Eski Moskova Büyükelçisi Yardım: Yeni Berlin Duvarları doğabilir
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının 'ikinci Dünya Savaşı gibi bir soğuk savaşa' dönebileceği uyarısı yapan Eski Moskova Büyükelçisi Ümit Yardım:
Özlem Kara
İZMİR- Eski Moskova Büyükelçisi ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ümit Yardım'a göre Rusya, bütün olarak Ukrayna’yı himayesi altına almayacak. Fakat bu durum Donbass açısından aynı değil.
Avrupa Birliği ve Batı'nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarını değerlendirirken nükleer silahlar ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne değinen Yardım, savaşlarda son noktayı diplomasinin koyduğunu vurguladı: “Bu toplantıları ilk adımlar olarak düşünüyorum. İleride, bu toplantılar farklılaşabilir, zirve düzeyine çıkabilir. Bu durum zirve düzeyine çıkarsa, o masada bir çözüme varılır. Savaşlarda son noktayı da diplomasi koyuyor. Başka alternatifimiz yok.”
Eski Moskova Büyükelçisi ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ümit Yardım'la, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını konuştuk...
Son yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Savaş her zaman kötüdür. Rusya’nın anayasasında da durum böyledir. Rusya’nın bu işgali, son derece yanlış. Mazeretler tartışılabilir ama bu dünyada hiçbir ülke, hiçbir ülkenin toprağına bu şekilde girmemeli.
Putin, Ukrayna’ya harekât düzenleyerek, sizce neyi hedefliyor ve bu harekata ne zaman dur diyecek?
Bu durumun çok farklı boyutları var. Bu durumun birinci boyutu Putin’in Rusya liderliği. Bununla birlikte Rus aydınları... Bunlar her ne kadar Sovyetler Birliği'nin, ideolojik olarak bitip dağıldığını görseler de aslında Rusya kendini hep küresel bir güç olarak konumlandırmıştı. Hangi ideoloji ile yönetilirse yönetilsin, bütün dünyaya bakış açısı odur. Böyle bir bakış altında sadece Ukrayna değil, Kafkasya’yla, Batı ile olan ilişkilerin hepsi sistematik olarak bu görüş çerçevesinde ele alınır. Ona göre politikalar geliştirilir, değerlendirilir. Rusya’nın bu işgalini büyük ölçüde bu eksen üzerinden geliştiğini düşünüyorum. Ana faktör, Rusya’nın kendisine yeni dünya düzeninde farklı bir konuma oturtması.
İkinci boyut ise diplomasi. Eninde sonunda taraflar masaya oturacak. Tabii bu tarafların kim olacağı da belli değil. Rusya daha hakim bir yapıya gelinceye kadar bu harekât devam eder. O zaman diplomasi daha da ön plana çıkar. Dünyada bu harekata yönelik gelişen çok ciddi bir psikolojik cephe var. Rus liderliği de mecburen bu sürece dikkat etmek zorunda. Çünkü bu sürdürülebilir bir savaş haline gelemez. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin bir üyesinin kaldıramayacağı bir mecraya doğru gidiyor. Bu durum Rusya aleyhine de işleyecek. Bu harekat uzadıkça, Rusya içinde de muhalif görüşlerin güçleneceğini düşünüyorum. Özellikle yaptırımlar etkisi göstermeye başladıkça. Bütün bu faktörleri Rus yönetimi bir sentez halinde değerlendirecektir. Ona paralel olarak da bir diplomasi masası öne geçecektir. Bu doğrultuda, bir çekilme olabilir. Bu çekilmede de ben Donbass bölgesini hariç tutuyorum. Donbass bölgesi, uzun yıllar Rusya’nın kontrolü altında kalacaktır. Çünkü Rusya o noktada Donbass’tan da çekilirse, kendisine çok farklı boyutlar getirir. Sonuçta Donbass’ı, Osetya gibi bir dolmuş pakete dönüştürmek üzere Rusya çekilir. Ben topyekûn bütün Ukrayna’da çekilmenin olacağını düşünmüyorum.
Sizce Rusya-Ukrayna geriliminde oyunun kurallarını Vladimir Putin mi belirliyor?
Evet, çok büyük ölçüde Putin belirlerken, bunun yanında Putin’in çizgisindeki, Rus aydınları da belirtiyor. Sovyetler'in yitirilmiş olması, Rus devlet doktrininde çok büyük bir tahribata yol açtı. Bunu en çok Putin hissediyor ama askeri, istihbarat gibi farklı boyutlarında da aynı çizgiyi paylaşan kitleler var. Bir bütün olarak, bu oyunun kurallarını şu aşamaya kadar onlar belirliyor. Fakat bu yaptırım konusunu çok öngöremedikleri için bu işgali uzattıkları müddetçe artık oyunun kuralları değişip bu kuralları NATO, Avrupa Birliği ve değişik uluslararası kuruluşlar belirleyip dengeyi sağlayacak.
'PUTİN KOMÜNİST DEĞİLDİR'
Ukrayna harekatında bir Rus tankının üzerinde Kızıl Bayrak dalgalanıyordu. Sizce Putin, bu harekatlarla SSCB'ye atıf yapıyor mu?
Putin Sovyetler'in yıkılmasından çok büyük üzüntü duyan, kabullenmeyen Rus çevrelerinin sembol ismidir. Ama oradaki durum komünist ideolojiyi sahiplenme değil de Rusya’nın genel anlamda dünya gücü olmasıyla bağlantılı. Putin’in ve çevresinin zihniyeti Rusya’nın da önemli bir güç olduğu ve diğer güç odaklarıyla ABD ve NATO gibi eşit düzeyde gördüğü bir Rusya’dır. Yoksa kominizim ya da Sovyet sistemini geri getirmek değil. Hangi ideoloji olursa olsun esas olan Moskova’nın küresel sistemde kendisinin daha hâkim, daha etkili bir konum bulması. Rusya’nın ikinci sınıf bir ülke veya bölgesel bir ülke olarak değil de küresel bir ülke olarak bu sitemin içinde yer almasıdır.
Putin komünist değildir, sosyal ideolojiye bağlı olduğunu da düşünmüyorum. Oradaki Kızıl Bayrak da çok münferit bir şeydir. Sovyetler adına olmasa bile yeni güçlü bir Rusya gerçekleşirse, Putin ve çevresinin düşüncesi tabii ki bir etki alanı da oluşturacaktır. Bu etki alanının içinde de Ukrayna’nın bir bölümü Orta Asya, Kafkasya olacaktır. İdeolojik olarak Sovyet modeli değildir. Artık o dönemin kapandığını, en başta Putin biliyor.
Putin geçtiğimiz günlerde “Karşımızda duran ülkeler tarihin en ağır koşullarıyla karşılaşacak” ifadelerini kullanmıştı. Sizce Putin burada ne demek istedi? Nükleer silahlardan mı bahsetti?
Nükleer aracı bir retorik olarak kullanmak bile bütün dünyada '3. Dünya Savaşı'nın içindeyiz demektir. Nükleer silahların ne anlama geldiğini hepimiz Japonya’dan biliyoruz. Putin bu ifadeyi o anlamda söylediyse, bir propaganda, bir 'karşı tepki vereceğiz' anlamında söylemiştir. Bir retorik olarak görüyorum. 'Nükleer silahları araç olarak görüyoruz' anlamında söylediyse, bu iş içinden çıkılmaz hale gelir. Şu noktada da bir dönüş olabilir. Ama nükleer bir söylem, bunun arakasında bir pratik gelirse, bütün dünya yanmıştır. Bunu yaptırım açısından söylemiş olabilir. Çünkü uluslararası bir yaptırım var. Şu an bütün uluslararası odaklar bu konuya odaklı çalışıyorlar. Herhalde birazda onlara yönelik.
'SAVAŞLARDA SON NOKTAYI DİPLOMASİ KOYUYOR'
Putin ve Zelenski arasında yapılacak olan görüşmeler neticesinde sizce anlaşmaya varılacak mı? Veya iki ülke arasında anlaşmazlık bir kez daha sağlanamazsa bu durumun Ukrayna’ya yansıması daha yıkıcı olur mu?
Bu anlaşmazlık sağlanmazsa bunun yıkıcılığı her tarafa olur. Bu konuda genel olarak ‘görüşmelerden bir şey olmayacak, bir şey çıkmayacak’ gibi ifadelere ben katılmıyorum. Bu tür sorunlarda masaya oturulması çok çok önemli. Çünkü bu durumun bir alternatifi yok. Alternatifi savaş. Dolayısıyla, tarafların bakan, bakan yardımcılarının düzeyinde Belarus’ta masaya oturmaları çok çok önemlidir. Bu süreç kolay bir süreç olmadığı için aylar belki de yıllar da sürebilir. Tabii ilk oturulan toplantıdan, 2 saat sonra Rusya’nın Ukrayna’dan çekilmesi beklenmemeli. Benim kanaatim bu sahadaki gelişmelerle, karşı tarafın yaptırımları ile diplomasi masasına oturulacaktır. Bu toplantıları ilk adımlar olarak düşünüyorum. İleride, bu toplantılar farklılaşabilir, zirve düzeyine çıkabilir. Bu durum zirve düzeyine çıkarsa, o masada bir çözüme varılır. Savaşlarda son noktayı diplomasi koyuyor. Başka alternatifimiz yok.
Avrupa Birliği ve ABD’nin Rusya’ya karşı yaptırımlarının etkili olacağını düşünüyor musunuz?
Buradaki kilit nokta bu yaptırımların, ne ölçüde, ne kararlılıkla ve ne kadar sistematik şekilde uygulanacağıdır. Rus halkı iyi bir halktır, saygın bir halktır. Rusya’yı askeri, teknolojik, eğitim ve diğer boyutlarda etkileyecek olan yaptırımların Rus halkını çok şiddetli bir biçimde etkileyeceğini düşünüyorum.
Alınan kararların da mahiyeti ortada. Bu kararlar zaman içinde sarsılacak mıdır? Yoksa kararlılıkla, uzun vadede uygulanacak mıdır? Bunlar yapıldığı taktirde, savaş sahasındaki gelişmeler kadar hatta ondan biraz daha fazla bu yaptırımlar etkili olacak.
'MONTRÖ BÖLGESEL BARIŞA KATKI SAĞLAYAN EN BÜYÜK SİSTEMDİR'
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Möntrö Boğazlar Sözleşmesi'nin 19. Maddesi'ni hayata geçirdiklerini ve Boğazlar'ı Rus gemilerine kapattıklarını belirtti. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu kararın Türkiye’ye geri dönüşü ne olur?
O açıklamada, çok net olduğunu düşünmediğim bir-iki husus var. Montrö’nün o maddeleri, Türkiye’ye kıyıdaş ve kıyıdaş olmayan ülkelere bağlı bir düzenleme ön görüyor. Dolaysıyla Türkiye bunu savaş olarak kabul etti. Benim aklıma takılan bazı hususlar var. Birincisi Rus gemilerine Boğazlar kapatıldı mı? Ben bunu bilemiyorum. Takip edemiyoruz. Çünkü bu konuda bir veri yok. Fiilen giriş çıkış yapan Rus gemilerine kıyıdaş ülke olarak bir yasak getirildi mi? İkinci bir boyutu var bu durumun. Kıyıdaş olmayan ülkelere, bir sınırlama getirildi mi? Kıyıdaş olamayan ülkelerde bir savaş durumu var ve Türkiye bir savaşta değilse, o ülkelerin gemileri Boğazlar'ı kullanabiliyor. Mevlüt Bey’in söylediği o ifadede kıyıdaş olmayan gemilerle ilgili olarak bir düzenleme yok. Mesela Amerika kullanabiliyor mu ? Montrö’nün o durumunu sadece kıyıdaş ülkelere mi uygulayıp kapatıyorsunuz. Diğer güçler için kapattı mı, kapatmadı mı onu bilmiyorum. Eğer öyle bir karar aldıysa Rusya bu duruma çok şiddetli bir tepki gösterir.
Mesela batılı ülke gemileri bu boğazı kullanabiliyor mu? Çünkü onlarla ilgili Mevlüt Bey’in bir açıklaması olmadı. Ne karar aldılar onu bilemiyoruz, bu da çok önemli bir sorun. Bir diğer önemli husus ise Türkiye’nin bu dönemde Montrö üzerine çok fazla konuşmaması gereken ama kararlılıkla uygulaması gereken en büyük gücümüzdür. Montrö bölgesel barışa katkı sağlayan en büyük sistemdir. Montrö sistemi delindiği anda bu savaşa, çok vahim bir şekilde katkı yapılmış olur.
Son olarak bir yazınızda, “Rusya ile genel anlamda Batı (AB/NATO/ABD vb.) arasındaki ilişkilerde yeni bir Soğuk Savaş dönemine girileceğini" ifade ettiniz bunu biraz daha açar mısınız?
Bu savaş, ne zaman ve ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın, diplomasi masasına ne zaman oturulursa oturulsun artık uluslararası sistem çok büyük bir sarsıntı ile karşıya karşıyadır. Bu İkinci Dünya Savaşı gibi çok radikal bir Soğuk Savaşa da dönebilir.
Ama her halükarda büyük bir sıkıntıyı, soğuk savaş esintilerini kaçınılmaz olarak doğuracak. Bunu bugünden itibaren yaşayacağız. Yeni 'Berlin duvarları' da doğabilecektir. Çünkü bu savaşın etkilerini ben ekonomik olarak, Rusya Ukrayna arasında görmüyorum. İkili toprak meselesi olarak da görmüyorum. Artık dünya sistemi bugünkü mevcut sistem içerisinde yürüyemez.