Erdoğan neden hep kazanıyor: Virtuti fortuna comes

Cesaretiyle kendisine alan açan, şans yaratan, ilişkileri ve koşulları kendi amaçlarına göre düzenleyen bir politik karakter AKP lideri.

Fotoğraf: AA
Google Haberlere Abone ol

31 Mart gecesine geri dönelim. Uzun yıllar sonra ilk defa AKP’nin balkonu sessiz ve umutsuz, CHP genel merkezi ise bayram kadar şendi. Keza o seçim muhalefet için bir pirus zaferiydi. Yani diğer muhalefet partilerinin ciddi ölçüde oy kaybetmesi pahasına CHP her şeyi kazanmıştı. Ama yine de ana muhalefetin seçimlerden birinci çıkması ve yerel iktidarın AKP’den CHP’ye geçmesi siyasi hayatta büyük bir kırılmaya yol açtı. Ya da biz öyle zannettik. Çünkü yerel seçimden 10 ay sonra karşımızda Halep ve Şam fatihi bir Recep Tayyip Erdoğan var. Sadece Erdoğan değil Hakan Fidan da sağ seçmeni büyülüyor. Herkes umut dolu gözlerle yaklaşmakta olan güzel geleceğe bakmakta. Suriye’de rejim değişikliği siyasi iktidara iki şekilde yarar sağladı: Hem ülkedeki toksik gündem temizlendi hem de Suriye’de açılan yeni imkanların zenginlik getireceği düşünülüyor. Artık kimse göçmenleri konuşmuyor. Arap karşıtı dil bir anda sönümlendi. Mültecilerin ülkelerine gideceği düşünülüyor. Gitmeseler bile onlar artık Suriye’yi Türkiye’ye bağlayan yarı Türk bir kitle. Türk okullarında eğitim gören ve Türkçe bilen milyonlarca Suriyeli Suriye jeopolitiğinde Türkiye’nin en büyük avantajı.

Peki, yeni Kürt açılımına ne demeli? Kürt seçmenlerin ve demokrat kesimlerin gözlerinde tekrar umut belirdi. İnsanlar çoğu kez fısıltıyla, bazen ise yüksek sesle şu soruyu soruyor: Geçekten bu olabilir mi? Esad’ı deviren Erdoğan PKK’ya silah bıraktırabilir mi? Tabii bir yandan Türkiye’nin rutin gündemi devam ediyor. Mesela belediyelere kayyım atanıyor. Seçilmiş belediye başkanlarının yerini kaymakam ve valiler almakta. Diğer yandan ise futuristik bir şeyi yaşıyoruz. Öcalan’ın ev hapsine çıkması, PKK’nın silahlı mücadeleden vazgeçmesi, PYD’nin Suriye yönetimiyle bütünleşip elindeki güçleri yeni inşa edilen ulus devletin hizmetine vermesi tartışılan konular arasında. Böyle şeylerin konuşulabilmesi bile siyasal iklimde bir yumuşamaya yol açtı. Herkes çok iyimser, umutlu ve kararlı. Bu genellemenin tek istisnası Suriye’de rejim değişikliği ve Kürt barışı gibi gündemler nedeniyle Anti-Erdoğancı siyaseti yürütemeyen muhalif kesimler. Özellikle de CHP’de ciddi bir kaygı var. Öcalan çağrı yapar ve PKK silah bırakırsa Erdoğan’ın politik gücü hiç kimsenin onu durduramayacağı bir seviyeye ulaşacak. İster AKP’ye oy versin isterse vermesin herkes şu temel gerçeğin farkında. PKK silah bırakırsa bu ülkenin en büyük sorunu çözülmüş olacak. O an geldiğinde muhalefetin Erdoğan’ın başkanlığına karşı çıkması sadece prosedürel bir ayrıntıya dönüşebilir. Muhalefetin kendi şansını yaratacak aktörleri var elbette. Ama rüzgar, üstelik de kuvvetli bir şekilde iktidardan yana esiyor.

Peki, nasıl oldu bu değişim? 10 ay önce partisi yenilmiş bir lider aynı anda hem Suriye’de hem de Kürt sorununun çözümünde bu denli nasıl ivme kazandı? Latince bir söz vardır: Virtuti fortuna comes. Şans erdem veya cesaretin yoldaşıdır şeklinde çevrilebilir. Biz bu virtu-fortuna diyalektiğini Roma hayranı Machiavelli sayesinde fark ettik. Hiç kimse, en güçlü liderler bile hayatı tümünü kontrol edemez. Fortuna basitçe şans değil, sizin iradeniz dışındaki her şey, herkes, diğer tüm insanları ifade eder. Ama kişiler kendi güçlerine güvenir, uygun zamanda doğru hamleyi yapmayı ve cesaretle attığı adımın arkasında olmayı bilirse virtu fortunayı sınırlayabilir. İnsanlar cesaretleriyle kendi kader ve şanslarını kendileri yaratabilir.

Erdoğan virtuti fortuna comes ilkesinin yakın dönem Türk siyasetindeki en başarılı örneği. AKP liderinin siyasal gücü tek başına uzun süre iktidarda kalması veya seçim kazanmasıyla ilgili değil sadece. Erdoğan’ın virtusu, fortunayı kontrol altına alabiliyor. Cesaretiyle kendisine alan açan, şans yaratan, ilişkileri ve koşulları kendi amaçlarına göre düzenleyen bir politik karakter AKP lideri. Hepimizin bildiği üzere son çeyrek asır şu şekilde geçti: Erdoğan’la çatışan liderler ya siyasetten silindi ya da artık onun birlikte siyaset yapıyor. Şüphesiz ki solda ve sağda epey sayıda Erdoğan muhalifi var. İlkeli bir şekilde iktidara karşı çıkmaya devam ediyor bu insanlar. Dahası ülkenin yönetilme biçimine dair şikayetler bitmiş değil. Ekonomik kriz orta ve orta alt sınıfları kasıp kavuruyor. Ama liderin her zaman bir çözümü, sorunu çözecek doğru kadroları ve zaman gerekiyorsa halkın ona göstereceği sabrı var.  

Ezcümle, siyasi başarının yarısı cesaret, diğer yarısı ise şansla ilgili. Virtu-fortuna diyalektiğine göre ise cesaret veya güç şans doğurur. Şans cesur olanın yanındadır. Erdoğan cesareti ve gücüyle kendisine talih yaratıyor. Darısı sürekli bir şekilde koşullardan ve birbirinden şikayet eden muhalefet liderlerinin başına. Çünkü sağlıklı bir demokrasi için asıl önemli olan husus muhalefetin de iktidar kadar şanslı olması, yeri, zamanı ve koşulları geldiğinde iktidar ile muhalefetin yer değiştirebilmesidir.      

* Prof. Dr. Ankara Hacı Bayram Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi