YAZARLAR

Erdoğan aday olabilir mi?: Birtakım anayasa(laklık) sorunlar

Birkaç saate kalmaz Yüksek Seçim Kurulu’nun mevcut itirazlar ile ilgili kararları açıklanacaktır. Bu kararların ne minvalde olacağına dair bir şüpheniz var mı? Benim de şek şüphem yok!

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaklaşan seçimlerde aday olabilir mi olamaz mı?” Türkiye siyasî tarihinde bu derece basit bir gerçeğin bu kadar çetrefilli bir dille tartışıldığı, kulağımızı göstermek için elimizi bu kadar dolandırdığımız başka bir sorun oldu mu; ben hatırlamıyorum, okumadım da. Turgut Kazan da Yüksek Seçim Kurulu’na yazdığı itiraz dilekçesinde bunun altını çiziyor: Şöyle demiş Turgut Bey; “Hemen belirtmeliyim ki, Türkçe’yi / Türkçe sözcüklerin anlamını / Türkçe Dil Kurallarını az çok bilen herkes için, Anayasa’nın 101/2. maddesi gayet açıktır. Bakıyoruz, orada 'BİR KİŞİNİN en çok İKİ KEZ seçilebileceği' belirtiliyor. Böyle bir kural varken, farklı yorum adı altında, farklı bir sonuç yaratılamaz.”

Turgut Bey “haksız”(!) Haksız çünkü aynı Anayasa’nın 101. Maddesinin ilk fıkrası da “Cumhurbaşkanı[‘nın] kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçil[eceğini]” hükme bağlıyor. Turgut Bey, Erdoğan’ın üçüncü kez seçilemeyeceğini söylüyor; diploma meselesine takılanlar ise ilk defa bile olsa seçilemeyeceğinin, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilme yeterliliğinin olmadığı konusunda ısrarlılar.

Hadi herkesin dediğini bir tarafa koyun da eski YÖK Başkanı, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Ziya Özcan da diplomayı arayıp bulamadığını belirtiyor. Yusuf Ziya Hoca’nın kelimeleriyle söylemek gerekirse “Kayalara çarptığınız zaman söylenecek söz olmuyor” Teyit.org(1) sitesi diploma mevzunu araştırmış, elde ettiği bulgular şöyle:

"Basınla paylaşılan belgelere göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 1974 yılında üniversiteye girdi. 1981’in Şubat ayında da mezun oldu. Yani okulu yedi yıl kadar sürdü.

Erdoğan’ın basınla paylaşılan diploması mezun olduğu yıl olan 1981’den değil. Diplomanın aslıyla ilgili herhangi bir bilgi yok.

Erdoğan’ın aldığı geçici mezuniyet belgesiyle ilgili de bazı belirsizlikler söz konusu. Belgede fotoğrafı bulunması gerektiği yazarken, bu belgede fotoğraf yer almamış.

Basınla paylaşılan diploma duplikatası, 1 Kasım 1991’de alınmış. Erdoğan’ın bu tarihten önce elinde diploma olup olmadığı bilgisine açık kaynaklardan ulaşılamıyor."

Fahrettin Altun, Erdoğan’ın diplomasının noter tasdikli örneğini paylaştı. Diploma 1981 yılı Şubat ayında Prof. Dr. Ömer Faruk Batırel tarafından hazırlanmış görünüyor. Fakat hoca o tarihte profesör unvanını henüz almamış. Zaten o tarihte henüz Marmara İİBF de ortada yok: Tüm bu fakülteler 1982 yılı Temmuz ayında çıkarılan 41 sayılı Kanun’la birleştirilerek “Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi” adıyla Yükseköğretim Kurumu’ndaki yerini almış.

Şimdi ortada şöyle bir anayasa(laklık) var: Diploma mevzu bize der ki Erdoğan’ın bilmem kaçıncı adaylığını tartışmayı boş verin onun ilk adaylığı bile geçerli değil.

Üçüncü adaylığa gelmeden önce “üçüncü adaylığa imkan verdiği (!)" söylenen TBMM’nin feshi kararına da bir göz atmak gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 10 Mart 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 2023/121 sayılı Kararı ile “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 116 Maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin yenilenmesine karar” verdi.

İyi hoş da 2023/121 sayılı kararın referans verdiği Anayasa 116. Maddeye baktığımızda şu ifadeyi görüyoruz:

Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.

Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.

Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.

Dikkatinizi çektiyse Anayasa’yı yazanlar burada üç ayrı paragraf yazmışlar: İlk fıkra da TBMM seçimlerinin ne kadar oyla yenilenmesine karar verilebileceği hükme bağlanmış -ki burada sorun yok. İkinci fıkrada ise Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi durumunda, TBMM seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birlikte yapılacağı hükme bağlanıyor. İşte geldik zurnanın zırt dediği yere: “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.” Buradaki anahtar kelimelerimiz “…Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi …”

TURGUT KAZAN'IN DİLEKÇESİ

Turgut Kazan Beyefendi, YSK’ya sunduğu itiraz dilekçesinde ne diyordu: “Türkçe’yi / Türkçe sözcüklerin anlamını / Türkçe Dil Kurallarını az çok bilen herkes” Hah işte burasıdır zurnanın da şaşırdığı makam: Burası da eder iki. Cumhurbaşkanının ikinci dönemi olacak ve Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesi kararı alınacak.

Turgut Kazan “haksızdır”(!) derken latife ettiğimi anlamış olmalısınız ki bu Hukuk-Ustası’nın meslek yaşamının 60'ıncı yılı 1 Nisan’da Mimarlar Odası Fuaye Salonu’ndaki bir karikatür sergisiyle kutlanacak, hazır yeri gelmişken Turgut Bey’in benimle de paylaştığı bu etkinliğin duyurusunu da yapmış olayım. Neyse konuyu dağıtmayayım.

Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı değil tartışmamız; Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olamayacağının üç nedeninden bahsedilmekte burada. Bir: Diploması yok. İki: Seçimlerin yenilenebilmesi için TBMM’nin seçimlerin yenilenmesine karar vermesi gerekmekte. Üç: Üçüncü kere adaylık diye bir şey yok. Ne diyordu Ahmet Kaya “Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan…” Hiç söyler miyim şarkının geri kalanındaki o kelimeyi. O meş’um laf yüzünden Ekrem İmamoğlu’nun canına ot tıkamaya çalışanlar bencileyine naapmazlar! Ama ortada bir Anayasa(laklık) olduğu kula gölge ise de Allah’a âyan. Mevzunun daha Kemal Sunalcası ile “Ağam bizimle eğleniir!”

Turgut Bey Yüksek Seçim Kurulu’na ettiği itiraz dilekçesinde şu hususların altını çizmekte:

Hemen belirtmeliyim ki, Türkçe’yi / Türkçe sözcüklerin anlamını / Türkçe Dil Kurallarını az çok bilen herkes için, Anayasa’nın 101/2. maddesi gayet açıktır. Bakıyoruz, orada ‘BİR KİŞİNİN en çok İKİ KEZ seçilebileceği’ belirtiliyor. Böyle bir kural varken, farklı yorum adı altında, farklı bir sonuç yaratılamaz. Söz konusu kural, 5678 sayılı yasayla, 31.05.2007’de getirildi. Ayrıca, 19.01.2012 günlü 6271 sayılı yasayla da, Cumhurbaşkanlığı Seçim Yasası’na eklendi. Bu durumda, Recep Tayyip ERDOĞAN önce 2014’te, sonra 2018’de İKİ KEZ Cumhurbaşkanı seçildiğine ve seçimler (116/3. maddedeki İSTİSNA uyarınca) TBMM kararıyla değil, Cumhurbaşkanı kararıyla yenilendiğine göre, artık 14 Mayıs seçimlerine Recep Tayyip ERDOĞAN’ın katılabilmesi mümkün değildir. Anayasa’nın 101/2. Maddesinde yer alan ve böylesine apaçık olan dönem sınırlaması kuralı, YSK dahil bütün organ / makam / merci ve kişileri bağlar, bağlayacaktır, bağlamalıdır. Türkiye 2017 değişikliğiyle sistemi değiştirmiştir, tek adam (veya başkanlık / reislik) rejimine geçilmiştir gibi yorumlarla (2014 seçimini atlayıp) 2018 seçimini yeni sistemin ilk seçimi, 2023 seçimini de yeni sistemin ikinci seçimi saymak olacak şey değildir, asla kabul edilemez. Bir kere, 2017’de yeni bir Anayasa yapılmamış, Anayasa değişikliği yapılmıştır. Mevcut Anayasa, halen 1982 Anayasasıdır. Ve bugüne kadar tam 19 değişiklik olmuştur. Cumhurbaşkanı değişiklikten önce de Cumhurbaşkanıydı, değişiklikten sonra da Cumhurbaşkanıdır. Sadece yetkileri artırılmıştır ama yine Cumhurbaşkanıdır. Bu nedenle, 116/3. maddedeki İSTİSNA dışında, başka bir İSTİSNA konulmadığına göre, Cumhurbaşkanlığı dönem sınırlaması yorum yoluyla aşılamaz, artırılamaz. Anayasanın 101/2. maddesi 2007’de kabul edilmiş, 2017’de de aynen korunmuştur. Sözkonusu 2. fıkrada, “BİR KİMSE” denilerek, dönem sayısında bir ayrım yapılmadığına göre, 2017 değişikliği sırasında Cumhurbaşkanlığı yapmakta olan Recep Tayyip ERDOĞAN’la, daha önce Cumhurbaşkanlığı yapanlar, kesinlikle “BİR KİMSE” sayılır. Dolayısıyla, 116. maddenin 3. Fıkrası 2 dışında, başka bir İSTİSNA konulmadığı için, hukuk dışı yorumlarla dönem sayısı artırılamaz. Ve 2017 metnine göre İKİ KEZ’le sınırlı tutulan dönem sayısı, kendisi Cumhurbaşkanı iken yapılan 2017 değişikliğinde de aynen korunduğuna göre, artık Recep Tayyip ERDOĞAN BİR DAHA aday olamaz. İtiraf etmeliyim ki, bu kadar açık ve kesin bir kural varken, Recep Tayyip ERDOĞAN’ın bir kez daha aday olabileceğinin düşünülmesi, 60 yıl boyunca avukatlık yapmaya çalışan bir hukukçu sıfatıyla beni çok şaşırttı. Hemen, belki Anayasa hukukunda bir dayanak vardır diye, arama / tarama yapmaya başladım. Kitaplara / makalelere baktım. Ulaşabildiğim bütün anayasacılar, Adalet Bakanlığı, Yargıtay / Danıştay Başkanlığı veya Daire Başkanlığı yapmış toplumun tanıdığı hukukçular, sorunu hep benim gibi anlayıp açıklıyor. Öncelikle, bu örneklerden Prof. Dr. Fazıl SAĞLAM ile Prof. Dr. Kemal GÖZLER’in görüşlerini aktarmak, sonra (Any 116/3 uyarınca) seçimlerin yenilenmesi kararı TBMM’ce değil, Cumhurbaşkanlığı’nca alındığı için Recep Tayyip ERDOĞAN’ın kesinlikle bir kez daha aday olamayacağını belirten anayasacılarla, başkaca önemli hukukçuların kimler olduğunu bilginize sunmak istiyorum. Bakalım, SAĞLAM ve GÖZLER ne demişler ve aynı görüşü dile getiren anayasacılarla, toplumun tanıdığı hukukçular kimlermiş: Fazıl Sağlam, Gedik Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri için sisteme yüklenmiş olan güncelleştirilmiş ders notları; Türk Anayasa Hukuku, s. 199 vd. (Aynı görüş 2019 yılına ilişkin güncelleştirmede de yer alıyor) ‘Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili bir başka konu, Anayasa’nın 116/3. maddesinde düzenlenmiştir: Bu maddeye göre, ‘Cumhurbaşkanı ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir’. Şu halde cumhurbaşkanı için görev süresini uzatma olasılığı, kendisinin koşulsuz fesih yetkisiyle değil, sadece meclisin seçim yenileme kararını Cumhurbaşkanının son döneminde alması halinde gündeme gelebilecektir. Bu istisnanın daha iyi kavranabilmesi için somut bir örnek verelim: Cumhurbaşkanı Erdoğan TBMM’nin görev süresi dolmadan seçimlerin yenilenmesine karar verirse, ikinci kez seçilmiş olduğundan, üçüncü kez aday olma şansını kaybedecektir. Buna karşılık TBMM erken seçim kararı alırsa, Cumhurbaşkanı AY m. 116/3 uyarınca üçüncü kez aday olabilecektir.” (Fazıl SAĞLAM, “Devlet Güçlerinin OHAL KHK Rejimi ve 2017 Anayasa Değişikliğinden Sonraki Görünümü”, Anayasa Hukuku Dergisi, Cilt 7 / sayı 13 yıl 2018, s. 42 vd) KUTU 13.1 Recep Tayyip Erdoğan Kaç Defa Cumhurbaşkanı Seçilebilir? ‘… Yani 6771 sayılı kanunla değiştirilen 101’ince maddenin ikinci fıkrası Cumhurbaşkanının göreve başlamasından (9 Temmuz 2018) sonra değil, daha görevde iken yürürlüğe girmiştir; dolayısıyla bu fıkra … uygulanır. 101’inci maddenin ikinci fıkrasıyla konulan normun muhatabı, yani yasağın kapsamında bulunan kişi, ‘bir kimse’ ibaresiyle belirlenmiştir. ‘Bir kimse’ ibaresi bir ‘genel ibare (generalia verba, generale dictum)’dir. ‘Genel ibare, genel yorumlanır (generale dictum generaliter est interpretandum). Anayasa koyucu, ‘bir kimse’ derken bir ayrım yapmamıştır. Kanunun ayrım yapmadığı yerde bizim de ayrım yapmamamız gerekir (Ubi lex non distinguit, nec nos distinguere debemus). Dolayısıyla bu hüküm (m. 101/2), Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmak isteyen ‘her kimseyi’ kapsar. İkiden fazla seçilme yasağı, her Türk vatandaşı için olduğu gibi, Recep Tayyip Erdoğan için de geçerlidir. Bunun aksinin söz konusu olması için … istisna getirilen bir hükme ihtiyaç vardır. … bu şekilde getirilmiş bir istisna … bu Kanunun geçici maddeleri ve yürürlük maddelerinde yoktur. Anayasamızda ikiden fazla seçilme yasağına istisna getiren tek hükmü m. 116/3’teki ‘Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir’ şeklindeki hükmüdür.

Görüldüğü gibi Anayasa koyucu istisna koymak istediğinde açıkça istisna koymuştur. Hukukta istisnalar dar yorumlanır ve yorum yoluyla istisna üretilemez. … Tali kurucu iktidarın dün koymayı unuttuğu hükmü bugün yorum yoluyla koymak yorumcunun görevi değildir. … Uzun lafın kısası 24 Haziran 2018 seçimlerinde Cumhurbaşkanı seçilen ve 9 Temmuz 2018 günü and içerek göreve başlayan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu tarihten sonraki dönemi Cumhurbaşkanlığındaki ikinci dönemidir. … 9 Temmuz 2018 tarihinden sonra yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Anayasamızın 101’inci maddesinin ikinci fıkrasındaki ‘bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir’ kuralı uyarınca (Anayasa, m. 116/3’te öngörülen istisna dışında) tekrar aday olamaz. (Kemal GÖZLER, Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Ekin, 2021, 26. Bs., s. 315 vd.) Evet, fakültelerimizdeki Anayasa Hukuku derslerinde, bu sorun böyle anlatılıyor. Ve adlarını sıralayacağım birçok anayasacı ile tanınmış hukukçu aynen bu görüşü savunuyor. Tabii, açıklamalarına ulaşıp okuyabilmek için onların kim olduklarını belirtmemiz gerekiyor. Örneğin, Bilkent Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ece GÖZTEPE, Koç Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Berkil Emrah ÖDER, Prof. Dr. Şule ÖZSOY BOYUNSUZ, Prof. Dr. Süheyl BATUM, Prof. Dr. Ergun ÖZBUDUN, Prof. Dr. Serap YAZICI, Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami SELÇUK, Prof. Dr. Korkut KANADOĞLU, Prof. Dr. Levent KÖKER, Doç. Dr. Ozan ERGÜL, Doç. Dr. Murat SEVİNÇ, Doç. Dr. Tolga ŞİRİN, Adalet Eski Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK, Danıştay Eski Başkanı Nuri ALAN, Yargıtay Eski Daire Başkanı Hamdi Yaver AKTAN. Ama sadece TBMM Başkanı ŞENTOP, Adalet Bakanı BOZDAĞ ile Cumhurbaşkanlığı Başhukuk Danışmanı Mehmet UÇUM’un inanılmaz ve akıl almaz bir yaklaşımla 2017 değişikliğiyle SİSTEM değişmiştir. Artık birinci seçim 2014 değil, 2018 seçimidir. Ve 14 Mayıs 2023 adaylığı üçüncü değil, ikinci kez adaylık sayılır diyorlar. Bir kere, ŞENTOP TBMM Başkanıdır. Tarafsız olmak durumundadır. TBMM Başkanı da Adalet Bakanı da böyle bir değerlendirme yapmamalıdır, yapamaz. Cumhurbaşkanlığı danışmanına gelince, onun görevi kamuoyuna açıklama yapmak değil, Anayasa hukukçularının konuya ilişkin görüşlerini toparlayıp Cumhurbaşkanına sunmaktır. Kaldı ki, Anayasayla böyle bir istisna konulmadığına göre yorum yoluyla istisna yaratılamaz.

Açıklamaya çalıştığımız bütün bu nedenlerle, mühürsüz oyların geçerli sayılması ve 2019 İstanbul yerel seçimlerinin Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönünden iptali gibi, demokrasi tarihimize olumsuz birer not olarak yazılan örneklere hiç benzemeyecek bir karar verilebileceği inanç ve umuduyla, Recep Tayyip ERDOĞAN’ın ÜÇÜNCÜ KEZ Cumhurbaşkanı adayı olamayacağını tekrarlıyor, itirazımın kabulünü diliyor, durumu takdirlerinize sunuyorum.

PROF. ARNWINE'IN GÖRÜŞLERİ

Erdoğan’ın adaylığı ile ilgili olarak sadece Sayın Turgut Kazan’ın görüşlerini almadım. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi hocalarından Prof. Dr. Selin Esen Arnwine’ın görüşlerine de başvurdum. Selin Hoca’nın benimle paylaştığı malumat şöyle:

Anayasanın 101/2. Maddesi cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır ve bir kişi en fazla iki defa cumhurbaşkanı olarak seçilebilir diyor. Bu fıkra 2007’den beri Anayasada değiştirilmeden duruyor.

2017 anayasa değişikliklerinin yeni bir sistem getirdiği, dolayısıyla öncekilerin sayılmayacağına ilişkin savların anayasal bir dayanağı yok. 2017 anayasa değişiklikleri yeni hükümet sistemi getirdi ancak devlet başkanlığı makamının adını (başkan ya da başka bir şey değil, hala cumhurbaşkanı) ve dönem ve süreye ilişkin hükümlerini aynen korudu. Dolayısıyla aynı koşullar ve hükümler altında cumhurbaşkanı seçilmiş bir kişinin cumhurbaşkanı olarak geçirdiği dönemler 2017 Anayasa değişikliklerinden sonra yapılacak seçimlerde de göz önünde bulundurulmak zorundadır. R.T. Erdoğan’ın 3. dönem için de cumhurbaşkanlığı seçimine girebilmesi için Anayasada 2017’de yapılan anayasa değişiklikleri yürürlüğe girmeden önce cumhurbaşkanı olarak seçilen kişi bakımından cumhurbaşkanı olarak görev yaptığı sürenin dönemden sayılmayacağı biçiminde bir geçici madde konması gerekirdi. Anayasada bunun gibi bir açık istisna hükmü yer almadığına göre şimdiki cumhurbaşkanının 14 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışması Anayasa md101/2’ye aykırıdır. YSK’nin kendisinin seçilme yeterliğine sahip olmadığını tespit edip adaylık başvurusunu reddetmesi gerekir.

Hoca ayrıca şu bilgiyi de sizinle paylaşmamı istedi: “2007 anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi ve bir kişinin 5 yıl ve en çok iki dönem için seçilmesi düzenlemesi getirildi. Böylece, AKP’lilerin şimdi ileri sürdüklerine benzer bir biçimde hukuk… sistemi parlamenter sistemden yarı başkanlık sisteminin bir versiyonu haline dönüştü. AKP’liler 2012’de çıkardıkları yasayla önceki dönem seçilmiş cumhurbaşkanlarının 2. kez seçilemeyeceği hükmünü getirdi. Bir başka ifadeyle, dönemleri eski cumhurbaşkanları bakımından sıfırlamadı. Anayasa Mahkemesi de bunu anayasaya aykırı bulmadı.”

Bitmedi. Birkaç saate kalmaz Yüksek Seçim Kurulu’nun mevcut itirazlar ile ilgili kararları açıklanacaktır. Bu kararların ne minvalde olacağına dair bir şüpheniz var mı? Benim de şek şüphem yok!

Zaten ekonomi için Merkez Bankası ne ise siyasette de Yüksek Seçim Kurulu o değil mi?: Her ikisi de bihakkın özerk kurumlardır.

1- Ezgi Toprak “Büyüteç: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diploması hakkında neler biliyoruz?” 28.03.2023


Mete Kaan Kaynar Kimdir?

1972 yılında Ankara’da doğan Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar, Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını aynı bölümde tamamladı. Çalışmalarına bir süre Westminster Üniversitesi, Centre for Study of Democracy’de misafir araştırmacı olarak devam etti. Halen Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Türkiye siyasî hayatı ve kurumlarının yapısı, tarihsel dönüşümü, işlev ve işleyişlerini konu edinen çeşitli makale ve kitapların yazarlık ve editörlüklerini yapmıştır. Bunun yanında muhtelif gazete, dergi ve haber platformlarındaki güncel yazılarına da devam etmektedir. Mete Kaan Kaynar, Ankara Dayanışma Akademisi Kooperatifi (ADA), Bilim, Sanat Eğitim, Araştırma ve Dayanışma Derneği (BİRARADA), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 5 Nolu Şube ve Özgür Üniversite gibi kuruluşların gönüllüsü, Devrim Deniz, Umut Nazım ve Ekin Eylem’in babasıdır.