Eski bakan Ertuğrul Günay: Yerel seçimde asıl kritik olan HDP oyları
Yerel seçime giderken "Çok sayıda iddialı ve uzlaşmaz aday görüntüsü iktidar blokunun kazanmasına yol açabilir" diyen Ertuğrul Günay, yerel seçimlerde asıl kritik olanın HDP oyları olduğunu söyledi.
DUVAR - Yerel seçimlerde hem muhalefetin hem de iktidarın hedefi büyükşehirler… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin İstanbul il teşkilatı bayramlaşma töreninde yaptığı konuşmada Refah Partisi adayı olarak kendisinin kazandığı '94 seçimlerine' atıfta bulunması ve büyükşehirleri işaret etmesi, 2019'da kaybedilen İstanbul ve Ankara için bir 'rövanş' isteğinin ne kadar kuvvetli olduğunun bir kez daha altını çizdi.
Muhalefet cephesinde ise kaybedilen 14-28 Mayıs seçimlerinden sonra partilerin bir ortak aday etrafında buluşması eski kadar kolay görünmüyor. İYİ Parti kurultay sürecinde Akşener’in verdiği sert mesajlar siyaset gündemindeki yerini korurken, seçimin bir diğer kaybedeni CHP'de ise 'değişim' talepleri yüksek sesle dile getirilmeye devam ediyor. Önceki seçimde büyükşehirlerin kazanılmasında önemli rol oynayan HDP cephesinden de art arda 'yerel seçimlere kendi adaylarımızla gideceğiz' açıklamaları geliyor.
Hem CHP’de hem AK Parti’de uzun yıllar aktif siyaset yapan, bahsi geçen 94 seçimlerinde CHP'nin İstanbul adayı olan eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'la 14-28 Mayıs seçimlerinin muhalefet tarafından neden kaybedildiğini ve yaklaşan yerel seçimlerde partilerin nasıl bir yaklaşım içinde olabileceklerini konuştuk.
Günay, '28 Mayıs’ta İstanbul’da iktidarla muhalefet arasındaki oy farkının 800 binden 300 bine gerilemiş olmasını kaygı verici ve bir tehlike işareti' olarak yorumluyor. Yerel seçimlerde asıl kritik olanın HDP oyları olduğunu söyleyen Günay, yerel seçim sürecinde AK Parti’nin tutum ve söyleminin biraz daha makule evrileceğini ve Kürt seçmenden bir ölçüde de olsa oy almayı gözeteceğini öngörüyor.
‘SELAHATTİN DEMİRTAŞ VE EKMELEDDİN İHSANOĞLU'NUN GERİSİNDE KALDILAR’
14 Mayıs seçimlerinde Cumhur İttifakı Meclis'te çoğunluğu kazandı. 28 Mayıs'ta ise Kemal Kılıçdaroğlu, CHP dışında 6 partiden destek almasına rağmen istediği sonucu alamadı ve Tayyip Erdoğan bir kez daha Cumhurbaşkanı seçildi. Siz bu sonuçları nasıl değerlendiriyorsunuz?
14 Mayıs seçimleri kazanılabilirdi, ancak baştan itibaren önemli yanlışlar yapıldı. İlk yanlış seçimi kolay sanıp CHP içinde kıyasıya adaylık yarışının başlamasıydı. Oysa, kim olursa olsun, CHP rozetini taşıyan bir adayın karşı taraftan oy sökmesi ve yüzde 50’yi aşması mümkün değildi. Nitekim muhalefetin oy desteği 2014’te Sayın İhsanoğlu ve Sayın Demirtaş’ın aldığı yüzde 48 oranının altında kaldı. Yapılması gereken CHP’ye de ittifak partilerine de karşı bloka da demokratlığı, hukuka saygısı ve dürüstlüğüyle güven verecek ‘bağımsız kişilikli’ bir adayın öne çıkarılmasıydı.
İkinci yanlış, 4 partinin ayrı bir küme olarak seçime katılmak yerine CHP listelerinde yer alması oldu. Bu tutumla hem seçim sathında yok oldular, hem de CHP’ye oy taşıyamadılar. Üçüncüsü, Yeşil Sol (HDP) ve destekçilerinin ilk turda aday çıkarmaması oldu. Aday çıkarmış olsalar bazı gereksiz polemikler önlenebilir, PKK sözcülerinin, kime yaradığı tartışmalı açıklamaları siyasi malzeme konusu olmazdı. Son olarak, 7 yardımcılı cumhurbaşkanı adayı, 6 partili Millet İttifakı ve öteki destekçilerinin kalabalığı seçmende, kazanmanın ötesinde ‘yönetebilirlik kaygısı’ yarattı ve seçmen bildiğinde devam etme kararı verdi.
‘DEĞİŞİM’ TALEBİ ANLAMSIZDIR, KİŞİSEL VE YÜZEYSELDİR’
Genel seçimler sonrası CHP’de değişim talebinin yükseldiğini görüyoruz. Değişimden kasıt nedir? Bir genel başkan değişimi mi yoksa topyekûn tabandan yukarıya bir değişim mi? Yıllarca CHP’de siyaset yapmış bir isim olarak CHP içindeki değişim seslerini nasıl okuyorsunuz?
Türkiye’de siyaset bütünüyle sorunlu. Hemen bütün partiler (sağ ya da sol) katı merkeziyetçi; katılımcılık, saydamlık, çoğulculuk, eleştiri, öz eleştiri kavramlarından uzak yapılar. Partilerin de, adayların da para kaynakları ve para kullanmaları ile ilgili sınır, kural ve denetim yok. Milletvekillerini halk seçmiyor, genel merkezler ve hatta genel başkanlar belirliyor. Parti tabanlarına bile danışmadan hazırlanan aday listeleri, seçmenin önüne onaylaması için konuluyor.
Kendi içinde demokrasi, hukuk ve emek saygısı olmayan bu yapılarla ülkede demokrasi ve hukuk devleti kurulamaz. Siyasetin bütününü kapsayan bu hastalık, en eski parti olarak CHP bünyesini de önemli ölçüde sarmış görünüyor. Son seçimlerde de bunun somut örnekleri yaşandı. Öte yandan, partileri ve doğal olarak hükümet ve devlet mekanizmalarını kuşatan bu denetimsizlik ve keyfilik anlayışı sadece merkezi yönetimle ilgi ve sınırlı da değil. Yerel yönetimler de bu keyfiliğin doruğa çıkan uygulamalarıyla mustarip.
Şimdi bütün bu yapısal hastalıkları yüksek sesle dile getirip ciddi bir operasyona tabi tutmaya dair güvenilir bir program ve kadro oluşturmadan ileri sürülen ‘değişim’ talebi anlamsızdır; kişisel ve yüzeyseldir.
‘SEÇMENİN PARTİLERİ AŞAN BİÇİMDE BİRLİKTE DAVRANMA EĞİLİMİNDE DAVRANACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM’
1994 yerel seçim yarışında siz de yer aldınız. O dönem her parti kendi adayını çıkarmıştı ve iddialı isimler vardı. Sosyal Demokrat Halkçı Parti’de Zülfü Livaneli, Anavatan’da İlhan Kesici, CHP’de siz… O dönem olduğu gibi 2024 yerel seçimlerinde her partinin kendi adayını çıkarması nasıl bir sonuç ortaya çıkarır?
1994 Yerel Seçimleri çok başka koşullarda yapıldı. Yerel yönetimlerde çoğunlukta olan SHP ve iktidarda olan DYP/SHP koalisyonu yıpranmıştı. Nitekim DYP’li Kesici ANAP’tan, ANAP’lı Dalan DYP’den aday oldu. MHP’nin de kendi adayı vardı.
CHP, 12 yıl kapalı kaldıktan sonra -bir tür hatırlatma olarak- ilk kez bu seçime katıldı ve aldığımız oy seçim sonuçlarını etkileyecek düzeyde olmadı. Sonucu etkileyecek oran, merhum Ecevit’in DSP’sinin aldığı oylardı ki, DSP 1987’den itibaren SHP/CHP’nin oylarını hep olumsuz etkiledi. Asıl önemli bölünme merkez sağda yüzde 40’lık bir küme oluşturan DYP-ANAP arasındaydı ve bu bölünme seçimi RP’nin kazanmasını sağladı.
Bu seçimde durum farklı. Siyasetteki kutuplaşmanın devamı olarak seçmenin, partileri aşan biçimde birlikte davranma eğilimi göstereceğini sanıyorum. Çok sayıda iddialı ve uzlaşmaz aday görüntüsü iktidar blokunun kazanmasına yol açabilir. Ancak, örneğin Sayın İmamoğlu ve Sayın Yavaş gibi CHP ve İYİP seçmenlerinin ortaklaşa destekleyebileceği isimler, Ankara ve İstanbul gibi kritik seçimleri muhalefetin başarıyla aşmasına yardımcı olabilir.
'İYİ PARTİ SEÇİMLERDE EN BAŞARISIZ OLAN PARTİLERDEN BİRİ'
İYİ Parti Kongresi'ne Millet İttifakı ve Altılı Masa'yı oluşturan partiler dahil hiçbir partinin temsilcisi davet edilmemişti. Kongre sonrası İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı ve İzmir Milletvekili Ümit Özlale "Millet İttifakı ile ipler atıldı mı" diye sorusuna, “Böyle bir açıklama yapılmadı ancak ‘biz artık kimsenin kapısını çalmayacağız, biz kapısı çalınan olacağız” dedi. Altılı Masa İttifakı yerel seçimlere giderken nasıl bir tavır alacak? Çoklu aday mı çıkarılacak… İttifak olmasa bile belli şehirlerde iş birliğine gidilebilir mi?
Bütün partilerde seçim kaybetmenin şoku yaşanıyor ve sorumluluk başkalarına yüklenmeye çalışılıyor. İYİ Parti de bu açıkça görülüyor. Çünkü İYİ Parti bu seçimlerde en başarısız olanlardan biri. İttifakın öteki partileri seçime girmeden 40 kadar milletvekili sahibi olmanın rehavetini yaşıyor. Bu gerginliğin yerel seçime doğru azalacağını ve yeni ittifak senaryoları üzerinde çalışılacağını sanıyorum. Belki bütünüyle ittifak olmayabilir; ancak bazı kentlerde iş birliği yapılacağını ve bu kez pazarlıkların daha kıran kırana geçeceğini tahmin ediyorum.
'YEREL SEÇİMLERDE ASIL KRİTİK OLAN HDP OYLARI’
İYİ Parti kongresinde, İstanbul yerel seçimler Akşener’in gündemindeydi. Akşener, imalı bir şekilde "İstanbul seçimini biz değil HDP kazandırdı. Biz hariç herkes kazanmayı sağladı" ifadelerini kullandı. HDP şu aşamada yerel seçimlerde her yerde kendi adayını çıkaracağını söylüyor. HDP desteği olmadan belediye seçimleri kazanılabilir mi?
Yerel seçimlerde asıl kritik olan HDP oyları. HDP seçmeni Türkiye’nin en politik kesimini oluşturuyor. Partinin merkezi karar ve tutumuna en bağlı kitle HDP seçmeni. Bu kitle 2019’dan bu yana gerçekten haklı bir yakınma içinde. İstanbul, Ankara, Antalya, İçel başta olmak üzere birçok büyükşehirde seçim sonucunu önemli ölçüde HDP seçmeni belirledi. Ancak bu kitleye bütün partiler ‘görünmez’ muamelesi yaptılar.
2024 Yerel Seçimi'nde HDP’nin bu ‘görünmez’ konumuna razı olmayacağı, sonucu belirleyen aktörlerden biri olarak sahnede yer almayı isteyeceği görülüyor. HDP’nin bu tutumu muhalefetten beklediği yanıtı almazsa, siyasette başka kırılmalar ve yerel seçimle sınırlı başlayan ve ne yönde ilerleyeceği belli olmayan yeni yakınlaşmalara kapılar aralanabilir.
'AK PARTİ’NİN KÜRT SEÇMENE KARŞI TUTUM VE SÖYLEMİ MAKULE EVRİLECEKTİR’
AK Parti 2023 Genel Seçimleri'nde milliyetçi seçmene hitap eden bir kampanya yürüttü. Özellikle CHP ve terörü ilişkilendiren bir kampanya, montajlı videolar… Kürt seçmen oylarının büyük şehirlerde belirleyici olacağı yorumları da yapılıyor. Bunu da göz önünde tutarsak yerel seçimlere doğru giderken AK Parti’den Kürt oylarına yönelik nasıl bir hamle beklenebilir?
HDP’nin yerel seçimlerde sadece büyükşehirlerde görünür olmayı istemekle kalmayacağını, seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınmasına karşı önlem ve güvenceler talebini de yükselteceğini umuyorum. Gerçekten geçen dönemde ‘kayyum’ atamaları büyük sorun ve sıkıntılar yarattı ve bu konuda iktidar kadar muhalefet de duyarsız ve tepkisiz kaldı.
Bu talebin iktidar çevresinde nasıl karşılanacağı yerel seçim sürecinin önemli kıstaslarından birini oluşturacak. Kişisel olarak AK Parti'nin tutum ve söyleminin biraz daha makule evrileceğini ve Kürt seçmenden bir ölçüde de olsa oy almayı gözeteceğini sanıyorum.
'28 MAYIS’TA OY FARKININ 300 BİNE GERİLEMESİ TEHLİKE İŞARETİ'
Erdoğan, 1994 İstanbul seçimlerinden bu yana çok seçim kazandı. Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul seçimlerinde ciddi bir inisiyatif aldığını gördük. Bu seçim Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hanesine bir seçim yenilgisi olarak yazılır mı?
2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması ve AK Parti'nin oy oranının yüzde 35’e gerilemesi, aslında bu seçimin başka yol ve yöntemlerle kazanılabileceğini gösterdi. İktidardaki gerilemenin ilk işareti 2019 Yerel Seçimleri'nde görüldü. Büyükşehir belediye başkanları, sürekli genel politikanın tarafı olmak yerine belediyelerin çalışmalarına yoğunlaşsalar ve başarı grafiğini yükseltseler, bunun yerel ve genel politikaya önemli ve olumlu yansımaları olabilir. Ancak, 28 Mayıs’ta örneğin İstanbul’da iktidarla muhalefet arasındaki oy farkının 800 binden 300 bine gerilemiş olması kaygı verici ve bir tehlike işareti.