En sevilen, en örnek!
Demek ortak aklımız böyle eriyor bizim. Kafayı yediğimiz, kafaya darbe yediğimiz her halimizden belli! Şiddeti, hakareti, hiddeti meşrulaştırıp bir de övmemizin ne “kent”te ne köyde sınırı kalmış. Sinirlerimiz bozuk. Gülüşümüze bakmayın, ne yaptığımızı bilmiyoruz.
Sanırım Arda Turan da şaşırmıştır ama olmuş bir kere.
Sözünü ettiğimiz, Galatasaray altyapısında büyüyen, kiralık gittiği Manisa’da Ersun Yenal’ın elinde kısa sürede gelişen, sonra Galatasaray’da Gerets’in ters kanatta oynatıp harika bir futbolcu olarak önünü açtığı, oradan Atletico’ya, Barcelona’ya uçan, güler yüzlü “sempatik” Arda Turan değil.
Sonrakiler! Adım adım, yumruk yumruk sonrakiler.
İstanbul Kent Üniversitesi, Galatasaray’ın şu kötü sezonunda dahi pek forma giymeyen ve son yıllarını hep “saldırı”yla hatırlanarak geçiren Turan’a, “2022 yılının en sevilen ve örnek alınan futbolcusu” unvan ve ödülünü vermiş.
İşte genç Arda da buna şaşırmıştır!
Bildiğim kadarıyla Kent, tıp alanında ihtisaslaşmış bir üniversite. Zaten mekânı da eski Alman Hastanesi.
Ne Sayın Rektör ne Sayın Arda Turan kusura baksın…
Milli Takım uçağında, yılların gazetecisi Bilal Meşe’ye, sessiz kalan Fatih Terim ile onca futbolcu ve yönetici önünde küfür etmiş, gırtlağını sıkmış…
Bir gün arkadaşı Caner’e yumruk atmış…
Bir gün rakibine kafa çakmış…
Bir gün yan hakeme saldırıp orta hakeme küfür ederek ve öldürmeli sözler sıralayarak 16 maç ceza almış…
Epey sonradan “haksız şiddet eylemi”ni kabul etse de, bir şarkıcının burnunu kırmış, sonra hem de “bir hastanede” işe silah da karıştırmış…
Kendi kendini bile, “Yılın en sevilen ve örnek alınan futbolcusu” seçer miydi, mesela 17 yaşındaki, bu kadar “büyümemiş” Arda Turan!
Belki de reddederdi ödülü. Keşke öyle yapsaydı, sıkı bir özeleştiriyle!
Zaten sorun onun kendi hakkında ne düşündüğünde değil; gırtlak sıkma, yumruk, kafa atma, burun kırma gibi “tıbbi” sonuçları olan eylemleri yakın tarihte dururken, “tıbbı kuvvetli” bir üniversitenin verebildiği ödülde.
Demek ortak aklımız böyle eriyor bizim.
Kafayı yediğimiz, kafaya darbe yediğimiz her halimizden belli!
Şiddeti, hakareti, hiddeti meşrulaştırıp bir de övmemizin ne “kent”te ne köyde sınırı kalmış.
Sinirlerimiz bozuk. Gülüşümüze bakmayın, ne yaptığımızı bilmiyoruz.
O vakit “Hocaların” izniyle ödül için başka mütevazı tekliflerim de var:
1.En örnek lider ödülü, madenci ölümleri için “Fıtratında var” diyene;
2. En örnek bakan ödülü, eski ve yeni arasında paylaştırılarak, madenciler için “Güzel öldüler” diyene ve muhalif bir siyasetçi profesör için “Hayvandan aşağı biridir diyene. Mecburen bir mansiyon da “bakanlığa yürüyen” profesöre.
3. En örnek profesör ödülü, aynı ölümler için “Karbon monoksit tatlı bir ölüm” diyene;
4. En örnek danışman ödülü, yere düşmüş Somalı işçiyi defalarca tekmeleyerek “al sana” diyene!
5. En örnek polis ödülü, bir kadın milletvekiline “Seni çivilerim” diyene;
6. En örnek iş adamı ödülü, “Milletin anasını…” diyene;
7. En örnek tersane patronu ödülü, “Burası tekstil atölyesi değil, işçiler öleceklerini bilmeli” diyene;
8. En örnek tekstil patronu ödülü, tıkıldıkları minibüsle sele kapılıp ölen 8 kadın işçisi için “Köpek bile canını kurtarmayı becerdi, bunlar beceremedi” diyene;
9. En iyi SİAD Başkanı ödülü de, henüz taptaze “Fiyatlar artınca ücret arttırmak yerine başka sosyal yol bulunsun. Zaten kimse iş beğenmiyor. Yabancı işçiler emek yoğun işlerde daha fazla çalışıyor” diyerek “yerli ve milli” halkını, gencini beğenmeyene;
Benimkileri “şiddet” yönünden hafif bulurlarsa, en üsttekilerden başlayarak, hakaretin, hiddetin, şiddetin manevisini de fizikisini de “en sevilen ve en örnek” biçimde uygulayan nice adaya verebilirler.
Seçmesi zor olsa da!
Esasen Arda Turan’ın bu ödülde bir kabahati yok.
Ne diyeyim, belki üniversitenin bile yok!
Akıl tutulunca, neyi örnek yapıp kimi seversen sev!
Zaman öyle, zamanın yitik ruhu öyle; muhakemesiz bilim ve aklın, trolleşmiş üslubun, öfke ve tehditle coşan hiddet salgınının içimize her manada sindiği, kabarıp taştığı vicdansız çağ böyle!
İmanlı geçinen, lakin izansız, insafsız bir devir!
Tam yazıyı bitirirken aklıma takıldı:
Üniversite o ödülü, belki de “2022’de bir vukuatı olmadığı için” vermiştir ki bak bu doğru o zaman!
Hep yıl yıl gitmek, önümüzdeki maçlara bakmak lazım.
Bize hafıza ve muhakeme ne lazım Kâzım!