YAZARLAR

Erdoğan aday olabilir mi-III: Tarihe not düşmek

Seçimlerin yenilenmesi kararı görevdeki Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan tarafından alındığına göre, kendisinin bu makam için üçüncü defa aday olması hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde Anayasa'ya aykırıdır. Bu duruma göre, Yüksek Seçim Kurulu da R. Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığını kabul etmek suretiyle Anayasa'yı açıkça ve kaba bir şekilde ihlâl etmiş bulunmaktadır.

Bu yazı/haberin üçüncü tefrikasında da anayasa hukuku hocalarımın görüşlerini size aktarmaya devam edeceğim. İlk bölümde Turgut Kazan ve Prof. Dr. Selin Esen Arnwine’ın sorularıma verdikleri yanıtları sizlere aktarmıştım. İkinci gün Prof. Dr Serap Yazıcı-Özbudun ve  Doç. Dr. Öykü Didem Aydın hocalarımın Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı ile ilgili görüşlerini sizlerle paylaşmaya çalıştım.   Tam da o günlerde Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener’in Erdoğan’a yönelik itirazların Anayasa'nın 77'nci, 101'inci ve 116'ncı maddeleri ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu'nun 3, 6, 8, ve 8A maddeleriyle birlikte değerlendirildiği ve itirazların kabul edilmediği yönündeki açıklamaları basında yer aldı.

Yine aynı yazıda bağımsız kurumların önemine de dikkat çekmeye çalıştım. Hiç kimse YSK’dan Erdoğan’ın adaylığını reddetmesini beklemiyordu; öğle de oldu. Hiç kimse Merkez Bankası’ndan faiz artırımına gitmesini de beklemiyordu; öğle de oldu. Kimse Anayasa Mahkemesi’nden (AYM) HDP’nin bloke edilen hesaplarındaki paraların iade edilmesini de beklemiyor; paraya el konulacağını bekliyordu; öyle olmadı. HDP’nin hesapları üzerindeki bloke kaldırılınca ne oldu; Erdoğan AYM üyelerini arayarak “fırçaladı/kalayladı” Z-Gen jargonuyla deyiverirsek “Erdoğan Anayasa Mahkemesi’nin içinden geçti!”

Seyhan Avşar’ın HalkTV (1) sitesinde yazdıklarına göre, AYM’nin bu kararından sonra Erdoğan AYM’ye buğzetmiş; bazı üyeleri arayarak “Size çok güveniyordum. Hesaplardaki blokenin kaldırılması yönünde nasıl oy kullanırsınız?” diyesiymiş.

Devlet Bahçeli’nin cevabı da mutat üzere,  meşrebincedir. Bahçeli AYM’nin kararını takiben yaptığı açıklamalarında. “Bu yürek burkan, hukuk skandalı olarak anılacak bir karardır. Bu karara oy veren mahkeme üyeleri vicdanlarının sesini değil ihanetin sözünü dinlemiş ve buna kulak vermişlerdir…Şu anki Anayasa Mahkemesi Türk milletinin mahkemesi değildir, olması da mümkün değildir. Teröristlere Hazine yardımının kapaklarını açan bir kararı rezalet ve melanet olarak tanımlıyoruz. Şayet HDP, zillet ittifakında yer almayıp kendi Cumhurbaşkanı adayını çıkarmayı planlıyorsa tavsiyem odur ki Anayasa Mahkemesi Başkanı arayıp da bulamayacakları özelliklere sahiptir. HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Anayasa Mahkemesi Başkanı olursa biz bunu son derece doğal ve tutarlı bir tercih olarak kabul eder, tencerenin yuvarlanıp kapağını bulduğunu açık yüreklilikle söyleriz.” (2)

Konuyu dağıtmayayım, Prof. Dr. Ergun Özbudun Hocamın Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı ile ilgili sorularıma verdiği yanıtları, görüşlerini de aktarmak istiyorum. Ergun Hoca da Anayasanın 101'inci maddesinin 2'nci fıkrasının, “hiçbir tereddüde yer bırakmayacak derecede açık” olduğunu belirtiyor. Buna göre, “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.”

Ergun Özbudun

Özbudun şöyle devam ediyor: “Anayasamız bunun tek istisnasına 116’ncı maddenin 3’üncü fıkrasında yer vermiştir. Bu hükme göre, 'Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.' Maddenin 1’inci fıkrası ise Meclisin bu kararı üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla verebileceğini ifade etmektedir. Halen bu şart gerçekleşmediğine göre Sayın Erdoğan’ın üçüncü bir defa aday olması kesinlikle mümkün değildir.

Cumhur İttifakı sözcüleri ve azınlıktaki bir kısım hukukçular, 2017 Anayasa değişikliği ile sistemin tümden değiştiğini, bu nedenle iki defadan fazla seçilememe kuralının, bu değişikliğin yürürlüğe girdiği 2018 tarihinden itibaren işlemesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Bu iddiaya katılmak mümkün değildir. 2017 değişikliği radikal bir değişiklik olmakla beraber, yeni bir Anayasa değildir; 1982 Anayasası'nın bazı hükümlerinin değiştirilmesi hakkında bir Anayasa değişikliği kanunudur. Bu kanunla, 101’inci maddenin 2'nci fıkrasında en ufak bir değişiklik yapılmamıştır. Değiştirilmeyen hükümlerin geçerliliklerini aynen koruyacağı çok temel bir hukuk kuralıdır.

Muhalefet partileri, Erdoğan’ın üçüncü defa adaylığının Anayasaya aykırılığı konusunda elbette Yüksek Seçim Kurulu’na itirazda bulunabilirler ve en azından tarihe not düşme anlamında bunu yapmalıdırlar. Nitekim 27 Mart 2023’te İYİ Parti, 28 Mart 2023’te ise DEVA Partisi ve Memleket Partisi, Yüksek Seçim Kurulu’na başvurmuşlardır. Ancak Yüksek Seçim Kurulu aksi yönde karar verdiği takdirde, hukuken buna karşı yapılabilecek bir şey yoktur. Çünkü Anayasamıza göre (m. 79 / f. 2) Yüksek Seçim Kurulu kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.”

Prof. Dr. Mustafa Erdoğan Hocamla da bu konuda mailleştik. Sağ olsun, o da beni kırmadı ve sorularıma cevap verdi. Mustafa Hocam da Anayasa'nın Cumhurbaşkanı'nın “adaylık ve seçimi’’ni düzenleyen 101'inci maddesinin 2'nci fıkrasına göre bir kişinin “en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebi[leceğini]’’ Ancak Anayasa 116'ncı maddenin 3'üncü fıkrasında bu kurala bir istisna getirildiğini vurguluyor. M. Erdoğan’a göre: ‘’Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, [görevdeki] Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.’’

Mustafa Erdoğan

Mustafa Hoca, Anayasa'nın Cumhurbaşkanı'na da “seçimlerin yenilenmesi’’ kararı alma yetkisi verdiğini, “…ama bu durumda Cumhurbaşkanı'nın tekrar aday olabileceği öngörülmüş” olmadığının da altını çizer. Başka bir anlatımla, 116'ncı maddeye göre, seçimlerin yenilenmesine karar verildiği her durumda değil, sadece bu kararın Meclis tarafından alındığı durumunda ikinci dönemindeki cumhurbaşkanı bu makam için yeniden aday olabilir: “Esasen iki defadan fazla cumhurbaşkanı seçilemeyeceği hükme bağlanmış olan bir cumhurbaşkanına kendi iradesiyle seçimleri yenilemek suretiyle yeniden aday olma yetkisi tanımak, makam sahibinin kendi kararıyla kendi görev süresini uzatmasının yolunu açmak anlamına gelirdi. Oysa 2017 Anayasa değişikliğini Meclisten geçiren AKP-MHP çoğunluğunun kendisi bile bu yolu tercih etmemiştir.

Öte yandan, aynı kişinin iki defadan fazla cumhurbaşkanı seçilemeyeceği kuralına Anayasa başka bir istisna da getirmiş değildir. Sonuç olarak, bugünkü durumda seçimlerin yenilenmesi kararı görevdeki Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan tarafından alındığına göre, kendisinin bu makam için üçüncü defa aday olması hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde Anayasa'ya aykırıdır. Bu duruma göre, Yüksek Seçim Kurulu da R. Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığını kabul etmek suretiyle Anayasa'yı açıkça ve kaba bir şekilde ihlâl etmiş bulunmaktadır. (Mamafih, usulüne uygun itiraz veya itirazlar üzerine YSK’nın Erdoğan’ın adaylık talebini Anayasa'ya aykırılık nedeniyle geçersiz sayması teorik bir ihtimal olarak halâ varittir).

Öte yandan, 2017 Anayasa revizyonundan sonra cumhurbaşkanlığı makamının hukukî statüsü değiştiği için, Tayyip Erdoğan’ın bu değişiklikten önceki (2014) seçimi yeni durum açısından bir dönem sayılamayacağı, dolayısıyla cumhurbaşkanlığı için yeniden aday olmasının ‘’üçüncü defa’’ adaylık anlamına gelmeyeceğine ilişkin olarak daha önce AKP çevrelerinde seslendirilen görüşün hukukî dayanaktan büsbütün yoksun olduğunu yeniden izah etmeye gerek duymuyorum. Esasen, Cumhurbaşkanı böyle bir iddiada bulunmak yerine “seçimlerin yenilenmesi’’ yoluna gitmek suretiyle, -eğer var idiyse- bu iddiadan vazgeçmiş bulunmaktadır.

Yarın hem siyasi partilerin itirazlarına biraz daha yakından bakmaya hem de mevzuyu toparlamaya çalışacağım.


(1) Seyhan Avşar “Erdoğan HDP kararının ardından telefona sarıldı İŞTE O KONUŞMA” HalkTV, 30.03.2023 https://halktv.com.tr/siyaset/erdogan-hdp-kararinin-ardindan-telefona-sarildi-iste-o-konusma-727804h 

(2) Sözcü (Haber), “Devlet Bahçeli’den AYM’ye çok sert ‘HDP’ tepkisi” Sözcü, 11.03.2023, https://www.sozcu.com.tr/2023/gundem/devlet-bahceliden-aymye-cok-sert-hdp-tepkisi-7617647/ 


Mete Kaan Kaynar Kimdir?

1972 yılında Ankara’da doğan Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar, Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını aynı bölümde tamamladı. Çalışmalarına bir süre Westminster Üniversitesi, Centre for Study of Democracy’de misafir araştırmacı olarak devam etti. Halen Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Türkiye siyasî hayatı ve kurumlarının yapısı, tarihsel dönüşümü, işlev ve işleyişlerini konu edinen çeşitli makale ve kitapların yazarlık ve editörlüklerini yapmıştır. Bunun yanında muhtelif gazete, dergi ve haber platformlarındaki güncel yazılarına da devam etmektedir. Mete Kaan Kaynar, Ankara Dayanışma Akademisi Kooperatifi (ADA), Bilim, Sanat Eğitim, Araştırma ve Dayanışma Derneği (BİRARADA), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 5 Nolu Şube ve Özgür Üniversite gibi kuruluşların gönüllüsü, Devrim Deniz, Umut Nazım ve Ekin Eylem’in babasıdır.