En az 4 bin lira zarardasınız!
Enflasyon yüksek ve buna göre maaş artışları yapılırken vergi dilimlerinin değişmemesi çalışana daha yüksek vergi yükü getiriyor, asgari ücretten daha yüksek ücret alanlar aldıkları zammı tam hissedemiyor. Çünkü zammın önemli bir kısmı vergi dilimi değişiminden kaynaklı olarak artan vergi ödemesine gidiyor.
Çok zaman geçmedi üzerinden.
İki hafta önce Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’ye televizyon programında soruluyor. Deniyor ki "Kur Korumalı Mevduatın 200-300 milyar TL maliyeti var, Hazine’ye ve zenginlere yarayan bir sistem olarak görülüyor, ne dersiniz?"
Bakan Nebati cevabında "2,27 milyon yurttaşımız yararlanıyor KKM’den" diyor. Bu sayıyı verdiğinde herkesin yararlandığını düşüneceğimizi sanıyor.
Aynı programda yine soruluyor.
"Çalışanlar gelir vergisi dilimlerinde bir düzenleme mümkün mü diye merak ediyor" deniyor. Bakan daha söz bitmeden "yok, maliyeti çok yüksek, 200 milyar TL maliyeti var" diyor.
Hesapları neye göre yapmışlar bilmiyorum.
Ama maliyet algısı bir hayli enteresan sayın Bakanın.
Kur Korumalı Mevduat için Hazine’den ödenen para, Hazine’ye giren paradan ödeniyor. Yani kasadan çıkıyor. Vergi dilimlerinde bir düzenleme yapılması halinde ise Hazine’den çıkan bir şey yok. Gelirden vazgeçiyor hükümet. Elbette bir yük ama maliyet iması yapılınca insan hangisinin daha maliyet olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyor.
Birçok kez hatırlayın, şirketlere, işyerlerine vergi ve SGK affı getirerek gelirden vazgeçen hükümetle aynı hükümetten bahsediyoruz. Her seferinde ekonomide canlılık olsun da ne olursa olsun diyenden. Tek derdi istihdam yaratmak olan, bir önceki yazıda da ifade ettiğim gibi asgari ücret de olsa olur diyen hükümetten.
Sonra da insanlar ücretlere düşük dediğinde iş beğenmiyor bunlar diyen hükümetten.
Neyse mevzuyu dağıtmayalım.
Türkiye’de geçtiğimiz yılın ilk dört ayında ortalama brüt maaş SGK’ya göre 8.263 TL civarında imiş. Birlikte bir hesap yapalım mı bu gelir vergisi düzenlemesine ilişkin. Kolaylık olsun diye ortalama ücreti 8.500 TL alarak hesaplamaları yaptım.
Bir kere her şeyden önce devlet bu 8.500 TL’den her ay 1.275 TL’yi işçinin SGK primi ve işsizlik sigortası ödemesi olarak alıyor. Geriye kalıyor 7.225 TL!
Her ay bu tutar üzerinden gelir vergisi hesaplanıyor. Ve ay ay bu tutar vergi hesaplaması için baz oluşturuyor. Gelir vergisi hesaplanırken yılbaşından itibaren brüt kazançlar toplanarak her ay çalışanın toplam kazancı hesaplanıyor. Bu toplam tutarın 32.000 TL’ye kadar olan kısmı yüzde 15 vergilendiriliyor. Asgari ücretlinin ödeyeceği vergi kadarı ise yıl başından bu yana vergiden muaf tutuluyor.
32.000 TL’yi aştığında yıl başından itibaren gelirinizin 32.000 TL’ye kadar olan kısım yüzde 15, üzerindeki kısım ise yüzde 20 vergilendirilmeye başlıyor. 70.000’i de aşarsanız 170.000 TL’ye kadar olan kısım için yüzde 27 gelir vergisi ödüyor çalışan.
Enflasyon yüksek ve buna göre maaş artışları yapılırken vergi dilimlerinin değişmemesi çalışana daha yüksek vergi yükü getiriyor, asgari ücretten daha yüksek ücret alanlar aldıkları zammı tam hissedemiyor. Çünkü zammın önemli bir kısmı vergi dilimi değişiminden kaynaklı olarak artan vergi ödemesine gidiyor.
Dolayısıyla bu uygulama da gelir dağılımını bozucu bir etki yaratabiliyor.
Her yıl Ekim ayında ÜFE açıklandıktan sonra birçok vergi ve harçtaki artış oranıyla beraber bu vergi dilimlerindeki artış da belirleniyor. Geçtiğimiz yıl yüzde 36 ÜFE varken Cumhurbaşkanı yetki kullanarak vergi ve harçlardaki artış oranını yüzde 25’e indirmişti.
Vergi dilimlerinin artış oranı ise yüzde 36 olarak uygulandı.
Aradan geçen dönemde enflasyon yüzde 85’e gelirken en az iki kez de ücret zammı yapıldı.
Fakat vergi dilimlerini değiştirmek anladığımız kadarıyla hükümetin pek de işine gelmedi.
Eğer ki bu yıl çalışanları rahatlatmak adına mesela sadece bu yıl için gelir vergisinin ilk dilimi 100.000 TL’ye çıkarılsaydı bakın aşağıdaki gibi bir tablo ortaya çıkacaktı.
Bu tabloya göre ayda 8500 TL brüt ücret alan bir çalışanın cebinde gördüğünüz üzere toplam 4000 TL’ye yakın bir para kalacaktı.
Böyle bir dönemde neredeyse bir asgari ücrete yakın destek daha sağlanmış olacaktı. Çalışanlar fiyat artışlarına karşı en azından bir miktar daha korunmuş olabilecekti. Bakan Nebati’nin mümkün değil, 200 milyar TL maliyeti var dediği nokta işte bu dilim değişikliklerinin etkisiydi. 31 milyon çalışanın olduğu Türkiye’de (10 milyon civarı asgari ücretli olduğu tahmin ediliyor) 21 milyon çalışanı ve ailelerini doğrudan etkileyecek bu uygulamaya karşı 2,3 milyon Kur Korumalı Mevduat mudisi tercih edilmiş oldu.
Her zaman diyoruz ya!
Ekonomi politikası bir tercihtir!