Esmeray: Diyarbakır izleyicisinin yeri başka...
Esmeray ile yeni oyunu 'Olsun'u hayatını ve politik geçmişini konuştuk. Esmeray, "Diyarbakır'da çok kez oynadım ve her seferinde çok güzel duygularla ayrıldım" dedi.
Bircan Değirmenci
DİYARBAKIR - 'Cadının 'Bohçası', 'Kestirmeden Hikayeler' ve 'Yırtık Bohça'nın ardından sanatçı Esmeray yeni oyunu 'Olsun' ile Diyarbakırlı izleyiciyle buluştu. Esmeray, Dayanışmanın Kadın Hali Derneği’nin 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Haftası etkinlikleri kapsamında Mordem Sanat Merkezi’nde sahneye çıktı.
Esmeray’la hayatına, politik geçmişini ve verdiği mücadeleye dair konuştuk.
Esmeray, "Son birkaç yıldır yerleştiğim Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde köy kahvesinde otururken yöre sakinlerinden yaşlı bir amca beni gözüne kestirmiş ve eve iki kadını görücü için göndermişti. Kadınlar niyetlerini açıkladıklarında 'Ama ben trans kadınım' dedim. 'Olsun' diye cevap vermişlerdi. Zaten Bayramiç halkı her şeye 'Olsun' diye yanıt verir. Kürdüm dediğimde de 'Olsun, falan kesin gelini de Doğulu' diyorlar. Sen gel 50 yıl mücadele ver Bayramiç’te bunun karşılığı sadece tek bir kelimeyle 'olsun' olsun" diye konuştu.
'HOMOFOBİ KIRILMASA DA KİŞİSEL OLARAK BENİ SEVMİŞLERDİ'
Esmeray'ı 90’lı yıllarda İstanbul’da Mezopotamya Kültür Merkezi’ndeki (MKM) tiyatro derslerinden hatırlıyorum. 1987 yılında Kars’tan İstanbul’a göç eden Esmeray, küçük yaşlardan beri tiyatroya ilgi duyduğu halde ilkokul mezunu olduğu için bunun imkansız olduğunu düşünürmüş. Ama bu işi alaylıların yaptığını da görünce 'neden olmasın' diyerek bu hayalinin peşinden koşmuş.
Esmeray, Pınar Selek’in öncülüğünü yaptığı Sokak Sanat Grubu içinde yer alırken tiyatro dersleri almak için MKM’nin kapısını çalar. Buradaki Teatra Jiyana Nû’dan Yıldız Gültekin’le tanışıp arkadaş olur. "MKM’nin tamamen Kürt kültürü üzerine araştırma ve faaliyet yürüten bir yer olduğunu görünce daha çok benimsemiştim" diyen Esmeray, MKM’de önceleri Yıldız Gültekin dışında herkesin ona önyargılı ve temkinli yaklaştığını söylüyor:
"Altı ay gidip geldim ama Yıldız olmadığı zaman içeri alınmıyordum. Bunu Yıldız’a anlattığımda 'Ne demek seni almıyorlar. Elini masaya vurmalısın. Gerekirse yönetimle konuş, toplantıları bas. Burası bizim olduğu kadar senin de mekanın' dedi. Ben de Yıldız’dan aldığım güçle daha rahat gidip gelmeye başlamıştım. Giderek hepsiyle güzel arkadaşlıklar kurdum. Homofobileri kırılmasa da kişisel olarak beni sevmişlerdi. Hatta MKM çalışanlarından birine platonik aşık olmuştum. Sonra öğrendim ki adam evliymiş ve çocukları varmış. Çok mahcup olmuştum, olmayacak bir şeydi anlayacağın."
Esmeray, iki yıl MKM’de ücretsiz tiyatro dersleri alır: "Bana alt gruplarda çalışmamı teklif etmişlerdi ama Amargi’de tiyatro grubu kurulunca orada devam ettim. Jiyana Nû’da görüş ayrılığı nedeniyle ayrılanlar oldu. Ben iki grubun yanına da gidip geliyordum. Onlar da birbirlerini seviyordu ama bazı noktalarda anlaşamamışlardı."
OTOBİYOGRAFİK HİKAYELER: CADININ BOHÇASI
Esmeray, hayatından bazı kesitleri ve tanıklıkları oyunlaştırmaya karar verir. Oyun yazarı bir kadın arkadaşının desteğiyle hikayelerin sıralamasını yapar. 'Cadının Bohçası' bu şekilde ortaya çıkar ve çok ilgi görür. Esmeray, "Tiyatronun çeşitli alanları var. Ben anlatıcılık yapıyorum, benimkisi bir nevi meddahlık" diyor.
BGST Yayınları tarafından kitabı basılan 'Cadının Bohçası', Türkiye’nin birçok ilinde gösterilir.
'DİYARBAKIR İNSANI ÇOK POLİTİZE'
Esmeray, 'Cadının Bohçası' için, "Cadının Bohçası bir nevi sosyal sorumluluk projesi gibi oldu. Özel günler, festivaller dışında üniversitelerde toplumsal cinsiyet dersleri yeni verilmeye başlandığında birçok üniversiteden çağrıldım. Toplu şekilde izlemeye geliyorlardı. İstanbul ve Ankara’da gitmediğim üniversite kalmadı. Çok fazla izleyiciye ulaştım. Avrupa turnesi de oldu" diyor.
Lakin Diyarbakır izleyicisinin Esmeray’da yeri başkadır: "2009’da Diyarbakır’a başvurduğumda belediye başkanı Osman Baydemir’di. Ben kendisini önceden tanıyordum. ‘Esmeray’a salonu vereceksiniz ve ücret almayacaksınız’ diye talimat vermişti. Fakat bir baktık sadece 60 bilet satılmış. Korkuyorlar, salon boş olacak diye. Sonra TV’de altyazıyla duyurusu geçince salona ekstra sandalye taşımaya başladılar. Çok güzel tepkiler almıştım. Buranın insanı çok politize ve sanata da saygı gösteriyorlar. Buradaki izleyici espriyi daha tamamlanmadan kapıyor. İnteraktif oluyor ve sen de yükseliyorsun. Burada çok kez oynadım ve her seferinde çok güzel duygularla ayrıldım."
'OYUN BİTTİKTEN SONRA 'BENDEKİ ÖNYARGILARI YIKTIN' DİYEN ÇOK OLUYOR'
Esmeray, izleyiciler arasında zaman zaman transfobik olanların tepki verdiğini, oyundan çıktığını da belirtiyor: "Benim de izlerken sıkıldığım bazı oyunlardan çıktığım olmuştur. Normal karşılıyorum. Özellikle erkekler çıkıyor, onları anlıyorum. Çünkü ‘acaba bu beni mi anlatıyor?’ diyerek kendini sorguluyor ve yüzleşmek istemiyorlar. Ben öyle görüyorum. Sonuna kadar izleyip eğlenen ama en sonunda ‘bu ne biçim oyundu’ diyenlerin yanı sıra oyun esnasında tepki gösterip çıkışta benimle fotoğraf çektirenlere de rastladım. Oyun bittikten sonra gelip ‘bendeki önyargıları yıktın’ diyen de çok oluyor."
'BÜTÜN KİMLİKLERİM SAKINCALI'
Etnik ve cinsel kimliği nedeniyle sürekli baskılara maruz kalır Esmeray ama bu baskılar onun mücadelesine daha çok sarılmasına neden olur: "Benim bütün kimliklerim sakıncalı. Kürt kimliğim, feminist kimliğim. Bana 'Kadın oldu da feministliği eksikti' diyen bile oldu. Bu baltalamalar beni hep güçlendirdi. Çünkü ben kendi köyümden biliyorum. Yurtsever bir ailede yetiştim. Ailem de baskılara karşı ayakta kalmak, mücadele etmek zorundaydı. Mesela Şii Azeriler bize kız vermiyorlardı. Amcamın oğlu Azeri köyünden bir kızla birbirlerine aşık olmuşlardı. Kızı istemeye gittik. Bizi çok güzel ağırladılar, hatta koyun falan kestiler. Adam dedi ki 'Bizim minderimizde oturmuşsunuz, canımızı isteyin verelim ama bu evlilik mümkün değil'. Gidip kitabını getirdi, İran’dan molla çağırdı. 'Mezhepler uymadığı için size kız veremeyiz' dediler. Biz de 'Kız belki bizim mezhebe geçer' dedik ama onu da kabul etmediler. Sonra annemle yengem kızı kaçırdılar. 6 ay sonra ağalar, beyler araya girdi ve barıştılar. Sonra kızın anne ve babası 'Keşke en başta yanlış yapmayıp verseydik' dediler. Şimdi en çok sevdikleri damatları amcamın oğlu. Ve o aile de değişti, hepsi HDP’ye oy veriyor. Aileler birbirini çok sevdi ve sonra kız alıp vermeye başladılar."
'KÜRT HAREKETİ 50 YILDIR ÇALIŞIYOR...'
Siyasete atılması ÖDP’ye üye olarak başlar Esmeray’ın. Bir yıllık üyelikten sonra bu kez HDP’ye gidip gelir. Esmeray o süreci, "'HDP yönetiminde neden bizden kimse yok, neden aday gösterilmiyor, neden karar mekanizmalarında LGBTİ bireylerden kimse yok?' şeklindeki sorularıma karşılık hep 'Halk henüz hazır değil' diyorlardı. Daha sonra HDK Meclisi'ne girmeyi başardım. İstanbul’daki kongresinde ben, Hüda Kaya, Garo Paylan divana seçildik. Hüda Kaya yanımda oturuyor, basın sürekli bizi çekiyordu. Sonradan çok şey değişti. LGBTİ komisyonunun neredeyse içi boşaldı. Son kongrede LGBT+ ibaresi kaldırıldı. Bu kendi başlarına aldıkları bir karardı. Daha sonra kadınların dayatmasıyla cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibaresi eklenmiş. Yeni tüzükte LGBTİ ibaresi yok. Bir insan 30-40 yıl çalışıyor ve emekli olunca karşılığını alıyor. Kürt hareketi 50 yıldır çalışıyor ve hiçbir şey alamadı. TRT Kürdi Kürtçe yayın yapabilir ama bizim değil. Aynı şey LGBTİ hareketi için de geçerli, çok cesaretle gelişti, büyüdü, çok insanın desteğini gördük ama direniş hakkımızın hiçbirini alamadık" ifadeleriyle anlatıyor.
'BENİ 'BU DA BİZİM KIZIMIZ ESMERAY' DİYE TANITIYORLARDI'
Barış Anneleri İnisiyatifi’nde çalışan kuzenini ziyarete gidip gelmesiyle buradaki kadınlarla tanışır Esmeray:
"Bir gün kuzenimi görmeye gittiğimde orada bulamadım. Analardan biri kuzenime, 'Rahime, bugün bir arkadaş geldi seni sordu. Hani var ya satanistler, siyah giyinenler' demiş. Rahime de acaba hangi arkadaşımı sataniste benzetmiş diye düşünmüş. 'Sesi biraz kalın mıydı?' diye sormuş. Kadın da biraz daha hatırlatmak için 'Hani yolda çalışanlar, yazık polis onları çok dövüyor. Onlardan biriydi' demiş. Öyle deyince Rahime anlamış benden söz ettiğini. Gidip gelmeyi sıklaştırınca beni çok sevmeye başladılar. Sürekli onlarla birlikteydim. Öyle dikkat ediyorlardı ki biri geldiğinde diğer kadınları isminden sonra ana diye tanıştırırken sıra bana geldiğinde 'Bu da bizim kızımız Esmeray' diye tanıtıyorlardı. Bu özeni kimse göstermiyordu. Eylemlere, basın açıklamalarına falan onlarla katılıyordum. Ben ve iki metre boyunda trans arkadaşım Ebru, analarla birlikte yürürdük. Bir seferinde, sanırım 8 Mart'tı, yöresel kıyafetler giymiştim. Amargi’den çıkıp barış analarıyla yürüyorum. Yeğenlerim de beni arıyormuş. Sonra birden baktım seslendi yeğenim: 'Arzum gel gel, amcam burada' demişti. 'Amcama kıyafetler ne kadar yakışmış. Kız amca, sabahtan beri seni arıyoruz' demişti."
Son seçimlerdeki TİP’ten milletvekili adaylığı hakkında konuşan Esmeray, "Epeyce çalışmışlar, dernekler de benim aday gösterilmemi önermiş. Bana teklif ettiklerinde şımarık çocuklar gibi ‘yapamam’ diyemezdim. Bu bir sorumluluktu. Bir de o zaman Emek ve Barış Blok'unda yer aldıkları için ‘tamam’ dedim. Şimdi halen TİP’teyim. Erkan Baş’ı çok seviyorum. Bana özel bir ihtimam gösteriyor sağ olsun. Sürekli arayıp sorar" ifadelerini kullanıyor.
'CAN GÜVENLİĞİMİZ TEHLİKEDE'
Son seçimlerdeki LGBTİ+ bireylere karşı geliştirilen söylemlere ve tehditlere de değinen Esmeray, şöyle konuşuyor:
"Bütün dikta rejimlerinde bu oluyor. Hitler önce komünistleri sonra eşcinselleri damgalamıştı. Pembe üçgen damgası vurarak eşcinselleri katletmişti. Sağ politika yapan ya da diktatörlük hayalleri kuran bütün rejimler bunu yapıyor. Çok zavallıca geliyor. En zayıf halkadan başlayarak, aile yapısı, dini de katarak aslında halkın değerleriyle oynayarak bir düşmanlaştırma ve hedef gösterme durumu var. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı suç işliyor. Hedef göstermek Anayasa’da suçtur. Birlikte ittifak yaptığı partilerle LGBTİ+'ları yok edeceğiz şeklinde bir anlaşma imzalandı. Yeniden Refah ve HÜDA PAR’la bu anlaşmayı yaptı. Söz verdi yani onlara. Bu da cinayetlerin önünü açacak, can güvenliğimiz tehlikede. Politik olmayan eşcinsel bireylerin durumunu düşünebiliyor musunuz? Yalnız ve korku içindeler. Seçim döneminde bana gelip 'Biz ne yapacağız, ne olur abla seçil' diyen gençler vardı. Aşırı korkuyorlar. Elimizden geleni yapıyoruz ama her şey o kadar yasak ki. Başında LGBTİ geçen her etkinliği mutlaka yasaklıyorlar. Türkiye’yi çok terk eden oldu. Fırsat bulan gidiyor. Avrupa da güllük gülistanlık değil ama hiç değilse hedef gösterilmiyorsun, yasal hakların var. Mesela trans kadınsın, bir yerde restoran hizmeti alamazsan bunun suçu büyüktür. O işyerini kapatma, mühürleme nedenidir. Eşcinsel olduğun için özel sektör veya kamu kurumları seni çalıştırmıyorsa bu da suçtur ve yaptırımı var. Maalesef ülkemizde bu böyle işlemiyor. Yine de umutsuz değiliz. Mücadele etmekten başka şansımız yok ve biz sonuna kadar bu mücadeleye devam edeceğiz."
Kalp rahatsızlığı nedeniyle bir yıl aranın ardından doktorlarının "mutluluk hormonu salgıladığı için tiyatro yapmak iyi gelebilir" diye onay verdiği Esmeray, ‘Olsun’ oyunuyla Mersin ve İzmir’e gidecek. Ayrıca her ay İstanbul’da Emek Sahnesi ve Kumbaracı50’de izleyiciyle buluşmaya devam edecek.
Yolun açık ‘Olsun’ Esmeray!