YAZARLAR

Erdoğan, Diyarbakır'da 'bir tık daha' ileri adım atmalıydı

Erdoğan Diyarbakır'da dolu bir salon, coşkulu bir kitle umut ediyorsa, AK Partilinin dediği gibi, süreçle ilgili bir tık daha umutvar konuşmalı.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın il kongresinde konuşması merakla ve heyecanla bekleniyordu. Nasıl beklenmesin? MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Meclis'te kendinden emin adımlarla DEM Parti sıralarına giderek Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan ile tokalaşmasının, grup toplantısında Umut Hakkı'ndan söz etmesinin üzerinden aylar geçti. Bu sürece Erdoğan, hani neredeyse Bahçeli'ye teşekkür etmekle yetindi.

Partisinin Diyarbakır İl Kongresinde yapacağı konuşma, teşekkür etmenin bir adım ötesine geçerek, belki yeni bir şey söyler, beklentisine neden oldu.

*

Erdoğan yeni süreçle ilgili olumlu iki cümle kuracaksa yerinde tanık olmak umuduyla Seyrantepe Spor kompleksine gittiğimi belirtmeliyim. Muazzam güvenlik önlemleri alışıldık bir durumdu. Erdoğan'ın saat 13:00'te konuşması bekleniyordu. AK Partililer erken gelmişti. Birçok gazeteci akredite edilmemiş, kapıda bekliyordu. Spor salonuna girmek için iki arama noktasından geçmek gerekiyordu.

Derken ilk hayal kırıklığı, polis kontrol noktasını geçmeden buldu beni. İki güzel cümle bulma ihtimalini dile getirdiğim adam, "Boşuna bekliyorsun" dedi kendinden emin bir şekilde.

Moralim bozuk, spor salonunun merdivenlerine doğru ilerlerken bir grup AK Partili ile sohbet etme imkanı buldum. Birkaç gün önce İl Başkanı olarak Nebi Cami'nin imamı Ömer İleri atanmıştı. Halbuki il başkan adayları arasında adı geçmiyordu İleri'nin. Biraz sürpriz olmuştu İleri'nin il başkanlığına atanması. Önce bundan konuştuk. Memnun görünüyorlardı çünkü dediklerine göre Diyarbakırlılar İleri'yi tanıyor ve seviyorlardı. Adı konmamış süreç için de iyi bir isim olduğunu söylediler.

Peki, Erdoğan süreçle ilgili Diyarbakırlıları memnun edecek bir şey söyleyecek miydi? Sürecin hassasiyetinden dem vurdular ve sonunda "Süreçle ilgili bir tık daha konuşacak" konusunda anlaştık.

Oysa Diyarbakır, "Bir tık daha" ile yetinecek gibi değildi, hiç değilse birkaç sağlam cümle bekliyordu. Devlet Bahçeli'nin "Barış herkese kazandırır" twiti kadar şaşırtıcı birkaç cümle... "İnşallah" dediler ama onlar da umutlu değillerdi.

*

Turnikelerin üzerinde poşet içinde yiyecek ve içecekler vardı. Bir poğaça, bir kek, bir meyve suyu ve bir su. Poşetlerden birini aldım çünkü şekerime dikkat etmeliydim. Hem bu poşetler belki de vergilerimizle hazırlanmıştı, kim bilir.

Spor salonu daha sonra genişletilmiş, kapasitesi 7 bin 500 kişiye çıkartılmıştı. Konuşmanın yapılacağı platformun ardındaki sıralar boş bırakılmıştı. Salon yaklaşık 5 bin kişiyi ağırlamaya hazır hale getirilmişti. Salon, Kürtçe ve Türkçe pankartlar ile AK Parti flamalarıyla donatılmıştı. Ayrıca her koltuğa da flamalar bırakılmıştı. Saha ikiye ayrılmıştı. Önde protokol için koltuklar hazırlanmıştı ve bariyer vazifesi gören bir peşin arkasına ise delegeler için sandalyeler dizilmişti. Kongrede, öncekilerden farklı olarak kadınlar ve erkekler karışık oturdu.

Salon doldu. Programı sunucusu, salonu dolduranlara küçük bir koreografi provası yaptırdı. Murat Göğebakan'ın "yorgunum" dediği bir şarkının eşliğinde. Bu arada maruz kaldığım parti şarkılarıyla ilgili şunu söyleyebilirim: Mehter marşını andıran şarkı bile, Ferdi Tayfur'a rahmet okutacak düzeyde arabeskti. "Dombra" şarkısının sözlerini ise AK Parti mitinglerine gide gele ezberlemişim meğer.

Erdoğan 13:00'te konuşacaktı. Böyle olmadı. Birçok kişi konuştu ve salonun geneli tarafından pek ilgi görmediler. Sonunda 15:00 civarında Erdoğan salona girince bir hareketlenme oldu, sloganlar atıldı.

*

Konuşmasına şiirle başlayan Erdoğan, araya Diyarbakır türküsü de sıkıştırdı. Esas konuya da gecikmeden geldi. Esas cümlelere ise hiç gelmedi. Esas cümleler, yani Bahçeli'nin başlattığı süreçle ilgili beklenen cümlelere. Belki en önemli cümlesi şuydu, ki Duvar da başlığa çıkarmıştı: "Önümüzde yeni bir fırsat penceresi açıldı."

Güzel ama bu pencere nereye açılıyor? Anlaşılan o ki bu sorunun cevabını almak için biraz daha zaman ihtiyaç var. Ancak AK Partili Kürtlerin bile bu konuda sabırsız olduğunu belirtmek gerekiyor. Bu, anlaşılır bir durum. Çünkü en çok onların canı yandı, yanıyor. Barış ihtimalinin bile ne kadar kıymetli olduğunu en çok onlar biliyor. Oyalanmak, kandırılmak ve bir kez daha düş kırıklığına uğramak istemiyorlar.

*

Erdoğan'ın sadece söyledikleri değil, platformdaki performansı da düşüktü. Salonu coşturamadı. Konuşması bitmeden salonun neredeyse yarısı boşaldı.

İnsanlar salonu neden terk ediyorlardı? Bir AK Partili, "Saatlerdir bekliyoruz, yorulduk" dedi. Yorulmak, Erdoğan gibi karizmatik bir liderin konuşmasını bitirmeden salonu terk etmek için yeterli bir neden miydi, bilemedim.

Yan koltuğumda oturan yaşlı, bastonlu adam mesela, yerinden hiç kıpırdamamıştı. Konuşmaları "Amin", "İnşallah" diyerek dinlemiş, arada başını bastonuna yaslayarak uyumuştu ancak yerini ve salonu terk etmemişti.

Erdoğan'ın konuşması AK Partililer için bile bir hayal kırıklığına neden oldu, bu muhakkaktı. Ancak bir neden daha vardı bilmediğimiz. Kuruluşundan beri AK Parti içinde siyaset yapan adam, birçok partilinin il başkanının atanması biçiminden şikayetçiymiş meğer. Dediğine göre son saate kadar Ömer İleri'nin adaylar arasında adı bile geçmiyormuş. Ne olduysa Ankara'da olmuş ve Diyarbakırlı AK Partililere danışılmadan atanmıştı. "Ömer İleri konuşurken alkışlamadım, içimden gelmedi" dedi. Salon, biraz da bu nedenle Erdoğan konuşurken boşalmış olabilir.

AK Partili ile konuşmamızı dinleyen gazeteci arkadaşım, "AK Parti Diyarbakır'da gerileme dönemini geçti, çöküş dönemine girdi" dedi. Şakayla karışık yapılan bu tespit, mevcut durumu işaret ediyordu elbette. Erdoğan Diyarbakır'da dolu bir salon, coşkulu bir kitle umut ediyorsa, AK Partilinin dediği gibi, süreçle ilgili bir tık daha umutvar konuşmalı. Sanki.


Vecdi Erbay Kimdir?

Mardin, Şenyurt doğumlu. Üniversite eğitimini tamamlayamadı. Çeşitli dergilerde yazıları, şiirleri, öyküleri yayımlandı. On yıla yakın bir süre Özgür Gündem gazetesinin kültür sanat editörlüğünü üstlendi. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Yayımlanmış iki şiir kitabı var: Kuşkular Zamanı (Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 1997), Yaz Sayıklamaları (Piya Kitaplığı, 2003). Öykü kitabı Masalın Ölümü, 2006 yılında Agora Kitaplığı'ndan çıktı. İnatçı Bir Bahar-Kürtçe ve Kürtçe Edebiyat derleme kitabı Ayrıntı Yayınları’ndan 2012’de çıktı. Şiir: Görülmüştür, Türkiye Barışını Arıyor, General Electric -Halil İncesu karikatür albümü yayıma hazırladığı kitaplardan birkaçı. Diyarbakır'da yaşıyor ve Gazete Duvar bölge temsilcisi olarak çalışıyor.