Erdoğan-Biden görüşmesi: 'Ayar' mı verildi, 'bela'dan mı kaçıldı?
ABD Başkanı Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görüşmesine dair bugün medyada yapılan değerlendirmelerde, görüşmenin neden şimdi yapıldığı ve ne anlam taşıdığı yorumlandı.
DUVAR - Roma'daki G-20 zirvesinde gerçekleşen Erdoğan-Biden görüşmesi köşe yazılarına da yansıdı. Fehmi Koru, Murat Yetkin, Yusuf Karadaş, Oray Eğin görüşmenin ne anlama geldiğine dair değerlendirmeler yaptı. İktidara yakın yazarların değerlendirmelerinde ise "ABD'nin artık vaz geçilmez olmadığı" vurgusu öne çıktı.
FEHMİ KORU: BEN RAHATLAMAKTAN YANAYIM
Açıklamadan, Biden’in Türkiye’yi ‘stratejik ortak’ olarak değerlendirmediği, sadece ‘NATO müttefiği’ veya ‘savunma ortağı’ olarak önemli gördüğü anlaşılıyor…
Mutlaka iklim değişikliği, ülkeler arası ilişkilerin geliştirilmesi, ticaret hacminin artırılması gibi konular da -muhtemelen Türkiye tarafından gündeme taşınarak- görüşülmüştür. Ancak Amerikan tarafı, açıklamasında, -muhtemelen kendileri tarafından gündeme taşındığı için- Libya, Suriye, Doğu Akdeniz, S-400, demokratik kurumlar, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularını öne çıkarmayı uygun görmüş…
Görüşmeyle ilgili iki tarafın açıklamalarının akla düşürdüğü bazı sorular var:
F-35 uçaklarının teslimi konusu görüşülmemiş mi?
Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü konuları acaba hangi bağlamda görüşülmüş?
İkili ilişkileri güçlendirmek için kurulması düşünülen ‘ortak mekanizma’ ile kastedilen nedir, nasıl çalışacak?
S-400 konusu görüşüldüğüne göre, Biden’e bir S-400 daha satın almanın düşünüldüğü de aktarılmış mıdır?
Libya’da ABD’nin seçimler-sonrası beklentisi ile Türkiye’nin şimdiye kadar izlediği çizgi arasındaki fark görüşmede giderildi mi?
Suriye’de PKK ile ilişkisi bulunan PYD/YPG’ye verdiği destekten ABD bundan böyle vazgeçecek mi?
Bu soruların cevapları iki tarafın açıklamalarından anlaşılamıyor.
İki başkan önümüzdeki günlerde Glaskow’da yapılacak iklim zirvesine de katılacaklar. Bu soruların cevabını o buluşmaya kadar veya o zirve sonrasında herhalde öğreniriz.
Ya da Osman Kavala ile ilgili davanın 26 Kasım’da yapılacak ilk duruşmasında alınacak karara bakarak…
Son soru şu: Bu gelişmeden sonra rahatlayalım mı, endişelenelim mi?
Ben rahatlamaktan yanayım. (fehmikoru.com)
YUSUF KARADAŞ: 'AYAR VERME' GÖRÜŞMESİ
ABD ve AB büyükelçilerinin Osman Kavala’nın serbest bırakılması açıklamasından sonra yaşanan krizin ardından Biden’ın ‘insan hakları’ konusunu Erdoğan’la yaptığı görüşmede de gündeme getirmesi, ABD yönetiminin Erdoğan iktidarı üzerindeki baskıyı sürdürmek için bu konuyu gündemde tutmaya devam edeceğine işaret ediyor.
Erdoğan iktidarı cephesinden yapılan “Bu görüşmenin çok olumlu bir havada gerçekleştiği” açıklamasını da aslında zor bir dönemden geçen Erdoğan’ın ABD ve Biden’dan kabul görmeye duyduğu ihtiyacın bir dışa vurumu olarak okumak gerekiyor.
Bu arada bu görüşmenin Rusya tarafından da yakından takip edildiğini ve geçtiğimiz günlerde Ukrayna’nın Donbass bölgesinde Türkiye’den satın aldığı SİHA’ları kullanması sonrasında “Kiev rejimini silahlandıranları düşünmeye davet ediyoruz” açıklamasını yapan Rusya’nın Suriye’de hem HTŞ ve hem de Türkiye destekli ÖSO unsurlarına karşı hava operasyonlarını arttırdığını da not etmek gerekiyor. Dolayısıyla ABD’nin beklentileri doğrultusunda atılacak adımların Rusya ile gerilimi tetiklemesi ve Erdoğan iktidarının bölgedeki hareket alanını daraltması da kaçınılmaz görünüyor.
Sonuç olarak, bu görüşmeden önce Beyaz Saray kaynaklarına dayandırılan haberler, Biden’ın bu görüşmede Erdoğan’a “aceleyle yapılan davranışların iki ülke ilişkilerine fayda vermediği” mesajını verip ABD’nin beklentilerini hatırlatacağı belirtiyordu. Öyle de oldu. Bu nedenle bu görüşmeyi iki ülke yönetimleri arasındaki sorunları çözmekten çok, Biden yönetiminin bu sorunların kendi politik çıkarları temelinde çözümü yönünde Erdoğan iktidarına ‘ayar verdiği’ bir görüşme olarak nitelemek daha gerçekçi görünüyor. (Evrensel)
MURAT YETKİN: ERDOĞAN ACABA PUTİN'E FAZLA MI GÜVENİYOR?
Eğer Biden, Türkiye’nin NATO işlevini de güçlendirecek olmasını öne çıkarıp F-16 satış iznini çıkarırsa bu bir tek şeyi gösterecek. O da ABD ve Batı Avrupa yönetimlerinin Türkiye’nin Rusya’ya (ve artık Rusya-Çin eksenine) daha fazla yakınlaşmasından duydukları endişeyi. Kendi parlamentolarındaki Erdoğan karşıtı baskıyı yumuşatmak için insan hakları eleştirilerine devam edeceklerini, ama başta Erdoğan var diye Türkiye’yi kaybetmek istemeyeceklerini gösterecektir.
Erdoğan da zaten bu kozu oynuyor. Biden’la görüşmesi ardından Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile de 50 dakika görüşmesi dikkatlerden kaçmamalı. Bu görüşmede Fransa’nın yeni bir Libya konferansı önerisini reddettiğini söyledi. Öte yandan Fransa’nın Almanya ve Dünya Bankasıyla birlikte Türkiye’ye Paris İklim Sözleşmesi çerçevesinde Erdoğan’ın Yeşil Kalkınma Eylem Planı için kredi açacağı haberleri var. Erdoğan, İtalyan Başbakanı Mario Draghi ile S-400 yerine ikame edilebilecek NATO muadili SAMP/T füzelerinin ortak üretimi konusunda mesafe aldıklarını söyledi. Oysa SAMP/T füzeleri Fransa-İtalya ortak yapımı. Ve Türkiye-Fransa-İtalya arasında ortak tasarım ve üretimi için ön çalışmaları dahi tamamlanmış durumda, siyasi karar bekliyor.
Çavuşoğlu’nun Roma’daki en önemli görüşmelerden birini de Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile yaptığını da unutmamak lazım. Rusya, Türkiye’nin Ukrayna’ya sattığı TB-2’nin Ukrayna topraklarındaki Rusya yanlısı ayrılıkçılara karşı kullanılmasından rahatsız. Çavuşoğlu da “Biz satış yapıyoruz, kullanana söyleyin” gibilerinden Türkiye’nin yıllardır duyduğu cümleye benzer bir ifade kullanmış. Rusya ile Suriye’de de sorunlar büyüyor.
Dolayısıyla Erdoğan’ın Biden’la görüşmesindeki belki en önemli -gizli- kozu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile “ikili” ve yakın bağlantısı ama acaba fazla mı güveniyor? (yetkinreport)