Erê lo!
Kürt sorunu orta yerde dururken, ekonomik krizin nerde duracağı belirsizken, otorite hayatı zapturapt altına almışken AK Parti Diyarbakır’dan nasıl oy alsın? AK Parti Diyarbakır’da bir önceki seçimden daha fazla oy alacak diye iddiada bulunanlara, “Erê lo” deyin geçin. Ben öyle yapıyorum.
"Diyarbakırlılar seçimlerde hangi partiye oy verecek?" Diyarbakır dışında yaşayan arkadaşlar son zamanlarda bu soruyu daha sık, daha heyecanla ve belli belirsiz bir endişeyle sormaya başladılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün, "Mevsim şartlarını göze alarak, 2023 seçimlerinin tarihini belki biraz öne çekeceğiz" dedi. Yukarıdaki sorunun önümüzdeki günlerde daha çok sorulacağını tahmin etmek zor değil.
Erdoğan’ın kullandığı cümlede "belki" kelimesi olduğu için seçim tarihinin öne çekilmesinin kesin bir karar olmadığı söylenebilir. Ancak seçimlerin daha erken bir tarihe alınacağına dair öngörünün doğrulandığını ve Erdoğan’ın kullandığı cümleyi, malumun ilamı diye okumak da mümkün.
Bu nedenle yukarıdaki soruyla önümüzdeki günlerde daha çok karşılaşacağımı tahmin ediyorum.
*
Sorular sorulacak elbette. Hem, soru sormak ve cevaplar aramak demokrasilerin olmazsa olmazlarındandır, değil mi?
Benim cevabım ise yıllardır değişmedi: AK Parti’nin Diyarbakır’da hiç şansı yok. Son seçimlerde aldığı oyları yeniden alabilirse şükretsin.
Emin olun, bu yargıyı ezbere dile getirmiyorum. Bakın mesela birinci kayyım döneminden sonra yapılan seçimler için de bu kadar net konuşmuştum ve tespitlerim doğru çıkmıştı. Diyarbakırlılar ulufeye, bahşişe, rüşvete, baskıya boyun eğmeyecek, demiştim.
HDP, altı mahallesi yıkılan merkez Sur ilçesinde bile oylarını arttırarak belediyeyi kazandı. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı için AK Parti’den aday olan birinci kayyım Cumali Atilla, amiyane tabirle sandığa gömüldü ve sırra kadem bastı. Kadayıfa harcadığı para ile şatafatlı tuvaletiyle hatırlanıyor.
Evet, bu iddialı cümleyi ezbere kurmuyorum. Bir kere gazeteci olarak insanların arasındayım, onlarla konuşuyorum, fikirlerini, yorumlarını, beklentilerini, öfkelerini, özlemlerini, inatlarını dinliyorum, görüyorum, izliyorum.
On iki yıldır yaşadığım Diyarbakır’da kaç seçim gördüm, doğrusu hatırlamıyorum. Ama sahada edindiğim izlenim sandıkta beni yanıltmadı şimdiye kadar. Bundan sonra da yanıltmayacağını düşünüyorum.
AK Parti’nin yüksek oy aldığı dönemi hatırlatmak isteyenler olabilir. Ben de onlara, Erdoğan’ın o tarihte söylediklerine ve dönemin atmosferine bakmalarını söylerim. Aslında, "Kürt sorunu benim sorunumdur" diyen Erdoğan ile Selahattin Demirtaş’ın etnik kökenini Diyarbakır’da tartışma gafletinde bulunan Erdoğan arasındaki fark, siyaseti yakından takip edenler için durumu zaten özetliyordur.
Anket sonuçları da beni doğrular nitelikte. Mesela 2022’nin sonlarında açıklanan anket sonucuna göre Diyarbakır’da HDP'nin oyları, ikinci sıradaki AK Parti'yi üçe katlamış durumda.
Bir seçim öncesi Erdoğan hayranı bir esnaf, "Memlekete yumruğunu masaya vuracak adam lazım" demişti bana. Erdoğan sevdası bitmeyecek gibi görünüyordu ama sonra işte o yumruktan o da sıkıldı. Kontrolsüz otorite başa beladır ve şimdi yaşını başını almış o esnaf, "Ben böyle bir şey görmedim" diyerek yaka silkiyor, bir vakitler hayran olduğu yumruktan.
Kürt sorunu orta yerde dururken, ekonomik krizin nerde duracağı belirsizken, otorite hayatı zapturapt altına almışken AK Parti Diyarbakır’dan nasıl oy alsın? AK Parti Diyarbakır’da bir önceki seçimden daha fazla oy alacak diye iddiada bulunanlara, “Erê lo” deyin geçin. Ben öyle yapıyorum.
*
Erdoğan 'Esed’le görüşmek için ön hazırlıklar yapıyor. Hafızalardaki yerini koruyordur, Suriye Devlet Başkanı "Halkının katili Esed" olmadan önce, "Kardeşim Esad" idi. Yeniden "Kardeşim Esad"lı günlere dönmek için hazırlıklar yapılıyor.
Peki, neden? Bu tornistana neden ihtiyaç duydu Erdoğan?
İktidarın ve herkesin bu soruya muhtelif cevapları vardır elbette. Ancak Diyarbakırlılar ve Kürtlerin tek bir cevabı var: Kürtlerin Kuzey ve Doğu Suriye’deki kazanımlarını bertaraf etmek.
AK Parti de bunu inkar etmiyor zaten. Çocuk kandırır gibi cümlelere takla attırarak niyeti kamufle etmeye çalışıyor sadece.
AK Parti bu çabanın beyhude olduğunu da biliyor üstelik. Bu bilme hali, Kürtlerden umudu kesme ya da Kürtlerle arasındaki köprüleri yıkma hamlesinden başka bir anlam taşımıyor. Erdoğan’ın karizmasına sonuna kadar sadık kitle hariç, Kürtlerin bütün talepleriyle birlikte gözden çıkarıldığını gösteriyor.
Bu niyet Diyarbakır’da AK Parti’ye oy kazandırır diyenlere, "Erê lo" deyip geçin.
*
Anayasa Mahkemesi HDP'nin hazine yardımı hesabına geçici bloke konulması kararını aldı. Yani HDP’nin kapatılması davası sonuçlanana kadar HDP'ye seçim sürecinde Hazine yardımı verilmeyecek.
Pazartesi günü diğer partilerin hesabına seçim parası yatacak, HDP'ye yatmayacak.
Bu, şu anlama da geliyor: Seçim heyecanı başlıyor. Çünkü bu kararın esasında seçim sürecinde HDP’yi bloke etmek hamlelerinden biri olarak yorumlanıyor.
Selahattin Demirtaş seçimin eşit ve adil koşullarda olmayacağını, aklımızın, hayalimizin alamayacağı kirli ve ürkütücü yöntemlerin devreye sokacağını bildirmişti tutuklu bulunduğu cezaevinden.
HDP Eş Genel Başkanları da Hazine yardımı engeli karşısında şaşırmadılar.
Bu kararı demokratik siyasete darbe ve hak gaspı olarak yorumlayan Mithat Sancar, "Milyonların iradesi ve desteğiyle bunu da boşa çıkaracağız, mutlaka kazanacağız" dedi.
"Gasp var" etiketiyle paylaşım yapan Pervin Buldan ise şöyle dedi: “Biz gücümüzü halkımızdan alıyoruz. Daha inançlı, daha kararlı, daha güçlüyüz. Bizim hazinemiz bu davaya gönül veren milyonlardır, emekçi halkımızdır. Daha büyük geliyoruz, mutlaka değiştireceğiz."
İşte bu iddiaya “Erê lo” deyip geçmeyin derim. Çünkü bu tarz siyaset ancak Kürtleri HDP etrafında birleştirmeye neden olur. Çünkü HDP’nin siyasi geleneği, eş genel başkanlarını doğrular nitelikte.
Ha, “Erê lo” ne demek diye soracak olursanız: Onaylama ifadesi olarak kullanıldığı gibi Kürtçede bir konuyu, olayı, kişiyi hafif yollu alaya alarak geçiştirmek, olarak açıklayabilirim.