Erkan Baş: Belediyelerin kreşlerinin kapatılmasını savunmak tarikatları savunmaktır

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, "Belediyelerin kreşlerinin kapatılmasını savunmak tarikatları, özel okul patronlarının daha fazla para kazanmasını, kadınların eve hapsolmasını savunmaktır" dedi.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, her hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısını bu hafta TİP İstanbul İl Örgütü’nde düzenledi.

Bakanlıkların belediyelere gönderdiği 'kreşleri kapatın' yazısına tepki gösteren Baş, "Net konuşalım, belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılmasını savunmak, özel okul patronlarının daha fazla para kazanmasını savunmaktır! Belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılmasını savunmak, kadınların eve hapsolmasını savunmaktır! Bizim çizgimiz bu kadar net!" diye konuştu.

Erkan Baş’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

BU İKTİDAR BİR ÇETELER KOALİSYONUDUR: Hatırlatmalar yapmak lazım, ne diyorlardı mesela, bu sistem değişikliğinden sonra koalisyonlar dönemi bitecekti, hatırlıyorsunuz değil mi? Ekonomik kriz bitecekti, Türkiye uçacaktı, istikrar sürecekti. Türkiye hep büyüyecekti bu iktidar döneminde. Daha neler neler olacaktı kim bilir ama işte hep beraber yaşıyoruz, şimdi ne oluyor? Mesela koalisyonlar seçimlerden önce kuruluyor zaten, yani adına ‘Cumhur İttifakı’ dedikleri bir koalisyon seçimden önce kuruluyor, ekonomik kriz maşallah her geçen gün devam ediyor, istikrar konusu biraz tartışmalı, çünkü bir açıdan bakarsak evet istikrarlı biçimde felakete doğru sürükleniyor ülke, yani eğer AKP döneminde ülkenin yaşadığını bir yıkım olarak değerlendirirsek evet AKP iktidarı döneminde istikrarlı biçimde devam eden tek şey yıkımdır, felakettir. O yüzden değerli yurttaşlar, adını koyalım: Bu iktidar bu memleketin hayrına tek bir adım atmaz, bu iktidar bir sermaye grupları koalisyonudur, bu iktidar halk düşmanlarının koalisyonudur, bu iktidar bir çeteler koalisyonudur. O yüzden burada bir kez daha hatırlatıyorum ve söz veriyorum, bu Yenidoğan Çetesi’ni unutturmayacağız. Bu iktidar bir çeteler koalisyonudur, ülkeyi çeteler aracılığıyla yönetmektedir ve o çetelerin en rezillerinden bir tanesi de işte adına ‘Yenidoğan’ dedikleri o çetedir. Bunların bildiği, inandığı, taptığı tek bir şey var o da para. Bunların kıbleleri para ve çetelerin önünü de daha fazla daha kolay para kazanabilmek için açıyorlar. O yüzden değerli arkadaşlar, bu iktidarın bir halk düşmanları iktidarı olduğunu, bu iktidarın bir sermaye grupları koalisyonu iktidarı olduğunu, bu iktidarın bir çeteler koalisyonu iktidarı olduğunu, bu iktidarın bir tarikatlar koalisyonu iktidarı olduğunu hiç ama hiç aklımızdan çıkartmamamız gerekiyor. Yani 3-5 tarikat daha zengin olsun diye, 3-5 patron daha fazla para kazansın diye yapmayacakları kötülüklerin olmadığını bir kez daha ifade etmek istiyorum.

2023 YILINDA 416 KADIN CİNAYETE KURBAN GİTTİ: Daha ne diyeyim, insanlar enkaz altındayken çadır satan bir iktidar, insanlar enkaz altındayken o çadır satışlarını protesto edenleri utanmadan gözaltına alıp yargılayan bir iktidardan söz ediyoruz. Bunların adalet anlayışının da bunların yönetim anlayışının da ne olduğunu görüyoruz. O yüzden arsızlığın, pervasızlığın, halk düşmanlığının hattı da hududu da olmadığını bize bir kez daha göstermiş bir iktidarla karşı karşıyayım. Niye bu kadar öfkeliyim? Genç arkadaşlarım iletti, anitsayac.com diye bir site var, bu siteye girdiğinde insan kahroluyor. Bu iktidar döneminde, 22 senedir bu iktidarın yönettiği ülkede öldürülen kadınlar anıtı olarak yapılmış bir siteden söz ediyoruz. Burada sistematik olarak hangi yıl, nerede, hangi kadının nasıl bir cinayete kurban gittiğini görüyoruz ve 2023 yılı rakamını söyleyeceğim sadece, 417 tane kadının cinayet sonucu hayatını kaybettiği bir tabloyla karşı karşıyayız. Böyle bir iktidarın dün, 25 Kasım'da İstanbul'da yaşattıkları, ancak AKP döneminde, ancak Saray iktidarın hüküm sürdüğü bir ülkede, ancak Türkiye'de olur denilecek cinstendi. Bütün İstanbul'u ulaşıma kapattılar, İstanbul'da kadınların sesi çıkmasın diye, kadınlar bu şiddet sarmalına, bu cinayetlere karşı sesini yükseltmesin diye ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Ama buradan bir kez daha bütün bu baskıya, bütün bu zulme karşı yan yana gelen ve bizi bu iktidardan kurtulacağımıza bir kez daha inandıran kadınlara yürekten teşekkür etmek istiyoruz.

İKTİDARIN KREŞLERİ HEDEF HALİNE GETİRMESİ ŞAŞIRTICI DEĞİL: Değerli arkadaşlar bu iktidarın bir özelliği daha var, konuları birbirinden bağımsız ele almaya, birbirinden ilgisiz göstermeye çalışıyor. 25 Kasım günü bu kadar çok kadın cinayetinin işlendiği bir ülkede, kadına karşı şiddete ses yükseltmek isteyen, bunu engellemek için mücadele etmek isteyen kadınların hareket etmesini bile engellemeye çalışan bir iktidarın, çıkıp yasaları, anayasayı, anayasa mahkemesi kararlarını bahane ederek kreşleri kapatma kararı alması da bize göre birbiriyle son derece ilgili gelişmeler. Yani kadını mümkün olduğunca hayatın dışına itmeye çalışan, kadına köle muamelesi yapmaya çalışan, kadını evine hapsetmeye çalışan, kadınları yoksulluk cenderesine, çaresizliğe sürüklemeye çalışan bir iktidarın kreşleri hedef haline getirmesi de hiç şaşırtıcı değil.

Net konuşalım, belediyelerin kreşlerinin kapatılmasını savunmak, tarikatları savunmaktır! Net konuşalım, belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılmasını savunmak, özel okul patronlarının daha fazla para kazanmasını savunmaktır! Belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılmasını savunmak, kadınların eve hapsolmasını savunmaktır! Bizim çizgimiz bu kadar net! O yüzden buradan bir kez daha söylüyorum, o kreşleri kapatmayı bir kenara bırakın, onların kapısına bile dokunamayacaklar, dokundurtmayacağız!

KENDİLERİ BİR TANE KREŞ AÇMIYOR: Bu konuyla ilgili bugün sosyal medyada dolaşıma giren bir video var, o da aslında AKP iktidarının tam fotoğrafı, yani o yapbozun eksik parçası da bugün itibariyle tamamlanmış oldu. Neden söz ediyorum? Özel Anaokulları Derneği’nin gerçekleştirildiği bir toplantıda konuşan Milli Eğitim Bakanlığı Genel Müdürü Fethullah Güner'in konuşmasından söz ediyorum. Ne diyorduk biz? Bu iktidar her şeyi tepe taklak yapıyor, her şeyi ters düz ediyor; siyahı beyaz, beyazı siyah gibi göstermeye çalışıyor. Bir taraftan din diyorlar, bir taraftan iman diyorlar, bir taraftan ahlak diyorlar, bir taraftan aile diyorlar, kreşleri kapatma bahanesi olarak pek çok şey dile getiriyorlar. Ama öbür taraftan özel anaokulu sahiplerine taahhüt veriyorlar, ‘Merak etmeyin, belediyelerin zaten bunları yapmaya etkisi yok, biz onları yasal olarak engelleyeceğiz, biz onları fiili olarak kapatacağız. Siz de bu işten nasıl daha fazla para kazanacaksınız onu düşünün’ diyorlar. Tam bir Adalet ve Kalkınma Partisi pratiği, tam bir AKP pratiği…. Kendileri bir tane kreş açmıyor, ama bunu yapmaya çalışanların da önüne çeşitli engeller çıkartmaya çalışıyor ve arkadaşlar bakın ortada bir tesadüf yok. Hatırlayın, damat Berat'ın ekonomi paketinde hedefi neydi? 150 tane kreşin kapatılmasıydı. Aynı mantıkla devam ediyorlar, tablo çok net. Ya parasını vereceksin, çocuğunu özel okullara göndereceksin ya da sübyan mekteplerine, tarikatların, cemaatlerin insafına terk edeceksin çocukları.

SARAY’IN EJDER MEYVELİ BÜYÜDÜKÇE BOĞAZIMIZDAN GİRECEK EKMEK AZALIYOR: Yurttaşlarımızın şu denklemi görmesi lazım, bizim mutfak bütçemiz kısıldıkça Saray’ın ejder meyveli bütçesi büyüyor. Tersten söyleyelim, Saray’ın ejder meyveli bütçesi büyüdükçe bizim boğazımızdan girecek ekmek azalıyor, küçülüyor. Şimdi buradan sormak istiyorum o hep aynı yalanı söyleyenlere, temmuzda asgari ücret zammı yapmadınız, enflasyon düştü mü? Enflasyonun yükselişi durdu mu? Memlekette ekonomik kriz bitti mi? Tam tersi, emekçiler krizin bütün faturasını en ağır biçimde yaşıyorlar. Ben bu rakam tartışmalarına da girmeyi doğru bulmuyorum, çünkü ne üzerinden tartışacağız? Memleketin yüzde 60'a yakın nüfusu artık asgari ücretle yaşamaya başlamış, yani asgari ücret bir ortalama ücret, bir genel ücret haline gelmeye varmış. Biz burada alacağımız 3 kuruş zamla nasıl yaşayacağımızı mı tartışacağız? O yüzden asgari ücret değil, insanca yaşanacak bir ücret talebimizi tekrar etmek istiyoruz. İşçinin market gideri nedir, ev kirası nedir, yol ücreti nedir, fatura giderleri nelerdir, bunları görmeyen herhangi bir asgari ücret rakamının bizim tarafımızdan kabul edilmeyeceğini paylaşmak istiyorum.

TÜM İŞÇİLERİ 1 ARALIK’TA ‘İŞÇİ OKULLARI’NDA BİR ARAYA GELMEYE ÇAĞIRIYORUM: Değerli arkadaşlar, çok önemli bir müjdeyi paylaşmak istiyorum, buradan özellikle İşçi arkadaşlarıma seslenmek istiyorum. Kasım ayının başında Türkiye İşçi Partisi öncülüğünde bir İşçi Kurultayı gerçekleştirdik. 1. İşçi Kurultayı’mızın aldığı kararlardan belki de en önemlisi, bir numaralı karar, her ayın ilk pazar günü tüm il ve ilçe örgütlerimizde ‘işçi okulları’ adıyla işçilerin bir araya gelmesinin örgütlenmesiydi. Türkiye İşçi Partisi bu pazar günü, 1 Aralık Pazar günü tüm il ve ilçe örgütlerinin bulunduğu yerlerde, hayatın her alanında ayrıştırılmaya çalışılan beyaz yakalı, mavi yakalı, gri yakalı, dini, dili, cinsiyeti, inancı, kimliği ne olursa olsun, partili ya da partisiz tüm işçi arkadaşlarımızı bir araya gelmeye çağırıyor. Ben buradan bütün işçi arkadaşlarıma seslenmek istiyorum: Bu ülkenin gidişatından memnun değilseniz, yapmanız gereken ilk şey kendi kaderinizi ve bu ülkenin kaderini ellerinize almak! Bunun için de aramızdaki bütün ayrımları bir kenara bırakacağız, aramızdaki bütün farklılıkları bir kenara bırakacağız, işçiler olarak toplanacağız, önce memleketin gündemini kendi gözümüzden değerlendireceğiz. 

KESK MİTİNGİNE ÇAĞRI: Başlarken söylemiştim, Türkiye'nin dört bir yanında işçi arkadaşlarımız mücadeleyi büyütüyorlar. Biz Türkiye İşçi Partisi Merkez Yürütme Kurulu olarak dün bir değerlendirme yaptık ve bu bütçe sürecinde, 30 Kasım Cumartesi günü saat 13:00’te Ankara'da, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun çağrısıyla gerçekleştirilecek, ‘Geçinemiyoruz, yoksulluğa karşı mücadelede birleşiyoruz’ sloganıyla Tandoğan Meydanı'nda yapılacak mitinge katılma kararı aldık. Tüm emekçileri, sesimizi ve gücümüzü birleştirmek üzere KESK’in çağrısıyla gerçekleşecek bu mitinge katılmaya çağırıyorum.

ÇAYIRHAN'DAKİ İŞÇİLERİN YANINDA OLACAĞIZ: Ankara İl Örgütümüz Çayırhan Termik Santrali'nde direnen maden işçileriyle ilk günden bu yana dayanışmasını sürdürüyor. Ben de buradan maden işçisi arkadaşlarıma seslenmek istiyorum, bu mücadelede, bu kararlı mücadelelerinde sonuna kadar onların yanında olacağız. Talepleri karşılanana kadar maden işçisinin sözü bizim sözümüzdür; yanlarında durmaya, arkalarında durmaya devam edeceğiz. Karşıyaka Belediyesi Kent A.Ş. işçisi arkadaşlarımız bize ulaştılar, yaklaşık 3 aydır süren direniş… İzmir İl Örgütümüz, Karşıyaka İlçe Örgütümüz işçi arkadaşlarımızla dayanışma içerisinde. Karşıyaka Belediyesi'ni bir an önce bu yanlıştan dönmeye, Kent A.Ş. işçilerini işlerine iade etmeye çağırıyorum. Son olarak Birleşik Metal-İş Sendikasının grev kararı var. İlk grev 4 Aralık'ta başlayacak, metal işçileri ve onların mücadeleci sendikası Birleşik Metal-İş Türkiye İşçi Partisi olarak grev kararlarının arkasındayız, mücadelelerinin yanındayız. Son güne kadar da hep birlikte, kararlı biçimde bu mücadeleyi sürdüreceğiz.

 

 

(HABER MERKEZİ)