Erkan Baş: EYT'de Eylül 1999 sonrası için de düzenleme yapılmalı
TİP lideri Erkan Baş, EYT'lilerin saray rejimine diz çöktürdüğünü belirterek, "Eylül 1999 öncesi yetmez, Eylül 1999 sonrası için de kademeli, adil ve uygulanabilir bir düzenleme yapılmalıdır" dedi.
DUVAR - Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, "Uzun yıllardır hakları için örgütlenen yağmur, çamur, kar demeden, bıkmadan, yılmadan mücadele eden EYT’li yurttaşlarımız nihayet saray rejimine diz çöktürdüler. Eylül 99 öncesi yetmez, Eylül 99 sonrası için de kademeli adil ve uygulanabilir düzenleme yapılmalıdır. Emekli aylığı bağlanma oranları yüzde 70’ler düzeylerine ulaştırılmalıdır" dedi.
Erkan Baş, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde tek adam rejimini yenmemiz gerekiyor. Muhalefetin tüm güçlerini aşağıdaki ilkelere uyacağını taahhüt eden bir adayda uzlaşmaya ve adayı bir an önce belirlemeye çağırıyoruz. Bu sorumluluk daveti bize değil halkın büyük çoğunluğuna aittir. Biz bu davete uyacağımızı, üstlendiğimiz sorumluluğun gereğini yapacağımızı ilan ediyoruz” ifadelerini kullandı.
TİP lideri Erkan Baş, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. ANKA'nın haberine göre Baş, özetle şunları söyledi:
EYT’Lİ YURTTAŞLARIMIZ NİHAYET SARAY REJİMİNE DİZ ÇÖKTÜRDÜLER: “Dün direnenler, mücadele edenler kazanır sözünün bir kez daha kendisini haklı çıkarttığını, tarihi mücadele edenlerin yazdığını bir kez daha kanıtladığımız bir gün oldu. Uzun yıllardır hakları için örgütlenen yağmur, çamur, kar demeden, bıkmadan, yılmadan mücadele eden EYT’li yurttaşlarımız nihayet saray rejimine diz çöktürdüler ve talepleri kabul edildi. Buradan EYT’lilerin mücadele ile elde ettikleri zaferini Tayyip Erdoğan’a diz çöktüren mücadelelerini saygıyla selamlıyoruz. Zaferin yolu inançtan, mücadeleden, ısrardan, asla ve asla vazgeçmemekten geçiyor. Şimdi sırada insanca bir emeklilik için mücadeleyi hep bir birlikte büyütmek emekliye, emekçiye düşman yurttaşın hakkını hukukunu rehin alan, oy karşılığında istismar eden saray rejimine son vermek var.
AYNI ANDA MİLYONLARCA YURTTAŞIMIZ İÇİN HAKSIZLIK DOĞURUYOR: Türkiye’de ne yazık ki emeklilerin sorunları sadece EYT ile bitmiyor. Saray rejiminin 8 Eylül 1999 öncesi için getirdiği düzenleme hem milyonlarca yurttaşımızın emeklilik hakkını sağlıyor ama aynı anda da milyonlarca yurttaşımız için haksızlık, eşitsizlik doğuruyor. Buna ek olarak tüm emeklilerimiz için emeklilik aylıklarının alım gücü krizi karşısında pula dönmesi, emeklilerimizin sendikalı olma hakkının tanınması, emekli aylığı bağlanma oranlarının yüzde 30’a düşmesi gibi can alıcı sonuçlar halen devam ediyor.
EYLÜL 99 SONRASI İÇİN DE KADEMELİ DÜZENLEME YAPILMALI: Biz Türkiye İşçi Partisi olarak bu tartışmalar sırasında Emeklilik Kanun Teklifi verdik ve tüm bu yakıcı sorunların istenirse nasıl çözülebileceğine ilişkin bir yaklaşık geliştirip hem kamuoyuyla paylaştık hem Meclis’e sunduk. Kanun teklifiyle diyoruz ki; Eylül 99 öncesi yetmez, Eylül 99 sonrası için de kademeli adil ve uygulanabilir düzenleme yapılmalıdır. Emekli aylığı bağlanma oranları yüzde 70’ler düzeylerine ulaştırılmalıdır. Emekli aylıklarının alt sınırı asgari ücretin net tutarından az olmamalıdır. Bu konuda son derece ısrarcıyız. Asgari ücret diye bir rakam belirleniyor memlekette ama emekliler asgari ücretin yarısına mahkum edilmek isteniyor. Bu kabul edilemez. Emekliler haklarını örgütlenerek savunabilmeliler, emeklilerinde sendika kurma, sendika üyesi olma hakkına sahip olması gerekmektedir. Bunlar sağlanmadan Türkiye’de emekliler için insanca yaşam koşullarından söz edebilmemiz mümkün değil. Dün itibarıyla emeklilerin mücadelesinin güçlendiğini dövüşe dövüşe elde ettikleri kazanımlarla emekli olan dünün emeklilikte yaşa takılanlarının artık emekli hakları mücadelesinin de bir parçası olacağına inanıyoruz.
ERDOĞAN KOLTUĞUNU KORUMAK İÇİN HÜR TÜRLÜ SUÇU İŞLEYEBİLİR: Seçim sathı mahaline girmişken bir kez daha şehirlerin orta yerinde bombalar patladığını üzülerek ama geçmişte yaşadıklarımızı hatırlayarak gördük. Teröre önlem olarak büyük devletimizin ihtişamla saksıları söktüğünü gördük. Enes Kara’yı cemaat, tarikat karanlığında kaybettik. Sonrasında 6 yaşında bir kız çocuğunun 30 yaşında bir adamla sözde evlilik adı altında yıllarca istismar altında kaldığını öğrendik. İktidarın semirtip büyüttüğü tarikatların devleti parsel parsel bölüştüklerini, her bakanlığın bir tarikatın vakfına vakfedildiğini öğrendik. Orta Çağ artıklarının canımıza, malımıza, çoluğumuza çocuğumuza göz koyduklarını gördük.
Geçmişte eleştirdikleri ne varsa misliyle yaptıklarını izledik. Mesela ‘temiz toplum’ diyenlerin 90’lardaki pislikleri, 90’larda kurulan tezgahları tertemiz bırakan organizasyonlarını gördük. Nerede bir suç örgütü varsa arkasından mutlaka AKP’li bir yöneticiyi, siyasetçiyi gördük. 90’larda mafya-devlet-siyaset üçlüsü derdik şimdi bunlar birleşti hepsine birden ‘AKP’ der olduk. En son Ekrem İmamoğlu’na dönük hukuksuz cezada gördüğümüz gibi Erdoğan koltuğunu korumak için her türlü suçu işleyebileceğini, kendi iktidarını korumak için memleketi ateşe atmaktan çekinmeyeceğini yeniden bizlere gösterdi.
AKP DENEN BU ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜNDEN KURTULMAYA MECBURUZ: Bu memlekete barışı kazanmak bir yana, barışın ismini anmak için dahi adına AKP denen bu organize suç örgütünden kurtulmaya mecburuz. Tam bunları düşünürken dün de kadılar iki sözde mahkeme kararına daha imza atıp kamuoyuyla paylaştılar. Karar henüz resmi muhataplarına tebliğ edilmeden yandaş basın tarafından servis edildi. Erdoğan, ‘gazeteciler gereğini yapsın’ diyordu, gereğini yapan savcılar izne çıkmadan yazılmasını arzu etmişlerdi, efendileri ne emrediyorsa onun gereği yapıldı, gerekçeli karar 14 gün gibi bir sürede yazıldı Ekrem İmamoğlu davasında. Üstelik bu saçma yargılamayı ciddiye almadığı için İmamoğlu’na ceza artırımı uyguladıklarını, indirim uygulamadıklarını söyleyerek devam ettiriyorlar.
Dün Gezi Direnişi davasında da arkadaşlarımıza verilen cezaların onandığı haberini aldık. Hani İmamoğlu yargılamayı ciddiye almadığı için ceza artırımı uygulanmış ya bu kokuşmuş saray düzeninin tahta oturanından, soytarısına kadar her birisine teker teker sesleniyoruz sizi de sizin verdiğiniz kararları da ciddiye almıyoruz. Çok değil en fazla 5-6 ay sonra Mücella abla da Can da, Mine de tüm arkadaşlarımız tekrar aramızda olacaklar. Arkadaşlarımızın boşalttığı o hapishanelere de bu memlekette hukuku katledenler, adaleti ayaklar altına alıp çiğneyenler, halkın iradesine çökmeye çalışanlar lebalep dolduracaklar.
ADAYI BİR AN ÖNCE BELİRLEMEYE ÇAĞIRIYORUZ: Türkiye İşçi Partisi halkın bu çağrısına kulak veriyor. Milletvekili seçimlerinde her parti kendi politikası ve adaylarına oy isteyecek. İktidar milletvekili seçimlerini kaybedecek artık Meclis’te çoğunluk olamayacak. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise tek adam rejimini yenmemiz gerekiyor. Muhalefetin tüm güçlerini aşağıdaki ilkelere uyacağını taahhüt eden bir adayda uzlaşmaya ve adayı bir an önce belirlemeye çağırıyoruz. Bu sorumluluk daveti bize değil halkın büyük çoğunluğuna aittir. Biz bu davete uyacağımızı, üstlendiğimiz sorumluluğun gereğini yapacağımızı ilan ediyoruz. Söz veriyoruz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni belirlenmiş bir takvim içerisinde ortadan kaldıracağını, Anayasa hükümlerini, Anayasa Mahkemesi’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını uygulayacağını, parti kapatmayı ve siyasi yasakları gündemden kaldıracağını, kayyum uygulamalarına son vereceğini, ırk, din, dil, cinsiyet, cinsel yönelim ayrımı yapmaksızın herkesin eşit yurttaşlık hakkını koruyacağını bir akit çerçevesinde taahhüt eden, yüzünü halka dönmüş ve geniş kitlelerin desteğini almış bir adayın seçilmesi için bütün gücümüzle çalışacağız. Bu ilkeler için mücadele edersek kazanırız. Gün sen-ben kavgası yapma zamanı değil, tek adam iktidarıyla mücadele günüdür. Gün üstlendiğimiz sorumluluğun hakkını verme günüdür. Biz varız.” (HABER MERKEZİ)