Eski ve yeni zamanlar arasında bir tren: Cuza Unno’nun öyküleri

Cuza Unno'nun 'Dört Boyutlu Adam' romanı Ebru Sarıkaya çevirmenliğinde İthaki Yayınları tarafından yayımlandı.

Google Haberlere Abone ol

'Dört Boyutlu Adam’ın yazarı Cuza Unno (1897-1949), Japon edebiyatında bilim kurgunun öncüsü kabul ediliyor. Öykülerinde Japon edebiyatında daha önce hiç görülmeyen karakterler, unsurlar, hususlar barındıran Unno’nun bu eserinde 5 öykü ('Dört Boyutlu Adam' -1940 yılında yayımlanmış, 'Vasiyet Yayını', 'Gizemli Kırık Yansımalar', 'Gezegen Kolonizasyon Teorisi' -1932 yılında yayımlanmış, 'Bin Yıl Sonra Dünya' -1939 yılında yayımlanmış) yer alıyor.

Tüm nitelikli bilim kurgu eserlerinde olduğu üzere Unno’nun öykülerinde de gerçeklik ve gerçekdışı kendi aralarındaki hudutları, yazarın bilinçli tercihleri ve müdahaleleriyle bulandırıyor. Öyküdeki unsurların tamamına yakını gerçek, olağan, gündelik iken bir anda sıra dışı bir unsur öyküde dengeyi bozup; yeni, ikinci bir dengenin oluşması için edebi bir hareketlenmeye sebep oluyor. Öykülerin sürükleyiciliğinde bu hususun da payı var kuşkusuz.

JAPON BİLİM KURGUSUNUN MİLADI

Üstelik vizyonu çok açık, zamanının çok ötesinde öyküler bunlar. Ki yayımlanma tarihlerinin üzerinden 80-90 küsur yıl geçmesine rağmen bugün de heyecanla, yeni bir nefes alarak okunuyorlar. Bu zaman zarfında malum bilim kurgu çok yol kat etti. Japon bilim kurgusunun miladı sayılan Cuza Unno’nun bu öykülerinde taze, zihin açıcı ve elbette metodik olarak düşündürücü noktalar var. Bu kısacık öykülere bazen adeta bir evren saklı, bazen de karakterlerin ağzından çok sürpriz, şaşırtıcı diyaloglar işitiyoruz.

Dört Boyutlu Adam, Cuza Unno, Çevirmen: Ebru Sarıkaya, 80 syf., İthaki Yayınları

Edebiyatta -ve aslında sanatın tüm dallarında- en önemli ölçünün ve ölçütün zaman olduğunu düşünüyorum. Yazılan onlarca, yüzlerce eserin, kitabın arasından zamana yenilmeyenler, eskimeyenler, aradan geçen onca vakte rağmen ilk günkü değerlerinden hiç kaybetmeyenler; işte onlar kazananlar. 'Dört Boyutlu Adam'da yer alan bu beş öykü de işte bu kategoride.

JAPON TOPLUMUNA DAİR İZLER

Son birkaç yıl içerisinde pek çok Japon edebiyatı klasiği okudum. Bu eserlerde Japon toplumunun modernleşmesinin, sanayileşmesinin izlerini bulmak bana çok keyif verdi. Bu unsurlardan en mühimlerinden birinin trenler, trenlerin geçişi, trenlerle seyahat vd. olduğuna inanıyorum. Sanki bu trenler bizi Japon toplumunun eski halinden yeni haline de taşırlar.

Peki ya bilim kurgu? Zaman zaman gerçek ve gerçekdışı arasındaki hudutlara dair soru işaretleri üreten bu beş öyküde Japon toplumuna dair başka hangi izler saklı? Bilimkurgu da bizim için, öykü ya da edebiyatseverler için eski ve yeni zamanlar arasında bir seyahate imkan tanıyan bir tren değil mi aslında?