Enerji verimliliğini artırmak için eski binalar bitkilerle güçlendirilebilir
Bina cephelerinde oluşturulacak 'yaşayan' duvarlar, ısı kaybını yalıtım yapılmış binalardakine benzer oranlarda azaltabilir.
Sarah DeWeerdt
Yeni yayınlanan bir araştırmanın aktardığı kadarıyla, bir binanın dışına yerleştirilen ve bitki ceplerinden meydana gelen 'yaşayan' bir duvar, yalıtılmamış durumdaki bir duvardan kaybedilen ısı miktarını neredeyse üçte bir oranında azaltabiliyor.
Ulaşılan bulgular, eski binaları enerji açısından daha verimli bir hale getirmek için yeni bir strateji öneriyor. İngiltere’de bulunan Plymouth Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde öğretim görevlisi ve araştırma ekibinin üyesi olan Matthew Fox, “Yaşayan duvarlar, var olan binaların genel termal performansının iyileştirilmesine katkıda bulunma potansiyeline sahip” diyor.
ESKİ BİNALAR ISI YALITIMINA SAHİP DEĞİL
Bu önemli, zira İngiltere ve dünyanın hâlihazırda kentleşmiş olan pek çok yerinde bulunan binaların büyük kısmı enerji tasarruflu inşaatların yapımında modern standartlar uygulanmaya başlamadan önce inşa edildi. Fox, çalışmanın, aynı zamanda biyoçeşitliliği artırdığı, çevre kirliliği kontrolü sağladığı ve yaz mevsiminde binaları serin tutmaya yardımcı olduğu ispatlanan ve git gide daha popüler bir yeşil altyapı biçimi olan yaşayan duvarların yeni faydalarını listeye eklediğini belirtiyor.
Fox ve meslektaşları, Plymouth Üniversitesi kampüsünde yer alan iki katlı bir binanın cephesinin bir kısmını kaplayan yaşayan bir duvar üzerinde çalıştılar. Duvar, binanın dış yüzeyine tutturulmuş bir kumaş kaplamaya dikilen sazlar, eğrelti otları, otlar ve çiçekli çalılar barındırıyordu. Bina, bir hava boşluğuyla ayrılan iki kat tuğla ya da beton bloktan oluşan duvar boşluğu yapısının bir örneğiydi. Bunun gibi binalar, özellikle de yalıtımsız olduğunda, ısıyı tutma hususunda başarısızdır ve İngiltere ve Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya’nın kimi bölgelerindeki bina yapılarının büyük kısmını oluşturur.
Araştırmacılar, yaşayan duvarın her iki yüzeyindeki ısı akışını, sıcaklığı ve aynı binadaki işlenmemiş duvarın yakında kalan bir kısmını izlemek amacıyla sensörler yerleştirdiler. Kasım ve Aralık 2019’da beş hafta boyunca veri topladılar. Araştırmacılar, Building and Enviroment adlı dergide, yaşayan duvar kısmında yitirilen ısı miktarının, işlenmemiş bölüme kıyasla yüzde 31.4 daha az olduğunu duyurdular. Performansta yaşanan bu gelişme, duvar boşluğunun yalıtım malzemesiyle doldurulmasıyla elde edilebileceklere eşdeğerdi.
Araştırmacılar, binanın yaşayan duvar bölümünün içindeki odanın sıcaklığının, işlem yapılmayan bölümün içindeki oda sıcaklığından daha istikrarlı olduğunu gözlemlediler; bu, enerji verimliliği söz konusu olduğunda yaşayan duvarın daha iyi olduğunu gösteren bir başka kanıt.
KAMUSAL ALANDA KULLANILABİLİR
Yaşayan duvarların gerçek binalarda, özellikle de ısıyı tutma hususunda nasıl performans sergilediğine ilişkin nispeten az sayıda gerçek saha çalışması gerçekleştirildi. Fox, saha çalışması sonuçlarıyla ilgili olarak, “Buradaki araştırma sadece bir duvardan ibaret olduğu için dikkatli olmamız gerek” diyor: “Yine de, bina ya da konumla ilgili benzersiz bir şey olmadığı için, iyimser olabiliriz. Elimizdeki bulguların daha yaygın biçimde uygulanması muhtemel görünüyor.”
Fox ve meslektaşları, şimdi bulgularının arkasında yatan ayrıntıları araştırıyorlar. “Araştırma, yaşayan duvarın hangi bölümünün en büyük termal performans faydasını sağladığıyla ilgili önemli bir soruyu gündeme getiriyor” diyor: “Yani, aslında ısı kaybının azaltılmasını sağlayan bitkiler mi, toprak mı yoksa yaşayan duvar sisteminin yapısı mı? Dahası, yaşayan duvarlar, potansiyel termal faydaları en üst seviyeye çıkaracak biçimde nasıl tasarlanabilir?”
Araştırmacılar bunu anlamak amacıyla takip çalışmaları yürütüyorlar.
Yazının orijinali Anthropocene Magazine sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)