Ertan Aksoy: Artık MHP’nin çizdiği çemberde siyaset yapabilen bir AKP var
Araştırmacı Ertan Aksoy Cumhur İttifakı’nın mevcut durumunu, seçim kampanyası sürecinde atacağı adımları değerlendirdi, “MHP, AKP’nin siyasal elastiğini ortadan kaldırdı” dedi.
ANKARA- Türkiye’de kritik seçimlere az zaman kala ittifakların yapısı ve attıkları adımlar da merak konusu. Mevcut iktidar AK Parti, MHP ve Büyük Birlik Partisi’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’ndaki gelişmeler kamuoyu araştırmacıları tarafından yakından izleniyor.
AK Partili Mahir Ünal’ın “cumhuriyete” ilişkin sarf ettiği sözleri, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin buna karşı çıkışı ve Ünal’ın “affını” istemesi gözlerin iyice bu ittifaka çevrilmesine neden oldu.
Cumhur İttifakı’nın gittikçe MHP’lileştiğini, AK Parti’nin MHP’nin çizdiği çemberde siyaset yapabildiğini söyleyen Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Başkanı ve Aksoy Araştırma Kurucusu Ertan Aksoy’a göre MHP’lileşmiş AK Parti en başta geleneksel AK Parti seçmenine hitap etmiyor.
‘AKP ARTIK MHP’NİN İZİN VERDİĞİ SINIRLAR İÇERİSİNDE SİYASET YAPABİLİYOR’
SODEV Başkanı Ertan Aksoy’un, Cumhur İttifakı’nın mevcut yapısından siyaset yapış tarzına, ittifakın seçimlerde elde edeceği sonuçtan seçim kampanya sürecine kadar farklı başlıklardaki sorularımıza yanıtları şu şekilde oldu:
Seçimlere az bir süre kala Cumhur İttifakı’nın yapısı ve etkisi merak konusu. Kamuoyu araştırmacısı gözüyle baktığınızda bu ittifakın yapısını, durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cumhur İttifakı, adının konmasıyla birlikte giderek aşırı sağ ittifaka evrilen bir iktidar durumunda. MHP ile birleşiyor olmasının AKP’ye çizdiği çok büyük bir sınır oluştu. AKP aslında farklı eğilimleri kendi içinde birleştirebilen bir partiydi. Hatta bana göre bu kadar iktidarda kalabilmesinin en önemli özelliklerinden biri buydu. Fakat MHP ile birleşmesiyle birlikte bu yeteneğini kaybetti. AKP artık ancak MHP’nin izin verdiği sınırlar içerisinde siyaset yapabiliyor. Dolayısıyla Cumhur İttifakı’nda bir MHP’lileşme hali de ortaya çıktı.
‘MHP’LİLEŞMİŞ AKP EN BAŞTA GELENEKSEL AKP SEÇMENİNE HİTAP ETMİYOR’
Bu durum şunu yaratıyor; bütün ölçümüne göre yaklaşık yüzde 70 seçmen en az bir kere AKP’ye oy vermiş. Yüzde 70’lik seçmeni bir seçmen evreni olarak düşündüğünüzde bu seçmen kitlesi eğer MHP’ye oy vermek isteseydi, MHP’ye oy vermişti. Ama bu yüzde 70’lik kitle geçmişte AKP’ye oy verdi. Dolayısıyla MHP’lileşmiş bir AKP’nin en başta geleneksel AKP seçmenine hitap edememe hali söz konusu.
‘MHP’Lİ SEÇMENİN YÜZDE 40’A YAKINI ÜST YÖNETİMDEN FARKLI DÜŞÜNÜYOR’
Öte yandan MHP seçmeni tarafına baktığımızda şunu görüyoruz; birçok ölçüm bize gösteriyor ki yaklaşık yüzde 40’a yakın bir MHP’li seçmen grubu, MHP üst yönetiminin birçok söyleminden ve politikasından ayrı düşünüyor. MHP üst yönetimi AKP ile neredeyse yüzde 100 uyum içerisinde olsa da AKP ile MHP tabanında aynı eğilimi göremiyoruz. Devlet Bahçeli’yi eleştiren diğer siyasilerin konuşmalarını MHP seçmenine izlettiğinizde, yüzde 30-40’lık bir bölümü bu eleştirilere hak veriyor. İki partinin bir araya gelmesi, iki partinin tabanının tamamen bir araya gelmesi sonucunu yaratmadı.
‘MHP, AKP’NİN EN ÇEKİRDEK İDEOLOJİSİ OLAN SİYASAL İSLAM'LA AYRIŞMA ALANLARINI DAHA GÖRÜNÜR KILDI’
MHP ile AK Parti seçmen grubunun ne kadarının bir araya geldiğini ya da gelmediğini söyleyebiliyor muyuz?
Burada durum tarihi ne kadar geri aldığımıza bağlı. Çok uzun olmayan bir geçmişte AKP yüzde 35-36 oylara sahipti. Bugün artık yüzde 29-30 düzeyinde oylarla karşılaşıyoruz. Keza MHP için de yüzde 9’a kadar oylarının çıktığı dönemler vardı. Fakat şu an yüzde 7’ler düzeyinde. Bir araya gelişleri toplamda, en yakın geçmişteki potansiyelini bile onlara vermedi. Açıkçası bu ortaklıktan seçmen bazında kazanan olmadı. Bu ortaklık MHP’ye şunu verdi; MHP konforlu bir siyaset alanına geçti. İktidar ortağı oldu ama sorumlulukları olmadı. Bu nedenle de ittifak içerisinde kalmaya devam etti. Son dönem MHP tarafında şöyle bir ihtiyaç başladı; MHP, AKP’nin en çekirdek ideolojisi olan siyasal İslam’la ayrışma alanlarını daha görünür kılmaya ve hatırlatmaya dair bir ihtiyaç duymaya başladı.
‘MHP’NİN SİYASAL İSLAM’LA AYRIŞMA ALANLARINI İŞARET ETME İHTİYACI HİSSETTİĞİ BİR DÖNEME GİRDİK’
Neden bu ihtiyaç açığa çıktı?
MHP’nin görüşüne katılırsınız ya da katılmazsınız bir siyasal hattı var. Bu siyasal hat, geleneksel siyasal İslam’la örtüşmüyor. Her ikisi de sağda olmasına rağmen ayrışan iki farklı ideoloji… Son dönem özellikle siyasal İslam’ın sinir uçlarından biri olan cemevlerinin ibadethane sayılması konusunda MHP çok açık, çok net hatta cesur diyebileceğimiz söylemle cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi gerektiğini ifade etti. Bu herhalde siyasal İslam’la en büyük ayrışma alanını işaret etmektir. Öte yandan yine birkaç gün önce Mahir (Ünal) Bey’in açıklamalarına karşı çok hızlı, çok açık, çok net itirazlarını dile getirdi. Birlikte tanıklık ettiğimiz haliyle, partinin kuruluşundan beri yükseliş çizgisi gösteren Mahir Ünal partisinin içerisinde bir anda görevinden alındı. Dolayısıyla böylece MHP’nin siyasal İslam’la ayrışma alanlarını işaret etme ihtiyacı hissettiği bir döneme de girmiş oluyoruz.
‘ARTIK MHP’NİN ÇİZDİĞİ ÇEMBERDE SİYASET YAPABİLEN BİR AKP VAR’
Cumhur İttifakı gün geçtikçe MHP etkisinin arttığı bir ittifak mı? AK Partililer süreç içerisinde siyaset üretmek isterken 'MHP barajıyla' mı karşılaşıyorlar? Artık karşımızda AK Partililerin siyaset yapma tarzını ve üslubunu da belirleyen bir MHP mi var?
Artık MHP’nin çizdiği çemberde siyaset yapabilen bir AKP var. Bunun dışına çıkan, geleneksel siyasal İslam kodlarıyla hareket eden siyasiler, ittifakın dışına çıkma sonucuyla karşılaşıyor. Çünkü Cumhur İttifakı giderek MHP’lileşiyor. Bugün AKP 20 yılı aşkın süredir devam eden iktidarını ayakta tutmak için çaba harcıyor. Kamuoyu yoklamaları çok büyük oranda Millet İttifakı’nın kazanacağını işaret ediyor. AKP bir ihtimalin peşinden gitmeyi tercih ediyor. Bu kendi içinde anlaşılabilir fakat MHP şu anda desteğini çektiği andan itibaren o ihtimal de ortada kalmıyor. İhtimalsiz durumda hem AKP’nin hem de Erdoğan’ın kaybetme hali ortaya çıkıyor. Artık MHP, AKP’nin iktidar hayalinin emniyet sibobu. Bu da onu sahip olduğu oy oranından, sahip olduğu seçmen desteğinden çok daha güçlü bir pozisyonda tutuyor.
‘SEÇMENLERİN YÜZDE 70’İ ALTILI MASA’NIN DEVAM EDECEĞİNE İNANIYOR’
Altılı Masa’nın dağılacağına, dağılma ihtimaline dair bir söylem iktidar tarafından yaygınlaştırılıyor. Bu ihtimal Cumhur İttifakı açısından size göre ne durumda? Siz hangi tarafı daha “sorunlu” ya da “uzlaşamaz” görüyorsunuz?
Bu aşamada şöyle bir ayrıma gidersek daha iyi yorum yapabiliriz. Altılı Masa ve Cumhur İttifakı’na ilişkin bir kamuoyu yapıcılarının sahip olduğu değerlendirmeler var bir de kamuoyunun kendisinin sahip olduğu değerlendirmeler var. Kamuoyu yapıcıları tarafına baktığımızda Altılı Masa’da sorunlu bir hale sürekli olarak işaret etme durumu söz konusu. Fakat kamuoyu yoklamalarına baktığımızda durum farklı. Seçmenlerin yaklaşık yüzde 70’i anlaşarak veya anlaşamayarak seçime kadar Altılı Masa’nın devam edeceğine inandığını ifade ediyor. Yüzde 70’in üzerinde seçmen grubunun buna inanması, sadece o masayı oluşturan partilerin değil, demek ki Cumhur İttifakı'nı oluşturan seçmenin bir grubunun da buna ihtimal verdiğini gösteriyor.
‘MUHALEFETİN ALTILI MASA ÜZERİNDEN ELDE ETTİĞİ KAZANÇ ALTERNATİF YARATABİLME HALİ’
Altılı Masa gerçekten ifade edildiği gibi birbirine benzemez siyasal yapıların bir araya gelmesiyle oluşuyor. Bu siyasi yapılar bir araya geldiğinde temel beklenti, ‘Hadi hep beraber her konuda anlaşın’a dönüşüyor. Bana göre bu altı partinin hep beraber her konuda anlaşması radikal bir oy kaybına neden olur. Tam da aslında bu partiler birbirine benzemedikleri için bugün yüzde 40’a karşı yüzde 60’lık bir blok oluşturabilmiş durumdalar. Altılı Masa üzerinden muhalefetin bana göre en çok elde ettiği kazanç bir alternatif yaratabilme hali. Oy oranına bugün artıya katmasa da bir tarafıyla iktidara karşı bir alternatif geliştirmiş oluyor.
‘BAZI İSİMLERİN KENDİLİĞİNDEN İSTİFA EDİP BAŞKA PARTİLERE GEÇME POTANSİYELİ VAR’
Siyaset yapma tarzının gün geçtikçe AK Parti aleyhine olumsuzlaştığına değindiniz. Seçim yaklaştıkça Cumhur İttifakı’nda karşılıklı dengeyi tutturmak için görevden almalar ya da af dilemeleri daha fazla mı göreceğiz?
Eğer kamuoyu yoklamaları bugünkü gibi çıkmaya devam ederse önce bir ittifaktan ayrılmaya çalışanlar olacak. Bir parti politikalarına aykırı davranıştan ya da doğrudan geçenlerde olduğu gibi… Bazı isimlerin doğrudan kendiliğinden istifa edip başka partilere geçme potansiyeli var. Özellikle seçime giderken Cumhur İttifakı tarafından hem olumlu hem de olumsuz bir alan oluşacak. Seçime giderken, seçim ekonomisine geçilecek. Bugün topluma vermedikleri birçok şeyi vermeye başlayacaklar. Asgari ücret artışı veya diğer sosyal transferlerin arttırılması gibi durumlarla veya başka şeylerle karşılaşacağız. Bunlar aslında ittifakın bileşenleri için olumlu. Fakat olumsuz yanı şu; bütün bu yapılanlar toplumun içerisinde bulunduğu yoksullaşma halini ortadan kaldırmayacak. Bu nedenle de alan çalışması yapan ittifakın bileşenleri daha zorlanacak. Muhtemeldir ki açık ya da örtük eleştirel ifadeler o dönem daha fazla karşılarına çıkmaya başlayacak. Haliyle sahada toplumla yüz yüze geldiklerindeki ittifakı bir arada tutmak için zorlanma hali bugünden daha fazla olacak.
‘MHP’NİN SAHAYA ÇIKMASI HALİNDE SEÇMEN İKNA EDEBİLECEK ALT DETAYLARA SAHİP POLİTİKALARI YOK’
MHP bundan önceki seçim süreçlerinde sahada çok olmadığı gerekçesiyle bir kesim tarafından eleştiriliyordu. Bu dönemde ise MHP lideri Devlet Bahçeli farklı kentlerde mitingler düzenliyor. Bu mitinglerin etkisini siz nasıl görüyorsunuz?
Oy oranına herhangi bir etkisi yok. Mitinglerin iletişim açısından eskisi kadar bir önemi kalmadı. Fakat mitingler, partilerin örgütlerini ayakta tutar. MHP’nin önemli oranda politikası kimliğe, etnik aidiyete dair olduğu için sokakta yürüteceği bir propaganda seçeneği de çok fazla elinde yok. Yani bugün bırakın seçmenin MHP’ye bakışını, herhangi bir MHP’li yöneticiyi çevirseniz ‘Ekonomi politikanız nedir?’, ‘Türkiye’deki yoksullaşma halinin nasıl durduracaksınız?’ diye sorsanız yanıt verebileceğine emin değilim. MHP’nin sahaya çıkması halinde de seçmeni ikna edebilecek alt detaylara sahip politikaları yok. Bu nedenle MHP’nin daha fazla miting yapıyor olması Cumhur İttifakı'na pek bir katkı vereceğini zannetmiyorum. Hatta belki de özellikle seçime giderken MHP’nin bu düzeyde görünür olmama ihtimalini de düşünüyorum. Çünkü AKP’nin gerilemesindeki önemli nedenlerden bir tanesi de Kürt seçmen desteğini kaybediyor olması. Bu durumun ana sürükleyicisi MHP ile bir ortaklığı tercih etmiş olması. Her tercihin bir getirdiği bir de götürdüğü vardır. Elbette ki MHP ile ittifak kurduğunuzda milliyetçi seçmenin yaklaşık yarısını ittifakınıza bir anda dahil etmiş gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. Geçmişte tamamen ittifakın politikalarını desteklemese de AKP’ye oy veren Kürt seçmen, şimdi ise oy vermemeyi tercih eden bir durumda. Bu nedenle MHP’den seçim döneminde bu düzeyde görünür olamaması da beklenebilir.
‘MHP, AKP’NİN SİYASAL ELASTİĞİNİ ORTADAN KALDIRDI’
Çözüm süreci gibi bir dönemden MHP ortaklığına evrilen süreç mi AK Parti’yi bu duruma getirdi?
Birçok neden içerisinde en büyük olanlardan birini bu oluşturuyor. MHP, AKP’nin siyasal elastiğini ortadan kaldırdı ve bir MHP’lileşme süreci yarattı. AKP’ye oy veren seçmenin ana tercihi MHP’ye oy vermek olsaydı gider ona oy verirdi.
Bugün AK Parti küskünü seçmen grubundan bahsediyoruz aynı şeyi MHP için de söyleyebilir miyiz?
MHP, AKP seçmeninin de CHP seçmeninin de ikinci partisiydi. Geçmişte böyle bir geçişkenlik özelliği vardı. Fakat artık durum çok farklı. İttifaklarla birlikte MHP, net ayrışmadan kaynaklı olarak CHP seçmeninin ikinci partisi olmaktan tamamen çıktı. Öte yandan İYİ Parti’nin kurulmasıyla birlikte geleneksel milliyetçi seçmenin yaklaşık yarısı İYİ Parti’ye gitti ve bir daha geri dönmedi. Milliyetçilerden MHP’ye yoğunlaşma ihtimali de ortadan kalktı.
‘PSİKOLOJİK YÜK DE TOPLUMUN SIRTINDA’
Siz bu dönemde Cumhur İttifakı’nın hangi mesajları açıktan okuyamadığını ya da okumak istemediğini tespit ediyorsunuz?
İktidar ekonomide sıkıştıkça toplumsal gerilimi arttırmayı tercih etti. Ekonominin getirdiği yük seçmende sadece bir yük değil. Aynı zamanda bir psikolojik yük de toplumun sırtında. Bu yükün maddi manevi yüksek olduğu bir dönemde Cumhur İttifakı, toplumu daha fazla germenin toplumu daha fazla destekçiye dönüştürmeyeceğini anlayamadı. Ekonominin içerisinde bulunduğu durumla uzun süre yüzleşmemeyi tercih etti. Bir süre sonra yüzleşmek zorunda kaldı. İlk evrelerde muhalefete yıkmaya çalıştı, o da olmadı. Şimdi ise yeni yeni ’toparlayacağız’ demeye başladı. Ama en başından Cumhur İttifakı, ekonomi kötüye gittiğinde bununla yüzleşip, ekonomi biliminin gerekliliklerini yaparak, iyileşme haritasını toplumun önüne koysaydı bugün bu durumda olmayabilirdi. Ama bunları yapmak yerine salt muhalefeti suçlu göstermek ve toplumsal gerilimi arttırmayı ve bu sayede de seçmen konsültasyonunu sağlamayı hedeflediler.
Cumhur İttifakı’nda Büyük Birlik Partisi (BBP) de var. Onun durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Büyük Birlik Partisi’nin daha fazla görünür olma ihtimalini çok güçlü görmüyorum.
‘SEÇMENİN ÖNEMLİ BİR KISMI ERDOĞAN’A ÖFKELİ AMA ERDOĞAN’DAN VAZGEÇMİŞ DEĞİL’
Cumhur İttifakı’na yeni katılımların olup olmayacağını kamuoyu konuşmuyor. Bu ittifakın genişlemek ya da büyümek gibi bir derdi yok mu?
Cumhur İttifakı’nın daha fazla büyümek gibi bir arayışa gireceğine çok ihtimal vermiyorum. Cumhur İttifakı geride kalan küçük partileri toplayarak durumu çözemeyeceğinin farkında. Ancak bir büyük partinin oraya gelmesi lazım. Bu da şu an için çok mümkün görünmüyor. Bu nedenle Cumhur İttifakı’nın toparlanmaya dair ana çabası Erdoğan’ın kitleler karşısındaki karşılığı olmuş olacak. Bana göre de kendisi açısından doğrusunu bu şekilde yapar. Hâlâ daha seçmenin önemli bir kısmı Erdoğan’a öfkeli ama Erdoğan’dan vazgeçmiş değil. Geçmişte oy veren ama bugün oy vermeyen seçmenin ana duygusu öfkeli olma hali. Doğru politikalar tercih edilseydi bu duygu tedavi edilebilirdi. Kalan sürede Cumhur İttifakı daha çok Erdoğan’ın kitleler karşısındaki karşılığını arttırmayı tercih edecek.
‘İKİSİNİ BİRDEN BAŞARMA İHTİMALİ YOK’
Yani Cumhur İttifakı açısından Erdoğan çevresinde partiler üstü bir söylem ve kampanya süreci mi göreceğiz? Bir yandan Meclis seçimleri de oldukça önemli. Cumhurbaşkanlığının kazanıldığı senaryoda Meclis kaybedilirse “kadük” bir durumun ortaya çıkacağı değerlendirmeleri yapılıyor.
İdeal olan ittifak açısından ikisini birden sürüklemek ama gerçek tam olarak oraya denk gelmiyor. Çünkü ikisini birden başarma ihtimali artık yok denecek kadar düşük. Bu nedenle içlerinden en optimum olanı yani cumhurbaşkanlığının Erdoğan’da kalması. Bunun için çaba harcanacağını düşünüyorum. Dünyanın her yerinde ekonomik krizler toplumsal onuru zedeler. Bu durum şu an Türkiye’de de geçerli. Tam da toplumsal onurun zedelenmesi nedeniyle eskiye göre hiç olmadığı kadar millilik vurgusu arttırılmış vaziyette. Her şeyin sonu milliliğe bağlanıyor. Yakın zamanda lansmanı yapılan otomobil de dahil bütün bunların hepsi Cumhur İttifakı’ndan öte bir Erdoğan kampanyasının sonucu.
‘RADİKAL DEĞİŞİM BEKLEMİYORUM’
Cumhur İttifakı’nın oy oranı sizce seçimlerde ne olacak?
Partilerde bugünden daha farklı bir radikal değişim beklemiyorum. Elbette araştırmaların yüzde 2-3 hataları olur. O civarda bir değişiklik, partilerin bugünkü bulunan oy oranlarında olursa olur. Fakat asıl sürprizlere açık konu cumhurbaşkanlığı adaylarının alacağı oy. Bunun için o kadar bilinmeyen değişken var ki. Ancak bu bilinmeyen değişkenler ortadan kalktığında bir tahmin paylaşmak daha sağlıklı olur.