YAZARLAR

Erdoğan aday olabilir mi IV

Erdoğan'ın adaylığı: Reistolojik aritmetikte “üçüncü iki paradoksu”, Schrödinger'in pisiği ve kronometreyi hüpletmenin epistemolojisi üzerine...

Erdoğan 14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek seçimlerde “yeniden” aday oldu. Çeşitli siyasi partiler Erdoğan’ın adaylığının hukuken mümkün olmadığı gerekçesi ile YSK’ya itirazlarını sundular. Bu itirazlar YSK tarafından karara bağlandılar; YSK Başkanı Ahmet Yener de Erdoğan’a yönelik itirazların Anayasanın 77., 101. ve 116. maddeleri ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu'nun 3, 6, 8 ve 8A maddeleriyle birlikte değerlendirilerek kabul edilmediklerini açıkladı. YSK’nın 2023/321 No'lu Kararı’nın Resmî Gazete’de (31.03.2023, sayı: 32149) yayınlanmasıyla da 14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine iştirak edecek adayların listesi kesinleşmiş oldu.

Erdoğan da, Antep'te afet konutları temel atma törenindeki konuşmasında bu itirazları değerlendirerek şunları söyledi: “Çıkmışlar, 'Erdoğan aday olamaz.' E ne oldu? Yüksek Seçim Kurulu suratlarına vurdu mu? Şimdi ne diyorlar, 'Anayasa Mahkemesi'ne gidiyoruz.' Yolunuz açık olsun. Anayasa Mahkemesi'nin bundan önce ne karar verdiklerinden de haberleri yok. Bunlar ne Anayasa bilir, ne kanun... Bunların demokrasiyle falan yakından uzaktan alakası yok. Bunlar teröristlerle el ele yol yürürler. 14 Mayıs'ta bunları Cudi'ye, Gabar'a, Besler Deresi'ne gömmeye var mıyız? Geçmişte gömdük, yine gömeceğiz.”

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da yaptığı açıklamada Erdoğan’ın adaylığının hukuka uygun olduğunu iddia etti: “Gerek Anayasa hukukunun temel ilkeleri, gerek yorum yöntemleri, gerek yasama belgeleri gerek ise Anayasa Mahkemesi içtihadı uyarınca Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 14 Mayıs 2023'te yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı olması ve cumhurbaşkanı seçilmesinin önünde hiçbir anayasal ya da yasal engel yoktur. Siyasi hesaplarla ya da Anayasaya aykırı yorumlarla Anayasa hükümleri değişmez ve değiştirilemez. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 14 Mayıs 2023'te yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimindeki cumhurbaşkanı adaylığı, Anayasa'nın yeni 101'inci maddesine göre ikinci adaylığıdır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 14 Mayıs 2023 seçimlerinde cumhurbaşkanı adayı olması anayasal hakkıdır. Bu hakkını kullanmasının önünde de hiçbir anayasal ya da kanuni engel yoktur. Ayrıca bu hakkın kullanımı da Anayasa'nın teminatı altındadır.”

REİSTOLOJİK ARİTMETİĞE GİRİŞ: BİR ARTI BİR 'İKİNCİ BİR'; 'İKİNCİ BİR' ARTI BİR 'ÜÇÜNCÜ İKİ' EDER.

Dört gündür Türkiye’nin önde gelen hukukçularının görüşlerini sizlerle paylaşmaya çalışıyorum. Önce Turgut Kazan ve Prof. Dr. Selin Esen Arnwine’ın sorularıma yanıtlarını sizlere aktarmaya çalıştım. Ardından Prof. Dr. Serap Yazıcı-Özbudun ve Doç. Dr. Öykü Didem Aydın hocalarımın görüşlerini paylaştım sizlerle. Dünkü yazımda da Prof. Dr. Ergun Özbudun ve Prof. Dr. Mustafa Erdoğan hocaların konu ile ilgili açıklamalarını aktardım. Tüm hocalarımın açıklamalarından öğrenebildiğim kadarıyla burada sorun Erdoğan’ın adaylığını saymaya nereden başlayacağımız sorunu.

Erdoğan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 28 Ağustos 2014 tarihinde görev süresinin dolması üzerine Cumhurbaşkanı “seçil”mişti. Seçilmişti diyorum çünkü 2007 yılında yapılan Anayasa Referandumu sonrasında kabul edilen 5678 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile artık cumhurbaşkanlarının TBMM tarafından değil halk tarafından seçilmesi karara bağlanmıştı. Böylece Gül, TBMM’ce seçilen son, Erdoğan da halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı olmuşlardı. Erdoğan CHP-MHP ittifakının ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ve HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş’a karşı yarışmış; oyların yüzde 51,79’unu alarak ilk turda 12. Cumhurbaşkanı seçilmişti.

5678 sayılı kanunun getirdiği değişikliklerin bir diğeri de cumhurbaşkanlarının görev süresi ile ilgiliydi. Kanun ile yapılan Anayasa değişikliği ile 7 yıl olan görev süresi 5 yıla indirilmişti. Erdoğan’ın görev süresi de 2018 yılında doluyordu. İşte 2017 Anayasa Değişikliği Referandumu, nam-ı diğer Mühürsüz Referandum da bu tarihte gündeme geldi.

Erdoğan’ın görev süresinin dolmasına ramak kala yapılan 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla getirilen Anayasa değişikliği ile parlamenter sistem kaldırılarak yerine başkanlık sistemine benzer bir sistem -Reistokrasi- getirildi. Bu sistem bir başkanlık sisteminin gerektirdiği kurallara en başta da yasama ve yürütme arasındaki kesin ayrıma dayanmadığı gibi, yasama ve yürütme seçimlerinin aynı gün yapılmasını da hükme bağlıyordu.

Erdoğan’ın ikinci cumhurbaşkanlığı adaylığı da işte bu sözde “yeni” iklimde gündeme geldi. Erdoğan bu kez CHP’nin adayı Muharrem İnce’ye (yüzde 30,64); HDP adayı Selahattin Demirtaş’a (yüzde 8,40), İyi Parti adayı Meral Akşener’e (yüzde 7,29) ve Saadet Partisi adayı Temel Karamollaoğlu’na (yüzde 0,89) ve 100 bin imzayı bulabilmesi için CHP’lilerin de yardım ettikleri Vatan Partisi adayı Doğu Perinçek’e (yüzde 0,19) karşı yarıştı ve oyların yüzde 52,59’unu alarak ikinci kez cumhurbaşkanı seçildi.

İşte bugünkü tartışma da buradan kaynaklanıyor. Erdoğan’ın bu ikinci adaylığı, ikinci adaylığı mı, ikinci defa olan ilk adaylığı mı? Erdoğan taraftarları diyor ki 2017 Anayasa değişikliği ile bir “sistem değişikliği”ne gidildi. O yüzden -Erdoğan’ın tabiriyle- kronometre sıfırlandı. Yani ikinci adaylık ikinci değil, birinci adaylık. Yani Erdoğan 2014’te birinci kere aday oldu, 2018’de de birinci kere aday oldu. Tuhaf değil mi?

Tuhaf, tuhaf olmasına ama şöyle özetleyeyim YSK’nın kararını: Erdoğan 2014’te ilk defa “birinci kere”, 2018’de ikinci defa “birinci kere” aday oldu. Onun 2023’teki adaylığı ikinci defa “birinci adaylığından sonra gelen “ikinci kere” adaylığı.

Demedi demeyin, yine kazanırsa bir yıla kalmaz Erdoğan’ın bu kez üçüncü defa birinci adaylığını konuşuyor olacağız. Aklıma Barış Manço’nun meşhur Adam Olacak Çocuk yarışmaları geldi. Rahmetlinin o meşhur yarışmalarında bütün çocuklar 10 puan alır hepsi birden şampiyon olurlardı; güler geçerdik elbette.

İşte görüşlerini aldığım hocaların ve Erdoğan’ın adaylığına karşı çıkan siyasi partilerin tamamı da buna itiraz etmekteler. Çünkü 2017’de olan şey bir anayasa değişikliği referandumudur; ortada yeniden yazılan bir anayasa yoktur; aday olunan makam aynı makamdır, sadece görev ve yetkilerinde bir değişikliğe gidilmiştir; bir rejim değişikliğinden de bahsedilemez.

Özetin özeti; Erdoğan’ın yeniden adaylığı ile ilgili olarak muhalifler basitçe “Bir ilktir, birden sonra iki, ikiden sonra da üç gelir.” diyorlar. Ama Erdoğan “Bir birdir; iki, birden sonra gelen yeni-birdir; üç ise yeni-bir’den sonra gelen ikidir” diyor. Vallahi bu sorunu Cahit Arf bile çö-ze-mez!

DEVA PARTİSİ’NİN YSK’YA İTİRAZI

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Seçim İşleri Başkanı Avukat İdris Şahin de bu matematik problemini, bu Reistolojik Aritmetik Problemi’ni çözebilmek için YSK’ya başvurur. Partinin YSK’ya gönderdiği bu dilekçeyi DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Sayın Mustafa Yeneroğlu gönderdi bana; kendisine müteşekkirim. Şahin’in dilekçesine dönelim; Şahin de dilekçesinde haklı olarak Erdoğan’ın 2014’de birinci defa 2018’de ikinci defa seçildiğinin bir daha seçilme hakkının olmadığının altını çizer dilekçesinde. DEVA Partisi 10 maddede toplamış itiraz gerekçelerini:

1- Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1O Ağustos 2014 tarihli seçimle bir, 24 Haziran 2018 tarihli seçimle de ikinci kez cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.

2- Anayasa'nın 101/2. maddesine göre, " ...Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir." Bu maddeden açıkça anlaşılacağı üzere, iki defa cumhurbaşkanlığı yapmış bir kimsenin üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilmesi mümkün olmadığından, bu göreve ilişkin adaylığı da geçersizdir.

İki Dönem Kuralının Tek İstisnası Olan Seçimlerin Meclis Tarafından Yenilenmesi Kuralı Gerçekleşmemiştir

3- Anayasa'nın bir kimsenin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebileceğine ilişkin kesin kuralının tek istisnası Anayasa'nın 116/3. maddesinde düzenlenen "Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir." hükmüdür. Bu madde kapsamı dışında bir kimsenin üçüncü kez Cumhurbaşkanı olması mümkün değildir.

4- Bilindiği üzere, 10 Mart 2023 Tarih ve 32128 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2023/121 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile seçimlerin yenilenmesine karar verilmiştir.

5- Seçimlerin yenilenmesine ilişkin söz konusu karar TBMM tarafından değil de Cumhurbaşkanı tarafından alındığından Anayasa'nın 116. maddesi kapsamında 14 Mayıs 2023 seçimlerinde Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden aday olması mümkün değildir.

2017 Anayasa Değişikliğinin Sayın Erdoğan'ın Görev Süresine Bir Etkisi Bulunmamaktadır

6- Bir kimsenin en fazla iki defa cumhurbaşkanı olabileceğine ilişkin düzenleme, ilk defa 31 Mayıs 2007 tarihli Anayasa Değişikliği ile kabul edilmiştir. 16 Nisan 2017 tarihli Anayasa Değişikliği ile de bu hüküm herhangi bir değişiklik yapılmadan korunmuştur. Buna göre, bir kimsenin üçüncü kez cumhurbaşkanı olmasına engel teşkil eden söz konusu hüküm 2007 yılından bu yana kesintisiz olarak Anayasa'da yer almaktadır.

7- Bu kapsamda; 2017 Değişikliği ile de korunan dönem ve görev süresine ilişkin kuralların, bir "değişiklik" niteliği taşımadığı açıktır. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören kural gibi, iki dönem adaylığını öngören kural da 2017 Anayasa değişikliklerinin getirdiği bir yenilik değil, değişiklik sonrasında da korunması öngörülen eski hükümlerden birisidir. Dolayısıyla, 2017 Anayasa değişikliğinin Sayın Erdoğan'ın yeniden aday olmasına bir etkisi söz konusu değildir.

Anayasa'da Sayın Erdoğan'ın Yeniden Aday Olmasına İlişkin Geçici Bir Madde De Yoktur

8- 2017 Anayasa Değişikliğinde, mevcut cumhurbaşkanının statüsüne ilişkin özel bir düzenleme yapılmamış, bu konuda istisnai bir statü de öngörülmemiştir. Buna ilişkin bir geçiş hükmünün Anayasa'da yer almaması, Sayın Erdoğan'ın adaylığı bakımından özel bir durum sağlamadığından Sayın Erdoğan'ın yeniden adaylığının kabul edilmesi Anayasa'nın açıkça ihlali anlamına gelmektedir.

Tüm Bu Gerekçelere Rağmen Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Adaylığının Kabul Edilmesi Anayasa'nın Yok Sayılmasıdır

9- Anayasanın 11. maddesine göre, "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır." Buna göre, Devletin tüm organları ile kurum ve kuruluşları Anayasa ile bağlıdır.

10- Yukarıda belirtilen gerekçelerle, TBMM tarafından erken seçim kararı alınmadığı sürece Sayın Erdoğan'ın yeniden adaylığı Anayasa'ya aykırı olup, bu açık hükümlere rağmen adaylığın kabul edilmesi Anayasa'nın yok sayılması anlamına gelecektir.

MEMLEKET PARTİSİ’NİN YSK’YA İTİRAZI

Memleket Partisi de Erdoğan’ın adaylığı ile ilgili olarak YSK’ya itiraz dilekçesi sunan partilerden bir diğeri. Parti Genel Sekreteri Halil İlker Çelik’in imzasıyla gönderilen dilekçede şu ifadelere yer verilir:

Cumhurbaşkanı’nın 10 Mart 2023 tarih ve 2023’12 sayılı kararı ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 116’ncı maddesi uyarınca TBMM Genel Seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin yenilenmesine karar verilmiştir.

Bilindiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 101’nci maddesinin 2’nci fıkrasında “Cumhurbaşkanlığının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” denilmektedir. Ayrıca, Anayasa’nın 116’ncı maddesinin 3’ncü fıkrasında “Cumhurbaşkanı’nın ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir” hükümleri havidir.

Bu nedenle kamuoyunca malum olduğu üzere Cumhur İttifakı’nın 14 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı adayı olduğunu beyan etmiş ve adaylığı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2014 ve 2018 yıllarında iki kez Cumhurbaşkanı seçildiğinden, yanı sıra seçimlerin yenilenmesi kararının Meclis tarafından değil, Cumhurbaşkanı kararı ile olması nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 101’nci ve 116’ncı maddeleri gereğince yeniden aday olamayacağından bu adaylığa itiraz ediyoruz. Gereğini saygılarımla arz ve talep ederim.

HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ’NİN YSK’YA İTİRAZI

Erdoğan’ın adaylığına itiraz eden partilerden bir diğeri de Halkın Kurtuluş Partisi’ydi. Ama parti Erdoğan’ın “üçüncü” defa adaylığına değil, bizzat adaylığına karşı. Parti yetkilisi, Avukat, Sayın Ayça Okur Hanımefendinin benimle paylaştığı belgelerden bazılarını sizinle paylaşmak istiyorum.

HKP, 17.03.2023 tarih, 120055 sayılı başvurusunda “ ‘Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı ilan edilen Recep Tayyip Erdoğan’ın; Anayasa’nın 101 ve 6271 Sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 6. maddelerinde öngörülen “yükseköğrenim yapmış olma” koşulunu taşımadığından, dolayısıyla ‘Seçilme Yeterliği’ne sahip bulunmadığından bahisle; 1. Cumhurbaşkanlığı adaylığı başvurusunun kabul edilmemesine karar verilmesini talep etmiş”, [başvurularının] ekinde Recep Tayyip Erdoğan’ın diplomasına ilişkin olarak kamuoyuna yansıyan birbirinden farklı diploma suretleri[ni]…Başkanlığa… sunmuş[lardır.]”

HKP daha önce de (17-22 Mart) YSK’ya bu konuda itirazlarda bulunmuş 23 Mart tarihli itiraz dilekçelerinde de “Anayasanın 101’inci maddesinde öngörülen ‘yükseköğretim diploması’ olmayan T. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığına” itiraz etmiş, 14 Mayıs 2023 tarihinde birlikte yapılacağı kararlaştırılan Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde; “Cumhur İttifakı”nın Cumhurbaşkanı adayı olarak adaylık başvurusunu yapan Recep Tayyip Erdoğan’ın; Anayasa’nın 101 ve 6271 Sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 6. maddelerinde öngörülen ‘yükseköğrenim yapmış olma’ koşulunu taşımadığından, dolayısıyla ‘Seçilme Yeterliği’ne sahip bulunmadığından Cumhurbaşkanlığı adaylığı başvurusunun reddedilmesine karar verilmesini talep” etmiştir.

AYM’nin HKP’nin itirazlarını kabul etmemesi üzerine Parti yetkilileri Anayasa Mahkemesi Üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulunarak : Ahmet Yener (YSK Başkanı) Orhan Usta (YSK Üyesi) Talip Bakır (YSK Üyesi) Dr. Serdar Mutta (YSK Üyesi) Mahmut Akgün (YSK Üyesi) ve Feyzi Eroğlu (YSK Üyesi) haklarında “Anayasanın.101 ile 6271 Sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Yasasının 6. maddelerini ihlal yoluyla Görevi Kötüye Kullanmak, Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi suçlarını işleyen şüpheliler hakkında; TCK m. 257 ve 279/1. maddeleri uyarınca Genel Hükümlere göre soruşturma yürütülmesine” dair bir başvuruda bulunmuşlardır.

TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ’NİN YSK’YA İTİRAZI

TİP de 28 Mart’ta YSK’ya itiraz başvurusunu yapan partiler arasında yer alıyor. Genel Başkan Erkan Baş’ın imzasını taşıyan itiraz dilekçesinde YSK’nın kararının “Anayasa’daki açık hükümlerin görmezden gelinerek verildiği” belirtilerek, “Yeni hükümet sistemine geçildiği gerekçesine dayanılarak verildiği… düşün[ülen bu] kararın; yurttaşın geleceğini, ülkenin demokrasisini ve hukukunu hiçe sayılarak, sadece ve sadece tek bir kişi ve çıkarları için bu kişinin çevresinde kümelenmiş olan bir grup insanın istikbalini korumaya hizmet ettiği” vurgulanır ve “Anayasa hilafına ver[ilmiş olan bu] karar[ın], yetkililerin hukukun üstünlüğü ve hukuk devletine göre değil, üstünlerin hukukuna göre karar verdiğine dair yurttaş kanaatini bir kez daha perçinlemiş” olduğunun altı çizilir.

İtiraz dilekçesinde TİP, ayrıca “Anayasa’nın ve kanunun emredici hükümleri kapsamında; bir kişinin -parlamenter yahut mevcut hükümet sistemi ayırt edilmeksizin- sadece iki defa cumhurbaşkanı seçilebileceği, bunun tek istisnasının Cumhurbaşkanı’nın ikinci döneminde seçimlerin Meclis tarafından yenilenmesine karar verilmesi halinde bir kişinin üçüncü kez adaylığının mevzubahis olabileceği[nin]” belirtildiğinin altını çizer ve “Ne Anayasa da ne de Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nda mevcut 12. Cumhurbaşkanı Erdoğan için başkaca bir istisna ya da geçiş hükmü öngörülmediğinden” YSK’nın bu kararının hukuka aykırı olduğu vurgulanır.

TİP ayrıca şu değerlendirmeyi de itiraz başvurusuna ekler: “Kamuoyunda yer alan azınlık kesim ve kurulunuzun görüşünde yer alan hukukilikten uzak yorum; 2017 yılında yeni bir sisteme geçildiği ve yürütme erkini tek başına ele alan yeni tanımlanan Cumhurbaşkanı’nın göreve başladığı gerekçelerine dayanılarak Recep Tayyip ERDOĞAN’ın 2018 yılında başlayan -gerçekte ikinci dönem olan- yeni sistemdeki ilk Cumhurbaşkanlığı dönemi olduğundan, 14 Mayıs 2023 tarihinde Recep Tayyip ERDOĞAN’ın üçüncü dönem Cumhurbaşkanı adayı olabileceği tezine dayanmaktadır. İçinin tamamen boş olduğunu düşündüğümüz tezin geçerliliğini tartışarak bir düşünce ürünü ortaya koymak Anayasa hukukçularının görevi olsa da, tartışmanın ve düşünce üretmenin dahi suç olarak lanse edildiği ülkemizdeki karşıt görüşlü ve azınlık dışında yer alan çoğunluk hukukçular ise; bu yorumun Anayasa’nın sistemsel bütünlüğüyle bağdaşmadığını, mevcut Anayasa’daki Cumhurbaşkanı ifadesinden sadece yeni sistemin Cumhurbaşkanı’nın anlaşılması halinde Anayasadaki hükümlerin önceki Cumhurbaşkanlarına uygulanamayacağını ifade etmektedir. Örneğin; Anayasa’daki Cumhurbaşkanı ifadesinden sadece yeni sistemde Cumhurbaşkanlığı yapmış kişileri esas alacak olursak, 148.maddedeki Anayasa Mahkemesi’nin eski Cumhurbaşkanlarının Yüce Divan sıfatıyla yargılayamayacağı, yine 105.maddede düzenlenen Cumhurbaşkanı’nın cezai sorumluluğuna ilişkin hükümleri parlamenter hükümet sistemi döneminde Cumhurbaşkanlığı yapan kişiler için uygulanamayacağı sonucuna ulaşılacaktır ki bu hukuksuz yorumun dahi ne denli sorunlara yol açabileceğini de açıkça göstermektedir.”

İyi Parti de Erdoğan’ın adaylığına itiraz etti. Başvurularının reddedilmesinden sonra basına açıklama yapan İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, "Bugün anayasanın açık kuralına rağmen hukukun en temel kaideleri hiçe sayılarak, anayasayı kendilerinin ve daha doğrusu bir kişinin görüş, istek ve inançları, hatta ideolojileri doğrultusunda yorumlamaya çalıştıkları görülmüştür" dedi.

NE KIRLARDA DİRENEN ÇİÇEKLER NE KENTLERDE DEVLEŞEN ÖFKELER HENÜZ ELVEDA DEMEDİLER

TİP, DEVA, Memleket, İYİ ve Halkın Kurtuluş partilerinin YSK itirazlarının kabul edilmemesi akabinde Genç Parti, sadece Erdoğan’ın adaylığını değil, YSK’nın bu (itirazları reddetme) kararını da Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.

Tele1’de yayınlanan habere göre, Cem Uzan ve Hakan Uzan’ın da avukatlığını yapmakta olan Metin Altmışkara’nın Genç Parti adına yaptığı başvurusunda “Recep Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığının kabul edilmesi hem aday olan Recep Tayyip Erdoğan için Anayasa suçudur, hem de Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığını kabul eden ve mahkeme statüsünde olan hakimlerin kabul kararı Anayasa ihlal suçudur.” ifadeleri yer aldı. Yapılan itiraza gerekçe olarak Anayasa’nın Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili 101., 116., maddeleri ve Anayasa’nın seçimlerle ilgili 79. ve 11. maddeleri gösterildi.

Metin Altmışkara Euronews’e yaptığı açıklamada “Tam hukuksuzluk hali sebebi ile Anayasa Mahkemesine müracaat” ettiklerini; “Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 309. maddesi gereği hem Cumhurbaşkanı Erdoğan[’ın] hem de YSK üyeleri[nin] ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırı[lacaklarını]” söyler: “TCK Madde 309’da ‘Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.’ hükmü yer alıyor.

Anayasa’nın 101. maddesi ‘Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir’ derken Anayasa’nın 116. maddesi ikinci dönemindeki bir Cumhurbaşkanı’nın erken seçim kararı meclis tarafından alındığında tekrar aday olabileceğinin mümkün olduğunu söylüyor. 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler kararı ise 10 Mart 2023 tarihinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından alındı. Anayasa’nın 79. maddesi ‘Yüksek Seçim Kurulu’nun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.’ diyor.” Avukat Metin Altmışkara’nın Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda ise “…aynı maddede geçen ‘Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçimi tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur.’ ifadeleri sebebi ile YSK’nın ‘anayasal bir kurul olduğu açıkça kabul edilmiştir.’ İfadeleri” yer alıyor.

Anayasa Mahkemesi ne karar verecek? Yine Cum-Baba’yı ve yine onun -bu aralar neredeyse her hafta hatırlamak zorunda kaldığımız- sözünü analım: Siyasette gerçekten de “bir gün” çok uzun olabiliyormuş!

Adnan Yücel’in dediği gibi, “yeryüzü aşkın yüzü” olunca dek…


Mete Kaan Kaynar Kimdir?

1972 yılında Ankara’da doğan Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar, Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını aynı bölümde tamamladı. Çalışmalarına bir süre Westminster Üniversitesi, Centre for Study of Democracy’de misafir araştırmacı olarak devam etti. Halen Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Türkiye siyasî hayatı ve kurumlarının yapısı, tarihsel dönüşümü, işlev ve işleyişlerini konu edinen çeşitli makale ve kitapların yazarlık ve editörlüklerini yapmıştır. Bunun yanında muhtelif gazete, dergi ve haber platformlarındaki güncel yazılarına da devam etmektedir. Mete Kaan Kaynar, Ankara Dayanışma Akademisi Kooperatifi (ADA), Bilim, Sanat Eğitim, Araştırma ve Dayanışma Derneği (BİRARADA), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 5 Nolu Şube ve Özgür Üniversite gibi kuruluşların gönüllüsü, Devrim Deniz, Umut Nazım ve Ekin Eylem’in babasıdır.