Erdoğan, Atina'da muhalifleri ikna edemedi: 'Kıbrıs sorunu çıkmazda'
Yunanistan'daki YD hükümeti, Erdoğan'ın Atina ziyaretini olumlu değerlendirse de uzmanlar, ilişkilerdeki köklü sorunların gelecek dönemde çözümsüz kalacağı görüşünde.
LEFKOŞA - Komşu Yunanistan'da iktidardaki muhafazakâr Yeni Demokrasi (YD) çevreleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Atina gezisini Türk-Yunan ilişkilerinde son yıllarda yaşanan en olumlu gelişme olarak lanse etmeye çalışsa da ikili ilişkilerdeki derin sorunlar diyalog ve çözüm arayışlarını gölgelemeye devam ediyor.
Erdoğan'ın 7 Aralık'ta Atina'ya yaptığı ziyaret ne YD içindeki milliyetçi kesimleri ne de muhalefet partilerini tatmin edebildi. Muhalefetin hedef tahtasında dün Erdoğan'ı Atina'da ağırlayan Başbakan Kiryakos Miçotakis var.
Dün akşam Erdoğan'ın ziyareti ile ilgili Gazete Duvar'a bilgi veren kaynaklar ise Türk-Yunan ilişkilerindeki köklü sorunların önümüzdeki dönemde de çözümsüz kalacağı görüşünü paylaştı. Bu sorunların başında ise Kıbrıs meselesi geliyor.
'KÖKLÜ SORUNLARA DEĞİNİLMEDİ'
Erdoğan'ın beraberindeki heyetle yaptığı kısa Atina ziyaretini değerlendiren kaynaklar, ikili temaslar sonrasında kamuoyu önünde yapılan açıklamalarda Türk-Yunan ilişkilerindeki temel sorunlara değinilmediği görüşünü öne çıkardı.
YD'ye yakın duran, isminin açıklanmasını istemeyen akademi kökenli bir kaynak, "Son 40 yılda iki tarafın sıkça başvurmuş olduğu 'sorunları çözmesek bile diyalog ekonomi ve turizm için iyi ve gerekli' taktiğinin tekrardan servis edilişine tanıklık ediyoruz" dedi.
Bir diğer kaynak ise Kıbrıs meselesinde taraflar arasında derin bir uçurumun var olduğuna dikkat çekti. Kaynak, "Türkiye'nin müdahaleleri sonrasında bir çeşit darbe sonucunda Kıbrıslı Türklerin lideri olan isim, sabah akşam Kıbrıs'ta atmosferi germek için elinden geleni yapıyor. Uluslararası zeminde hiçbir şekilde kabul görmeyen iki devletli çözüm Türklerin sloganına dönüştü. Böylesi bir ortamda diyalogdan bahsediyoruz" görüşünü paylaştı.
'ERDOĞAN'I NEDEN AĞIRLADIK?'
Erdoğan'ın ziyareti ile ilgili kayda değer başka bir yorum da Atina'da muhafazakâr kesimlere seslenen Estia gazetesinin bir köşe yazısında kamuoyuyla paylaşıldı.
YD'ye yakın duran Manolis Kottakis imzalı yazıda, "Erdoğan dün 'Kathimerini' gazetesine verdiği mülakatta 'Siz bizi tehdit etmezseniz biz de sizi tehdit etmeyeceğiz' dedi. Tercümesi: Karasularınızı 12 mile çıkarmayın, adaları derhal askersizleştirin. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir 'Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Deklarasyonu' imzalanmasını arzu ettiğini ifade ederek, komşular olarak 'Karşılıklı olarak birbirimizin haklarına ve hayati çıkarlarına saygı göstermeliyiz' dedi. Başka bir deyişle, Simitis ve Demirel arasındaki utanç verici Madrid anlaşmasının güncellenmesi çağrısında bulundu" denildi.
Aynı yazıda şu görüşlere de yer verildi: "Cumhurbaşkanı Erdoğan tüm anlaşmazlıkların uluslararası yargıya havale edilmesi çağrısında bulunarak 'kıta sahanlığı dışında çözülmesi gereken birbiriyle bağlantılı pek çok mesele olduğunu' ve bunların 'bir bütün olarak ele alınması gerektiğini' sözlerine ekledi. Aslında, Simitis hükümeti tarafından imzalanan ve 'sınır anlaşmazlıklarını ve ilgili konuları' tanıyan kabul edilemez Helsinki belgesini hatırlattı.
Erdoğan dün Trakya'da 'Türk azınlığın devam eden sorunları' konusunu yeniden gündeme getirdi ve ilk kez Ayasofya isminin yanına Türkçe bir kelime koydu: 'Ayasofya Kebir'. Bir Yunan gazetesine verdiği demeçte Ekümenik Patrikhane'yi 'Fener Patrikhanesi' olarak tanımladı ve Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılmayacağı konusunda neredeyse kesin konuştu! Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik diyaloğa dâhil etmek için adanın güneyindeki MEB'de bulunanlar da dâhil Kıbrıs'ın maden zenginliğinin paralarının dağıtılmasını talep etti. Bundan sonra geriye sadece şunu sormak kalıyor: Türkiye'nin ABD, Almanya ve İsrail'de imaj sorunu yaşadığı ve buradaki varlığının müttefiklerimizi bir şekilde rahatsız ettiği bir dönemde onu neden davet ettik?"
ANA MUHALEFETTEN ELEŞTİRİ: 'BUNLARIN HİÇBİRİNE SAYGI GÖSTERİLMEZ'
Ana muhalefet partisi SYRIZA'nın yayın organı Avgi de bugün yayımlanan başyazısında Erdoğan'ın ziyaretini merceği altına aldı.
Köşe yazısında, "Erdoğan bir kez daha öngörülemez karakterini teyit etti. Lozan Antlaşması hükümlerine atıfta bulunarak Trakya'daki Müslüman azınlığa değindi. Tutarlı bir şekilde revizyonist olan Erdoğan 'Batı Trakya'daki Türk azınlığın durumuna ilişkin uluslararası hukukun gerektirdiği iyileştirme' beklentilerini dile getirdi. Aynı şekilde Kıbrıs sorununa kalıcı ve yaşayabilir bir çözüm bulunmasını 'adadaki gerçeklerle' ilişkilendirerek bunun 'tüm bölgenin yararına olacağını' beyan etti" denildi.
Yazının devamında şu ifadelere yer verildi:
"Bu referansların hiçbirine saygı gösterilemez. Atina Deklarasyonu'nun imzalanması, Erdoğan'ın Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerini iyileştirme ve Batı ile yeniden yakınlaşma yönünde ilerleme isteğini göstermektedir. Ayrıca Türkiye Cumhurbaşkanı, geniş bölgede değişen jeopolitik dengeleri anladığını gösteriyor. Bunları kendi bakış açısından, emperyal geçmişini unutmak istemeyen bir gücün bakış açısından ele alıyor."
KKE'DEN 'TEHLİKELİ KONJONKTÜR' UYARISI
Yunanistan Komünist Partisi (KKE) geçtiğimiz saatlerde Erdoğan'ın ziyareti ile ilgili bir açıklamayı kamuoyu ile paylaştı. Açıklamada, şöyle denildi:
"Hükümetin 'sakin sular' konusunda bir rehavet ortamı yaratma çabalarına rağmen, gerçek şu ki Türk-Yunan ilişkilerinin sözde 'yeniden başlatılması', NATO'nun Ege ve Doğu Akdeniz'de sancılı yerleşim planlarının oluşturduğu çok tehlikeli bir bağlamda gerçekleşmektedir. Bu bakımdan halkın endişeli ve uyanık olması gerekiyor. Uygulamada, ABD, NATO ve AB'nin müdahalesiyle, NATO'nun güneydoğu kanadını güçlendirmeyi ve Ege ve Doğu Akdeniz'de enerji ve diğer grupların yararına ortak sömürü-yönetimi amaçlayan sözde 'Yol Haritasının' lansmanı için 'pazarlık' hızlandırılmaya çalışılmaktadır. Ancak sancılı bir uzlaşma ve Türk devletinin teşvik ettiği 'kazan-kazan' paylaşımı bağlamında ülkenin egemenliği ve egemenlik hakları için ciddi riskler taşımaktadır."
KKE'nin bakış açısına göre, mevcut hükümetin yanı sıra YD, SYRIZA ve PASOK'un önceki hükümetlerinin sorumluluğu altında desteklenen Avrupa-Atlantik emperyalist planlarına dâhil olma politikası, Yunan burjuvazisinin çıkarlarına hizmet ederken ülkenin ve halkın egemenlik haklarını büyük maceralarla tehlikeye atıyor.
Buna göre, "Yunanistan ve Türkiye halkları arasındaki barış, işbirliği, dostluk ve dayanışma bu tür 'kurt dostlukları' ile değil, burjuva sınıfların ve NATO'nun bölgedeki planlarına karşı ortak eylem ve mücadele ile sağlanacak."