ESÇEVDER: Cengiz Holding’in maden aramasını durduracağız

Cengiz Holding'in Alpagut-Atalan Projesinde siyanürlü yığın liç yöntemi ile altın ve gümüş çıkarılacağını belirten Eskişehir Çevre Derneği, "Cengiz Holding’in maden aramasını durduracağız" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği (ESÇEVDER), Tepebaşı ve Mihalgazi ilçelerinde 15 yıllık olarak planlanan Alpagut-Atalan Projesinde yılda 12 milyon ton kazı yapılacağını, patlatmalı açık ocak işletmeciliği, siyanürlü yığın liç yöntemi ile altın-gümüş çıkarılması hedeflendiğini belirterek "Cengiz Holding Türkiye’yi zehirleyecek" başlıklı açıklama yaptı.

ESÇEVDER Başkanı Sadık Yurtman, yaptığı açıklamada ÇED başvuru dosyasına göre proje sahasında 28 endemik bitki türü, 61 omurgalı türü ile 128 kuş türü tespit edildiği ve birinci arkeolojik sit alanına 220 metre ve 1800 metre mesafede olduğunun belirtildiğini vurguladı.

"Cengiz Holding’in maden aramasını durduracağız" diyen Yurtman'ın yaptığı açıklama şöyle:

“Eskişehir ili Tepebaşı ve Mihalgazi ilçeleri içindeki Alpagut ve Atalan mahalleleri mevkiinde Alpagut-Atalan Altın-Gümüş Maden Ocağı ve Zenginleştirme Tesisi için Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş. ÇED başvuru dosyasını Eskişehir Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğüne teslim etmiştir. Yakında halkın bilgilendirme toplantısı yapılacaktır.

862 sayfalık ÇED başvuru dosyasına göre ruhsat, ÇED ve ünitelerin toplamı 2740 hektar olup, ÇED alanı 509 hektardır. 15 yıllık olarak planlanan Alpagut-Atalan Projesinde yılda 12 milyon ton kazı yapılacak ve patlatmalı açık ocak işletmeciliği, siyanürlü yığın liç yöntemi ile Altın-Gümüş çıkarılması hedeflenmektedir.

Projeye göre ilk etkilenecek mahalleler Atalan, Alpagut, Avlamış, Atalantekke, Behçetiye, Çalkara, Demirciler, Karaoğlan, Karacabaşı Pınarı, Tarpak ve Tekeciler olup maden sahası Atalan’a 1300 metre, Alpagut’a  3300 metre ve Tekeciler’e 3400 metre mesafededir.

ÇED başvuru dosyasına göre proje sahasında 28 endemik bitki türü, 61 omurgalı türü ile 128 kuş türü tespit edildiği ve Birinci Arkeolojik sit alanına 220 metre ve 1800 metre mesafede olduğu belirtilmiştir. Bu ülkemizin kültürel mirası da bir sermaye şirketinin karı için bir kere daha hiçe sayılmaktadır. Sahanın en yüksek noktası 1285 m. en düşük noktası ise 340 metre olup, ÇED alanı içinde yüzde 40’dan büyük eğim vardır. Bu eğimli arazi aklımıza Erzincan İliç Altın madeni toprak kaymasını ve bu maden sahasında bir kazada Sakarya nehrine Siyanürlü toprak karışması ihtimalini aklımıza getirmektedir.

'SAKARYA VADİSİ YOK OLACAK'

Patlatmalarda çıkan toz bulutu Türkiye’nin narenciye ve sebze ihtiyacının yüzde 20’sini karşılayan Sakarya Vadisinin çiftçiliği ve hayvancılığı bu Siyanürle Altın çıkarma sevdası yüzünden yok olacak ve mikro klima özelliği yitirileceğinden yılda 2-4 kez ürün alma şansı yok olacak ve  Sakarya vadisi yaşanamaz bir hal alacaktır.

Peki bizler bu değerlerimize ne kadar sahip çıkabiliyoruz?  Son yıllarda medya veya sosyal medyada duyduklarımızı, okuduklarımızı, gördüklerimizi hatırlıyor musunuz?  Son olarak da İliç’te yaşanan felaket halkımızı derinden üzmüştür. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ülkemizin doğal kaynakları ağırlıklı olarak geri dönülemez, artı değer yaratmayan üretimler için kullanılmakta olduğunu gözlemliyoruz. Tarım, orman ve su kaynaklarımız özelleştirilerek veya maden sahalarına terk edilerek Türkiye’nin geleceği ipotek altına alınmaktadır.

Eskişehir Tepebaşı Alpu Kömürlü Termik Santralında, Sivrihisar / Kaymaz 3. Siyanürlü Atık Barajı’nda olduğu gibi "Eskişehir Kıymetlidir Platformu” ile birlikte mücadele ederek Kömürlü Termik Santralını kurdurmadık, 3. Siyanürlü Atık Barajını yaptırmadıysak Cengiz Holding’in bu maden aramasını da durduracağız. 

Bu bölgedeki tıpkı Erzincan İliç gibi tepede ve Sakarya nehrine çok yakın konumda olup, ayrıca İliç maden sahasından 4- 5 kat daha büyük olduğundan burada maden açılması durumunda yöre bütün özelliklerini kaybederek Sakarya nehrinin siyanür ile kirlenmesine ve üretilebilen ürünlerin satılamamasına sebep olacaktır.

Bugün bizler doğasına, doğal değerlerine,  toprağına, ormanına, suyuna sahip çıkmaya çalışan gönüllü kuruluşlar olarak bir kez daha sesimizi duyurmak istedik ve bu konuda Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği (ESÇEVDER) olarak var gücümüzle mücadele edeceğimizi tüm kamuoyuna açıklamaktan mutluluk duyuyoruz.”