Engelli bir avukatın hak mücadelesi
Engelli avukat Erhan Ürküt müvekillerini ziyaret etmek için gittiği cezaevlerinde, onurunun incindiğini söyledi. Ürküt, cezaevleri koşullarının engelli ziyaretçilere uygun hale getirilmesini istedi.
DİYARBAKIR - Türkiye'nin bütün şehirlerinde engelliler için yaşamak, evden çıktıkları andan itibaren eziyete dönüşebiliyor. Otobüse binerken, apartmanın giriş kapısındaki merdivenleri çıkarken ve özellikle kaldırımda yürümek hiç kolay değildir. Birkaç yıl önce bir gazete haberinde okumuştum. Habere göre, Diyarbakır'da görme engelliler için yapılan kaldırımdaki sarı çizginin ortasına elektrik direği dikilmişti. Sarı çizgiye güvenerek ilerleyen görme engellinin elektrik direği ile karşılaşmasını düşünmek bile istemem.
Engelliler hayatın her alanında engellerle karşılaşıyorlar maalesef. Ancak muhtemelen cezaevindeki tutuklu yakınını ziyaret etmek isteyen engelliler, en büyük engeli burada yaşıyor olmalılar. Cezaevi, tutuklu yakınını ziyaret etmek isteyen engelliler için de bir cezaya dönüşebiliyor.
Bunu engelli bir avukat olan Erhan Ürküt'ün beyenlarından, cezaevlerindeki durumun düzelmesi için verdiği mücadeleden biliyoruz.
Diyarbakır Barosu'na kayıtlı avukat Erhan Ürküt'ün verdiği mücadeleye ve taleplerine döneceğiz ama önce genel hatlarıyla kendisinin engelli durumuna değinelim.
'ENGELLİ KOMİSYONU' KURUP GÖSTERMELİK İŞLER YAPIYORLAR'
"2003 yılında kan değerlerimde bir anormallik tespit edildi" diyen Ürküt, "Bununla beraber bir hastane serüvenim oldu. Ama fiziksel olarak herhangi bir sağlık sorunum yoktu. Halı sahada top oynamaya devam ediyordum. 2010 başlarında güçsüzlük hissetmeme rağmen 5 katı asansör olmadan evime gidebilirken ilerleyen yıllarda çıkabildiğim kat sayısı azaldı. 2015 sonrası daha fazla güçsüzlük başladı ve şuanda da bazen tekerlekli sandalye kullanıyorum" diyerek anlatıyor.
Ürküt, sınava girdiği ilk yıl üniversiteyi kazanamamış. Dediğine göre bu stresten kaynaklı sağlık sorunları baş göstermiş ve diyabet teşhisi konulmuş. Ardından başka bir hastalık olan DMD myoshi myopati teşhisi konulmuş. Buna rağmen üniversite hayatı dahil fiziksel bir sağlık sorunu yaşamamış.
Ürküt, sağlık sorunları başlayınca Türkiye'de ve Diyarbakır'da hayatın engelliler için nasıl bir eziyete dönüştürüldüğünü deneyimlemek zorunda kalmış. Türkiye'de engellilerin hayatını kolaylaştırmaya yönelik çalışmaların yetersizliğine dikkat çeken Ürküt, "10-16 Mayıs Engelli Haftasında maalesef ikiyüzlü paylaşımlar yapılıyor. İcraat yok. Hatta engelli komisyonu kurup göstermelik işler yapılıyor. Somut öneri yok" dedi.
'TOPLUMUN CİDDİ BİR EĞİTİME İHTİYACI VAR'
Malum, kimi haklar ilgiyle, bilgiyle ve mücadele ile kazanılır. Bunun bilincinde olan Ürküt, engellilerin karşılaştığı sorunlarla bilimsel metotlarla mücadele edebilmek için yeni bir üniversiteye başlar. Ürküt, "Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans öğrenimime devam ediyorum. Bitirme tezim mahpushane ziyaretlerinde engellilerin yaşamış oldukları sorunlar ve bunlara dair çözüm önerilerimdir" diyor.
Bu çalışmayı yaparken yaptığı araştırmalardan çıkardığı sonuçlardan birinin, engelliler ile ilgili toplumun ciddi bir eğitime ihtiyacı olduğudur. Ürküt, "Kamu kurumu veya özel işletmelerin birçoğunda engelli girişi var. Ancak o alanın işgal edilmemesi ile ilgili somut hiçbir faaliyet yok. Engelli dışında herkes bu engelli girişini kullanıyor" diyerek toplumsal eleştiride bulunuyor.
ENGELLİ GİRİŞİ İŞGAL EDİLİYOR
Halbuki basit gibi görünen bir engelli girişini yaptırmak, sanıldığı gibi kolay değildir. Ürküt, yaşadığı birçok sorunu şu örnek ile paylaşıyor: "15 yıldan bu yana aktif avukatlık yapıyorum. Diyarbakır Adliyesi'nin şu anki vatandaş girişinde engelli rampası yoktu. Ayrıca avukat girişinde de yoktu. Başsavcılığa başvuru yapıp rampaların yapılmasını talep ettim. Tabi bürokratik süreç zaman aldı. 2012 yılında bir gün başsavcı vekili şuanki vatandaş girişinden girerken, ben de adliyeye doğru gidiyordum. 'Savcı bey' dedim, koluna girdim ve 'Bana yardım eder misiniz? Şu dört basamağı çıkayım" talebinde bulundum. Korumalara, 'Yardım edin avukat beye' dedi. 'Yok' dedim 'Siz yardım edin.' Aynı hafta rampa yapımına başlandı.
Ürküt, benzer bir olayı da şu şekilde anlattı: "D Tipi Cezaevi avukat ve vatandaş kayıt yerinde rampa yoktu. Sağ olsun baromuz rampanın yapılmasının maliyetini üstlendi ama yapan işçilerin ve görevlendirilen baro personelinin müthiş zekasıyla sağlığı yerinde olan bir kul bile zor rampadan çıkıyordu."
İYİ ŞEYLER DE OLUYOR
Ürküt, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin geçtiğimiz günlerde yaptığı bir çalışmadan ise, "Şunu da eklemek isterim" diyerek söz ediyor: "Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarihi bir karar alarak Engelli Daire Başkanlığı kurdu. Bunu engelli yurttaşlar ve temsilcilerinin fikirlerini alarak kurdu. Çok kıymetli bir çalışma. Buna Diyarbakır'da yaşan tüm yurttaşların sahip çıkması ve projelerin hayata geçirilmesi için destek olması gerekiyor. Tüm Türkiye’ye örnek bir engelsiz şehrin oluşturulmasına vesile olacak diye düşünüyorum."
SORUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN GİRİŞİMLERİ KARŞILIK BULMADI
Erhan Ürküt, avukat olduğu için, meslektaşları gibi sık sık mahpus müvekkillerini ziyaret etmeli. Ancak anlattığına göre bu, kendisi için pek mümkün olamıyor. İki ayda bir ancak cezaevine gidebiliyor çünkü fiziki koşullar ve refakatçi desteği cezaevi girişinde sorun oluyor.
Ürküt, bu sorunları aşmak için girişimlerde bulunduğunu şöyle anlattı: "Benim ve engelli meslektaşlarımın, tutuklu ve hükümlülerin engelli yakınlarının cezaevlerine erişimi için 31 Mart 2023 tarihinde Diyarbakır Barosu'nun engelli yöneticisine taleplerimi içerir bir başvuru yaptım. Özellikle engelli yöneticiye verdim ki konunun takipçisi olsun. Barolar Birliği aracılığıyla Adalet Bakanlığı'yla bir görüşme yapılıp sorunun çözülmesini istedim. Ancak dilekçenin kayda geçirildiğini ve ilgilenileceği dışında bayat bir söylemden başka bir cevap alamadım. Barolar Birliği başkanına da bizzat ilettim ama klasik bir söylem dışında yine bir şey yok. Düşünsenize, mesleki faaliyetlerim engelleniyor ama barolardan ses yok."
Bağlı olduğu meslek odasının desteğini yetersiz bulan Ürküt, konuyu Adalet Bakanı ile görüşebilmek için siyasetçilere de başvurmuş. Konu bir soru önergesiyle Meclis'e taşınmış ve yine bir sonuç alınamamış.
Ürküt, "Barolar Birliği'nden ve mebuslardan bir çözüm gelmeyince 27 Kasım 2023 tarihinde Adalet Bakanlığı'na başvuru yaptım. Adalet Bakanlığı da özetle, hallediyoruz merak etmeyin, gibi bir cevap verdi diyebilirim" diyor.
OMBUDSMAN TAVSİYE KARARI DA SORUNU ÇÖZEMEDİ
Bir süre sonra herhangi bir düzenleme olmadığını gözlemleyince, 21 Aralık 2023 tarih ve 2023/20646 başvuru numarasıyla TBMM Kamu Denetçiliği Kurumuna (Ombudsman) başvuru yapıyor Ürküt. Ombudsman 10 Haziran 2024 tarih ve 2024/6327-S.24.9918 sayı numarasıyla tavsiye kararında "Bu sorunu 30 gün içerisinde çözün" diyor. Ancak Ürküt, sorunun çözülmediğini meslektaşlarının ziyaretinden öğreniyor.
Sorunun çözülmediğini 17 Ağustos 2024 Cumartesi günü Sincan Cezevi'ne gittiğinde, koşullarda "Zırnık bir değişiklik" olmadığını kendisi de görüyor. En son sorunun yasal zeminde çözülmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne başvuru ( D28-10635 numaralı dilekçe) yapıp sorunun bireysel olarak takipçisi olmaya devam ettiğini dile getiriyor.
'CEZAEVİNE HER GİRDİĞİMDE ONURUM İNCİNİYOR'
Ürküt, cezaevi ziyaretlerinde yaşadığı sıkıntıları arkadaşlarına, içinde kötülük barındırmayan insanlara, insan hakları savunucularına, muhalif basına, muhalefet partilerine, bölgenin birinci partisine seslenerek, şöyle dile getirdi: "Avukat görüşme odasına girmeden önceki turnikeden geçmek için 3 gardiyan tutup beni geçirmeye çalışıyor. Niye bir gardiyan bana sarılıp turnikeden geçirsin? Ya da niye beni tutup kaldırma zorunluluğunda olsunlar? Sincan Cezaevine her girdiğimde onurum inciniyor. Resmen kötü muameleye maruz kalıyorum. Kötü muamele için illaki şiddet uygulanmasına gerek yok. Geçmişte gözaltında tüm gün İbrahim Tatlıses şarkıları dinletmek işkence ve insanlık onurunu incitecek derecede kötü muameleydi. Benzeri bir durum benimki de."
MAKUL TALEPLER
Avukat Erhan Ürküt, "Atla deve değil" dediği ve Türkiye'deki birçok cezaevi yerleşkesindeki engellere ilişkin taleplerini ise şöyle sıraladı:
"-Engelli avukatların ve yurttaşların cezaevi giriş çıkışlarında görüşme yapılacak alana kadar bir refakatçinin (üçüncü dereceye kadar yakını veya daha öncesinde yazılı olarak bildirdiği kişi) eşlik etmesi için yasal düzenlemenin yapılması.
-Engelli avukatların ve yurttaşların cezaevi giriş çıkışlarında sürekli kullandıkları ilaç veya ek gıdaların girişine izin verilmesi için yasal düzenlemenin yapılması.
-Engelli avukatların ve yurttaşların cezaevi giriş çıkışlarında kendilerine ait yardımcı sandalye veya diğer taşıyıcıların görüşme yapılacak alana kadar götürülmesi için yasal düzenlemenin yapılması.
-Engelli avukatların ve yurttaşların cezaevi giriş çıkışlarında her türlü kayıt işlemi ve cihazlarının engellilerin erişimine uygun hale getirilmesi.
-Engelli avukatların ve yurttaşların cezaevi giriş çıkışlarında X-Ray ve turnike cihazların geçişinde tekerlekli sandalye geçişine uygun hale getirilmesi.
-Engelli avukatların ve yurttaşların cezaevi giriş çıkışlarında görüşme yapılacak alana kadar olan sınırlar içerisinde engelli tuvaletin ulusal ve uluslararası standartlara göre yapılması talebinde bulunuyorum."
Avukat Erhan Ürküt'ün talepleri gayet makul görünüyor, değil mi?