Erdoğan'dan D-8 ülkelerine Gazze çağrısı: Hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız

D-8 Teşkilatı zirvesinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze'de kalıcı ateşkes her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır. Bu konuda hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız" dedi.

Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır'da düzenlenen D-8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı zirvesinde konuşma yaptı. 

İsrail'in Filistin'in ardından Lübnan ve Suriye'ye de saldırdığını hatırlatan Erdoğan, "İsrail yönetimi Amerika'nın aleni, birçok Batılı ülkenin de dolaylı desteğinden cesaret alarak saldırıların genişleterek sürdürüyor. Lübnan'dan sonra Suriye de İsrail yayılmacılığının hedefi oldu. İsrail'in Golan Tepeleri'nde yasa dışı yerleşimlerini genişletmesi dahil Suriye'nin toprak bütünlüğünü hiçe sayan adımlarını görüyoruz. Suriye'nin ve bölgemizin istikrarını tehdit eden bu hukuksuzluklara D-8 olarak çok daha güçlü tepki vermemiz gerektiğine inanıyorum" diye konuştu.

"İslam ülkeleri olarak İsrail'e karşı atılabilecek adımlara öncülük etmeliyiz" diyen Erdoğan, "Her şeyden önce İsrail'e silah ambargosu uygulanması, ticaretin sonlandırılması ve uluslararası alanda tecrit edilmesi çok mühimdir. Silah satışının durdurulması girişimimize aralarında BM Güvenlik Konseyi'nin 2 daimi üyesinin de bulunduğu 52 ülke ve 2 uluslararası teşkilat destek vermiştir" ifadelerini kullandı. 

Gazze'de kalıcı ateşkes sağlanmasının daha fazla önem kazandığını belirten Erdoğan, "Bu konuda hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız. Uzun soluklu hedefimiz ise iki devletli çözümü hayata geçirmek için bir müzakere sürecinin başlatılması olmalıdır. Ateşkesin sağlanması konusunda Katar ve Mısır'ın sürdürdüğü müzakerelere güçlü destek vererek bir an evvel neticeye ulaşmalıyız" dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından başlıklar şöyle:

TEŞKİLATIMIZIN KURULUŞ FELSEFESİ BUGÜN DAHA İYİ ANLAŞILIYOR: İstişarelerimizin ülkelerimiz ve tüm insanlık için hayırlı olması diliyorum. Bu vesileyle D-8'in kuruluşuna liderlik eden merhum Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı rahmetle yad ediyorum. Misafirperverlikleri için Mısır Cumhurbaşkanı Sayın Sisi'ye toplantının organizasyonu için de sekreteryaya teşekkür ediyorum. Yaklaşık çeyrek asırlık geçmişe sahip teşkilatımızın kuruluş felsefesinde yer alan barış, diyalog, iş birliği, adalet ve eşitlik kavramlarının önemi bugün daha iyi anlaşılıyor. Artan çatışmalar, krizler ve savaşlar karşısında maalesef küresel güvenlik ve istikrarı teminle görevli kurumlar sorumluluklarını yerine getirmiyor.

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA KURULAN NİZAM CİDDİ SARSINTILAR GEÇİRİYOR: Gelinen noktada sadece siyasi sistemin değil, temelleri İkinci Dünya Savaşı sonrasında atılan ekonomik nizamın da ciddi sarsıntılar geçirdiğini görüyoruz. Küresel iktisadi kurumlar cari gerçeklere ya uyum sağlayamıyor ya da ihtiyaç duyulan desteği vermekte zorlanıyor. Böylesine hassas bir dönemde gerçekleştirdiğimiz zirvemizde alacağımız kararların, sorunların çözümünde bize rehberlik etmesini ümit ediyorum.

KALKINMA ANCAK GENÇLERİN EKONOMİYE AZAMİ İŞTİRAKİ İLE MÜMKÜN OLABİLİR: Toplantının temasını teşkil eden gençler ve KOBİ'lerin ülkemizin son 22 yıldır ekonomi alanında kaydettiği ilerlemenin de lokomotifi oldu. Üye ülkelerimizdeki toplamda 1 milyardan fazla nüfusumuzun çok büyük kısmı gençlerden oluşuyor. Avrupa dahil Batı'da nüfusun giderek yaşlandığı bir dönemde, genç nüfus iyi değerlendirilebildiğinde bizim için çok büyük bir avantajdır. Türkiye olarak sürdürülebilir kalkınmanın ancak gençlerin ekonomiye azami iştiraki ile mümkün olabileceğini biliyoruz. Gençlerimizin teknolojik ve dijital becerileriyle girişimci ruhlarını geliştiren proje ve programlar yürütüyoruz. Dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali olan TEKNOFEST'e en az gelişmiş ülkeleri de dahil etmek suretiyle küresel adalet ve gelişime katkıda bulunmayı hedefliyoruz.

D-8'İN İMKANLARINI DAHA ETKİN ŞEKİLDE KULLANMALIYIZ: Keza KOBİ'lerin desteklenmesinde D-8'in mevcut imkanlarını daha etkin şekilde kullanmamız gerektiğini düşünüyorum. Ticaretten yatırıma, kırsal kalkınmadan tarıma, turizmden enerji ve ulaştırmaya kadar çeşitli alanlarda KOBİ'leri bilgilendirici programlar düzenlenmesinde fayda vardır. KOBİ'lerin teşkilatımızın en önemli girişimlerinden olan tercihli ticaret uygulamalarından azami derecede istifade edebilmeleri için programlar geliştirilmesi gerekiyor. Bu programlar ülkelerimiz arasındaki ticarete de önemli katkı sunacaktır. Mısır'ın da tercihli ticaret anlaşmasını onaylamasıyla birlikte artık çok daha geniş bir çerçevede anlaşmanın uygulanması mümkün olacaktır.

YENİ ÜYELERE KAPIMIZ AÇIK OLMALI: Teşkilatımızı büyütmek suretiyle etki alanını daha geliştirmek için yeni üye ve ortaklara kapımızın açık olması gerekiyor. Bu noktada Endonezya Cumhurbaşkanımızın talebini ben de aynen paylaşıyorum. Son yıllarda önemli atılımlar gerçekleştiren Azerbaycan'ın teşkilatımıza üye olmasıyla birlikte bugün hamdolsun dünden daha güçlüyüz. Kardeş Azerbaycan'a D-8 ailemize hoş geldiniz diyorum.

TÜM GRUPLARIN SULH İÇİNDE YAŞADIĞI SURİYE'NİN İNŞASI EN SAMİMİ BEKLENTİMİZ: Bölgemizde ve dünyada önemli hadiselerin cereyan ediyor. Filistin ve Lübnan'daki duruma dair görüşlerimizi bu konulara hasredilen ikinci oturumda sizlerle ayrıca paylaşacağım. Suriye'deki son dönemde yaşanan gelişmeleri de aynı zaviyeden Suriye halkının çıkarını önceleyen bir yaklaşımla çok yakından takip ediyoruz. Suriye halkının birliğe, dayanışmaya, uzlaşıya ve savaş yorgunu ülkelerini süratle ayağa kaldırmaya ihtiyaçları var. Biz de komşuları ve kardeşleri olarak bu zorlu süreçte Suriye'de istikrarın sağlanmasına katkı sunmaya çalışıyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve birliğinin yeniden tesisine atfettiğimiz önemi her fırsatta vurguluyoruz. Tüm dini, mezhebi ve etnik grupların yan yana, sulh içinde yaşadığı terörden arındırılmış bir Suriye'nin inşası en samimi beklentimizdir. D-8 üyeleri olarak bu zorlu mücadelelerinde Suriyeli kardeşlerimizin yanında olmamız gerektiğine inanıyorum.

Toplantının ikinci bölümündeki konuşmasında ise Erdoğan şunları söyledi:

MISIRLI KARDEŞLERİMİZİN GÖSTERDİĞİ ÇABALARI TAKDİRLE TAKİP ETTİK: Filistin halkının maruz kaldığı baskı ve tacizler, bundan 440 gün önce İsrail'in Gazze'ye başlattığı saldırılarla katlanılmaz boyutlara ulaştı. Bu saldırılarda çoğu kadın ve çocuk 50 bin kardeşimiz şehit olurken, 100 binin üzerinde Filistinli de yaralandı. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'ya ev sahipliği yapan Kudüs, Yahudileştirme politikalarıyla ezilmektedir. Lübnan ise İsrail saldırılarının hem fiziki tahribatı hem de siyasi ve sosyal etkileri nedeniyle ilave zorluklarla karşı karşıyadır. 7 Ekim'den bu yana İslam ülkeleri olarak muhtelif platformlarda yaptığımız girişimlerle Gazze'deki soykırımı durdurmaya, Filistin sorununa kalıcı bir çözüm bulmaya hep birlikte gayret ettik. Bu süreçte Mısırlı kardeşlerimizin gösterdiği çabaları takdirle takip ettik. 

İSRAİL, ABD VE BATI ÜLKELERİNİN DESTEĞİYLE SALDIRILARINI GENİŞLETİYOR: Fakat İsrail yönetimi Amerika'nın aleni, birçok Batılı ülkenin de dolaylı desteğinden cesaret alarak saldırıların genişleterek sürdürüyor. Lübnan'dan sonra Suriye de İsrail yayılmacılığının hedefi oldu. İsrail'in Golan Tepeleri'nde yasa dışı yerleşimlerini genişletmesi dahil Suriye'nin toprak bütünlüğünü hiçe sayan adımlarını görüyoruz. Suriye'nin ve bölgemizin istikrarını tehdit eden bu hukuksuzluklara D-8 olarak çok daha güçlü tepki vermemiz gerektiğine inanıyorum.

ÖNCÜLÜK ETMELİYİZ: İslam ülkeleri olarak İsrail'e karşı atılabilecek adımlara öncülük etmeliyiz. Her şeyden önce İsrail'e silah ambargosu uygulanması, ticaretin sonlandırılması ve uluslararası alanda tecrit edilmesi çok mühimdir. Silah satışının durdurulması girişimimize aralarında BM Güvenlik Konseyi'nin 2 daimi üyesinin de bulunduğu 52 ülke ve 2 uluslararası teşkilat destek vermiştir. Güney Afrika tarafından Uluslararası Adalet Divanı'ndan açılan ve bizim de müdahillik başvurusu yaptığımız davaya D-8 ülkeleri başta olmak üzere azami sayıda ülkenin müdahil olmasını teşvik etmeliyiz. 

ATEŞKES MÜZAKERELERİNE GÜÇLÜ DESTEK VERİLMELİ: Kısa vadede Gazze'de kalıcı ateşkese ulaşmak her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır. Bu konuda hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız. Uzun soluklu hedefimiz ise iki devletli çözümü hayata geçirmek için bir müzakere sürecinin başlatılması olmalıdır. Ateşkesin sağlanması konusunda Katar ve Mısır'ın sürdürdüğü müzakerelere güçlü destek vererek bir an evvel neticeye ulaşmalıyız.

FİLİSTİN VE LÜBNAN'DA SİYASİ DAĞINIKLIĞIN DEVAMINA İZİN VERMEMELİYİZ: Lübnan'da ateşkesin tesisi ve Suriye'de Esed rejiminin çökmesi umut ediyorum daha olumlu bir dönemin başlangıcı olacaktır. Lübnan'ın içine bulunduğu sıkıntılı dönemde hep birlikte kardeşlerimizin yanında olmamız lazım. Ülkemizin Lübnan'a gönderdiği insani yardım sevkiyatları 1500 tona ulaşmak üzere. Filistin'de olduğu gibi Lübnan'da da siyasi dağınıklığın devam etmesine izin vermemeliyiz. Filistin'in, Lübnan'ın ve Suriye'nin iç barışının sağlanması için yeni dinamiklere öncülük etmeliyiz. Bölge ülkelerinin birbirlerinin iç işlerine karışmadan kendi aralarında güçlü bir dayanışma içine girmesi şüphesiz büyük önem taşıyor. Bu çerçevede bölgemizde adil ve kalıcı bir barışın tesisi için D-8 ülkeleri olarak hep birlikte daha fazla çaba harcamalıyız. Sözlerime son verirken toplantımızdan çıkacak sonuçların Filistin, Lübnan ve Suriye halkına hayırlı olmasını diliyorum .

(HABER MERKEZİ)