasızlık kültürünün ortadan kaldırılmasını,
* Sözleşmenin 17, 29 ve 30. maddelerindeki çekinceleri kaldırarak çocuklara ana dilinde eğitim hakkının tanınmasını,
* Çocuk hakları örgütleri ile iş birliği yaparak, uygulanabilir bütüncül bir çocuk koruma politikası oluşturulmasını ve başta Çocuk Haklarına dair Sözleşme olmak üzere insan hakları belgeleri üzerine inşa edilen İstanbul Sözleşmesi’ne tekrar taraf olunmasını acilen talep ediyoruz.
Türkiye’nin de imzacı olduğu, onayladığı, yürürlüğe koyduğu ama yükümlülüklerini yerine getirmediği Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin gerekliliklerini ısrarla ve inatla hatırlatmaya, talep etmeye devam ediyoruz."
Aklımızdan çıkarmasak iyi olur. Çocukların haklarını vermeyenlerle ve uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerle er ya da geç hesaplaşılır.
İnsan hakları alanında çalışanlar hem sayısal olarak artıyor hem de yaptıkları çalışmalar toplumda daha fazla ses getiriyor.
Umut her zaman var olmaya devam ediyor.
*İnsan Hakları Çalışanı
1) https://www.ihd.org.tr/cocuk-haklari-bir-gun-degil-her-zaman-oncelik-ve-gundem-olsun/