YAZARLAR

Erol Bulut the end

Ali Koç'un vaat ettiği “yepyeni Fenerbahçe” ve “yepyeni vizyon”, kötü gidişte taraftar baskısı altında ezilip ilk fırsatta Philip Cocu'yu maç sonu basın toplantısına bile çıkmasına izin vermeden görevinden almaksa, başarısız giden iki yılın ardından yeniden Caner Erkin ve Gökhan Gönül gibi miadını doldurmuş oyuncuları takıma katmak, sürekli geçmişe dönerek aynı ve benzer manevraları uygulamaksa o zaman Fenerbahçe camiası ve sayın Ali Koç da şapkasını önüne koymalıdır.

Fenerbahçe'de Erol Bulut'a ayrılan sürenin sonuna geldik. Bu artık bir kamu meselesine dönüştürüldü son aylarda. Erol Bulut'un Fenerbahçe'yi şampiyon yaptığı takdirde bile Fenerbahçe'nin hocası olarak kalamayacağını iddia ediyorlardı. Artık tüm mesele ne zaman kovulacağı veya istifa edeceğiydi. Peki Erol Bulut'un başarısız olarak tanımlanan Fenerbahçe serüveninde başka hiç mi suçlu veya hatalı yok. Erol Bulut, Fenerbahçe'yi başarısızlığa sürükleyen baş aktör mü yoksa bu hikayedeki maktul mü? Bunu gerçekten iyice ve etraflıca düşünmek gerekir.

“Tarih tekerrürden ibarettir” derler ama bazen de “Hatalar tekerrürden ibaret” olur. Farklı kitap, farklı dizilerde, farklı karakterlerle ama aynı senaryoyu yazmak yeni bir eser yaratmış olabileceğiniz anlamına gelmez. Tam tersine, hikaye aynı olduğu için “kaçınılmaz son” da benzer olabiliyor.

Sayın Ali Koç, 2018'de başkan seçilirken “yepyeni bir Fenerbahçe yaratmak”tan, “yepyeni bir vizyon” ortaya koymaktan bahsediyordu. Fenerbahçe taraftarı ve tabii ki kongre üyelerinin Aziz Yıldırım devrini kapatmak istemelerinin sebebi Aziz Yıldırım'a karşı herhangi olumsuz his besledikleri için değil, bir değişime ihtiyaç duymalarındandı. Sürekli dönüp dolaşıp aynı aktörleri görmekten yorulmuştu Fenerbahçe taraftarı, hatta tüm spor kamuoyu.

Sayın Ali Koç'un vaat ettiği “yepyeni Fenerbahçe” ve “yepyeni vizyon”, kötü gidişte taraftar baskısı altında ezilip ilk fırsatta Philip Cocu'yu maç sonu basın toplantısına bile çıkmasına izin vermeden görevinden almaksa, başarısız giden iki yılın ardından yeniden Caner Erkin ve Gökhan Gönül gibi miadını doldurmuş oyuncuları takıma katmak, sürekli geçmişe dönerek aynı ve benzer manevraları uygulamaksa o zaman Fenerbahçe camiası ve sayın Ali Koç da şapkasını önüne koymalıdır. Ben çok açık konuşuyorum: Fenerbahçe'nin başarısızlıklarının altında yatan önemli sebeplerden biri de Ali Koç'un yeterince eleştirilmiyor oluşu. Ali Koç ve genel olarak Koç ailesinin Türk futbolu ve hatta Türk sporuna kattıklarını asla yadsıyamayız. Ama bu mevcut icraatın da incelenip, eleştirilmesine engel olmamalı.

Ali Koç döneminde görev alan teknik direktörler ve görev süreleri şöyle:

Phillip Cocu (100 gün)
Erwin Koeman (47 gün)
Ersun Yanal (446 gün)
Tahir Karapınar (55 gün)
Erol Bulut (238 gün)

Bir de Damien Comolli adından bir sportif direktör görev aldı kulüpte, o kaç gün görev yaptı bilemiyorum şu anda. Ali Koç'u eleştirmemek adına Comolli'ye saldıranlar oluyordu. Damien Comolli berbat bir görev süresi geçirmiştir. Felaket bir transfer politikası izlemiş belki de Fenerbahçe'nin 1,5 yılına mal olmuştur. Ama işin sonunda konu şuraya gelmeli: Comolli'yi kim göreve getirdi?
Comolli'nin, hangi sebeple kulüple ilişkisi kesildi? Aziz Yıldırım döneminde Guliano Terraneo'nun görevine son verildiği zamanki gibi herhangi bir şeffaf açıklama da yapılmadı.
Taraftar baskısı ile Ersun Yanal'ı kim getirdi?
Ersun Yanal'ı getirmeden evvel taraftar baskısına karşı Ersun Yanal'ı itibarsızlaştıran kimdi?
Emre Belözoğlu'nu kulübün futbol aklı noktasına kim koydu?
Erol Bulut'u kim getirdi?
3 yıl içinde 50 civarı oyuncu sirkülasyonu hangi yönetim kurulunun onayı ile gerçekleşti? Sorumlusu kim?
Fenerbahçe'de işler aslında o kadar da karışık değil. Sadece her defasında hatalar yanlış yerde aranıyor ve suçlu olarak bir kurban seçiliyor. Hata yapabilirsiniz, herkes hata yapabilir. Hele profesyonel sporlarda. Barcelona bile yanlış transfer yapabiliyor. Ama çok inandığım bir söz vardır: “Silginiz kaleminizden önce tükeniyorsa...”

Fenerbahçe ve Ali Koç'un durumunu anlatan budur aslında. Hatalar o kadar fazla ki Ali Koç'tanb başka kulübe kimsenin yapamayacağı, sağlayamayacağı ekonomik katkıyı daha fazla konuşamıyoruz.

Ali Koç'un Fenerbahçe başkanlığı sınavında silgisi kaleminden önce tükendi.

Şimdi Erol Bulut dönemi kapandı. Emre Belözoğlu, sezon sonuna kadar takımın başında olacağı söyleniyor. Volkan Demirel var orada. Bu şahıslar çok önemli futbolculardı bunu kabul etmek lazım ama teknik direktörlük veya antrenörlük kariyerleri nedir ki Fenerbahçe bu iki insana emanet ediliyor? Fenerbahçe'nin temel sorunu bu zaten. Eski günlerin hatırına, duygusal alınan kararlar. Miadını doldurmuş Caner Erkin ve Gökhan Gönül'ün ne işin var bu takımda? İşte bakın; şampiyonluk yolunda zaten zar zor sendeleye sendeleye giderken bir de Caner Erkin krizi yönetmek zorunda kalırsınız. Bu futbolcuların futbolculuklarını ve futbolcu özelliklerini tartışmıyorum, yanlış anlaşılmasın. Ama Sergen Yalçın, Caner Erkin'in ne kadar yetenekli bir futbolcu olduğunu bilmiyor mu? Biz daha mı iyi biliyoruz? “Caner'i ben istemedim” “ben gönderdim” derken Sergen Yalçın neden istememiş olabilir? Bunları iyi düşünüp anlamak lazım.

Tamam, Erol Bulut'u medyada itibarsızlaştıran bir kısım “itibar suikastçileri”nin gazası mübarek olsun. Artık kutlama yapabilirler. Hayır, Erol Bulut'u eleştirebiliriz. Zaten eleştirenlerin başında gelenlerden biriydim. Ama Erol Bulut'a, altını çizerek söylüyorum; “itibar suikasti” yapanlar da “sözde Fenerbahçeliler”, Fenerbahçe için asıl “dahili düşmanlar”dır. Bu aynı ve benzeri yıllar önce İsmail Kartal'a da yapıldı, Igor Tudor'a da. Sayabileceğimiz çok fazla maktul var bu konuda.

Fenerbahçe'yi çok ama çok zor günlerin beklediğini düşünüyorum. Önümüzdeki aylarda seçim var. Önümüzdeki yılın planlaması var. Alınmış o kadar oyuncu ve yapılmış o kadar sözleşme var. Yeni bir hocayla yeni bir yapılanma da zor olacaktır. Her geçen gün, çanlar sayın Ali Koç için daha fazla çalmaya devam ediyor.


Ara Gözbek Kimdir?

Yayın hayatına 2005'te üniversite radyosu CIU FM'de başlayan Ara Gözbek aralıksız üç sene İngilizce ve Türkçe yayınlarla canlı radyo programı hazırladı ve sundu. 2005'te CNN Türk'te Frekans programında yapım asistanı ve muhabir olarak görev aldı. Gazeteciliğe ilk olarak 2006'da BirGün gazetesinde adım attı. BirGün'de Pazar eki ve spor bölümlerinde 400'den fazla makale yayınladı, ardından Türkiye'nin en çok takip edilen spor haber sitesi sporx.com yazarlığa devam etti. 2007 yazında staj yaptığı TRT'de “NBA Europe Live” adı altında NBA'in uluslararası projesinde TRT'yi NBA muhabiri olarak temsil etti. SporX TV'de “NBA ARA'SI” programını yaptı. Bunların dışında Taraf gazetesi, tempo24.com.tr ve birçok sitede makaleleri ve haberleri yayınlandı. Döneminde çok popüler bir radyo olan Metro FM'de pek çok programa konuk ve yorumcu olarak katıldı. sokaksesi.com sitesinin ve Android ile Apple'larda uygulaması da olan Sokak Sesi Radyosu'nu kurup burada uzun bir süre “underground” radyo yayınları yaptı. Halen Gazete Duvar'da yazmaktadır.