Erdoğan Toprak: İktidar, gri listeden çıkışı başarı diye sunuyor

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, "İktidar, Türkiye’yi kara para ve suç örgütlerinin ikametgahına çeviren başkasıymış gibi gri listeden çıkışı başarı diye sunuyor" dedi.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

DUVAR -  Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in 'Başardık' mesajıyla duyurduğu Türkiye'nin FATF gri listesinden çıkışın değerlendiren CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, "Türkiye’yi gri listeden çıkartmakla övünen iktidar şimdi yolsuzluk ve rüşvetle mücadeleden kaçıyor. Türkiye, OECD çatısı altında kara para ve suç gelirlerinin aklanmasıyla mücadele görevini yürüten Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından 2021 yılında alındığı gri listeden geçen hafta çıkarıldı. İktidar, Türkiye’yi kara para ve suç örgütlerinin ikametgahına çeviren başkasıymış gibi gri listeden çıkışı başarı diye sunuyor" 

Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu yayınladı. Toprak’ın değerlendirmeleri şöyle:

“Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) bünyesindeki Rüşvetle Mücadele Grubu’nun (WGB) raporunda Türkiye’nin rüşvetle mücadele konusundaki tavsiye ve kriterlere uymadığı, taahhütleri yerine getirmediği vurgulandı. Türkiye’yi gri listeden çıkartmakla övünen iktidar şimdi yolsuzluk ve rüşvetle mücadeleden kaçıyor. Türkiye, OECD çatısı altında kara para ve suç gelirlerinin aklanmasıyla mücadele görevini yürüten Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından 2021 yılında alındığı gri listeden geçen hafta çıkarıldı. FATF Genel Kurulu öncesinde kara para ve suç gelirlerinin aklanmasında önemli araçlardan birisi olan Kripto Varlıklar Yasası’nı TBMM’den geçirip gece yarısı Resmi Gazete’ye yetiştiren iktidar, FATF’ın uyarı ve taleplerini ‘kâğıt üzerinde’ de olsa karşıladı. Varlık Barışı yasalarıyla defalarca kayıt dışı, kaynağı belirsiz yurt içi ve yurt dışı servetlerin aklanmasına olanak sağlayan iktidar, vatandaşlık satışıyla da küresel suç organizasyonu liderlerinin Türkiye’yi mesken tutmasına, suç şebekelerinin ülkede üslenmelerine zemin yarattı.

FATF’ın gri listesinden çıkıldığı gün, yine OECD bünyesindeki Rüşvetle Mücadele Çalışma Grubu (Working Group on Bribery-WGB) tarafından yayınlanan raporda, Türkiye adeta bir rüşvet cenneti olarak nitelendirildi. 2016’dan bu yana WGB tarafından ‘yakın izlemeye’ alınmasına rağmen rüşvet tablosunun daha da kötüleştiği vurgulandı. İktidar, Türkiye’yi kara para ve suç örgütlerinin ikametgahına çeviren başkasıymış gibi gri listeden çıkışı başarı diye sunuyor. Kaldı ki önceki AKP-Erdoğan hükümetlerinde Maliye Bakanı ve Ekonomiden Sorumlu Başbakan yardımcılığı görevlerini yürüten Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kayıt dışı servetlerin aklanmasına olanak sağlayan servet affı-varlık barışı yasalarının mimarıydı.

'İKTİDARIN KİMDEN YANA OLDUĞUNUN GÖSTERGESİDİR'

TBMM’yi temmuzda da çalıştırıp 9. Yargı Paketi, vergi düzenlemelerine ilişkin torba yasa, Öğretmenlik Meslek Kanunu değişikliği ve Milli Eğitim Akademisi vb. yasaları çıkartmayı hedefleyen iktidar, vergi düzenlemelerine ilişkin tartışmalar ve tepkiler yükseldikçe geri adım atmak zorunda kalıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın hazırladığı taslağa ilişkin yansıyan bilgilere bakılırsa yurt dışına seyahat çıkış harcında ciddi bir artış yapılması hedefleniyor. Diğer yandan ekonomik kriz ve zorlukların dayatmasıyla Avrupa’da motosiklet ve motorlu kurye sayısında birinciliğe yükselen Türkiye’de motorlu kuryelerin kayıt altına alınması, gelir vergisi mükellefi yapılması planlanıyor. Sadece bu yılın ilk altı ayında 25 motorlu kuryenin trafikte yaşamını yitirdiği anımsandığında milyonlarca üniversite diplomalı genç işsiz için motorlu kurye veya kargo işi yapmak zorunlu bir iş seçeneğine dönüştü. Vergilendirilmemiş milyarlık kazançlarıyla sefa içinde yaşayanlara dokunmak yerine gerektiğinde psikopat müşteriler karşısında hayatını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan genç motorlu kuryelerin vergi kaynağı olarak görülmesi, iktidarın gerçekte kimden yana olduğunun somut göstergesidir.

'İKTİDAR VERGİ ADALETİNİ SAĞLAMAKTA SAMİMİYSE…'

Kamu Özel İş Birliği (KÖİ) projeleriyle devletten aldıkları köprü, tünel, havaalanı, otoyol, şehir hastanesi işletme gelirlerine, döviz garantili milyar dolarlık ödemelere rağmen yıllık beyannamelerini ‘Matrahsız’ verip, maliyeye yalan beyanda bulunarak ‘tek kuruş kazanç’ göstermeyen iktidar müteahhitlerine dokunmak yerine tek evinin kira geliriyle yaşamını idame ettiren ev sahibinden aylık yüzde 20 kira vergisi almak hangi siyasi ve ekonomik aklın ürünüdür? Böyle bir verginin otomatik sonucu tüm kiraların anında yüzde 20 artırılmasıdır. Bunun ötesinde vergi dairelerine verilen talimatla yeni düzenlemede vergi uzlaşma mekanizmasının kaldırılacağı duyurularak uzlaşma dosyalarının işlemden kaldırılması isteniyor. Büyük servetlerin, uluslararası vergi cennetlerine yapılan milyarlarca dolarlık para ve sermaye transferlerinden doğrudan yüzde 30 vergi alınmasını öngören yasa 2006’dan bu yana yürürlükte olmasına rağmen Cumhurbaşkanı yetkisini kullanmadığı için uygulanmıyor. İktidar; vergi adaletini sağlamak, kamu gelirlerini artırmak, tasarruf ve bütçe açıklarını kapatmak, borç ve yüksek faiz ödemelerini azaltmakta samimiyse, 18 yıldır beklettiği vergi cennetleri listesini yayınlayıp buralardaki milyarlarca dolarlık serveti yüzde 30 vergilendirerek tüm söylediklerini gerçekleştirebilir.

'TABAN FİYATLARI ÜRETİCİ ENFLASYONU VE MALİYETLERİN ÇOK GERİSİNDE'

Mayıs ayında yaş çay taban fiyatını kilo başına 17 TL ilan ederek çay üreticisinin tepki ve protestolarına neden olan iktidar, buğday ve arpaya yönelik hububat taban fiyatlarında ise çok daha büyük mağduriyetlere zemin yarattı. Buğdaydaki taban fiyat artışı geçen yıla göre yüzde 12, arpada yüzde 3 olurken mayıs itibarıyla yüzde 75’i bulan Tüketici Enflasyonunun (TÜFE) çok gerisinde kaldı. TÜİK’in açıkladığı Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE) ve Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE) enflasyon artışları da Bakan Yumaklı’yı tekzip etti. Açıklanan taban fiyatların tarım kesimindeki üretici enflasyonu ve girdi maliyet artışlarının çok gerisinde saptandığı açığa çıktı.

Tarımsal üretime yönelik üretici fiyatları ve girdi maliyetlerindeki bu artışlara rağmen iktidarın taban fiyatların maliyetlere göre makul olduğunu öne sürmesi, Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB), üretici birlikleri ve kooperatiflerinin girdilerdeki maliyet artışına dayalı taban fiyat taleplerine kulak tıkaması, üreticiyi yok saymak ve vurdumduymazlıktır. Bakan Yumaklı’nın üretici örgütlerini, birlik ve kooperatiflerini dışlayan yaklaşımı kabul edilemez bir siyasi tavırdır. Cumhurbaşkanlığı bünyesinde karar alma süreçlerinde etkili olan politika kurullarında ve ekonomik kurullarda doğrudan üretici temsilcilerinin yer almadığı ‘bürokratik temsiliyet’ söz konusudur. Yıllardır başkanları ve yönetimleri değişmeyen merkezi ve yerel üretici örgütleriyle birliklerinin izlediği pasif politikalar, iktidarı kızdırmama, üyelerinin ve üreticilerin tepkilerini bastırma-susturma yaklaşımları, gelinen aşamada tarım ve hayvancılığın içine düştüğü durumun, ağırlaşan sorunların ve çözülemeyen açmazların bir başka unsurudur.”

Etiketler Erdoğan Toprak chp